Hindistan’da çok sayıda sosyal ağ kullanıcısı güvenlik güçlerinin şiddetli müdahalesini ve Keşmir’de 10 gündür süren çatışmalarda kayıpların artmasını gündeme getirdi. Ayrıca kullanıcılar Yeni Delhi’nin bu bölgede tüm irtibat kanallarını kestiğini belirtti.
Mermilere hedef olan bir topluluğun resimlerinin sosyal ağlarda yayınlanması, özellikle Müslümanlar olmak üzere halkın öfkesine ve insani duygularının zedelenmesine neden oldu.
Yayımlanan raporlara göre, geçen 10 gün boyunca Keşmir’de güvenlik güçlerinin şiddeti sonucu 43’den fazla kişi hayatını kaybetti ve üç bin 100 kişi de yaralandı.
Hastanelerden edinilen bilgilere göre, protestoculardan 134 kişi mermi isabet etmesi sonucu görme kabiliyetlerini yitirdi.
Polis ve protestocular arasındaki çatışmalar El-Mücahidin Partisi Lideri Burhan Muzaffer Vani’nin öldürülmesiyle, geçen hafta Cumartesi günü düzenlenen cenaze merasiminin ardından Keşmir’de başladı ve 10 gündür de devam etmekte.
Hindistan güvenlik güçleri geçen hafta Cuma günü Burhan Muzaffer Vani’nin Keşmir’in Ananta bölgesinde Cuma namazına katıldığına dair aldığı istihbaratla, bölgeye giderek, Vani ve beraberindeki iki kişiyi öldürdü.
Hindistan hükümeti şiddeti önlemek için pazartesi günü herhangi bir gazete ve dergi yayınlanmasını yasakladı ve tüm haber kanallarını da kapattı.
Çatışmaların başladığı 10 günden itibaren internet ve bu kuzey şehrinin diğer bölgelerle telefon hattı kesilmiş durumda.
Keşmir Polisi durumu kontrol altına almak için geçen hafta Cumartesi gününden itibaren Srinagar, Paloma, Anantnag, Shopian, Kupvara ve Kulgam şehirlerinde giriş çıkış ve protesto yasağını uygulamaya koydu.
Bazı uzmanlara göre Hindistan hükümeti bu eylemi muhaliflerini bastırmak ve uluslararası toplumun tepkilerini engellemek için gerçekleştirdi.
Son zamanlarda şiddetin ve Keşmir’deki çatışmalarda kayıpların artmasıyla birlikte, birçok Müslüman gazetelerde ve sosyal ağlarda hükümetin ve güvenlik güçlerinin tutumunu şiddetle kınadı.
Keşmir Başbakanı Mahbube Mufti güvenlik güçlerini ve polisi şiddet eylemlerine karşı uyardı. Hindistan Başbakanı Narendra Modi’de geçen hafta Salı günü Afrika ziyareti dönüşü sırasında medyanın tutumunu eleştirip, medyanın Vani hakkında haberler yayınlayarak onu kahraman ilan ettiklerini açıkladı. Keşmir’de bazı siyasi aktivistler El-Mücahidin Partisi Lideri’nin öldürülmesini eleştirerek, El-Mücahidin Partisi Lideri’nin öldürülme şeklinin halkı kışkırttığını belirttiler.
Siyasi aktivistler, “polis 22 yaşındaki bu genci Cuma namazında öldürerek, onu bir kahramana dönüştürdü” dedi.
Keşmir’deki bir siyasi aktivist de güvenlik güçlerinin geçen 10 gün boyunca 40’dan fazla Keşmirli genci öldürmesini ve birçok kişiyi de yaralamasını uygunsuz bir davranış olarak değerlendirdi.
Keşmir’deki siyasi aktivistlerden Muhtar Hüseyin Caferi İRNA’ya verdiği röportajda, Hindistan hükümetinin tüm haber kaynaklarını kapatarak, güvenlik güçlerinin şiddet eylemlerini örtmeye çalıştığını belirtti.
Muhtar Hüseyin yaşanan son gelişmelerin asıl nedenin Vahhabi gruplar olduğunu belirterek, son yıllarda bölgede aşırıcılığın arttığını söyledi.
Muhtar Hüseyin ayrıca, güvenlik güçlerinin bu uygunsuz eylemlerinin Keşmir’de krizin başlaması ve devam etmesinin asıl nedeni olduğunu belirtti.
Keşmir’de Mefatih’ul Ulum Medresesi Müdürü Seyyid Muhammed Sebtan da Suudi Arabistan’ın son yıllarda aileleri ve medreseleri radikal eylemlere çekmek için fazlasıyla maddi yardımda bulunduğunu söyledi.
Seyyid Muhammed Sebtan, Selefilere bağlı radikal grupların Şiiler arasında yeri olmadığını vurguladı.
Keşmir’deki krizin asıl kaynağı
Keşmir Orta Asya’da ve Hindistan Yarımadasındadır. Doğuda Çin’le, kuzeybatıda Afganistan’la, batıda Pakistan’la ve güneyde de Hindistan’la sınırı vardır.
Keşmir’de krizin ilk ortaya çıkışı Hindistan’ın İngiltere tarafından işgal edildiği dönemlere dayanmaktadır ve o günlerde bu yarımadanın mezhebi olarak bölünmesi gündeme gelmiştir.
Hindistan’ın bağımsızlığından önce, Keşmir, Haydar Abad ve Cungadipura şehirleri bağımsız ve özerkti.
Yarımadanın mezhebi olarak bölünmesi ve Müslümanların şu an ki Pakistan’a göç etmesinden sonra, bu şehirler bölünen yarımadanın dışında bırakıldı ve bu bölgelerin kendi kararlarını alması, Hindistan ya da Pakistan’ın egemenliği altında olması yönünde anlaşma sağlandı.
14 Ağustos 1947 yılında Pakistan ve bir gün sonra da Hindistan bağımsızlığını ilan etti. Bağımsızlıktan sonra Pakistan zayıf ve askeri güçten yoksun bir ülkeydi, Hindistan anlaşmaya uymayarak, çoğunluğu Müslüman olan Haydar Abad ve Cungadipura’yı işgal edip kendi topraklarına kattı.
Pakistan’da bu olaya tepki olarak seferberlik ilan ederek, hiçbir gerekçe göstermeden bağımsız olan Keşmir’e girerek, Srinagar’a kadar ilerledi. Bu olayın ardından Keşmir’in Hindu valisi Hari Singh Keşmir’den kaçtı.
Hindistan çok zeki bir şekilde Keşmir’in siyasi tutuklularından olan Şeyh Abdullah’ı hapishaneden çıkararak onunla anlaştı. Böylece 27 Ekim 1947 yılında Hindistan Ordusu tam teçhizatla Keşmir’e girerek, Pakistan güçlerini dağlık şehirlere kadar geri püskürttü.
Bu çatışmaların ardından Birleşmiş Milletler güçleri bölgeye geldi ve ateşkes emri çıkardı. Sonuç olarak Keşmir, Hindistan ve Pakistan kontrolünde olmak üzere iki bölgeye ayrıldı.
Bu çatışmaların ardından Keşmir’in yaklaşık yüzde 70’i Hindistan’ın kontrolü ve kalan kısmı da Azad Keşmir ve kuzey bölgeleri adı altında kaldı.
Halkın çoğunluğunu Şiilerin oluşturduğu dağlık bölgelerin bir kısmı ve Keşmir’in kuzeyi iki bölgenin ortasında kaldı ve Pakistan ve Hindistan olmak üzere, iki ülkenin herhangi birinde oy kullanma hakkına sahip olamadılar. O günden itibaren El-Mücahidin, El- Mü’minin, Leşker-i Tayyibe, Konferans-ı Hürriyet gibi partiler özerklik kazanmak ya da şartlı olarak Pakistan’a bağlanmak için Hindistan Hükumetiyle savaş halindeler.
Hindistan ve Pakistan 1947 yılındaki bağımsızlıklarından şimdiye kadar bu bölgeye hâkim olmak için iki defa savaşa girdiler.
1989 yılından bu güne kadar Keşmir askerleri ve Hindistan emniyet güçleri arasındaki çatışmalarda 68 bin kişi hayatını kaybetti.