İran Devrim Muhafızları Kudüs Orduları Komutanı, “IŞİD ve tekfirci gruplar Suriye için kurulmadılar. Bu gruplar İran’a karşı oluşturuldu” dedi.
İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları Kudüs Orduları Komutanı General Kasım Süleymani dün, geçen yıl Suriye’de şehit olan Hüseyin Hemedani’nin şehadet yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Dünya neden bu kadar Suriye coğrafyasına seferber oldu? Konu bir kişi ve diktatörlük konusu mu? Konu farklı bir mesele. Bu Arap âleminde çeşitli ülkeler bulunuyor ve bu ülkelerin bir sürü parası var. Kısa bir dönem önce utanç verici bir anlaşma olan Camp David Anlaşması’na şahit olduk. Bu anlaşmayla Enver Sedat Müslümanları sırtından bıçakladı.
Toprak bütünlüğünü ve güvenliğini Müslümanlara feda etmeye hazır olan bir ülke dışında, bu Arap ülkelerinin tamamının ya gizli olarak ya da açık bir şekilde Siyonist Rejim ile ilişkileri var. Clinton döneminde Suriye ve Siyonist Rejim barışı Paris’te tamamlanacaktı. Hafız Esad Paris’e gitti ama ertesi sabah o toplantıya katılmak istemedi. Çünkü Suriye’nin uzlaşmasının Direniş Cephesi’nin Siyonist rejime karşı istikrarındaki etkisini biliyordu ve bu görüşmeyi iptal etti.
Beşar Esad döneminde Kral Abdullah Suriye’ye geldi ve Beşar Esad’ın elinden tutarak onu Suriye Ordusunu kovan ve Hafız Esad’ın heykelini deviren Lübnan’a götürdü. Ona, “oğlum Lübnan senin” dedi ama buna karşılık ne istiyordu? Beşar Esad’dan İran’dan vazgeçmesini istedi ama Esad bunu kabul etmedi.
Arabistan’ın çok aceleci ve belki de kendi kralını bile öldürecek olan ikinci Veliahtı arabuluculuk yapmak için Rusya’ya gitti ve Suriye’den bir kişi ve Ruslarla bir toplantı düzenledi. Arabistan Veliahtı Beşar Esad’ın durumunu sordu ve Suriyeli temsilci sorunun IŞİD olduğunu söyledi. Suudi Veliahtı “IŞİD’in bir tehlikesi yok ve bunların hepsi sona erecek ama sorun, sizin İran ile olan ilişkiniz. Eğer sizin İran ile ilişkiniz kesilirse, bunların hepsi de sona erer” dedi.
Düşmanın sorunu Suriye’nin Direniş Cephesi’ndeki merkeziyeti ve İran İslam Cumhuriyeti ile olan ilişkisidir. Biz orada sadece Suriye’yi savunmuyoruz, aynı zamanda İran İslam Cumhuriyeti’ni de savunuyoruz. IŞİD ve tekfirci gruplar Suriye için kurulmadı. Bu terörist ve tekfirci gruplar İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı oluşturuldu.
Eğer direniş gösterilmesiydi, bazılarının Emevi Cami’nde namaz kılma ve Osmanlı İmparatorluğu kurma hayalleri gerçek ve başarılı olur ve IŞİD hükümet kurardı. İşte o zaman Allah bilir İslam dünyasının başına ne gibi felaketler gelirdi.
İran İslam Cumhuriyeti iftiharla bu facianın karşısında durdu. Suriye hükümeti bugün İran’ın yardımıyla 5 yıldır süren baskıların ve yaptırımların ardından, dünyanın Suriye hükümetine karşı savaşan kişilerin terörist gruplar olduğunu itiraf etmesini başardı. Biz savaş askerleriyiz ve Suriye hükümetine yardım ettik. Eğer Suriye bu terörist grupları engellemeseydi bugün bütün bölgeler IŞİD ile çatışma halinde olacaktı.
Tekfirciler bugün bütün cephelerde yenilmiş ve kaybetmiştir ya da kaybetmek üzeredir. Suriye halkının yenilmez hükümetinin arkasında olduğuna inanıyorum. Bugün Avrupa’nın yüksek güvenlik harcamaları yapmalarının nedeni bu terörist grupları desteklemelerinden kaynaklanmaktadır.”