Farkında mısınız? 17 Aralık darbe girişimine paralel yürütülen kampanyalarla sadece iktidar değil, toplumsal değerlere de saldırıyorlar. İslam'ı yaşama biçimi, popüler anlatımla söylersek Türkiye Müslümanlığı da hedef alınıyor.
Oryantalist zihniyetin izlerini taşıyan, bu topraklara yabancı argümanlar ve yöntemlerle algı kampanyaları yürütülüyor. Yolsuzluk, rüşvet iddiaları ve şantaj kasetleriyle 'iktidarın Müslümanlığı' sorgulanırken, İslami değerler de sinsice iğdiş ediliyor.
***
'İktidar el-Kaide militanlarına sahip çıkıyor' propagandası ve MİT TIR'larına baskınla dünyaya ve topluma şu söyleniyordu: 'Aslında Erdoğan iktidarı, el Kaide gibi tehlikeli bir İslam'ı temsil ediyor.'
İsrail ve ABD Neoconları'nın 'Nerede İslam, orada terör' tezine paralel algı operasyonu, eğitimde ve kamuda başörtüsü yasağını kaldıran, Kur'an ve siyeri seçmeli ders yapan, İHL'lerin önünü açarak cemaatin alanını tehdit eden iktidarı cezalandırma girişimiydi aynı zamanda.
Çoğu iktidara yakın işadamı, siyasetçi, gazeteci, sivil toplum kuruluşu temsilcilerini dahil ettikleri hayali Selam Terör Örgütü soruşturması da aynı amaç için hazırlanmıştı. Muhafazakâr bir kitleye operasyonlarla 'gizli gündemi olan bir iktidar' algısı oluşturulacaktı.
Başarılı olamayınca en az Şefkat Tepe dizisinde Peygamber'in ışık haleleri içinde yeryüzüne indirilip, kamyonete bindirilmesi kadar bizim değerlerimize yabancı yeni şantaj ve algı malzemeleriyle karşımıza çıktılar.
***
'Muta nikahı büyük tehlike' kampanyası son numaraları.
Önce sosyal medyada köpürtülen bir sempozyum, cemaat medyasında şöyle yer buldu: 'Alimler muta nikahının Şia hariç tüm mezheplerde haram olduğunu vurguladı. Mutanın toplum ve aile hayatına en büyük tehlike olduğu fikrinde birleşti.'
Normalde köşe altı haber olacak bir sempozyum sayesinde kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmasına ses çıkarmayan cemaat medyası, aile değerlerini hatırladı!
İyi de oldu.
Bu sayede, genç kızların resimleriyle oluşturulan kataloglardan erkeklere eş seçtiren sistemlerinin toplum hayatına uygunluğunu da sorgularlar. Genç kızların istemedikleri evliliklere manevi baskıyla razı edilmesini de... Ama ümitlenmeyin, sosyal bir sorumluluk aramayın boşuna.
Abdülkadir Selvi 'Kampanyanın yeni operasyonun habercisi olduğunu' yazdı. Sosyal medyadaki tezviratları da bunu gösteriyor.
Koparılan gürültüye bakarsanız, muhafazakâr kesimde müthiş bir muta nikahı salgını ve İranlaşma temayülü var.
28 Şubat'taki 'Türkiye İranlaşıyor' propagandasının paralel versiyonunu devşirmişler.
Ancak New York Times ya da Wall Street Journal gibi Türkiye'ye ön yargılı gazetelerden alışık olduğumuz oryantalist bakış açısını yansıtıyor kampanya.
İsrail'in 'Bir gün arabasında sürprizle karşılaşacak' dediği MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı nasıl İrancı ilan ettilerse, Erdoğan iktidarında halkın da İranlaştığını kamuoyuna pompalayıp, şantaj kasetlerini piyasaya sürecekler.
İnsanların özel hayatları üzerinden bel altı yöntemlere toplumsal bir meşruiyet oluşturacaklar güya. İslam yine kullanışlı bir malzeme!
***
Onlar da biliyorlar bu kampanya Türkiye gerçeğine sığmaz. Ancak ihaleyi aldıkları odaklar, darbe programının içine kendi hedeflerinin kodlarını da sıkıştırmış. İran, el Kaide, İslami terör ihalenin sahibini de ele veriyor.
Kaset operasyonunun bile 'İran'laşıyoruz ahali' propagandasıyla yürütülmesi, paralel yapının, Amerikalı Neoconlar ve İsrail'le ittifakı bırakın, muta nikâhı yaptığını gösteriyor.