Displaying items by tag: İmam’ı Zaman

İmam’ı Zaman (a.s) şöyle buyurmaktadır: Güneş vardır ancak onu görmenize bir bulut engel olmaktadır, kayıp olan sizlersiniz biz değil! Güneş mi ürkektir yoksa bizler mi ürkeğiz? Bu bulut Güneş’in mi önünü kapatmıştır yoksa bizim mi? Gölge varken önünde Güneş ve Ay tutulması nasıldır? Güneş ve Ay’ı mı gölge kapatmıştır yoksa bizim görüşümüzü mü? Elbette gölge bizim görüşümüzü kapatmıştır yani Güneş ile aramıza mesafe girdiği zaman Güneş’e taraf olan yönümüz tamamen aydınlıktır. Ay’ın gölgesi Güneş’in önünü kapatmaktadır ve yeryüzü karanlık olmaktadır bu durumda karanlıkta olan bizleriz Güneş değil. Biz Güneş’i görmediğimiz için Güneş tutuldu diyoruz ancak Güneş her zaman aydınlıktır ve parlamaktadır çünkü hem yeryüzünün güneşe olan tarafı aydınlıktır ve hem de evrendeki diğer sistemler aydınlıktır. Karanlık onu değilde bizi kaplamıştır, onun önünü bulut kapatamamıştır, o bulut sadece bizim görüşümüze mani olmuştur.

 

Bununla birlikte yaratılıştaki hedef sadece bizim ibadet etmemizdir yani Allah’a itaat etmemizdir. Zariyat suresinin son kısmında sadece bir durum yoktur aksine burada iki boyut vardır, bunlardan biri olumludur diğeri ise olumsuzdur. Burada ” Cinleri ve insanları ibadet için yarattık” buyurmamıştır, burada ” Cinleri ve insanları sadece ibadet için yarattık” demektir yani ibadet dışında başka bir şey için yaratılmamıştır sadece ibadet için yaratılmıştır. Bununla birlikte eğer birisi sıradan işler yaparsa haram değildir; ancak yaptığı işin dini bir etkisi yoktur. Bir oyundan ibarettir sadece, bu yaptığı işin ona bir artısı yoktur. Bu insan bu 10 saat ya da 20 saatlik zaman zarfında yaratılış hedefine uygun hareket etmemiştir.İnsan hem olumlu yönü korumalıdır ve hem de diğer boyuta dikkat etmelidir ki böylelikle bu ayaetin muhatabı olabilir; Enne Selati ve nosoki ve mehyayi ve memati lillahi rabbil alemiyn. 

Böyle bir insan, halife olabilir ancak, günümüzde İmam-ı Zaman ( Allah zuhurunu acil etsin) ‘ın varlığı, öte yandan taraftan hidayet önderi olması ve toplumu ” Ve me halaktul cinnu vel insu ille liye’budun” ayetine uygun amel edecekleri bir yöne doğru götürmesi ve böyle bir durumda tüm işler ibadet sayılmaktadır: üretmek , harcama yapmak , beceri işleri, edebiyat yapmak ibadet … Hem yapılan iş güzeldir hem işi yapan.Hem iyi iş yapmaktadır hem de Allah’ın rızasını kazanmaktadır. 

Eğer biri iyi bir insan olur da işi oyun olursa, ona herhangi bir artı katmamıştır, mümindir ancak dinin bir direğini görmezden geldiği için hedefe ulaşamayacaktır ya da yaptığı iyi bir iştir ve toplumunda faydasınadır ancak iyi niyetten yoksun olduğu ve dinin bir direğini görmezden geldiği içi Allah’ın rızası doğrultusunda değildir. Biz hem iyi bir iş yapmak için hemde iyi niyete sahip olmak için o Hazretin gölgesine doğru hareket etmekteyiz, ancak bu şekilde insanlık bu duruma ulaşabilecektir ve o zaman da olacak olan şudur:Liyezheru eled- dini Kullehu velev kerihel müşrikiyn.

Ayetullah Cevadi Amuli’nin konuşmasından alınmıştır.

 

 

Published in Ehli Beyt ve Sahabeler
Tagged under