Print this page

Oruç ve Nefsi Tezkiye

Rate this item
(0 votes)
Oruç ve Nefsi Tezkiye

Oruç özel şart ve adabıyla ve kutlu İslam şarisinin [1] isteğine uygun yapıldığı takdirde kendini yetiştirmede ve nefsin tezkiyesinde oldukça etkili olan çok önemli ve değerli bir ibadettir.

Oruç, nefsi günahlardan, çirkin ahlaktan temizleme ve tekamül, tahliye ve ilahi işraklardan pay alma hususunda oldukça etkilidir. Oruçlu kimse günahları terk vasıtasıyla nefs-i emmareyi dizginleyip kontrol ederek kendi emri altına alır. Oruçlunun oruçlu olduğu günler, günahları terketme ve nefse riyazet vermeye alıştırma devresidir. Nefisle cihad ve kendini sakındırmaya alıştırma devresidir. Bu devrede nefsini günahlardan ve pisliklerden temizlemesi dışında hatta yeme ve içme gibi meşru lezzetlerden göz yumar ve bu vesileyle nefsine sefa ve nur verir. Zira açlık batının safalı olmasına ve Allah’a teveccüh etmeye sebep olur. İnsanın, aç olduğu zaman çoğunlukla neşeli bir hali vardır; ancak midesi dolu olunca bu hali bulamaz.

 

 Velhasıl takva edinme hususunda orucun etkisi pek fazladır ve bu yüzden Kur’an-ı Kerim’de takva edinmek orucun meşruiyetinin hedefi olarak tanıtılmıştır.


 Allah-u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız."[2]


Ramazan ayında oruç tutan ve oruçlu olduğu için Ramazan ayı boyunca günah işlemekten ve ahlaksızlıklardan sakınan kimse kendi nefsine musallat olmuştur ve Ramazan ayından sonra da bu şekilde günahı terk etmeye devam edebilir.


 Buraya kadar orucun batını arıtmada nefsanî günah ve pisliklerden temizlemedeki öneminden bahsettik. Ancak orucun müsbet boyutlarda da nefsin tekamülünde, batını tezkiye etmekte ve Allah’a yaklaşmakta birçok etkisi vardır. Biz burada o boyutlardan bazılarına kısaca değineceğiz:


1- Oruç, nefsi sakındırmak ve orucu bozan özel bir takım şeylerden uzak durmak demektir. İhlas ve kurbet kastıyla nefsi yetiştirme ve mükemmelleştirmeye ve Allah’a yaklaşmaya vesile olan diğer ibadetler gibi bir ibadettir.


2- Meşru lezzet ve günahları terk suretiyle oruçlu kimsenin kalbi temizlenir, nurlanır. Allah’ın zikrinden başka her türlü fikir ve zikirden kurtulur ve bu vesileyle kutlu rububi zatın nur ve feyizlerinden feyz almak ve likaullah için istidad ve kabiliyet kazanır. Böyle bir durumda Allah-u Teâlâ’nın lütuf ve inayetlerinin kapsamına girer ve ilahi cazibelerle Allah-u Teâlâ’ya yakın olma (kurb) makamına erişir. Dolayısıyla hadislerde, oruçlu kimsenin nefes alıp vermesi ve uykusunun ibadet sevabı taşıdığı bildirilmiştir.


3- Oruçlu olunduğu günler ibadet, namaz, dua, Kur’an okuma, zikir, hayır ve salih ameller için en iyi ve en güzel vakitlerdir. Çünkü nefis bu durumda kalp huzuru, ihlas ve Allah’a teveccüh etmek için her zamankinden daha hazırlıklıdır. Mübarek Ramazan ayı vakitlerin en hayırlısı, ibadet ve Allah'a teveccüh etmenin baharıdır. Dolayısıyla hadislerde Ramazan ayının fazileti ve o ayda ibadette bulunuş hakkında bir  çok tavsiyelerde bulunulmuştur. İşte bir kaç örnek:


    İmam Sadık (a.s) Ramazan ayı gelince evlatlarına şöyle tavsiye ediyordu: (Fazla) ibadet etmeye gayret gösterin, çünkü bu ayda halkın rızkı bölüştürülür ve eceller yazılır. Bu ayda, Allah’ın davetine icabet edip gidecek olanlar belli olur. Ramazan ayında bir gece vardır ki o gecede yapılan amel bin gecenin ibadetinden faziletlidir." [3]


Hz. Ali (a.s) halka şöyle buyuruyordu: "Ramazan ayında fazla dua edin; istiğfar edin. Zira dua vasıtasıyla sizden bela giderilir ve istiğfar vesilesiyle günahlarınız mahvolur."[4]


    Hz. Ali (a.s) buyuruyor ki: Resulullah (s.a.a) bir gün bir hutbesinde bize şöyle buyurdu:


   "Ey insanlar! Allah’ın ayı bereket, rahmet ve mağfiretle size ulaşmıştır. Öyle bir ay ki; Allah indinde her aydan daha üstündür. Gündüzleri en iyi gündüz; geceleri en üstün gece ve saatleri en iyi saatlerdir. Öyle bir aydır ki, o ayda Allah’ın misafirliğine davet edilmiş ve Allah’ın keramet ehlinden kılınmışsınızdır. Nefeslerinizde tesbih sevabı ve uykunuzda ibadet sevabı vardır. Bu ayda amelleriniz makbul ve dualarınız müstecap olur. O halde sadık niyetlerle ve temiz kalplerle sizleri oruç tutmaya ve Kur’ân okumaya muvaffak eden Allah’ı çağırın (dua edin). Zira asıl kötü ve bedbaht kimse, bu büyük ayda Allah’ın mağfiretinden mahrum olan kimsedir. Açlık ve susuzluğunuzla kıyamet günündeki açlık ve susuzluğu  hatırlayın. Fakir ve miskinlere sadaka verin. Büyüklerinize saygı gösterin. Akrabalarınıza sıla-i rahim gösterin (akrabalık hakkını koruyun, ilişkiyi kesmeyin), dilinizi tutun, gözünüzü haramdan koruyun ve kulağınızı haramları duymaktan sakındırın. Halkın yetimlerine şefkat gösterin ki sizin de yetimlerinize şefkat göstersinler. Günahlarınızdan tövbe edin ve namaz vakitleri dua için ellerinizi O’na doğru kaldırın; zira bu saatler Allah-u Teâlâ’nın halka rahmet gözüyle baktığı, münacatlarına icabet ettiği ve nidalarına "lebbeyk" dediği en iyi saatlerdir. Ey millet! Nefisleriniz amellerinizin rehinesidir. O halde istiğfar vasıtasıyla onları azad edin, sırtlarınız günahtan ağırlaşmıştır, uzun secdeler ederek yükünüzü hafifleştirin. Bilin ki, Allah-u Teâlâ namaz kılanları ve secde edenleri azaplandırmamak ve kıyamette onları cehennem ateşiyle korkutmamak üzere kendi izzeti hürmetine and içmiştir.


    Ey millet! Her kim bu ayda oruçlu bir mümine iftar verirse ona bir köle azad etmenin sevabı verilir ve geçmiş günahları affedilir."


    Birisi: "Ya Resulullah (s.a.a)! Bizim hepimiz bir mümine iftar verecek güçte değiliz." demesi üzerine Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdu:


     "Bir hurma tanesiyle veya bir su şerbetiyle de olsa Cehennem ateşinden sakının. Ey millet! Her kim bu ayda ahlakını iyileştirirse onun kıyamette sırat köprüsünden geçmesine müsade edilir. Her kim bu ayda (emri altındaki) kölesinin işini hafifleştirirse Allah-u Teâlâ Kıyamet’te onun hesabını kolaylaştırır.


    Her kim bu ayda şerrini halktan uzaklaştırırsa Allah-u Teâlâ Kıyamet’te gazabını ondan uzaklaştırır. Herkim bir yetime ikram ederse Allah da Kıyamet’te ona ikram eder. Her kim akrabasıyla ilgilenip ihsan edip üzerine düşen görevi yaparsa Allah da Kıyamet’te onunla ilgilenir ihsan eder üzerine düşeni yapar. Her kim de akrabasıyla ilişkisini keserse Allah-u Teâlâ Kıyamet’te rahmetini ondan keser. Her kim bu ayda sünnet namaz kılarsa Allah-u Teâlâ onun hakkında ateşten beraeti  uzak olmayı kaydeder. Her kim bu ayda bir farizeyi yerine getirirse diğer aylarda yapılan yetmiş farizenin sevabı verilir ona. Her kim bu ayda bana fazla salavat gönderirse Allah-u Teâlâ Kıyamet’te onun salih amellerinin terazisini ağırlaştırır ve her kim bu ayda Kur’an-ı Kerim’den bir ayet okursa diğer aylarda yapılan bir Kur’an hatmi (Kur’an bitirme) sevabı verilir ona. Ey millet! Bu ayda Cennet’in kapıları açılmıştır; Allah’tan o kapıları sizin yüzünüze kapatmamasını isteyin, (bu ayda) Cehennem’in kapıları kapanmıştır; Allah’tan bu kapıları (sizin yüzünüze) açmamasını isteyin, bu ayda şeytanlar bağlanmıştır; Allah’tan onları size musallat etmemesini isteyin.


     Hz. Ali buyuruyor ki ben, “Ya Resulullah! bu ayda en iyi amel nedir?” diye arz edince Resulullah (s.a.a), “ya Ebu-l Hasan! Bu ayda en iyi amel takva ve Allah’ın haramlarından kaçınmaktır.” buyurdular."[5]


    Hadislerden de anlaşıldığı gibi, mübarek Ramazan ayı bereket ve fazilet dolu bir aydır. İbadet, kendini yetiştirme, dua, teheccüd ve nefsi eğitme ve mükemmelleştirme ayıdır. Bu ayda ibadet etmenin sevabı diğer aylarda yapılan ibadetlerin sevabından katlarca fazladır. Hatta müminin uyumasında, nefes çekmesinde bile ibadet sevabı vardır. Bu ayda Cennet’in kapıları müminlerin yüzüne açık ve cehennemin kapıları ise kapalıdır. Allah’ın melekleri devamlı insanları Allah’a ibadet etmeye davet ederler; bilhassa ibadet ve ihyası (teheccüd için uyanık kalınması) bin gecenin ibadetinden daha hayırlı olan kadir geceleri ve seherleri yapılan ibadetler. Allah-u Teâlâ bu ayda ziyafet vermiş ve herkesi ziyafete davet etmiştir. Bu davetin mesajını peygamberler getirmişlerdir. Oruçlu kimse, Allah’ın misafiridir ve bu misafiri ağırlayan elbette ki O "mutlak cömert”tir. Melekler hizmetçi ve müminler de misafirlerdir. Allah’ın nimetlerinin sofrası genişçe açılmıştır "hiçbir gözün görmediği hiçbir kulağın duymadığı ve hiç bir kalpten geçmeyen" çeşitli hediye ve ikramlar hazırlanmıştır. Allah’ın tevfiki her açıdan hazırdır; ancak bunun için bizim liyakatimiz olması gerekir. Gaflet edecek olursak kıyamette, hasret ve pişmanlığın fayda vermediği günde pişman oluruz.


     Mübarek Ramazan ayının amel ve duaları "Mefatih-ül Cinan" kitabinda ve diğer dua kitaplarında vardır, Allah’a yaklaşmak için ihlas, teveccüh ve kalp huzuruyla onlardan yararlanılabilir.


tebyan
-----------------------------------------------------------


 [1]- Dini kanun ve hükümleri bırakan; maksat Allah Teala ve Resulüdür.


 [2]- Bakara / 183.


 [3]- Vesail-uş Şia, c.7, s.221.


 [4]- Vesail-uş Şia, c.7, s.221.


 [5]- Vesail-uş Şia, c.7, s.227.

Read 1292 times