
کارگر
Serbest bırakılan İran sınır güvenlik güçleri İran güvenlik güçlerine teslim edildi
İran'ın Pakistan büyükelçiliğindeki kültür ataşesi Taki Sadıki, İran-Pakistan sınırında yer alan Sistan ve Belucistan eyaletinde kaçırılan sınır güvenlik güçlerinin serbest bırakılmasının ardından sözkonusu sınır güvenlik güçlerinin İran güvenlik yetkililerine teslim edildiğini söyledi.
Fars haber ajansına demeç veren Sadıki, İranlı 4 sınır güvenlik gücünün halihazırda Pakistan'da İran güvenlik yetkililerine teslim edildiğini ve Pakistan'da olduklarını söyledi.
5 İran sınır güvenlik gücünden birinin şehit edildiğini de doğrulayan Sadıki, güvenlik meselesinden dolayı 4 İran sınır güvenlik gücünün İran'a ne zaman gireceğinin açıklanmadığını söyledi.
Bu arada Sistan ve Belucistan valisi Ali Oset Haşimi de dün yaptığı açıklamada, İran ve Pakistan güvenlik yetkililerinin, İran sınır güçlerinin güven içinde İran'a dönmesi için görüş alış verişinde bulunduklarını söyledi.
İran OPEC'in en büyük ikinci petrol üreticisi oldu
İslami İran tehdit ve yaptırımlara rağmen petrol alanında faaliyetlerini geliştirirken Amerikan enerji enformasyonuna göre İran, petrol ihraç eden ülkeler örgütü OPEC üyeleri arasında en büyük ikinci üretici konuma yükseldi.
İran'ın ŞANA enerji ve petrol sitesinin haberine göre, Amerikan enerji enformasyonu son ayda hazırladığı bir raporda, İran'ın 2013 yılında günlük ortalama petrol üretiminin 3 milyon 200 bin varil olduğunu bildirdi.
Yine Amerika'nın sözkonusu raporuna göre İran'ın 2012'deki günlük petrol üretimi ise 3 milyon 367 bin varil olarak kayıtlara geçti.
Arabistan 9 milyon 685 bin varil günlük petrol üretimi ile OPEC'in en büyük üreticisi konumunu koruyor.
Bu arada Irak da günlük 3 milyon 54 bin varil üretim ile OPEC üyeleri arasında üçüncü sırada yer aldı.
Laricani’den AP kararnamesine tepki
İslami şura meclisi Başkanı Ali Laricani, Avrupa parlamentosunun (AP) İran'da insan hakları ile ilgili son kararnamesini, "ucuz ve ölçüsüz" niteledi.
MHA - İran devlet televizyonun haberine göre, Uluslararası arenada fitne çıkaran bazı çevrelerin İran'ı kaosa sürüklemeye çalıştığını belirten Laricani, AB ülkeleri sonunda İran'a karşı yanlış bir yol izlediklerini anlayacaklarını vurguladı.
AP geçen Perşembe günü onayladığı kararnamede bir kez daha İran'ı insan hakları ihlalleri ile suçladı.
Bu yılın İslam inkılabı rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei tarafından "milli azim ve cihadi yönetimle iktisad ve kültür" yılı olarak adlandırıldığını hatırlatan Laricani , rehberin, özellikle, ülke gelişmesinin ekonomi canlılığı ve iç üretime ihtiyacı olduğunu, bunun ise ancak ortak anlayış ve milli irade ile gerçekleşeceğine dair ekonomi ile ilgili Meşhed'deki sözlerinin çok önemli olduğunu söyledi.
İran’dan Avrupa Parlamentosu kararına tepki
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Merziye Efhem, Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesince İran aleyhinde insan hakları hakkında temelsiz iddialara yer verildiği kararname taslağının onaylanmasına tepki göstererek, bunun gerçekçi olmadığını belirtti.
MHA - Efhem, İran ile AB'nin iki tarafın önündeki meselelerin çözümü için ilk adımları attığı bir sırada, Avrupa Parlamentosunun cumhurbaşkanlığı seçimleri dahil bazı konulardaki tutumunun kabul edilemez olduğunu belirtti.
Öte yandan, İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Siyaset Komisyonu üyelerinden Hasan Kamran, bugün Fars haber ajansına verdiği demeçte, Avrupa Birliği'nin İran'a yönelik stratejisini belirleyen kararname taslağını değerlendirerek, bu kararın İran'ın işlerine açık müdahale olduğunu belirtti, ardından, AB bayatlamış tutumunu tekrarlamak yerine içindeki bölünmüşlüğü hallederse daha iyi olacağını ifade etti.
Kamran, Avrupalıların kendi iç sorunlarının üstünü kapatmak için ara sıra İran'a yönelik müdahaleci açıklamalarda bulunduğunu hatırlatarak, bu açıklamaların içeriye dönük olduğunu belirtti.
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkileri Komisyonu Pazartesi günü, AB'nin İran stratejisine ilişkin karar taslağını onayladı.
Taslak Perşembe günü Avrupa Parlamentosunun genel oturumunda oylanması bekleniyor.
Taslakta İran'ın nükleer faaliyetleri, AB-İran ilişkileri, bölgesel ve uluslararası gibi başlıklara yer verilmiştir.
Avrupa Parlamentosunda İran aleyhtarı karar taslağı onaylandı
Avrupa Parlamentosu Dış ilişkiler Komisyonu, İran aleyhinde karar taslağını onayladıktan sonra, İran'da Nisan 2013 tarihinde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi tabirleriyle '' AB demokratik standartları''na uygun yapılmadığını ileri sürdü.
Dış ilişkiler komisyonunca onaylanan karar taslağı Perşembe günü Avrupa Parlamentosunun genel oturumunda ele alınacak.
7 sayfadan oluşan taslak metinde İran'ın nükleer faaliyetleri, Tahran-AB ilişkileri, bölgesel ve insan hakları başlıkları gibi çeşitli konular yer almakta.
Avrupa Komisyonu, İran'da düzenlenen Cumhurbaşkanlığı seçimleri aleyhinde konuşurken Batılı medyalar bile Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin halkın yoğun katılımıyla gerçekleştiğini itiraf etmişti.
Seçimlere 36 milyon seçmen katılarak oylarını kullanmıştı.
Zarif'ten ABD'li yetkililerin açıklamalarına sert tepki
İran dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif, Amerikalı yetkililerin "İran Batı'nın güvenini kazanmak için ciddi bir karar alması gerekir" sözlerine gösterdiği tepkide, asıl Amerikalı yetkililerin ilk ve son kez olmak üzere gerçeklerle yüzleşmeleri gerektiğini belirtti.
Yunanistan dışişleri bakanı ve Başbakan yardımcısı Evangelos Venizelos'la görüştükten sonra basın toplantısında konuşan Zarif, Amerikalı yetkililerin İran ve 5+1 grubu arasında geniş kapsamlı müzakere hakkında yaptıkları son açıklamalara gösterdiği tepkide, Amerika yönetiminin iç sorunları yüzünden önyargılara dayalı bir tutum sergilediğini belirtti.
Zarif, Amerikalılar yıllarca İran'ın nükleer silah peşinde olduğu propagandası yaptıkların ve şimdi de İran'dan bu konuda Batı'ya güvence verecek girişimlerde bulunmalarını istediklerini belirtti.
Zarif, Amerikalı yetkililerin, İran'ın nükleer silah peşinde olmadığını ve olmayacağını ve Tahran'ın nükleer programının barışçıl olduğunu herkesten daha iyi bildiklerini vurguladı.
Zarif Amerikalı yetkililere, İran'ın uranyum zenginleştirme gibi barışçıl nükleer faaliyetleri hakkında, daha sonraları geri almak zorunda kalacak sözler sarf etmekten kaçınmalarını tavsiye etti.
Zarif, Amerikalı yetkililer için İran'ın nükleer silah peşinde olmadığının kesinliği konusunda karar vermelerinin zor olduğunu, oysa bu kararın çoktan alındığını vurguladı.
Açıklamasında Yunan yetkilinin Tahran ziyaretini İran ve Yunanistan arasında ikili ilişkilerin gelişmesinin başlangıcı olduğunu belirten Zarif, İran ve Yunanistan ilişkilerinin tarihi ve bin yıla dayandığını, geçmişte AB'ye dıştan dayatılan baskılar yüzünden bazı engebelerle karşılaşmasına karşın bugün ikili ilişkilerin gelişmekte olduğunu ifade etti.
İran’ın nükleer ilerlemesi, ABD’nin yeni kabusu
İran'ın nükleer enerji programına ilişkin süregiden görüşmelerde sağlanan ilerlemenin orta yerinde, Amerika Birleşik Devletleri, İran'ın füze kazanımları hakkında makul olmayan taleplerde bulunuyor.
Önde gelen bir ABD istihbarat yetkilisi, İran'ın 2015 yılı itibariyle kıtalar arası balistik füzelere sahip olacağını söyledi.
Savunma istihbarat Teşkilatı Müdürü Korgeneral Michael Flynn kısa süre önce Senato Silahlı Hizmetler Komitesi'ne, “Başkan'ın [Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey] 2015 çerçevesindeki değerlendirmemizden söz ederken haklı olduğunu düşünüyorum” dedi.
Bu vurgular temelinde ABD yetkilileri, İran'ın füze programını feshetmesi gerektiğini söyledi. İranlı yetkililer ise cevaben, İran ve altı dünya gücü arasındaki görüşmelerin sadece nükleer meseye odaklı olduğunu ve İran'ın savunma kapasitesinin müzakere edilemez nitelikte olduğunu söylediler.
Akla gelen ilk soru, ABD'li yetkililerin, İran'ın füze programıyla ilgili müzakere etmeyi asla kabul etmeyeceğini gayet iyi bildikleri halde, nükleer görüşmelerin orta yerinde neden bu meseleyi gündeme getirdiğidir. Bu durum, iki bakış açısından analiz edilebilir.
İlk görüş, ABD ve İsrail'in İran'ın nükleer ve askeri faaliyetlerine dair bakış açısıdır: İran, farklı fakat birbirini tamamlayan üç alanda kaydadeğer ilerleme sağlamıştır ve bu nedenle ABD ve müttefikleri İran'ın bir üçgeni tamamlamasını engellemelidir. Bu üç alandaki ilerleme, İslam Cumhuriyeti'nin tehditlere karşı caydırıcılık gücünü arttıracaktır. Üçgenin üç tarafı şunlardır:
1. Nükleer program: İran nükleer enerji üretebilecek şekilde uranyum zenginleştirebiliyor. İran, kendisine ait 19 bin santrifüjde yüzde 20 saflıkta uranyum zenginleştiriyor. İran'ın bu alandaki kazanımları geri döndürülemez. İran, yüzde beş saflığın üzerinde uranyum zenginleştirmemeyi kabul etmesi gibi, ancak gönüllü olarak zenginleştirme seviyesini aşağı çekmeye ikna edilebilir.
2. Balistik füze fırlatma: ABD askeri ve stratejik uzmanları, İran'ın bir tonluk başlıklara sahip, 5,000 kilometre menzilli füzeler fırlatabilecek durumda olduğunu söylüyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin 10,000 kilometre doğusunda bulunan İran, ABD'yi vurabilecek füzeler geliştirmeye yakın.
3. Denizcilik ve havacılık alanı: Bir ABD insansız uçağına engel olan İran, ABD yetkililerine, havacılık sektöründe kaydadeğer ilerleme sağladığını gösterdi. Bu nedenle ABD'li stratejistler, İran'ın balistik füzelerin üstüne, herhangi bir hedefi vurabilecek nükleer savaş başlıkları koyabileceğini söylüyor.
ABD'li stratejistlere göre, bu üç alanda kazanım elde etmiş herhangi bir ülke, Washington'un artık kendi taleplerini empoze edemeyeceği potansiyel bir nükleer güçtür. Bu nedenle, İran'ın füze menzilini 10,000 kilometrenin üzerine çıkarmasına izin verilmemesi gerektiğini söylüyorlar. İran'ın nükleer meselesinin ve füze geliştirme programının, İran'ın dünya güçleriyle – ABD, Fransa, Britanya, Rusya, Çin ve Almanya – yaptığı görüşmelerde birlikte tartışılması gerektiğini söylüyorlar.
İkinci görüş ise İran'la yapılan müzakerekerin nükleer meseleyle sınırlı olmaması ve İran'ın, özellikle Irak'ın dayattığı savaşın (1980-1988) ertesinde elde ettiği askeri kazanımların tartışılması gerektiğini ileri sürüyor. Bu görüş, müzakerelerin gelecek turunda İran'ın balistik füzeleri hakkında tartışma yapılması için zemin oluşturuyor.
İlk bakış açısı gerçeklikten uzak ve temel olarak ABD ve İsrail'deki İran karşıtı çevreler tarafından savunuluyor. Bu çevreler, İran'ın nükleer bomba geliştirmeye çalıştığını iddia ediyor. Bu bakış açısınının savunucuları, İran'la görüşme yapılmasının Tahran'a, nükleer hedeflerine ulaşması için zaman kazandıracağını söylüyorlar.
Fakat gerçeklik şu ki, İran'ın nükleer faaliyetleri tamamen Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) denetimi altında ve BM nükleer izleme teşkilatının raporları, İslam Cumhuriyeti'ne “sağlam raporu verecektir”. İlave olarak İslam Devrimi lideri Ayetullah Seyyid Ali Hameney de bir fetvasında, nükleer bomba geliştirmenin dinen yasak olduğunu söyledi.
İkinci bakış açısıyla ilgili olarak, İran'ın askeri kazanımlarını ve füze kazanımlarını hiçbir zaman gizlemediğini bilmek gerekir. İran, amacının askeri gücünü arttırmak olduğunu ve ABD'nin İran'dan füze programını sonlandırmasını isteyemeyeceğini söylüyor. Dünya, ABD'nin, Fransa'nın, İngiltere'nin, Almanya'nın, Suudi Arabistan'ın, Kuveyt'in ve eski Sovyetler Birliği'nin, 1980'lerde İran'ın işgal edilmesi sırasında Irak'a silah sağladığını gayet iyi hatırlıyor. İran yalnız bırakılmış ve kendi silahlarını imal etmek zorunda kalmıştı. Doğal olarak böyle bir ülke, toprak bütünlüğüne yönelik herhangi bir ihlale karşı koyabilmek için en gelişmiş ve en etkili savunma düzenine sahip olmalıdır. Böyle bir hazırlık düzeyi tamamen ülke içi bir meseledir ve İran halkının İslam Cumhuriyeti'nden en temel beklentisidir.
İsrail’in keşif İHA’sını ele geçridiler
İsrail’in keşif İHA’sı İzzeddin el-Kassam tugayları kontrolünde
İsrail’in keşif amaçlı insansız hava aracı bugün teknik arıza yüzünden Gazze Şeridi’nin güneyine düştü.
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayı yaptığı açıklamada, İsrail’in keşif amaçlı uçan insansız hava aracının kontrolünü ele geçirdikleri haberini verdi.
Gazze şeridinin güneyine düştü ve İsrailli yetkililer insansız hava aracının teknik arıza yüzünden dolayı düştüğü açıklamasında bulundu.
Filistin İslami Cihad askeri kanadı Kudüs tugayı ise dün yaptığı açıklamada, İsrail İHA’ların yaptığı saldırılar sonucunda 3 askerinin öldüğünü ve karşılığının verileceğini belirtti.
Myanmar`da Müslümanlara ait 50 ev kül oldu
Myanmar`da Müslümanların yaşadığı bölgede çıkan yangın faciasında en az 50 ev yanarak kül oldu. Rakhine (Arakan) eyaletinin başkenti Sittwe`de meydana gelen facianın aşırıcı Budistlerin kundaklaması sonucu meydana geldiği tahmin ediliyor.
Görüntülerde alevleri göklere yükselen yangının ardından insanlar canlarını zor kurtarırken, kümes hayvanlarının çaresizce ortalıkta gezdikleri gözleniyor. Bambudan yapılmış derme çatma evler yanarken, köylülerin bir kısmı ise eşyalarını kurtarmaya çalışıyor.
Cep telefonu ile çekilen görüntülerde, yangın yerinde toplanan kalabalık ve polislerin kalabalığa müdahale etmesinin ardından silah sesleri duyuluyor.
Save Rohinga kuruluşunun Cihan Haber Ajansı`na aktardığı bilgilere göre, Myanmar`ın batısında bulunan Arakan`da, Budist çeteler Müslümanlara yönelik saldırılara hız kesmeden devam ediyor. En son yangının çıktığı bölgede 12 kamp bulunuyor. Temel gıda maddelerinden yoksun, tedavi imkânı olmadığı için türlü hastalıklarla mücadele eden Müslümanlar, bir de Budist çetelerin saldırılarına mazur kalıyor.
Binlerce Arakanlı Müslüman 2013 yılında Budistler tarafından katledildi. Şiddet olaylarında 140 bin Müslüman ülke içinde göç etmek zorunda kalırken, yüz binlercesi de vatanlarını terk etti.
Suriye’nin gerçek dostları Tahran’da oturum yapacak
İran İslami Şura Meclisi Başkanı Uluslararası İşler Danışmanı, Suriye dostlarının Tahran oturumunun, Suriye krizinin çözümlenmesi doğrultusunda atılan önemli bir adım olacağını bildirdi.
İran İslami Şura Meclisi Başkanı Uluslar arası İşler Danışmanı “Hüseyin Şeyh’ul İslam”, İslami Şura meclisi Milli Güvenlik ve Dış Siyaset komisyonu başkanı Alaeddin Burucerdi başkanlığında yapılacak olan bu toplantıda Cezayir, Irak, Suriye, Lübnan parlamentoları dış siyaset komisyonları başkanlarının katılacağını söyledi.
Şeyh’ul İslam, Tahran’da yapılacak olan bu oturumun, Suriye krizinin diplomatik yollarla çözümlenmesine destek ve terör saldırıları ve katliamlara karşı muhalefet doğrultusunda atılmış bir adım olduğunu bildirdi.