İran İslam Devrimi Lideri “On iki günlük savaşta İran milletinin birliği ve dayanışması düşmanı umutsuzluğa sürükledi. Düşman, savaşın ilk ve orta günlerinde, amacına asla ulaşamayacağını anladı.” dedi.
Tesnim Haber Ajansı-İran İslam Devrimi Lideri Imam Hamanei, bu akşam televizyon Konuşmasında halka hitaben, İran milletinin birliğini ve dayanışmasını “Düşmanın alnına indirilen çelik yumruk” olarak nitelendirdi. Ülkedeki baskı ve tehditlere rağmen, uranyum zenginleştirme teknolojisinden vazgeçmemelerinin nedenini açıklayan devrim Lideri, “ABD’nin önceden sonucunu belirleyip diktası altında yürütülen bir müzakere, hem faydasız hem de zararlıdır. Çünkü bu tür zorbalık, düşmanı daha fazla hırslandırır, ona yeni hedefler dayatma fırsatı verir; bizim için hiçbir zararı gidermez. Onurlu bir millet ve akıllı bir siyasetçi, böyle bir müzakereyi asla kabul etmez,” diye konuştu.
Devrim lideri, konuşmasına, eğitim ve bilim ayı olarak kabul edilen, Mehr ayının başlangıcını tebrik ederek başladı ve milyonlarca genç, ergen ve çocuğun bilgi ve yetkinlik yolunda harekete geçmesiyle ilgili olarak, özellikle Eğitim Bakanlığı, Bilim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı yetkililerini, İran gençlerinin muazzam potansiyelini kavramaya ve bu ilahi nimetten istifade etmeye teşvik etti.
Son iki ay içinde İranlı öğrencilerin uluslararası yarışmalarda kazandığı 40 madalyadan (bunlardan 11’i altın madalya) bahseden Lider, “Öğrencilerimiz, on iki günlük savaşın ve onun doğurduğu zorluklara rağmen, astronomide dünya birincisi oldular; diğer dallarda da başarılı sonuçlar aldılar. Aynı bu yetenek sayesinde gençlerimiz son günlerde güreşte bu kadar parlak bir performans sergiledi; daha önce de voleybol ve bazı diğer dallarda ülkeye şan kazandırdılar,” dedi.
Devrim Lideri, ayrıca Şehit Seyyid Hasan Nasrullah’ın şehadet yıl dönümüne dikkat çekerek, bu büyük mücahidin İslam dünyası, Şiilik ve Lübnan için “büyük bir zenginlik” olduğunu ifade etti. “Seyyid Hasan Nasrullah’ın yarattığı zenginliklerden biri de Hizbullah’dır ve bu miras devam edip sürdürülecektir. Lübnan’da ve Lübnan dışındaki bu önemli zenginliği göz ardı etmemeliyiz,” diye konuştu.
Imam Hamaneyi, on iki günlük savaşta şehit düşen komutanlar, bilim insanları ve diğer şehitlerin anısını onurlandırarak, ailelerine içtenlikle ve yürekten taziye etti. Televizyon konuşmasının ana mesajlarını üç temel eksende topladı:
1. On iki günlük savaşta İran milletinin birliğinin, ülkenin bugünü ve geleceği için taşıdığı önemi,
2. Uranyum zenginleştirmenin stratejik değeri,
3. ABD tehditlerine karşı milletin ve Devlet'in kararlı ve akıllıca tutumu.
Birinci Eksen: Milletin Birliği, Düşmanın Umutsuzluğuna Neden Oldu
Devrim lideri, ilk eksende milletin birliğini, düşmanın on iki günlük savaştaki başarısızlığının temel nedeni olarak tanımladı: “Komutanların hedef alınması ve bazı etkili isimlerin öldürülmesi, düşmanın İran’da —özellikle Tahran’da— ajanlarıyla karışıklık ve isyan çıkartarak halkı İslam Cumhuriyeti’ne karşı sokaklara dökmeyi, ülke yönetimini bozarak devleti hedef almayı ve ardından İslam’ı bu topraklarda kökünden kazımaya yönelik planlarının bir parçasıydı.”
Imam Hamaneyi, şehit düşen komutanların yerlerinin hızla doldurulmasını, silahlı kuvvetlerin moralinin artmasını ve devletin düzenli ve disiplinli şekilde yönetilmeye devam etmesini, düşmanın başarısızlığının etkenleri arasında saydı. Ancak en etkili unsuru milletin birliği olarak belirtti: “Millet, düşmanın isteklerinden etkilenmedi; aksine sokakları, işgalcilere karşı İslam Cumhuriyeti’ni savunmak için doldurdu.”
Düşmanın İran’daki ajanlarından aldığı tepkiye atıfta bulunan Devrim lideri, “Siyonist ve ABD ajanları, ‘Biz çabaladık ama halk bize sırtını döndü ve devlet yetkilileri işleri yönetti,’ diye cevap verdi,” dedi.
Lider, milletin birliğinin işgalcilerin planlarını boşa çıkardığını vurgulayarak, “Önemli olan, bu karar verici birliğin hâlâ var olması ve çok etkili olmasıdır,” dedi.
Dışarıdan gelen çizgilerle milletin birliğini yalnızca savaş dönemine aitmiş gibi göstermeye çalışanlara eleştiri yönelten lider, “Bazıları, ‘farklı görüşler zamanla ortaya çıkacak, etnik çatlaklar ve siyasi anlaşmazlıklarla halkı isyana sürükleyebiliriz,’ diyor. Bu tamamen yanlıştır,” diye konuştu.
“Ülkemizdeki tüm etnik gruplar İranlı olmaktan gurur duyar. siyasi farklılıklarımız olsa da, zorbalara karşı bugün de yarın da tüm millet, düşmanın alnına indirilen bir çelik yumruk gibi hareket eder,” dedi.
Devrim Lideri, bugünkü İran’ın aynı bu yılın 13-14 Haziran günlerindeki İran olduğunu belirtti: “O günlerde sokaklar kalabalık, halkın ‘lanetli Siyonizm ve suçlu ABD’ye yönelik güçlü sloganları, milletin birliğini ve dayanışmasını gösteriyordu. Bu birlik hâlâ var ve var olmaya devam edecek. Herkesin bu birliği korumak ve güçlendirmekle yükümlülüğü vardır.”
İkinci Eksen: Uranyum Zenginleştirmenin Stratejik Önemi
Iran Islam Devrimi Lideri, ikinci bölümde “zenginleştirme” teriminin siyasi ve uluslararası arenada sıkça tekrarlanmasının nedenini sorguladı: “Düşmanlarımız için bu mesele neden bu kadar önemlidir?”
Uzmanları, zenginleştirmenin boyutlarını ve faydalarını halka açıklamaya davet eden Lider, “Bilim insanlarımız ve uzmanlarımız, yerli madenlerden çıkarılan uranyumu, karmaşık ve ileri teknik çabalarla, tarım, sanayi, çevre, sağlık, beslenme, araştırma ve eğitim gibi pek çok alanda kullanılabilecek çok değerli bir maddeye (zenginleştirilmiş uranyuma) dönüştürüyor,” dedi.
Nükleer enerjinin elektrik üretiminde çevre dostu ve ekonomik olduğunu, nükleer santrallerin uzun ömürlü ve çok avantajlı olduğunu belirten Ayatullah Hameneyi, “Gelişmiş ülkeler nükleer enerjiyi kullanıyor; bizim santrallerimiz ise çoğunlukla benzin ve gazla çalışıyor ki bu da yüksek maliyetler doğuruyor.” diye konuştu.
Ülkede zenginleştirme sanayisinin nasıl geliştiğini anlatan Devrim Lideri, “Biz bu teknolojiye sahip değildik ve başkaları da ihtiyaçlarımızı karşılamıyordu. Ancak 30 yıldan fazla bir süredir bazı azimli yöneticiler ve yetkililer sayesinde bu yola girdik ve bugün yüksek seviyede zenginleştirme kapasitesine sahibiz.” dedi.
Bazı ülkelerin uranyumu %90’a kadar zenginleştirmesinin nükleer silah üretmek amacıyla olduğunu belirten Ayatullah Hameneyi, “Biz nükleer silah üretmiyoruz ve üretmeyeceğiz. Bu yüzden zenginleştirmeyi %60’a çıkardık ki bu seviye oldukça yeterlidir,” diye konuştu.
Iran Islam Devrimi Lideri, İran’ı dünyanın 200’den fazla ülkesi arasında zenginleştirme sanayisine sahip 10 ülkeden biri olarak tanımladı ve ekledi: “Bilim insanlarımızın önemli bir katkısı da yetişmiş insan kaynağı yaratmaktır. Bugün onlarca önde gelen bilim insanı ve profesör, yüzlerce araştırmacı ve binlerce eğitimli personel nükleer alanda çalışıyor. Düşman, bazı tesislere bomba atarak veya bombalama tehditleriyle bu teknolojinin İran’da yok olacağını sanıyor.”
“Yıllardır zorbalık güçlerinin İran milletini zenginleştirmeden vazgeçirmeye yönelik baskıları sonuçsuz kaldı. Biz teslim olmadık ve olmayacağız; başka hiçbir konuda da baskıya boyun eğmeyeceğiz.” diye vurguladı.
ABD’nin önce “yüksek Seviye'de zenginleştirme yapmayın, üretilen ürünleri İran dışına çıkarın” dediğini, şimdi ise “hiç zenginleştirme yapmayın” dediğini belirten İran Lideri, “Bu zorbalığın anlamı şudur: Devamlı emek ve yatırım sonucu elde ettiğiniz bu büyük başarıyı yok edin, havaya savurun. Ancak onurlu İran milleti bu teklifi kabul etmez ve bunu söyleyenin yüzüne geri çevirir.” dedi.
Üçüncü Eksen: ABD ile Müzakerenin Zararları ve Anlamsızlığı
Iran Islam Devrim Lideri, üçüncü eksende “ABD ile müzakere” konusunda, siyaset çevrelerindeki farklı görüşlere değindi: “Bazıları müzakerenin faydalı, bazıları zararlı olduğunu düşünüyor. Ancak yıllardır gözlemlediklerimizi sevgili milletimize anlatıyorum. Yetkililer ve siyasetçilerden de bu konuda bilinçli düşünmelerini ve akıllarını kullanmalarını istiyorum.”
“Belki 20-30 yıl sonra farklı bir durum oluşur, ancak şu anki şartlarda ABD ile yapılan müzakere, milli çıkarlara hiçbir katkı sağlamaz, hiçbir zararı gidermez; aksine büyük ve telafi edilemez zararlar doğurur,” dedi.
ABD’nin müzakerelerin sonucunu önceden “İran’da nükleer faaliyetlerin ve zenginleştirmenin durdurulması” olarak belirlediğini belirten Önder, “Bu tür bir masaya oturmak, karşı tarafın diktasına, zorbalığına ve dayatmasına razı olmak demektir,” diye konuştu.
“Bugün zenginleştirmeyi durdurun diyorlar, dün bir yardımcısı ‘İran’ın orta ve kısa menzilli füzeleri bile olmamalı’ demişti. Yani İran’ın eli öyle bağlanmalı ki, saldırıya uğrasa bile Irak’taki bir ABD üssüne veya başka bir yere karşılık veremeyecek hale gelsin,” dedi.
Bu tür beklentileri, İran milletini, İslam Cumhuriyeti’ni ve İslami İran’ın felsefesini tanımayışa bağlayan Önder, “Müştehadi deyimiyle, bu sözler söyleyenin ağzından daha büyüktür ve itibar edilmez.” diye konuştu.
Müzakerenin zararlarını açıklayan Ayetullah Hamenei, “ABD tarafı ‘müzakere etmezseniz şunu yaparız, bunu yaparız’ diye tehdit ediyor. Böyle bir müzakerenin kabulü, tehdide boyun eğmek, korkmak ve milletin teslimiyetini göstermek demektir.” dedi.
“ABD’nin tehdidine teslim olmak, onun sonsuz ve zorba taleplerinin devamına neden olur. Bugün ‘zenginleştirme yaparsanız şöyle yaparız’ derler, yarın füze sahibi olmanızı, belirli ülkelerle ilişkilerinizi dayatma aracı haline getirirler,” diye uyardı.
“Hiçbir onurlu millet tehdit eşliğinde yapılan bir müzakereyi kabul etmez; hiçbir akıllı siyasetçi de bunu tasdik etmez.” dedi.
Devrim Lideri, ABD’nin vaat ettiği ‘ödüllerin’ yalan olduğunu, Nükleer Anlaşması deneyimine atıfta bulunarak dedi: “10 yıl önce ABD ile bir anlaşma imzaladık: Bir nükleer üretim merkezi kapatıldı, zenginleştirilmiş malzemeler ya ihraç edildi ya seyreltildi; karşılığında yaptırımların kaldırılması ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’ndaki Iran dosyanın normalleşmesi vaat edildi.”
“O zaman yetkililere ‘10 yıl uzun bir süredir, neredeyse bir ömürdür; neden kabul ediyorsunuz?’ demiştim. Kabul etmemeleri gerekiyordu ama kabul ettiler. Bugün 10 yıl doldu; dosyamız normalleşmedi, aksine Güvenlik Konseyi ve Ajans’ta sorunlar arttı.” diye devam etti.
ABD’nin,İrana karşı yaptırımları kaldırmama, anlaşmadan çekilme ve İran’ın taahhütlerini yerine getirmesine rağmen anlaşmayı ‘yırtma’ davranışlarını hatırlatan Ayetullah Hamenei, “Karşı taraf böyledir. Onunla müzakere edip taleplerini kabul etmek, ülkenin teslimiyetine, zayıflığına ve milletin onurunun yok edilmesine neden olur. Kabul etmezse de yine aynı tehditler ve çatışmalar devam eder.” dedi.
Geçtiğimiz 10 yıllık deneyimin unutulmaması gerektiğini vurgulayan lider, “Şu anda Avrupalılarla bir mevzu açmayı düşünmüyorum, ancak ABD tarafı her konuda vaatlerini bozdu, yalan söyledi, zaman zaman askeri tehditlerde bulundu; eline fırsat geçince, değerli komutanımız Süleymani’yi suikastla öldürdü veya tesislerimizi bombaladı. Böyle biriyle güvenle ve emin bir şekilde müzakere edilir mi, anlaşma yapılır mı?” diye sordu.
“Nükleer mesele ve belki diğer konular için ABD ile müzakere, tam bir çıkmaz sokaktır.” dedi.
Devrim Lideri, müzakerenin ABD Başkanı için “faydalı olduğunu, tehditlerinin etkili olduğunu, İran’ı masaya oturtmakta kendisine prestij kazandırdığını” kabul etti, ancak ekledi: “Ancak bu müzakere bizim için tamamen zararlıdır ve hiçbir faydası yoktur.”
Güçlenmek Tek Çare
İran İslam Devrimi Lideri, konuşmasının sonunda ülkenin ilerlemesinin ve sorunların çözümünün tek yolunun, askeri, bilimsel, idari, yapısal ve örgütsel tüm alanlarda güçlenmek olduğunu belirtti: “Akıllı ve düşünceli yetkililer, ülkeyi güçlendirecek yolları bulmalı ve izlemelidir. Çünkü güçlendiğimizde, karşı taraf bize tehdit bile etmeye cesaret edemez.”
Imam Hamanei, Allah’a tevekkül etmeyi ve İmamlar’a (a.s.) dua ederek ilahi yardım istemeyi insanlar için zorunlu ve ekledi: “Milli iradeyi harekete geçirerek işleri ilerletmeliyiz. Bu iş, ancak Allah’ın yardımıyla gerçekleşir.”