Nasihat ahlaktan farklıdır. Ahlakın hem asli hakikati ve hem de getirisi nasihatten farklıdır. Nasihat halkın geneli için verilen bir takım genel tavsiyelerdir. Ama ahlak ilimdir. Ahlak, çok zor ve karmaşık ilimlerdendir. Zira ki birinin ahlaklı olabilmesi için yaratıcının mazharı olması gerekir.
Bu yüzden ahlak, bizim ilk ve en karmaşık meselemizdir. Kanıt ile kimsenin ağzı tatlanmaz. Bir üstat sınıfta öğrenciler için bal arısını ve bal peteğini iyi bir şekilde açıklayabilir, ama ders vermekle kimsenin ağzı tatlanmaz. Fıkıh, usul, felsefe ve ahlak okumakla insan ahlaklı olmaz.
İnsanın En azılı Düşmanı Kimdir?
Peygamberden (s.a.a) çok nurlu bir hadis nakledilir; hazret buyurur ki: “Bizim birçok dışsal düşmanımız vardır; ama en azılı düşmanımız nefsani isteklerdir.” Çünkü harici düşman bizden sadece mal veya can isteyebilir ve bunun dışında bir şey isteyemez. Ama dâhili düşman, yani heva ve heves, bizden ne mal ve ne can ister; bizden fakat dinimizi almak ister.
Şeytan Esir İster
Şeytanın petrol, gaz ve mal ile işi olmaz; hatta şeytanın bizim canımız ile de işi olmaz. Şeytan esir ister. O sadece insanı tamamen sulta ve kontrolü altına alıp onun müşrik yapmak ister.
Bu bakımdan en kötü düşman şu nefsani isteklerdir. Bu nefsani arzular, peygamberlerin gelmesine neden olmuştur ve ne zaman bir peygamber gelse onun karşısında mutlaka peygamberlik veya imamet iddiasında bulunan bir grup ortaya çıkmıştır.
Küçük Cihat ve Büyük Cihat
Eğer insan harici düşmanla savaşıyorsa küçük cihat halindedir ve eğer dâhili düşman ile savaşıyorsa büyük cihat halindedir. Cihadın küçük veya büyük oluşu mücadelenin büyük ve küçük oluşuna bağlıdır. Çünkü dâhili düşmanın zararı harici düşmandan daha çoktur ve onunla mücadele daha zordur. Peygamber (s.a.a) savaştan dönen ashabına şöyle buyurdu: “Küçük cihattan geldiniz, büyük cihada giriyorsunuz.”
Küçük ve Büyük Cihadın Silahı Nedir?
Demir yapıp onunla savaşmak herkesin yapabileceği bir şeydir. Bugün dünyanın doğusunda ve batısında gece gündüz silah yapan birçok fabrika var. Bu bakımdan silah yapmak kolaydır; Hazreti Ali’nin Kumeyl duasında buyurduğu gibi, “Silahı gözyaşıdır” sözünü gerçekleştirmek zordur. Demir yapmak kolaydır, ama ah edip gözyaşı dökmek zordur. Bir ah çekmek, yanıp tutuşmuş ciğer ister, sükûna varmış bir kalp ister. Çok olan demirdir, ah değil. Bu sekiz yıllık mukaddes savunma savaşını ileri götüren ah idi, demir yığınları değil.
Eğer Büyük Düşmanı Ezebilirsek Kazanmışızdır
“Nefislerinizle düşmanlarınızla savaşır gibi savaşın” temel bir öğretidir. Bizler büyük ve küçük düşmanla savaş halindeysek, büyük düşmanı yere vurduğumuzda küçük düşmanı da yenmişiz demektir.
Büyük Cihatla Orta Cihadın Farkı
Büyük savaş genellikle söz konusu olmaz. Daha çok orta cihada büyük cihat denmiştir. Orta cihatta savaş ilim ile nefis arasındadır. Akıl itaat etmek ister, ama nefis günah işlemek ister. Arzu ile takva ve nefis ile akıl arasındaki savaş orta savaştır. Büyük savaş olanağı olmadığı için bu orta cihada büyük cihat denmiştir.
Ama büyük savaş kalp ile akıl arasındadır. Burada söz konusu olan günah ve itaatin terkedilmesi değildir. Akıl, ben anlamak istiyorum, der; kalp ise delil gerekli değil ki ben anlamışım, görmek gerekir.
Akli delil cennet cehennemdir ki bu hüner değildir. Önemli olan cenneti ve cehennemi görmektir. Marifet sahibi büyükler demişlerdir ki: “Hüner, ateşi açıkça görmektir/ Dumanı görüp de ateşi anlamak değil”.
Kalp akla der ki: Sen delil getirme, ben zaten bunları kabul ediyorum. Dumanı görüp ateşin varlığını anlayan kimse gibi, bu hüner değildir. Hüner ateşin kendisini görmektir.
Öyleyse dumandan ateşi anlamaya çalışmak aklın işidir; ama kalp diyor ki ateşin kendisini gör dumanı değil. İmam Rıza (a.s) buyuruyor ki: “Bizden hiç kimse cennet ve cehennem şuan yaratılmamıştır, demez. Aksine cennet ve cehennem şuan vardır.”
ABNA24.COM