Displaying items by tag: Suriye krızi
Ali ÖZGÜNDÜZ: “İran ve Türkiye’nin birbirine ihtiyacı var"
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’e göre, İran ve Türkiye’nin bölgede ceryan eden değişik problem ve krizlerin kalıcı bir çözüme kavuşturulması için birbirine ihtiyacı var ve beraber çalışmalı.
Mehr Haber Ajansı muhabirinin haberine göre, İran ve Türkiye, Suriye krizinin başladığından beri görüş ayrılığı yaşamakta ve değişik çözüm önerileri sonmaktalar. Ama ilginç olan ise Suriye, Irak ve son dönemde ise Yemen konusunda görüş ayrılığına düşseler de, İran ve Türkiye bu olayların iki ülke arasındaki ikili ilişkilere zarar vermesini büyük oranda önlediler ve bu da İran ve Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin ne kadar derin ve stratejik olduğunu göstermekte.
Bu konuları ve diğer taraftan ise Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 6 Nisan Tahran ziyaretini ve yaklaşan genel seçimleri, Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul TBMM Milletvekili ve ayrıca İran-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Genel Sekreteri Sayın Ali Özgündüz’e sorduk.
Özgündüz ile gerçekleştirilen demeç aşağıdaki gibidir:
Sayın Özgündüz son yıllarda İran ve Türkiye arasında bazı bölgesel konularda görüş ayrılığı yaşanmakta ve kuşkusuz bunların başında ise Suriye krizi gelmekte, sizce bunun nedeni ne olabilir?
Bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti 2012 yılından beri özellikle Suriye politikası nedeniyle İran Islam Cumhuriyetiyle ilişkilerde farklı bir yol izlemektedir.Akp Suriye meselesinde Beşar Esad'ı devirip yerine Müslüman kardeşleri iktidar yapmak istediği için her türlü radikal vahhabi ve selefi terör gruplarına destek verdi.Bu destek sadece sınırları kullandırmak olmayıp silah,lojistik ve istihbarat desteğine kadar vardı.Bu konularda bugün ülkemizde devam eden davalarda bulunmaktadır,örneğin Adana'da durdurulan MİT tırlarında silah bulunduğu artık gizli olmayıp devam eden bir mahkemede olay tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi.
AKP nin sadece Suriye politikası değil aynı zamanda Nuri el-Maliki nin başbakanı olduğu Irak merkezi Hükümeti'yle de ilişkileri bozuktu ve merkezi hükümet yerine Irak Kürt yönetimi yani Barzani'yle ilişki kurup kuzey Irak petrolünün satışı yönünde adımlar attı.Bütün bunların sebebi aslında irana karşı oluşturulmak istenen 'sunni ittifak' hedefiyle ilgilidir.O kadar ki son zamanlarda Recep Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu açıktan iranı suçlayıcı beyanlarda bulundular,hatta Erdoğan 'Suriyedeki kanlı rejimi destekleyenler nasıl Müslüman olur' gibi iranı tekfir edici sözler söyledi!.
Irana karşı bu söylemler sadece iç politika malzemesi değil aynı zamanda 'sünni arap' devletlerine de mesaj niteliği taşıyordu.
Efendim Sayın Erdoğan’ın 6 Nisan tarihli Tahran ziyaretini ve bunun ikili ilişkilerde ve bölgesel gelişmelerdeki etkisini nasıl yorumluyorsunuzdur?
En son Suud kralı Selman'ın daveti üzerine Riyada giden Erdoğan ülkeye döndükten yaklaşık 10 gün sonra Suudi Arabistan öncülüğünde oluşan ve Yemen'e müdahale eden Arap silahlı gücüne destek vereceğimizi açıkladı ve bu açıklamadan bir hafta sonra da irana resmi ziyaret düzenledi.
Ziyaret öncesi ben endişeliydim çünkü Tahran'da bilinçli bir kriz çıkararak 'sunni bloklaşmayı' güçlendirmek isteyeceğini düşünmüştüm ancak bu arada İran ile 5+1 ülkelerinin nükleer müzakerelerin başarıyla sonuçlanıp anlaşma sağlanması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkemizde söylediklerinin aksine Tahran'da yaptığı açıklamalarda Suriye konusunda İran ın tezine yaklaşarak 'arabuluculuk' önermesi ve keza Yemen kınusunda da ateşkes için girişimde bulunulması gerektiğini söylemesi bazı gerçekleri gördüğünü göstermesi ve bizim CHP olarak baştan beri savunduğumuz 'komşuların içicilerine saygı ve dostane karşılıklı çıkara dayalı ilişki kurma' anlayışına gelmesi açısından faydalıdır.
Iran ve Türkiye’nin yakın gelecekteki ikili ilişkisi nasıl olacak sizce ve ne tür bir seyir izleyebilir?
Türkiye ve İran birbirlerine muhtaç,üniter yapı ve toprak bütünlüğü açısından çıkarları örtüşen iki ülkedir.Allah korusun bu iki ülkenin birbiriyle çatışması her ikimize de zarar vereceği gibi bu işten sadece emperyalist ve siyonist güçler karlı çıkacaktır,bu nedenle Türkiye ve Iranın çıkarları ortaktır.Birbirine gıpta edip yarışmaları da birlikte kalkınma açısından faydalıdır.
1.Cihan savaşında her iki ülkede zarar görmüş ve emperyalistler karlı çıkmıştır,yeniden tarihin tekerrür etmemesi için her iki ülkenin çok dikkatli ve dostane ilişki kurmaları zaruridir.Her devletin rejimi ve mezhebi kendisine,ülkeler arası ilişkiler mezhep eksenli değil karşılıklı çıkar esasına dayalıdır.Umarım Cumhurbaşkanı Erdoğan İran ziyareti sonrası bugüne kadar hükümetin sürdürdüğü mezhep eksenli dış politikadan dönüşe ve her iki ülkenin ortak çıkarları doğrultusunda yeni işbirliğine vesile olur.
Efendim son olarak yaklaşmakta olan 7 Haziran seçimleriyle ilgili tahmin ve yorumunuz ne?
7 Haziran'da yapılacak seçimlerde HDP'nin %10'luk seçim barajını aşması halinde hiç bir parti tek başına iktidar olamıyor.Yani önümüzdeki dönemde kuvvetle muhtemel koalisyon hükümeti olacak .Ancak Hdp barajı aşamaz ve meclis dışında kalırsa da bu parlamento dört yıl görev yapamaz,bir yıl en geç iki yıl içinde seçim barajı düşürülecek ve erken seçime gidilecek diye düşünüyorum.
Efhem: ABD İranlı Şirketleri Yaptırım Listesine Ekleyerek, Bir Kez Daha Sözünde Durmadı
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Amerika'nın yeni İranlı şirketleri yaptırım listesine eklemesine tepki gösterdi.
MHA'nın haberine göre, bazı İranlı şirketleri ABD'nin yaptırım uygulanması gereken şirketler listesine eklenmesine tepki gösteren İran DIşişleri Bakanlığı Sözcüsü, "Amerika tarafından gerçekleşen bu olay, Ortak Çalışma Planı'na tamame karşıdır. İran ve P5+1 arasındaki nükleer müzakerelerin devam etti bugünlerde bu olayın gelişmesi, iki taraf arasındaki iyi niyeti zedeliyor" dedi. Efhem ayrıca nükleer müzakerelerin 15 Ocak tarihinde ve bakan yardımcıları düzeyinde Cenevre'de düzenleneceğini açıkladı.
Efhem yapılan basın toplantısında Suriye krızi ve Rusya'nın Moskova'da ortak görüşme düzenlenmesi önerisi hakkında ise "Yaklaşık 4 yıl önce, Suriye krızinin başlamasından itibaren bu krizin sadece politik yöntemler ile çözüleceğini belirtmiştik. Bölgedeki değişiklikler ve gerçekler, bu yorumun doğruluğunu gözler önüne serdi. Biz de krizin sn bulması için yapılacak tüm politik çalışmalar, mantıklı yöntemler ve Suriye halkının rolüne değer verilmesine destek veriyoruz. Diyalog ve müzakerenin, Suriye'deki krızin çözülmesi için tek yol olduğu düşüncesindeyiz. Bu müzakereler, iki Suriyeli tarafın bir araya gelmesi ve yabancı gözlemcilerin katılımları ile düzenlenmelidir" dedi.
İran'ın bu çözüm önerisi için daha once Rusya ile görüşmeler yaptığını söyleyen Efhem, projenin diğer etapları için, ilk görüşmelerin düzenlenmesi beklemek gerektiğini söyledi. Efhem açıklamasının devamında, "Tüm tarafların krizin çözümü yolunda ve barışcıl bir politik çerçeve doğrultusunda ilerlemeleri ve ayrıca Suriye halkının seçimine saygı göstermeleri durumunda, krizin çözülebileceği görüşündeyiz. İran İslam Cumhuriyeti bu öneri hakkındaki olumlu görüşünü daha once de açıklamıştır. Bu önerinin, Suriye krizinin gerçekçilik ile çözülmesine yardımcı olmasını umut ediyoruz" dedi.
Al-Ahd ile söyleyişide: Şemhani, İran'ın Irak'a Verdiği Desteklerin Detaylarını Açıkladı
İran Ulusal Güvelik Konseyi Sekreteri, Suriye krızi, İran'ın Irak'a yaptığı yardımlar ve IŞİD terör örgütü hakkında Al-Ahd'e konuştu.
MHA'nın haberine göre, geçtiğimiz günlerde Al-Ahd'e konuşan İran Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri ali Şemhani, terör ile mücadele eden ülkelere desten vermenin, tüm bölge ülkelerinin ilk öncelikleri arasında yer alması gerektiğini belirtti. İran'ın bölgeye huzur ve barışın geri dönmesi için hiçbir çabayı esirgemeyeciğini söyleyen Şemhani, İran'ın terör ile mücadele eden ülkelere verdiği yardımlara da devam edeceğini söyledi.
Şemhani sözlerinin devamında ise terörüm günbegün gelişmekte olan bir sorun olduğunu belirterek, bu sorunun en çok Irak, Lübnan ve Suriye halkına zarar verdiğini söyledi. Şemhani ayrıca Suriye krızine dikkat çekerek, Şam yönetiminin dünya emperyalizmi karşısında diz çökmemesinin, tüm dünyaya büyük bir ders olduğunu ve bölgedeki direniş güçlerinin istikrarına yardımcı olduğunu belirtti.
IŞİD'ın Suriye'yi ele geçirmesi durumunda, Ürdün ve Lübnan'ın da tehlike altında olacağının çok açık bir konu olduğunu belirten Şemhani, savaş sırasında Suriye'de hasar gören bölgelerin yeniden yapılandırmasının, tüm bölge ülkelerinin önceleklerinden biri olması gerektiğini söyledi.
İran'ın Irak devleti ve halkında yaptığı ardımlar ve verdiği danışmanlık desteklerine dikkat çeken Şemhani, IŞİD güçlerinin Bağdat ve Erbil'i ele geçirememeleri ve Irak'taki onlarca bölgenin IŞİD güçlerinden arıtılmasının, İran'ın Irak halkına yaptığı yardımlardan örnekler olduğunu belirtti.
Şemhani söyleyişinin devamında Irak halkının terör ile mücadele konusunda birlik olmaları gerektiğini vurgulayarak, Irak halkı ve devletinin terör ile mücadelede başarılı olacağı konusunda umutlu olduğunu belirtti.
İran Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri, İran'ın Lübnan ordusuna ettiği yardım önerisinde kararını değişmediğini belirterek, geçtiğimiz günlerde bu konuda Lübnan Savunma bakanı ile ciddi görüşmeler yapıldığını açıkladı. Şemhani sözlerinin devamında ise "Geçtiğimiz yılalrda bazı ülkeler Lübnan ordusuna destek vermek konusunda bazı sözler verdiler, ama bu sözlerin hiçbiri gerçekleşmedi. Lübnan'ın İran'dan yardım istemesi durumunda, hiçbir yardım ve desteği esirgemeyiz" dedi.