27 Haziran 1995’te babası Londra’da iken saray darbesi ile iktidarı ele geçirdi.
Amerikalılar’ın işareti ile.
Onlara mutlak hizmet edecekti... Hem de babasından çok daha fazla çok daha sadık.
Öyle de yaptı.
Önce aile içi tüm rakiplerinden kurtuldu.
1 Kasım 1996’da o sıralar Anadolu’da herhangi bir kasabadan farkı olmayan Doha’da ‘dünyanın en büyük televizyonu’ Elcezire’yi kurma emri verdi..
150 milyon dolar başlangıç bütçe ile. Medyanın gücünü biliyordu.
Ama öncesinde Amerika’daki Yahudi lobileri ile dost oldu.
Bu da yetmedi gizlice İsrail’e gitti.
İşi sağlama bağlamalıydı.
Bu da yetmedi Amerikalılara ‘Gelin istediğiniz yerde istediğiniz üssü kurun’ dedi.
Onlar da iki tane ile yetindi.
Sonra bu üslerden 2003 Irak işgal operasyonu başarı ile yönetildi. Bu arada Elcezire anti-emperyalist ve anti-siyonist yayınlarını çok zekice sürdürerek seyirci kazanıyordu.
Afganistan işgali sonrasında Bin Ladin kasetlerini yalnızca bu kanala gönderiyordu. Kanal yeterince popüler olmuştu.
Şeyh hazretleri yine de İsrail ve ABD’nin en önemli dostuydu.
Hatta bir ara Washington’a gidip ‘Artık şu moruklaşmış ve köhneleşmiş eski müttefikiniz Suudiler’den vazgeçin. Bakın ben size daha iyi hizmet ederim’ demiş.
400 bin nüfusu olan 11 bin kilometrekarelik ülkesine ve trilyonlarca metreküp doğalgazına güveniyordu.
Amerikalılar’a hep şunu hatırlatmaya çalışıyordu: ‘Vahabi Suudiler 11 Eylül’ü gerçekleştiren Kaide ve benzeri radikal İslamcı örgütlerin çıkış yeridir’.
ELCEZIRE DEVREDE
Oysa unutmuştu Şeyh hazretleri: Kaide ve Taliban’ı Suudilerle birlikte CIA kurmuştu.
Mısır, Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri istihbaratı ile birlikte.
Sonra ‘Arap Baharı’ rüzgarları esmeye başladı. Elcezire hemen devreye girdi. Tunus, Mısır ve Libya’da bir televizyon gibi değil tam anlamı ile bir istihbarat operasyon merkezi gibi çalışıyordu. Şeyh hazretleri kesenin ağzını açmıştı. Suriye’de misyon farklı bir özellik kazandı. Ne pahasına olursa olsun Esad’dan kurtulmak gerekiyordu... Bunun için neler neler yapmadı Şeyh hazretleri müttefikleri ile birlikte.
Bir ara kendisine çizilen çerçevenin dışına çıkmaya heveslendi.
Dünyanın dört bir yanından Suriye’ye gelen Nusra ve benzeri radikal İslamcı militanların ‘emirliğine’ soyundu yine dostlarının yardımıyla.
Bu arada dünyanın dört bir yanında fabrikalar, limanlar, spor kulüpleri, bankalar, mağazalar ve daha neler neler satın alıyordu.
2022 Dünya Kupası’nın düzenlenmesini bile rüşvetle sahiplendi.
Herkese para dağıtıyordu..
Herkesi satın alabileceğine inanıyordu.. Bazen de alıyordu..
Örneğin Suriyeli muhalifleri.
Giderek ABD’yi kızdırıyordu. Arap medyasına göre ipi çekildi.
Babasına yaptığı darbenin 18. yıldönümünde iktidarı oğluna bırakacak.
Hem de onu iktidara taşıyan aynı ABD’nin kısacık bir mesajı ile.
‘Game Over’.
ABD ondan sıkılmış ve başarısız bulmuştu. Artık yapacağı hiç birşey yok.
Bağırıp çağırmaz. Big Boss’a karşı.
Hüdnü mahallı * rast habar