Gençlik Cevheri

Rate this item
(0 votes)
Gençlik Cevheri

Gençlik çağı coşku, safa, gelişme ve büyüme çağıdır. Ancak gençlik çağı sefa ve coşku dolu olduğu kadar ve belki de daha çok türlü tehlikelere de maruzdur. Günümüzde toplumların kültürel şartları, gençlerin aralıksız türlü bilgilerin ve çeşitli bilimlerin ürettiği mesajların bombardımanı altında kalmalarına yol açmaktadır. Kitle iletişim araçları ise bu mesajları insanlara ve özellikle gençlere ulaştıran irtibatı dilidir. Uydu kanalları güçlü bir kitle iletişim aracı olduğu kadar, programları faydalı olmaktan ziyade zararlı ve tehlikelidir ve toplumda ahlaki ve sosyal bozuklukları beraberinde getirir. Nitekim müptezel ve müstehcen filmlerin seyredilmesi, insanlarda ahlaki değerlerin ve dini inançların ve maneviyatın yok olmasında etkilidir. Nice gençler Batı medyasının bu tür güdümlü programlarını ve müstehcen filmlerini izledikten sonra yanlış yola sapmış ve başkalarını da bu yol sürüklemiştir. Bu noktada İslam Peygamberi'nin –s– şu vecizesi gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken sözlerdir. Allah Resulü –s– şöyle buyurur: size neler oluyor, uygunsuzu uygun ve kötüyü iyi gördüğünüz zaman?


Beşeri toplumlarda ve özellikle Batılı toplumlarda gençlerin karşı karşıya bulunduğu sorunlardan biri bu kesimde cinsel eğilimlerin ortaya çıkması ve bu alanda sapkınların baş göstermesidir. Kuşkusuz insana verilen yetenek ve güç onu geliştirmeye yöneliktir ve eğer mantıklı ve doğru kriterlere göre kullanılırsa, insanın gelişmesine ve kemale ermesine vesile olur. Cinsel güç de aile ocağını kurmak ve insanın soyunu sürdürmek için değerlendirilebilen yeteneklerden biridir, fakat eğer bu güç sapkın yolda ve akıl ve vahiyin belirlediği çerçevenin dışında yer alırsa, insanı helak etmesi kaçınılmazdır.


Günümüzde kitle iletişim araçlarının gelişmesi ve yeni sanatsal ürünlerin ortaya çıkması ile birlikte üretilen ve cinsel duyguları tahrik eden programlar ve başka ürünler, gençlerin cinsel sapkınlığına zemin oluşturmaktadır. İmam Ali –s– şöyle buyurur: nefsi emmare, şiddetlenince akla galip gelin içgüdüsel eğilimlerin ta kendisidir.
Bu durumda seyrek sayıda insan bir şeyin iyi veya kötü olduğunu düşünür veya tehlikesini hisseder. Üstelik sırf müstehcen filmleri seyretmek gençlerin cinsel ihtiyaçlarını karşılamadığı için bu içgüdüsel ateş daha da alevlenir ve gençleri ahlaki olmayan cinsel meselelere yönlendirir.
Günümüzde çeşitli Batılı toplumlarda gündeme gelen ve normal insanlarca tenkit edilen ilişkilerden biri eşcinselliktir. Gerçi Ortadoğu'da İslam ülkelerinde bu duruma tepki gösterilir, fakat maalesef bazı Batılı ülkelerde eşcinsellik yasalara göre serbesttir, nitekim Amerika'nın bir çok eyaletinde eşcinsellerin evlenmeleri için de yasalar çıkarılmıştır.


Günümüzde cinsel içgüdüleri tatmin etmek için sapkınlık sayılan eşcinsellik bir çok genci tehdit etmektedir. Eşcinsellik İslam dininde haramdır. Yüce Allah Müminun suresinin 7. Ayetinde şöyle buyurur:
Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir. Kur'an'ı Kerim bu meseleyi tenkit etmek üzere Hz. Lut'tan naklen kavminin erkeklerine hitaben neden dünyada bunca kadın varken erkeklerin peşine düştüklerini ve Allah'ın onlar için yarattığı eşleri bıraktığını buyurur ve Lut kavminin zulmettiğini vurgular.
İmam Rıza –s– kadının kadına ve erkeğin de erkeğe haram sayılmasının felsefesini beyan ederken, bu durumun Allah teala kadın ve erkek için belirlediği doğaya aykırı olduğunu ve bu fıtri ve doğal yapıya karşı çıkmanın insanın cismi ve ruhi açıdan sapmasına yol açtığını buyurur. Zaten eğer erkekler ve kadınlar eşcinsel olursa, insan soyu da kesilir ve sosyal yaşamın tedbiri fesada bulaşır ve dünya yıkılır.
Merhum Allame Muhammed Tagi Caferi, Avrupalı ünlü filozof Bertrand Rasel'in neden İslam dini bu kadar çok izdivaca önem vermiş ve bu amel için kanunlar belirlemiş? Sorusuna şöyle cevap veriyor: çünkü izdivaçla insan yaratılacak, insanın doğumu söz konusu da ondan.


Genç insan sürekli eksikliklerini tamamlamak için çalışır ve fikri bağımsızlığa kavuşmak için çaba harcar. Genç insan bir çok eksiğini ve sayısız gereksinimlerini karşılamak için izdivaç ameline yönelir ve uygun ve şayeste bir eş seçerek gelişmesine ve kemale ermesine katkı sağlayabilir.
Şehit Ayetullah Mutahhari bu konuda şöyle diyor: aile ocağını kurmak, bir nevi başkalarının kaderine ilgi duymaktır. İslam dininde izdivaç fiilinin kutsal bir amel ve bir ibadet telakki edilmesinin bir sebebi de budur. İzdivaç, insanın doğal bireyselliğinden çıkışı ve beşeri kişiliğini geliştirmesi bağlamında ilk merhaledir. İzdivaç ve aile ocağını kurmakla elde edilen pişkinliği başka hiç bir yerde bulamazsınız. Öte yandan izdivaç insanın gelişmesi ve kemale ermesinin vesilesidir. Gerçekte Allah insanı öyle yaratmıştır ki karşıt cins olmadan eksiktir ve ancak karşıt cinsle tamamlanır. Erkek kadına ve kadın da erkeğe muhtaçtır. Her iki cins ruhi ve cismi açıdan birbirine bağımlıdır ve yan yana geldikleri takdirde birbirini tamamlamış olur.


Gençlerin cinsel sapkınlığa yönelmeleri, medya propagandasından başka kökleri ailevi davranışlara uzanır. Geçenlerde Amerika'da aile danışmanlığını yapan sosyoloji kurumlarından biri, gençlerin eşcinselliğe yönelmeleri ve evlenmeye istekli olmamalarının sebepleri üzerinde yaptığı araştırmada ilginç sonuçlar elde etti. Kurum eşcinsel eğilim olan veya evlenmek istemediklerini düşünen 2 bin kadar genç kız ve erkekten sorduğu sorularla bu tür gençlerin davranış bozukluğunun kökleri geçmişlerine ve ebeveynlerinin onlara karşı davranışlarına uzandığı sonucunu elde etti. Erkeklerin %30'u ve kızların %25'i çocukluk çağında ebeveynin kötü davranışından etkilendiklerini belirtiyordu. Söz konusu kötü davranışlara yeteri kadar sevgi göstermemek, çocukları taciz etmek, dayak atmak, çocukların arasında ayrımcılık yapmak, ilgisizlik, başka çocuklarla aşağılayıcı bir şekilde karşılaştırmak ve küfür etmek gibi davranışları örnek vermek mümkün.


Araştırmaya katılan erkeklerden biri çocukluk çağında annesinin ona karşı davranış biçiminde şikayet ediyor ve annesinin sürekli ona küfür ettiğini ve asla sevmediğini ve her zaman uygunsuz davranışları ile onu aşağıladığını ve mahcup olmasına sebep olduğunu, ancak babası ona büyük sevgi gösterdiğini ve bu yüzden kendisi duygusal açıdan babasına eğilim gösterdiğini belirtiyor. Bu erkek çocuk zamanla kadınlara karşı kötü bir duygu hissetmeye başlamış, öyle ki şimdi karşıt cinsten insanlarla kolay kolay duygusal bağ kuramadığını ve zaten bunun için kendisinde hiç bir istek de hissetmediğini ifade ediyor. Bu erkek çocuk bundan böyle sürekli karşıt cinsten insanlardan uzaklaşmaya çalışmış ve zamanının önemli bir bölümünü erkek arkadaşları ile geçirmiş ve bu da cinsel eğilimlerinin kendi hemcinslerine karşı güçlenmesine yol açmıştır.


Araştırmaya katılan kızlardan biri de babasının kötü davranışlarından ve kendisi çocukken ona getirdiği aşırı kısıtlamalardan şikayetçi oluyor ve bu durum eşcinsellik eğilimini güçlendirdiğini beyan ediyor. Bu kız, babasını kötü ve çirkin davranışları ve kötü laflar etmesi onda erkeklere karşı kin ve nefret duygusunu güçlendirdiğini, öyle ki artık hiç bir erkekle ilişki kurmak istemediğini ve erkeklerden uzak durmak istediğini vurguluyor. Bu kız erkeklere karşı güvenini kaybetmiş ve bütün erkekleri babası gibi gibi ona karşı her türlü sevgiden yoksun olarak görmeye başlamış ve bu da zamanla kendi hemcinslerine eğiliminin güçlenmesine yol açmıştır.
Araştırmada ayrıca ebeveynin çocuklara karşı kötü davranışından başka, birbirine karşı kötü davranmaları da gençlerin eşcinselliği üzerinde etkili olduğu ortaya çıktı.


Sosyologlar, aile ocağı sapkın davranışların ortaya çıkmasına sebebiyet verdiği gibi, insanların sapkınlığını ve sosyal suçları önlemekte de en etkili rolü ifa edebilecek bir kurum olduğunu belirtiyor. Dolaysıyla eğer bireyin çocukluk çağını geçirdiği aile ortamı sağlıklı ve uygun ve düzenli bir ortam olursa, bu bireyin sapkınlıklardan ve uygunsuz davranışlardan korunması muhtemeldir. Gençlere karşı davranışta en makul ve en etkili yöntem, ebeveynin kendilerini gençlerin yerine koymaları ve meselelere gençlerin açısından bakmaları ve onların yeni kişiliklerini tanımaları ve kendilerini gençlerin bin bir soru işaretinden sorumlu bilmeleri ve onlar için iyi rehber olmaya çalışmalarıdır. Nitekim Allah Resulü –s– de evladına hayır amellerde yardım eden babalara ilahi rahmet niyaz etmiştir.


Gençlere karşı büyük sorumluluğumuzu yerine getirirken dikkat edilmesi gereken konu, genç kuşağa karşı nasıl davrandığımızdır. Kuşkusuz gençlere karşı doğru ve mantıklı yaklaşılmadığı takdirde onların sapkınlıklara yönelmeleri doğaldır. Gençlere karşı tutumumuz sürekli eleştiri ve tenkit dolu ve agresif ve aşağılayıcı olmamalı ve yine onları kibirlendirecek aşırı takdir ve teşvikten de kaçınılmalıdır.015

Read 1919 times