Print this page

Hz. Ali’nin Münacatı

Rate this item
(1 Vote)

اللّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الأمانَ يَوْمَ لا يَنْفَعُ مالٌ وَلا بَنُونَ إِلاّ مَنْ أَتى الله بِقَلْبٍ سَلِيمٍ وأَسْأَلُكَ الأمانَ يَوْمَ يَعضُّ الظَّالِمُ عَلى يَدَيْهِ يَقُولُ: يالَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلاً، وَأَسْأَلُكَ الاَمانَ يَوْمَ يُعْرَفُ المُجْرِمُونَ بِسِيماهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّواصِي وَالأقْدامِ وَأَسْأَلُكَ الاَمانَ يَوْمَ لايَجْزِي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِهِ وَلامَوْلُودٌ هُوَ جازٍ عَنْ وَالِدِهِ شَيْئاً إِنَّ وَعْدَ الله حَقُّ، وَأَسْأَلُكَ الاَمانَ يَوْمَ لايَنْفَعُ الظَّالِمِينَ مَعْذِرَتُهُمْ وَلَهُمْ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ وأَسْأَلُكَ الأمانَ يَوْمَ لا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِنَفْسٍ شَيْئاً وَالأمْرُ يَوْمَئِذٍ للهِ، وَأَسْأَلُكَ الأمانَ يَوْمَ يَفِرُّ المَرءُ مِنْ أَخِيهِ وَاُمِّهِ وَأَبِيهِ وَصاحِبَتِهِ وَبَنِيهِ لِكُلِّ امْرِيٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ، وَأَسْأَلُكَ الاَمانَ يَوْمَ يَوَدُّ المُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ وَصاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْوِيهِ وَمَنْ فِي الأَرْضِ جَميعاً ثُمَّ يُنْجِيهِ كَلاًّ إِنَّها لَظى نَزَّاعَةً لِلْشَّوى.

مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ المَوْلى وَأَنا العَبْدُ وَهَلْ يَرْحَمُ العَبْدُ إِلاّ المَوْلى، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ المالِكُ وَأَنا المَمْلُوكُ وهَلْ يَرْحَمُ المَمْلُوكَ إِلاّ المالِكُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ العَزِيزُ وَأَنا الذَّلِيلَ وَهَلْ يَرْحَمُ الذَّلِيلَ إِلاّ العَزِيزُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الخالِقُ وَأَنا المَخْلُوقُ وَهَلْ يَرْحَمُ المَخْلُوقَ إِلاّ الخالِقُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ العَظِيمُ وَأَنا الحَقِيرُ وهَلْ يَرْحَمُ الحَقِيرُ إِلاّ العَظِيمُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ القَوِيُّ وَأَنا الضَّعِيفُ وَهَلْ يَرْحَمُ الضَّعِيفَ إِلاّ القَوِيُّ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الغَنِيُّ وَأَنا الفَقِيرُ وَهَلْ يَرْحَمُ الفَقِيرَ إِلاّ الغَنِيُّ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ المُعْطِي وَأَنا السَّائِلُ وَهَلْ يَرْحَمُ السَّائِلُ إِلاّ المُعْطِي، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الحَيُّ وَأَنا المَيِّتُ وَهَلْ يَرْحَمُ المَيِّتَ إِلاّ الحَيُّ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الباقِي وَأَنا الفانِي وَهَلْ يَرْحَمُ الفانِيَ إِلاّ الباقِي، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الدَّائِمُ وَأَنا الزَّائِلُ وَهَلْ يَرْحَمُ الزَّائِلَ إِلاّ الدَّائِمُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الرَّازِقُ وَأَنا المَرْزُوقُ وَهَلْ يَرْحَمُ المَرْزُوقَ إِلاّ الرَّازِقُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الجَوادُ وَأَنا البَخِيلُ وهَلْ يَرْحَمُ البَّخِيلَ إِلاّ الجَوادُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ المُعافِي وَأَنا المُبْتَلى وَهَلْ يَرْحَمُ المُبْتَلى إِلاّ المُعافِي، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الكَبِيرُ وَأَنا الصَّغِيرُ وَهَلْ يَرْحَمُ الصَّغِيرَ إِلاّ الكَبِيرُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الهادِي وَأَنا الضَّالُّ وهَلْ يَرْحَمُ الضَّالَ إِلاّ الهادِي، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الرَّحْمنُ وَأَنا المَرْحُومُ وَهَلْ يَرْحَمُ المَرْحُومَ إِلاّ الرَّحْمنُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ السُّلْطانُ وَأَنا المُمْتَحَنُ وَهَلْ يَرْحَمُ المُمْتَحَنَ إِلاّ السُلْطانُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الدَّلِيلُ وَأَنا المُتَحَيِّرُ وَهَلْ يَرْحَمُ المُتَحَيِّرَ إِلاّ الدَّلِيلُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الغَفُورُ وَأَنا المُذْنِبُ وَهَلْ يَرْحَمُ المُذْنِبَ إِلاّ الغَفُورُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الغالِبُ وَأَنا المَغْلُوبُ وَهَلْ يَرْحَمُ المَغْلُوبَ إِلاّ الغالِبُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ الرَّبُّ وَأَنا المَرْبُوبُ وَهَلْ يَرْحَمُ المَرْبُوبَ إِلاّ الرَّبُّ، مَوْلايَ يامَوْلايَ أَنْتَ المُتَكَبِّرُ وَأَنا الخاشِعُ وَهَلْ يَرْحَمُ الخاشِعَ إِلاّ المُتَكَبِّرُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ ارْحَمْنِي بِرَحْمَتِكَ وَارْضَ عَنِّي بِجُودِكَ وَكَرَمِكَ وَفَضْلِكَ ياذا الجُودِ وَالاِحْسانِ وَالطَّوْلِ وَالامْتِنانِ بِرَحْمَتِكَ ياأَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ .

 

Münacatın Türkçe Yazılışı

 

Allahumme inniy es elukel emane yevme la yenfeu malun vela benune illa men etallahu bigelbin selimin ve es elukel emane yevme yeuzzuz zalimu ala yedeyhi yegulu ya leyteniy itteğeztu me’er resuli sebilen ve es elukel emane yevme yu’reful mucrimune bisiymahum feyu’ğezu binevasiy vel egdami ve eselukel emane yevme la yecziy validun en veledihi vela mevludun huve cazin en valdidi şey’en inne ve’dellahi heggun ve es elukel emane yevme la yenfeuz zalimine me’ziretuhum velehumul le’netu velehum su-uddar ve es elukel emane yevme la temliku nefsun linefsin şey’en vel emru yevme izin lillahi, ve es elukel emane yevme yefirrul mer’u min eğiyhi ve ummihi ve ebiyhi ve sahibetihi ve beniyhi likullim riyyin minhum yevme izin şe’nun yuğniyhi ve es elukel emane yevme yeveddul mucrimu lev yeftediy min azabi yevme izin bi beniyhi ve sahibetihi ve eğiyhi ve fesiyletihil letiy tu’viyhi ve men fil erzi cemiyen summe yunciyhi kelle inneha leza nezze’eten lil şeva.

 

Mevlaye ya mevlaye entel Mevla ve enel ebdu ve hel yerhemul ebdu illel Mevla, mevlaye ya mevlaye entel maliku ve enel memluku ve hel yerhemul memluke illel maliku, mevlaye ya mevlaye entel eziyzu ve enez zeliylu ve hel yerhemuz zeliyle illel eziyzu, mevlaye ya mevlaye entel ğaligu ve enel meğlugu ve hel yerhemul meğluke illel ğaligu, mevlaye ya mevlaye entel aziymu ve enel hegiyru ve hel yerhemul hegiyru illel aziymu, mevlaye ya mevlaye entel gaviyyu ve enez zayifu ve hel yerhemuz zaiyfe illel gaviyyu, melaye ya mevlaye entel ğaniyyu ve enel fegiyru ve hel yerhemul fegiyre illel ğaniyyu, mevlaye ya mevlaye entel mu’tiy ve enes sailu ve hel yerhemus sailu illel mu’tiy, mevlaye ya mevlaye entel heyyu ve enel meyyitu ve hel yerhemul meyyite illel heyyu, mevlaye ya mevlaye entel bakiy ve enel faniy ve hel yerhemul faniye illel bagiy, mevlaye ya mevlaye ented daimu ve enez zailu ve hel yerhemuz zaile illed daimu, mevlaye ya mevlaye enter razigu ve enel merzug ve hel yerhemul merzuge iller razigu, mevlaye ya mevlaye entel cevadu ve enel beğiylu ve hel yerhemul beğiyle illel cevadu, mevlaye ya mevlaye entel muafiy ve enel mubteli ve hel yerhemul mubtela illel muafiy, mevlaye ya mevlaye entel kebiyru ve enes seğiyru ve hel yerhemus seğiyre illel kebiyru, mevlaye ya mevlaye entel hadiy ve enez zallu ve hel yerhemuz zalle illel hadiy, mevlaye ya mevlaye enter rahmenu ve enel merhum ve hel yerhemul merhume iller rahmenu, mevlaye ya mevlaye entes sultanu ve enel mumtehenu ve hel yerhemul mumtehene illes sultanu, mevlaye ya mevlaye entel ğafuru ve enel muznibu ve hel yerhemul muznibe illel ğafuru, mevlaye ya mevlaye entel ğalibu ve enel meğlubu ve hel yerhemul meğlube illel ğalibu, mevlaye ya mevlaye enter rabbu ve enel merbubu ve hel yerhemul merbube iller rabbu, mevlaye ya mevlaye entel mutekebbiru ve enel ğaşiu ve hel yerhemul ğaşie illel mutekebbiru, mevlaye ya mevlaye irhemniy bi rahmetike verze enniy bu cudike ve keremike ve fazlike ya zel cudi vel ihsani ve tevli vel imtinani bir rahmetike ya erhemer rahimine.

 

Münacatın Anlamı

 

Allah’ım! Sadece tertemiz bir kalple Allah’ın huzuruna çıkan hariç mal ve evlatların -insana- hiçbir yararı olmadığı günde senden aman diliyorum. Zalimin -hasretle- ellerini ısıracağı ve “keşke ben Resulullah’a -itaat- yolunu tutsaydım” diyeceği günde senden aman diliyorum. Günahkârların yüzlerinden tanınacağı, saçları ve ayaklarından tutulacağı günde senden aman diliyorum. Babanın oğul yerine ve evladın da baba yerine cezalandırılmayacağı günde senden aman diliyorum. Ve doğrusu Allah’ın vaadi haktır. Zalimlere mazeretlerinin bir fayda sağlamayacağı, onların Allah’ın rahmetinden uzak ve kötü bir menzilde olacağı günde senden aman diliyorum. Hiç kimsenin kimse üzerinde güç sahibi olamayacağı ve yetkinin yalnız Allah’a has olacağı günde senden aman diliyorum. İnsanın kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve evlatlarından kaçacağı ve herkesi meşgul edecek bir işle uğraşacağı günde senden aman diliyorum. “Suçlu o günün azabından -kurtulmak için- eşini ve kardeşini, kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini vermek ister. Hayır -hiçbir zaman bu imkanı bulamayacak-! O -cehennem ateşi-, alevlenen bir ateştir. Deriler kavurur, soyar.” Bu günde senden aman diliyorum.

 

Mevlam, ey mevlam! Sen mevlasın ben ise bir kulum; kula mevladan başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen -varlığımın- sahibisin, ben ise sahip olunan; sahip olunana sahip olandan başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen azizsin, ben ise zelil; zelile azizsen başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen yaratansın, ben ise yaratılan; yaratılana yaratandan başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen yücesin, ben ise hakir, hakire yüce olandan başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen güçlüsün, ben ise zayıf; zayıfa güçlüden başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen zenginsin, ben ise yoksul; yoksula zenginden başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen bağışta bulunansın, ben ise sail; saile bağıştan bulunandan başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen dirisin, ben ise ölü; ölüye diriden başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen bâkisin, ben ise fâni; faniye bakiden başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen ebedisin, ben ise geçici; geçiciye ebediden başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen rızıklandıransın, ben ise rızıklanan; rızıklanana rızıklandırandan başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen cömertsin, ben ise cimri; cimriye cömertten başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen afiyet verensin, ben ise -derde- tutulan, derde tutulana afiyet verenden başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen büyüksün, ben ise küçük; küçüğe büyükten başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen hidayet edensin, ben ise sapan; sapana hidayet edenden başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen rahmansın, ben ise merhamet edilecek olan; merhamet edilecek olana rahmandan başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen güç sahibisin, ben ise imtihan edilen; imtihan edilene güç sahibinden başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen kılavuzsun, ben ise yolunu şaşırmış; yolunu şaşırmışa kılavuzdan başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen bağışlayansın, ben ise günahkâr; günahkâra bağışlayandan başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen galipsin, ben ise mağlup; mağlubu galipten başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen eğitensin, ben ise eğitilen; eğitilene eğitenden başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Sen yücesin, ben ise alçak ve düşük; düşük birisine yüce olandan başka kim merhamet eder? Mevlam, ey mevlam! Rahmetinin hakkı için bana merhamet eyle. Bağışının, lütfünün ve fazlının saygınlığı için benden razı ol. Ey bağış, ihsan, fazl ve nimet sahibi! Rahmetinin hakkı için -duamı kabul buyur-, ey merhametlilerin en merhametlisi!

Read 6527 times