Bismillah
Evet, bu bir dönüm noktasıdır, tarihi bir dönüm noktası. İslam dünyasının Batı sulta sistemi karşısında 200 yıllık yenilgi ve ezilmişliğinin sona erdiğinin, gelecekte tanık olacağımız yeni zaferlerin açık bir işaretidir.
Siyasal açıdan bu dönüm noktası 1979'da İslam İnkılabının İran'da zafere erdiği gündür.
Bilimsel açıdan bu dönüm noktası İranlı genç bilim adamlarının nükleer teknolojiyi yerli imkanlarla geliştirdiği, uzaya canlı varlık gönderme kapasitesinde füzeler fırlattığı ikibinli yılların başıdır.
Askeri açıdan 2006’da Hizbullahın İsrail’i yenilgiye uğratması da bir dönüm noktasıdır. İran füze savunma sisteminin ABD’nin en gelişmiş MQ-4C Triton İHA’sını 23 km yükseklikte kendi geliştirdiği karadan havaya roketlerle düşürmesi de bir dönüm noktasıdır.
Ama dünyanın en büyük enerji kaynağı Suudi Aramco petrol tesislerinin devre dışı bırakılmasına yönelik saldırı sadece askeri açıdan değil psikolojik, siyasal, teknolojik ve ekonomik açılardan da Direniş Cephesi için bir zafer, müstekbir güçler için ağır bir yenilgi olması bakımından bir dönüm noktasıdır.
Bu saldırı her ne kadar Arabistan’da bir petrol bölgesine yapılmış olsa da gerçekte Batı sulta sisteminin kalbine vurulmuş bir darbedir. Çünkü kukla Suud Krallığını korumak, ayakta tutmak ve enerji kaynaklarını sömürmek için bu rejimi her türlü siyasal ve medya desteği yanında askeri açıdan en modern silahlarla donatmış bulunuyorlar.
Batı sulta sisteminin baş temsilcisi ABD psikolojik, siyasal, teknolojik , ekonomik ve askeri açıdan şimdiye kadar tatmadığı ağır bir yenilgi almış bulunuyor. Psikolojik olarak eziklik duymakta, siyasal olarak kararsızdır, teknolojik olarak rakibinin gücü karşısında şaşkındır, ekonomik olarak telafi yolları aramaktadır ve askeri açıdan karşı koyamamanın ezikliğinden kahrolmaktadır.
Yemen Ensarullah hareketi ve San’a merkezli Yemen ordusu Suudi rejimi öncülüğünde dört buçuk yıl önce başlatılan vahşice saldırılara karşı şimdiye kadar eşsiz bir direniş örneği göstermiş ve aynı zamanda yeni savaş teknikleri ve teknolojisinden de yararlanmaya başlamıştır.
Özellikle de son bir yıldır kısa ve orta menzilli füzeler ve SİHA(Silahlı İnsansız Hava Araçları) ile Arabistan’ın sınır bölgesinde ve hatta başkent Riyad’da yeralan hava alanları, petrol tesisleri ve garnizonlara karşı füze ve SİHA saldırıları düzenlemektedir.
Ensarullah ve müttefikleri birkaç ay önce açıkladıkları yeni stratejik planda meşru savunma doğrultusunda ABD-İsrail destekli Suudi koalisyonun saldırılarına ayniyle karşılık vereceklerini ve Arabistan’daki 300 hedefin listesini yayınlayarak bu merkezlere saldırı düzenleyeceklerini resmen ilan etmişlerdi. Suudi Aramco şirketince işletilen Akik ve Hureys petrol bölgelerindeki tesisler de bu listede yer alıyordu.
Bu son saldırı sözün pratiğe dönüştüğünün ispatıdır. İmam Hamanei’nin ifade ettiği gibi “Artık vurup kaçma dönemi sona ermiştir”, saldırgan takip edilip cezalandırılacaktır. Direnişin Yemen Cephesi dediğini yaparak Suudi saldırganlara ve efendilerine gerekli cevabı vermiştir.
Sulta sisteminin elebaşları ve Suudi kuklaları şoka uğramış olarak Yemen Direniş Cephesinden aldıkları yenilgiyi gizlemek için her yolu denemekte, bahaneler düzmekte ve Direniş Cephesinin öteki merkezleri İran ve Irak’ı suçlamaktadırlar. Hatta İran’a orantılı saldırı düzenleneceğinden dem vurmaktalar. Ama bütün bu yaygaralar gerçekte İran ile savaşa hazır oldukları için değil Suudi kuklalarının kızgınlığını yatıştırmaya yöneliktir. Niçin mi?
Birincisi; Suudilerin Yemen’a yönelik saldırılardan ve kuşatmadan vazgeçmesini önlemek için Ensarullahı küçümsemekte ve bu saldırının ABD-İran bölgesel savaşı kapsamında gerçekleştiği izlenimi vermekteler. Yani rakibi büyük gösterip başta Suudiler olmak üzere uluslar arası çevreleri yenilgi konusunda ikna etmeğe çalışmaktalar.
İkincisi; ABD İran’a yönelik tarihte eşine rastlanmamış yaptırımlar başlatırken Suudilerden İran petrolünden boşalan boşluğu doldurmasını istemiş ve Suudilerin kaygılarını gidermek için de İran’dan gelecek her türlü saldırıya karşı onları koruyacakları sözü vermişlerdi. Son iki yıl içinde bu amaçla Suudilere 100 Milyar Dolardan fazla silahla birlikte binlerce askeri danışman göndermişlerdi. İşte bunun için Aramco tesislerine yönelik İran’dan değil de Yemen tarafından yapılan saldırıları önlüyememenin psikolojik baskısı altında ezilmekte ve yenilgilerini tevil yolları aramaktadırlar.
Bazı haberlere göre; Amerikan Dışişleri Bakanı Pompeo’nun saldırı ardından Riyad’a yaptığı gezi sırasında Suudi yetkililer ABD’den İran’a saldırıp intikam almalarını istemiş ve Pompeo’dan aldıkları cevap karşısında yeniden yıkılmışlardır. Pompeo, İran’a saldırılacaksa siz saldıracaksınız ve biz her türlü desteği vermeye hazırız, demiştir. Bu teklifi- daha doğrusu tahriki- daha önce Irak, Suriye ve Yemen konusunda da duyan Suudiler, İran’la savaşmanın intihar olduğunu bilmeyecek kadar akılsız değiller.
Suriye ve Irak’ta Direniş Cephesine karşı terörist gruplara onlarca milyar dolar harcamasına rağmen herhangi bir sonuç alamayan ve bir hafta, bir ay içinde Ensarullah’ı yenilgiye uğratma vaadiyle Yemen’e doğrudan saldırtılan ve dörtbuçuk yıldır hiçbir sonuç alamayan Suudilerin İran’a Amerikan desteği ile saldırmanın kendi sonlarını getireceğinden şüphe etmiyecekleri kesindir.
Halbuki ülkelerini savunmak amacıyla her türlü zulme, baskıya, ablukaya, tahribe ve katliama sabırla direnen Ensarullah ve müttefikleri Suudi Koalisyonunu başarısız bırakmış olarak işgalciler saldırılarını sürdürmeye devam ederse Suudi Aramco saldırısıyla yetinmeyecek ve Sulta sistemine daha ağır darbeler indirecektir.
Sulta sistemi ve bölgedeki kuklalarının zaaflarını iyi bilen Ensarullah Batı’ya enerji akımını durdurmak için Bab’ul Mendeb boğazı ve Kızıldeniz su yolları konusundaki planlarını uygulamaktan şimdilik sabırla kaçınmaktadır. Suudi Aramco tesislerine yönelik saldırının meşru savunma çerçevesinde Sulta sistemince açık bir uyarı olarak algılanması umulur.
Hatırlatılması gerekli bir konu da; Suudi Aramco petrol tesislerine yönelik saldırıların İran yapımı SİHA’lar ve füzelerle gerçekleştirilmiş olduğu iddiasıdır. Ensarullah’ın füze ve SİHA’lar teknolojisi konusunda ilerlemeler kaydettiği düşmanlarınca da kabul edilmiştir artık. Son saldırılarda Ensarullah tarafından İran yapımı silahların kullanıldığı iddiası doğru olsa bile bunun ne sakıncası olabilir? Meşru savunma için İran’dan yardım alması uluslar arası kurallara aykırı değildir. Silah üreten ülkenin suçlu bulunması durumunda ABD ve müttefiklerinin yüzlerce defa cezalandırılması gerekirdi.Suudiler Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman silahları kullanırken Yemen ordu ve halk birliklerinin İran silahları kullanması niçin yasal olmasın?
Özetlersek; İslam dünyası için yenilgiler dönemi sona ermiştir. Müstekbir güçlerin başta Batı Asya olmak üzere İslam ülkelerindeki sultalarını sonlandırıp çekip gitmeleri zamanı gelmiştir. Direniş Cephesi her açıdan durmadan güçlenmekte, dünyanın her yanındaki direniş dostlarına ve dünyanın baskı ve sömürü altındaki halklarına kurtuluş umudu ve motivasyon bahşetmektedir. Bu tarihi bir dönüm noktasıdır.
Ziya Türkyılmaz