KERBELA EDEBİYATINI YUTMAZLAR!

Rate this item
(0 votes)

 

 

 

 

 

 

Bismillah

Tarih hakikatlerin yalanlarla hep yer değiştirdiğine tanık olmuştur. Kerbela faciası bile oluşturulan ortamda batılın hakka benzemesinden ve bu yüzden hakla batılın ayırd edilememesinden dolayı ortaya çıkmış değil midir? Batıl olanın, hakkı kendisine biyata çağırmasından daha acı ne olabilir? Anlaşılan bu yöntem hala sürdürülmektedir.

Hakk İmam, iktidarı hile ile ele geçirmiş Muaviye'nin oğlu Yezid tarafından biyate çağrılmış ve İmam da bundan kaçınmıştır. Daha Resulullah'ın(sa) dünyadan ayırılışından yarım asır geçmemişken İslam dini asıl mecrasından saptırılmış ve İmam Hüseyin(as) da inhiraf mektebinin sapkınlıklarını ortaya koymak ve Allah'ın dininin gerçek yüzünü göstermek için kendi canını, evlatlarını , ehlibeytini ve sadık dostlarını feda etmekten çekinmemiştir

Kerbela faciası öyle aniden ortaya çıkmış bir hadise değildir. Öncekilerin hatalarının, otaya çıkan sapmaların bir sonucudur. Çünkü İmam Hüseyin(as) ve Resulullah'ın(sa) Ehlibeytine yönelik tarihte eşine rastlanmamış ve rastlanmayacak bu cinayet namaz kılan, oruç tutan, hacca giden müslümanların eliyle gerçekleşmiştir. Zamanın iktidarını elinde bulunduran Yezid ve etrafındakiler hakikatleri saptırma konusunda şimdiki iktidarlardan daha ustaydı, daha becerikliydi. Yezid'in yaptığıyla şimdiki iktidar sahiplerinin yaptıklarını karşılaştırdığımızda şimdikilerin de aynı yöntemi kullanarak halkı yanıltmada, hakikatleri saptırmada Yezid'den daha geri kalmadıklarını, onun yüzlerce yıl izlediği yol/yöntemi kullandıklarını görmekteyiz. Yezid'in zamanımızdaki temsilci ve benzerleri aynı dezenformasyona, aynı yanıltmaya, aynı hilelere başvuran, kamuoyu oluşturmak için kutsal değerleri suistimal etmekten çekinmeyen yine aynı iktidar, güç ve medya sahipleridir.

Çevremizde ve özellikle de Suriye'de vuku bulan olayların, Kerbela olayına benzeyen yanları yok değil elbet. Ancak en belirgin yanı halkı yanıltmak için aynı hilelere başvurulması, yalan ve hile mekanizmasının daha ustaca kullanılmasıdır.

Suriye meselesini ve masum insanların öldürülmesini en azından taraflarını belirleme açısından Kerbela faciasına benzetmek doğru değildir veya illa da o olaya benzetilecekse taraflar tersyüz edilmektedir, aynen Yezid zamanında hakikatlerin tersyüz edildiği gibi.

Kerbela olayında ümmeti tarafından hiyanete uğradığı, yalnız bırakıldığı halde ceddi Resulullah'ın(sa) dinini saptırıcıların inhirafından korumak için herşeyini feda etmeye hazır bir İmam vardır. Suriye olayında ise bölgedeki Yezidî iktidarlar tarafından kendi iktidarlarını korumak, direniş cephesini kırmakla görevlendirilmiş taşeronlar vardır. Bu iktidarlar kendi nüfuz alanlarını genişletmenin ötesinde uluslararası müstekbir güçlerin (ABD ve İsrail) çıkarlarını bilerek veya farkında olmadan korumaktadırlar.

Kerbela olayının mahiyetini, ortaya çıkma sebeplerini gözardı ederek sadece katliam boyutundan dolayı zamanımızdaki olaylara benzetmek sinsice bir propagandanın ötesinde karşı çıkılan değerleri sahiplenme kurnazlığıdır.

Bir yandan dünyanın çeşitli bölgelerinden toplayıp getirdiğin terör şebekelerini eğitecek ve slahlandırıp Yezid ve Muaviye tugayları adı altında kurulmuş askeri birliklerle başka bir ülkeyle savaşmak için göndereceksin bir yandan da İmam Hüseyin'den, Kerbela'dan dem vuracaksın!

Bir yandan Kerbela kahramanı Hz. Zeyneb'in, Hz. Rukayye'nin Suriye'de bulunan pak türbelerine, ziyaretçilerine saldırıp etrafı kan gölüne çevirenleri destekleyeceksin bir yandan da Suriye'de sürdürülen insanlık dışı cinayetleri Resulullah'ın ehlibeytine yapılanlarla karşılaştıracaksınız!

Bir yandan devlet memurlarını sırf muhalif oldukları rejimle ilişkilerinden dolayı yüksek binalar üzerinden aşağı atan, boğazlarını kesen İslam'ın yüz karası Selefi/Vahabi terör şebekelerini silahlandırıp Suriye'ye göndereceksin bir yandan da bu ülkede savaş alanında arada kalıp öldürülen masum çocuklar için timsah göz yaşları dökeceksin!

Bir yandan Suriye'deki rejimi devirip kendi adamlarını iktidara geçirmek için çoğunluğunu Sunnilerin oluşturduğu Baasçı rejimi Nusayri/Alevi olarak niteleyip mezhebi refleksleri tahrik edeceksin öte yanda ise kör mezhepçilik taasubunu örtmek için göstermelik uluslararası konferanslar düzenliyeceksin!

Suriye hükümetini yıkak için insanlığın baş düşmanı NATO'yu, BMGK'ini, AB'yi yardıma çağıracak, yaptıkları yardımlardan dolayı minnettarlığını bildireceksin sonra da kalkıp Kerbela edebiyatı yapacaksın öyle mi?!Bunca taassup, bunca saptırma, bunca yalan, bunca komplo, İslam düşmanlarıyla bunca işbirliği otadayken Kerbela edebiyatını kim yutar artık!

Kerbela'da hile ve yalan değil sadakat vardır!

Kerbela'da iktidar düşkünlüğü ve nüfuz alanı aramak değil, din derdi vardır!

Kerbela'da İslam düşmanlarıyla işbirliği değil, ihlas vardır, sabır vardır, fedakarlık vardır!

Suriye'de bir Kerbela yaşanıyorsa kimin hangi safta bulunduğu da ortadadır!

08/09/2012 - 10:28 İBRAHİM SELAMOĞLU

Read 1884 times