İmam Hamanei ve başkumandanı, İslami İran silahlı kuvvetlerinin ileri, yerli ve bilgi temelli teknoloji ürünlerini ziyaret etti.
İmam Hamenei dün İran İslam cumhuriyeti silahlı kuvvetlerinin geliştirdiği ileri teknoloji donanımlı askeri ve silah teçhizatı fuarında incelemelerde bulunduktan sonra, İran savunma bakanı, bakanlık yetkilileri, araştırmacıları ve uzmanlarına hitaben yaptığı konuşmada, İran İslam cumhuriyeti “savunma ve saldırı” gücün arttırılmasının, ülkemizin kesin ve kaçınılmaz hakkı olduğunu vurguladı.
İRİB’in haberine göre İmam Hamenei İran savunma sanayisinin son 12 yıldaki yüksek yerli teknolojiyle donatılmasının İranlı bilginler ve uzmanların yüksek çaba ve muazzam emek sarf etmelerinin bir ürünü olduğunu, İranlı genç bilginlerin bütün engelleri aşarak yeni teknolojiye ulaştıklarını, savunma alanındaki gelişmelerin diğer sektörleri de olumlu yönde etkileyebileceğini belirtti.
İmam Hamenei, savunma gücünü arttırma sürecinin devam etmesine vurgu yaparak, ahlak, vicdan ve insanlık cevherinden neredeyse yoksun olan, ülkelere saldırı ve savunmasız insanları katliam etmekte beis görmeyen zorba ve sultacı güçlerin bulunduğu dünyada, savunma ve saldırı güç ve sanayisinin geliştirilmesinin tamamen doğal bir hak olduğunu, çünkü söz konusu güçlerin bir ülkenin etkin güç ve iktidarını hissetmedikçe, ülkede güvenliğin temin edilmeyeceğini kaydetti.
Güvenlik ve savunma alanındaki bilim, teknolojiyle uzman insan gücüne dayalıdır. Bu alandaki eksiklik Fars körfezi bölgesindeki bazı Arap ülkelerinde olduğu gibi, tahkir edici bağımlılık ve güçsüzlüğe sebep olmaktadır. Savunma gücüyle ve saldırıya karşı imhacı harekat gücü, savunma ve ahlakla maneviyattan oluşan etkin askeri operasyon gücüne sahip olmak ve iktidarlı hareket etmek üzere kuruludur. Bazı askeri stratejistlere göre, askeri işlerde ve militarizmde ahlaki değerler söz konusu değildir. Ancak İslami anlayışta, savunma alanında iktidar sahibi olmak, saldırganlar ve saldırılar karşısında etkin bir varlık gösterip, kararlı bir caydırıcı harekatı gerçekleştirmektir.
İran İslam cumhuriyeti, askeri ve savunma sanayi ve askeri harekat alanında İslami ve insani değerlere bağlı kalıp saldırılara karşı misilleme saldırısı yapma ilkesini kabul etmiştir. Nitekim İmam Hamenei’nin de vurguladığı gibi, İslam ilkeleri ve insani değerlerden dolayı, İran kitle imha silahları, kimyasal ve biyolojik silahlar ve özellikle nükleer silahların geliştirilmesi ve kullanılmasının haram olduğuna inanıyor. İslam inkılabı rehberi sultacı güçlerin İran’ın bazı ülkelerden savunma teçhizatlarını satın almasından dolayı rahatsız olduklarına değinerek, akıllı ve insaflı olduğunu iddia eden söz konusu ülkelerin hiç birinin, diğer ülkelerin bazı savunma teçhizatlara sahip olma veya olmama salahiyetini belirleme konusunda hiçbir ahlaki ilkeye bağlı olmadıklarını ifade etti.
İmam Hamenei Amerika yönetiminin “tehlikeli terör çeteleri kurarak büyük bir insanlık suçu işlediğini, görünürde terörist bir gruba saldırdığını ve bir başka terör örgütünü koruyup kolladığını, bu tür politikanın ahlakı değerin ihlali olduğunu söyledi.
İran İslam cumhuriyeti hem terörizmle savaşırken, bütün saldırı ve tehditlere karşı koyabilmek için yerli askeri ve savunma sanayisini geliştirmekte, hem de dost ülkelerden askeri ve savunma teçhizatını satın almaktadır. Bu bağlamda İran askeri ve savunma doktrini uyarınca Batılı sömürgeci güçlerin itirazlarına rağmen Rusya’dan füze savunma sistemi olan S-300 sistemini satın alıp konuşlandırmıştır.
