Zemzem Kuyusu ve Geçmişi

Rate this item
(0 votes)
Zemzem Kuyusu ve Geçmişi

“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.”

 

Gerçekten Safa ile Merve Allah'ın alametlerindendir. Bakara/158  Zemzem kuyusu, Mescidü’l-haram’da Hacerülesvedin tam karşısında Kâbe’ye 19 m. uzaklıkta yer alır. Suya bu isim “bol ve akıcı olma, Cebrâil’in konuşma sesi, akarken çıkardığı ses, şimşek sesi, nereden geldiği belli olmayan ses” anlamlarındaki zemzem ile (zemzeme, zemmezem, zümmezim, zemmizem) arasında bir ilişki kurularak verilmiştir. Hz. İsmail’in annesi Hacer’in, uzun arayışlardan sonra İsmail’i bıraktığı yerde suyun kaynağından fışkırarak aktığını görünce, “Yavaş yavaş ak, dur!” demesi veya etrafa yayılmaması için çevresini kumla çevirmesinden dolayı bu adı aldığı da ileri sürülmüştür.

 Hz. İbrahim, Allah’ın emri gereğince eşi Hacer ile oğlu İsmail’i o zaman çorak bir vadi olan Mekke yakınlarına getirip bıraktığında şöyle dua etmişti:

 “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.”

    Allah’ın bu duaya icabeti zemzem suyunun kaynamasıyla başladı. Allah’ın emrine itaat edip bebeğiyle birlikte Mekke’ye gelen Hacer, eşi İbrahim Şam’a döndükten sonra bir başına kalmıştı. Günler geçti, azığı ve suyu tükendi. Bebeği İsmail susamış, her bebek gibi isteğini ağlayarak anlatmaya çalışmıştı. İsmail’in tahammülfersa hıçkırıkları Hacer’i dört bir yana koşuşturmuş, çaresizce Safa ve Merve tepeleri arasında su bulma ümidiyle gidip gelmişti. Yardım çağrılarına dağlardan yankılanan kendi sesi dışında cevap veren de yoktu. Safa ile Merve arasındaki gidiş gelişlerinin sayısı yediye ulaştığında, Merve tepesinde iken, oğlunu bıraktığı yerden bir ses işiterek Cebrail tarafından kazılan topraktan su kaynadığını fark etti.

 Allah rahmandır, rauftur, merhametlidir ve vaadinden dönmez! Çorak Mekke vadisinde kendilerine su ihsan ettiği için Allah’a şükreden Hacer, avucu ile suyu kabına doldururken aynı zamanda etrafını çevirmeye uğraştı. Bu esnada nazil olan Cebrail ona, “Bu suyun yok olacağından, kaybolup çekileceğinden korkma. Burası Allah’ın evidir, Allah dostlarını korur. Bu Allah’ın misafirlerinin içeceği bir sudur,” dedi.

 Cebrail zemzemin tarihî rolünü açıklayarak Hacer’i teskin etti. Sadece Hacer ile İsmail değil, Mekke etrafındaki kabileler de zamanla zemzem suyunun etrafında toplandılar ve Karyelerin Anası (ümmü’l-kura) olacak Mekke’nin çekirdek topluluğunu oluşturdular.

    Hacer ilahî imtihandan yüzü ak çıkmıştı. Bundan böyle Dostun hareminin mahremi, Kâbe’nin mülazımıydı. Orada itikâfa çekildi, orada öldü ve Hicr-i İsmail’de yıllar yılı ziyaret edildi. Safa ve Merve arasında korku içinde koşuşturmasının hatırası yüzyıllarca hacıların sayında ve tavafında tekrarlandı, Allah’ın alametlerinden biri oldu:

 “Gerçekten Safa ile Merve Allah'ın alametlerindendir.” (Bakara 158)

İnsanlar zemzemin ve sonrasında Hz. İbrahim ile Hz. İsmail’in birlikte inşa ettikleri Kâbe’nin etrafında toplanınca, o zaman tek gözeli bir kaynak olan zemzem suyunun yetersiz kalacağı endişesi baş gösterdi. İmam Cafer es-Sadık’tan rivayet edilen Mekke’nin erken tarihine dair uzunca bir hadise göre, Hz. İbrahim ile Hz. İsmail arasında bu konuda bir konuşma geçmiştir. Bu konuşmanın üzerine Allah Hz. İbrahim’e zemzem kaynağının üzerinde bir kuyu kazmasını emretmiş, Cebrail de nazil olup bu kuyuyu su çoğalıncaya dek genişletmiştir. Bundan böyle zemzem kaynağı zemzem kuyusu olmuştur. Zemzem kuyusu, Hz. İsmail’den sonra Kâbe hizmetleri görevini üstlenen Cürhümîler döneminde çekilmiş, Abdulmuttalib zamanında tekrar bulununcaya dek gizli kalmıştır.

 Zemzem suyuyla teberrük 

   Zemzem suyu, Allah’ın rablik sıfatının ifazesinin sonucunda ortaya çıkmış bir su olması sebebiyle, dünya sularının tamamından üstündür. Hz. Ali şöyle buyurur: “Zemzem suyu, yeryüzündeki bütün sulardan hayırlıdır.” Bu yüzden zemzem suyunu cismanî ve ruhanî sıkıntılardan, dertlerden kurtulmak için teberrük ve şifa niyetiyle içmek eskiden beri uygulanan güzel bir âdettir. Şiî hadis mecmualarında zemzemin şifalı olduğuna dair çok sayıda hadis nakledilmiştir. Örnek vermek gerekirse:

 İmam Cafer es-Sadık, Hz. Peygamber’den şöyle nakleder:

 “Zemzem suyu içene şifadır.” (Allame Meclisî, Biharu’l-envar, c. 99, s. 245)

 İmam Cafer es-Sadık:

 “Zemzem suyu, bütün dertlere devadır.” (aynı yer)

kaynak: Ali Kadı Asker, “Zemzeme-i Zemzem”, Mikat-ı Hac, 1373, Sayı: 10, s. 83-105; Muhammed Taki Rehber, “Emakin ve Asar: Zemzem der Tahavvulat-ı Tarih”, Mikat-ı Hac, 1379, Sayı: 32, s. 85-102; Muhammed Taki Rehber, “Teberruk ve İstişfa be Zemzem”, Mikat-ı Hac, 1379, Sayı: 31, s. 93-112; Mustafa Sabri Küçükaşcı, “Zemzem”; İbn Hişam, Hz. Muhammed'in Hayatı, çev. İzzet Hasan-Neşet Çağatay, Ankara 1971, s. 69-71

Read 409 times