Halam Zeyneb bütün musibetleri çektiği halde, Kerbela'dan Şam'a kadar bir gece bile sünnet namazlarını terk etmedi.
Yüce Allah’a yaklaşmak, O’na ulaşmak ve kemale varmak için ibadet ve kulluk etmek çok büyük ve iyi vesiledir, ayette geldiği gibi: “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”(Zariyat 56)
Ayet-i kerimede yaratılışta kastın ve hedefin ibadet olduğu zikredilmiştir. Allah’a ibadet etmek sadece kılanacak kaç rekat namaz, maddi bağış ve bedensel hareketlerden ibaret değildir. İbadet tevazu ve gerçeğiyle teslim olmanın en mükkemel şeklidir.
İbadet iki şekildir;
1.Amel ve Fiil
2.Terk ve Uzaklaşma
Ancak günahı terk ederek ondan tamamıyla uzaklaşmak ibadetin yapılmasından daha önemlidir. Rivayette geldiği gibi: En zor ibadet günah yapmaktan kaçınmak ve en iyi ibadet iffetli olup günaha yaklaşmamaktır.Tarihcilerden nakl olunmuştur: Hz. Zeyneb’in fesahet (açık ve belirgin) ve belageti (istenilen manayı en güzel şekli ile muhataba ulaştırmak) ve ibadeti , babası Ali (a.s) ve annesi Fatma (a.s) gibiydi.
Gece uykudan uyanıp ibadet etme Hz. Zeyneb’in hayatı boyunca terk edilmedi. Muharremin onbirinci gecesinde bile bu ibadeti terk etmemiştir. İmam Seccad buyuruyor: O gece halam Zeynebi gördüm namaza durmuş ve ibadetle meşguldu. Hz. Seccad: Halam Zeyneb bütün müsibetleri çektiği halde, Kerbeladan Şama kadar bir gece bile sünnet namazlarını terk etmedi.
Rivayetlerde şöyle yazılmıştır.
İmam Hüseyin son veda için Zeyneb’in yanına geldi ve şöyle söyledi: Bacım gece namazlarında beni unutma. Hz. Seccad buyuruyor: Halam Zeyneb bütün farz ve mustahap namazlarını yol boyunca Kufeden Şama kadar ayakta kıldı. Sadece bir kaç yerde aclıktan dolayı oturarak kılıyordu. Zira üç geceydi. Bize verilen yemeği çocuklar arasında paylıyordu. O taş kalpli adamlar, gün boyunca bizlere sadece bir ekmekten fazla vermiyorlardı.
Allah’ın risaletini bu yolculukta tebliğ edecek kişi Zeyneb idi. anlayışsız ve beni Umeye’nin hilelerine aldanmış milleti uyarmak, fesahet beyanıyla ve ateşli hutbeleriyle zalim hükümeti rüsva etmek… Bunların her biri ibadet sayılır böylece tevazu ve teslimiyetini Allah’a karşı göstermiştir.
İffet ve Hayası:
İffet ve haya kadınlara en çok yakışan süs ve onlar için en değerli mücevherdir. Zeynep (a.s.) iffet dersini en iyi şekilde babasının mektebinde öğrendi ve buna onun kendi sözü şahittir: Allah'ın yolunda şehit olanın sevabı gücü olup da iffetli olandan daha çok değildir-yani günah etmeye gücü var ama yapmıyor- iffetli insan Allah'ın meleklerinden biri gibidir.
Hazreti Zeynep (a.s.) en zor koşullarda kendi iffetini göstermeyi başardı. O, esir düştüğü zaman ve Kerbeladan Şama kadar hareket ettikleri zaman çok ciddilikle iffetini korumaya tekit ediyordu. Tarihçiler şöyle yazmışlardır: O, yüzünü eli ile örtüyordu, çünkü baş örtüsünü almışlardı.
Ve yine o büyük kadındır ki, haya ve iffeti korumak için Yezidin başına şöyle bağırıyor:Ey (dedem Resulüllahın s.a.a.) serbest bıraktıklarının oğlu! Kendi kenizlerini perde arkasında oturtup da Allah'ın Resulünün (s.a.a.) kızlarını esir düşürerek otaraf bu tarafa çekmek adalet mi? Onların tesettürlerini aldın ve yüzlerini ortaya çıkardın.
Velayetçilikiği:
Kur’anı Kerim Cenabı Allah'a itaat etmenin yanında kayıtsız ve şartsız olarak Resulüllah (s.a.a) ve Emir sahipleri yani İmamlara (a.s.) itaat etmeyi emretmektedir: Allah'a itaat edin. Peygambere itaat edin ve sizden olan Ulul-Emre itaat edin.
Yedi masumu gören Zeynep (a.s.) velayetçiliğin bütün boyutlarında (imamı tanımak, kayıtsız teslim olmak, velayet tanıttırmak, velayet yolunda özverili olmak vs.) birincidir. O, kendi gözleri ile annesinin nasıl kendisini İmamı için bela siperi ettiğini ve veliyyine hitaben şöyle söylediğini görmüş ve duymuştu: (Ey Ebelhasan) benim ruhum senin ruhuna feda olsun ve benim canım senin bela siperin olsun ve sonunda ise kendi canını hazreti Aliyi (a.s.) himayet etme yolunda feda edip velayet yolunun şehidi oldu. Hazreti Zeynep (a.s.) ise velayetçilik dersini annesinden iyice öğrendi ve onu çok güzel biçimde Kerbelada gösterdi.
İlmi:
Ve en üstün ilim ise direk olarak Cenabı Allah tarafından bir kişiye verilen yani Ledünni ilimdir. Cenabı Allah hazreti Hızır (a.s.) hakkında şöyle buyurur: Biz kendi katımızdan ona bir çok ilim öğrettik.
Hazreti Zeynep (a.s.) İmam Seccad'ın (a.s.) buyurduğuna göre böyle bir ilime sahiptir. O, halasına hitab edip şöyle söyledi:Sen bir öğretmenin olmadan âlim ve bilginsin.