“İslamofobi” kelime manası olarak “İslam korkusu” anlamına gelse de Müslümanlara karşı kin, nefret ve ayrımcılık gibi ifadelerle de tanımlamak doğru olur.
Batılı topluklar arasında son zamanlarda hızla taraftar toplayan bu konu üzerine birkaç kelime yazmak doğru olacaktır. Nitekim ABD’de gerçekleşen başkanlık seçimlerinde çok fazla söz konusu edilen İslamofobi’nin tırmanışına dikkat çekmek gerekmektedir.
Batı toplumlarında özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında zirve yapan bu kavram 2010 yılı sonrasında tırmanış yaşamaktadır. 2010 yılının son dönem için başlangıç noktası seçilmesinin en önemli nedeni Arap Baharı ile İslam coğrafyasında meydana gelen karışıklıklar ve bu ortamda piyasaya çıkan sözde İslamî terör örgütlerdir.
Konun daha iyi anlaşılması için haber kaynaklarından derlediğimiz birkaç noktaya değindikten sonra konuyu özetlemeye çalışacağız.
Amerika İslam İlişkileri Konseyi (CIAR) ile Calofornia Üniversitesi- Berkeley Irk ve Cinsiyet Merkezinin yaptığı “Korkuyla Yüzleşmek” başlıklı araştırmaya göre 2008- 2013 yılları arasında İslamofobik gruplara tam olarak 205 milyon dolarlık kaynak aktarılmıştır.
Yine bu araştırmaya göre 2015 yılında ABD sınırlarında yer alan camilere 78 saldırı gerçekleştirilmiştir.
Macaristan İslam Cemiyeti Başkanı Zoltan Bolek; “Suriyeli sığınmacılar krizinden sonra Macaristan’da İslamofobi arttı. İnsanlar, yasadışı göç, İslam ve Terörizm’i bir arada
zikrediyor.” Diyerek Doğu Avrupa’da İslam karşıtlığının artmasına dikkat çekti.
İsveç İslam Gençlik Federasyonu Başkanı Yasri Shamsudin; “İsveç medyası Müslümanlara karşı yaptığı ön yargılı nefret haberleriyle İslamofobi’yi körüklüyor.” Diyerek Avrupa medyasının olaya bakış açısını dile getirdi.
Avrupa Konseyine göre ise, Avrupa’da İslamofobi, Irkçılık ve Antiseminizm arttı.
Aynı zamanda konsey verilerine göre, İngiltere’de siyasetçilerin İslamofobik konuşmaları 2010 yılında % 60’ın altındayken 2014 yılı itibariyle bu oran % 85’e çıkmıştır.
Yukarıda değindiğimiz gibi 2010 yılı bu tırmanışta temel noktalardan birini teşkil etmektedir. Bu dönemin en önemli sebeplerinden birisi de Irak ve Suriye topraklarında
faaliyet gösteren DAİŞ (Devle İslamiyye fi’l Irak ve’ş- Şam) yada bir diğer ismiyle Işid terör örgütü olmuştur. 2003 yılında el- Kaide’nin Irak sorumlusu Ebu Musab Zerkavî tarafından “Tevhid ve Cihad Cemaati” ismiyle kurulan bu örgüt geçen süre zarfında Avrupa’da İslamofobi’yi körükleyen en önemli faktör konumunda olmuştur.
Bu terör örgütünün Batılılar tarafından desteklenmesinin en önemli göstergelerinden olan bu faaliyetleri İslam coğrafyasını kan gölüne çevirmenin yanında Avrupa toplumunda İslam karşıtlığını üreten bir fabrika gibi çalışmaktadır. Işid terör örgütünün bu faaliyetleri aynı zamanda Batılı siyasetçilerin en önemli taraftar toplama argümanları arasında yer almaktadır.
Son olarak ABD’de gerçekleştirilen başkanlık seçiminde ipi göğüsleyen Donald Trump’ın seçim kampanyasında kullandığı en önemli başlıklar arasında İslamofobi dikkat çekmektedir. Nitekim seçim çalışmaları sırasında “Müslümanlar ABD’ye alınmasın” ve “Müslümanların yaşadığı yerlerde gözetim yapılası” şeklindeki söylemleri oylarını arttırmasında önemli etki etmiştir.
Serdar Gündoğdu