İmam Hamenei: “Her kim ya da hangi hareket Amerika’ya inanırsa, büyük bir hata yapmıştır ve tokat yiyecektir. Düşmanlıkların çoğu habis Amerika ve İngiltere tarafındandır.”
İmam Hamenei; İran İslam Cumhuriyeti Kurucusu İmam Humeyni’nin yirmi yedinci vefat yıldönümü münasebetiyle gerçekleştirilen merasimde önemli açıklamalarda bulundu.
İslam İnkılabı Rehberi Seyyid Ali Hamenei’nin konuşmasından önemli satır başları şöyle:
” *Düşmanlar İmam Humeyni’nin ‘İnkılapçı’ özelliğine düşmanlık besliyorlar. İslam İnkılabı kelimesinden dehşete düşürüyorlar.
*Baskılarda, bu inkılapçılıktan kaynaklanmaktadır. Baskılar nükleer mesele, insan hakları…gibi bahanelerle uygulanmaktadır. Ancak gerçek şu ki, düşman, inkılapçı özellikten korku ve endişe duymaktadır.
*Amerikalı politikacılar İran’ın inkılaptan dolayı ambargoda olduğunu söylüyor. Gerçek de budur.
*İmam Humeyni ülkeyi, bağımlılık, geri kalmışlık, siyasi ve ahlaki bozukluk ve dünyanın aşağılaması bataklığından kurtarmıştır.
*Eğer başımızda İngiliz ve Amerikan efendilerimiz olsaydı, bizi her şeyden geri kalmış bırakırlardı. Ülke fakirlikten çırpınıyor ve ülkenin doğal zenginlikleri yabancıların elinde olmuş olacaktı. Halkta, yalanla ve korkutularak susturulacaktı.
*Biz bugüne kadar İnkılap yolunda hareket ederek, büyük başarılar kazandık; trenin rayında hareket etmesi şartıyla hedeflere ulaşabiliriz. İmam, İslam toplumunun trenini bu ray üzerinde hareket ettirmektedir.
*Nerede İnkılapçı ve cihatçı hareketten gafil olursak, orada geri kalırız, her nerede İnkılapçı ve cihatçı olur ve rayın üzerinde hareket edersek, ilerleyebiliriz.
*Halk İnkılap için büyük bedeller ödedi. Fakat bunun yüz katı fayda sağladı. Halk bugün, fazla bedeller ödemeden, İnkılaptan büyük faydalar elde etmektedir. Bugün İran halkı için ortam, daha aydınlık ve uygundur ve yol da sorunsuzdur. Bedeller yine vardır ama daha hafif ve geçmişe oranla def edilebilirdir.
*Korkmayan ve ayakta duran halktı, sürekli tehdit edildik, saldıracağız ve yaptırım uygulayacağız dediler, ama halk, ne onların askeri tehditlerinden ve ne de yaptırım tehdidinden korktu ve ne de onların yaptırımlarıyla felç oldu, aksine hareketlerine devam etti, bundan sonra da böyle olmalıdır. Herkes İnkılabi kalmalıdır ve İnkılabi hareket etmelidir.
*İnkılapçının sadece, İnkılap zamanında İmam’ın yanında bulunan kişiler olduğunu düşünmemiz bir hatadır, Bazıları İnkılapçıların sadece İnkılap zamanında İmam’ın yanında olanlar olduğunu zannediyorlar, İnkılap herkes içindir. Gençler İnkılabi olabilirler. Bugün bir genç benden daha deneyimli bir İnkılapçı olabilir.
*Eğer falan kişi İnkılapçıysa, o kişi radikaldir/aşırıcıdır diye düşünmek bir hatadır. İnkılapçı olmak radikal/aşırıcı olmak demek değildir. Onlar, halkı ılımlı ve radikal olarak bölüyorlar. İnkılapçılara aşırıcı ve İnkılapçı olmayanlara da ılımlı diyorlar; biz bunu tekrarlamamalıyız.
*Amerikan İslam’ının iki dalı vardır. Geri kalmış İslam ve seküler İslam. Müstekbirler iki dalı da desteklemektedir. Saf İslam çok taraflıdır, kişi yaşamından İslam toplumunu oluşturmaya kadar bütün alanları kapsamaktadır.
*İslam sisteminin temellerinden biri, dünyanın bütün noktalarındaki mazlum ve mahrumları desteklemektir; bunları görmezden gelemeyiz. Kim ya da hangi hareket dünyadaki mahrum ve mazlumlara tepkisiz kalırsa, bu İnkılabi özellik onda yoktur.
*Düşman her zaman tehdit ederek konuşmuyor; bazen iltifat ediyor. Bazen, ‘gelin dünya sorunlarını işbirliği ile halledelim’ diye mektup yazıyor. İnsan ‘gidip uluslararası sorunları çözmek için süper güçle işbirliği yapalım’ şeklinde vesveseye kapılabilir. Meselenin aslı şudur, onun bir planı var ve diyor ki; ‘gel ve benim planımda oyna’. Plandaki hedefine ulaşmak için, oyunun türünü de o belirliyor.
*Bizim Suriye gibi bölge meselelerinde, sözde Amerika koalisyonuna katılmamamızın sebebi budur. Onların bir planı ve hedefi vardır. İslam Cumhuriyeti’nin nüfuzu ve gücünü de bu hedeflerine ulaşmak için kullanmak istiyorlar.
*Eğer İran İslam Cumhuriyeti eğilir ve onların oyununa katılırsa, yani onların planını tamamlamış demektir. Bu siyasi bağımsızlığın karşıtıdır.
*Küresel ekonomik sindirim sisteminde, sindirilmemeliyiz. Amerikalılar Nükleer Anlaşmanın, İran ekonomisinin uluslararası ekonomiyle entegre edilmesine neden olacağını söylediler Acaba küresel ekonomi, adil, mantıklı ve rasyonel bir sistem mi? Asla.
*Planını uluslararası toplumun çizdiği ve onun çeşitli belirtileri ve sonuçlarının dünya çapına yayıldığı küresel ekonomi; Siyonist ve Siyonist olmayan kapitalistlerin dünya kaynaklarını elde etmek için çizdikleri haritadan oluşan bir ekonomi. Bir ülkenin ekonomisini, küresel ekonomiyle birleştirmesi iftihar değil, kayıp, hasar ve zarardır. Şimdi Nükleer Anlaşma sonuçlandı ve bunun bir hedefi de ekonomidir. Amerika’nın liderliğindeki küresel ekonomiyle İran ekonomisi yutmak.
*Eğer bir anlaşma yapılacaksa, ekonominin nerede olduğu belirlenmelidir. Ekonomik gidişatın sadece yabancı yatırımcılarla sağlandığını zannedersek, bu hatadır. Yabancı yatırımcılardan daha önemli olan iç kapasiteleri ve kaynakları faaliyete geçirmektir. Bizim faaliyete geçirilmemiş birçok kapasitemiz ve kaynağımız bulunmaktadır ve faaliyete geçirilmelidir.
*Amerikalılar ve İngilizler 100 yıldan daha fazladır, Filistin halkına baskı uyguluyorlar. İslam ve İslam sistemi, bunun karşında sessiz ve kayıtsız kalamaz. Baskı rejimi ve Amerika, Yemen halkını, hastaneleri, pazarları ve okulları bombardımana tutan ülkeye yardım ediyorlar. İslam sistemi bu duruma kayıtsız kalamaz. Bu düşmanlık nasıl inkâr edilebilir. Amerika 28 Ağustos darbesini başlattı. Tağut zamanında Savak’ı, halka ve direnişçilere işkence yapması için oluşturdu. Saddam’a haddinden fazla yardım etti, bizim yolcu uçağımızı devirdi, petrol kuyularımızı bombaladı, bize yaptırım uyguladı, bunlar düşmanlık değil mi?
Kim ve hangi hareket Amerika’ya inanırsa, büyük bir hata içindedir ve tokat yiyecektir. Tabi küçük ve önemsiz düşmanlarımız da bulunmaktadır. Düşmanlıkların çoğu, habis Amerika ve İngiltere tarafındandır.”
Nükleer görüşmeler bize şu gerçeği bir kere daha öğretti ki, ABD karşısında geri adım atsak, eğilip bükülsek de o yıkıcı rölünden asla vazgeçmez. Diplomatlarımızın çabalarıyla 5+1 Grubu ve hatta ABD ile ikili görüşmelerde birtakım ortak noktalara vardık. Ama ABD şimdiye kadar pratikte taahhütlerini yerine getirmemiş ve sözünde durmamıştır. ABD’nin böyle davranacağı görüşmelerden önce de tahmin ediliyordu, ama bazıları bilmiyorlardı ve şimdi anladılar.