İmam Humeyni'nin Vefat Yıldönümü

Rate this item
(0 votes)
İmam Humeyni'nin Vefat Yıldönümü


İran İslâm Cumhuriyeti lideri ve kurucusu olan İmam Humeyni,27. vefat yıldönümünde dünyanın dört bir yanında törenlerle anılıyor.
Bugün İran İslam İnkılabının önderi ve İran İslam Cumhuriyeti Devleti'nin Kurucusu İmam Humeyni'nin vefatının 27. Yıldönümü. İmam 1989'da vefat ettiğinde, cenazesine katılan ve gözyaşı döken insan sayısının 10-15 milyon civarında olduğu belirtiliyordu.

Vefatının 27. Yıldönümünü andığımız İmam; tebliğ, hicret, ve devrimle görevini ifa etti. İmam'ı mezheplerin dar kalıpları içinde değerlendirmek büyük bir haksızlık olacağı gibi emperyalizmin ekmeğine de yağ sürülmüş olacak. İmam, antiemperyalist duruşu, tavizsiz kişiliği ve feraseti ile ümmete ve mustazaf halklara örnek bir önder olmuştur.

Vahdet Haftası ve Kudüs Günü, İslam Cumhuriyeti'nin kurucusunun Müslümanlara bıraktığı değerli iki emanettir. Müslümanlarının birliğini teşkil etmede önemli rol oynayabilecek iki önemli gündür.  Merhum İmam Humeyni çok hassas bir dönemde ümmetin rehberlik görevini üstlendi ve bu görevin üstesinden alnının akıyla çıktı.

İran'da İslam Cumhuriyetinin kurucusu İmam Humeyni'nin 26. vefat yıldönümü eşiğinde, anma merasimiyle ilgili yoğun çalışmalar sürerken  bu münasebetle  17 ülkeden  80 yabancı  basın mensubunun İran'a gideceği ve  vefat yıldönümü programlarını dünyaya aktaracakları bildirildi.

İran İslam İnkılabı'nın önderi ve İran İslam Cumhuriyeti Devleti'nin Kurucusu İmam Humeyni, 24 Eylül 1902 tarihinde soyu Peygamber Efendimiz'e (S.A.V)dayanan dindar bir aileden dünyaya geldi. İmam'ın babası, Ruhullah'ın dünyaya gelişinden henüz 5 ay bile geçmemişken, dönemin hükümet görevlilerince şehit edilmiştir.

İmam Humeyni, 20 yaşında Qum şehrine hicret ederek Yüksek Dînî İlimler Havzası'na girdi ve burada dönemin en tanınmış üstatlarından ders alarak kısa sürede yüksek İslami bilimlerle ilgili tahsilini tamamladı. İlk kez Necef'te “Velayet-i Fakih” başlığı altında verdiği derslerde İslam devletinin temel prensipleri konusunu işledi

İmam Humeyni'nin mücadele hayatı, gençlik döneminin ilk yıllarından itibaren başlar ve kendisinin ruhi ve ilmi erdemlilik ve yetişmesine paralel olarak sürer. İran ve diğer İslam ülkelerindeki sosyal ve siyasi gelişmeler de bu mücadelenin akışına etkide bulunmuştur. 1960-1961 yıllarında baş gösteren olaylar onun, ulemanın kıyamında lider olarak bilfiil sahnede görünmesine neden oldu. 5 Haziran 1963 de baştanbaşa bütün İran'da ulemanın öncülüğü ve liderliğinde despot şah rejimine karşı muazzam bir başkaldırı ve kıyam hareketi başladı.

"İmam Türkiye'ye sürgün ediliyor"

İnkılâba giden süreçte İmam'ın ismi Kum'da, 1963 yılındaki pek çok kişinin şehit olmasına yol açan Şah karşıtı olaylarda öne çıkar. İmam, ulemayı ve halkı açıkça şaha karşı tavır almaya çağırır. Sonunda ise hapis ve sürgün hayatı vardır. Önce Türkiye'ye, sonra da Irak'a sürgün gider.

"İmam ulemanın suskunluğunu zorba rejimle aynı safta olarak nitelendiriyor"

1963 baharında yaptığı konuşmasında, şah rejiminin işlediği son cinayetler karşısında hala sessizliğini bozmayan Kum, Necef ve diğer şehirlerin âlimlerini sert bir dille eleştiren İmam, "Bugün susmanın anlamı, zorba rejimle aynı safta durmaktır!" diye haykırıyordu.

" İnkılâbın başlangıcı 15 Hordad (Haziran) Kıyamıdır"

Bu kıyamın en belirgin iki özelliğinden biri İmam Humeyni'nin liderliğini vurgulaması diğeri ise kıyamın sebep, şiar ve hedeflerinin tamamen İslâmi olmasıydı. Daha sonra bütün dünyada "İslam İnkılâbı" adıyla tanınacak olan çağın emsalsiz İnkılâbının başlangıcı işte bu 15 Hordad (Haziran) kıyamıdır. 

"İmam tutuklanıyor"

15 Hordad sabahı, İslam İnkılâbı Rehberi'nin rejim tarafından tutuklandığı haberi Tahran, Meşhed, Şiraz ve diğer şehirlere de yayıldı. Kum'da yaşanan facianın bir benzeri de bu şehirlerde de yaşandı. 
 

İmam her seferinde, Şah'ın Amerika ve israil'in dostu olduğunu dile getiriyor

İmam Humeyni kendisini ziyarete gelen Müslümanlara yaptığı konuşmalarda hiç çekinmeden bizzat şahı suçluyor ve bütün bu cinayetlerden sorumlu tuttuğu şahın Büyük Şeytan Amerika ve Siyonist israil'in dostu ve müttefiki olduğunu vurgulayarak açıkça herkesi şaha karşı kıyam edip başkaldırmaya çağırıyordu. 

"Herkes, hiç çekinmeden açıkça kıyam etmelidir"

İmam Humeyni 1977 yazında yayınladığı bir bildiride şöyle diyordu: "Yurtiçi ve yurtdışında vuku bulan son gelişmeler ve şah rejiminin işlediği cinayetlerin yurt dışındaki çevrelere ve medyaya yansımış olmasına binâen; yurtiçi ve yurt dışındaki ilmi ve kültürel çevreler ve vatansever insanlar, üniversiteliler ve İslam dernekleri için bulundukları yerlerde hiç vakit geçirmeden değerlendirmeleri gereken bir fırsat doğmuş bulunmaktadır: Herkes, hiç çekinmeden açıkça harekete geçmeli, kıyam etmelidir şimdi!" 

İmam'ın Irak'tan çıkarılması kararının alınmasından sonra, İmam Humeyni 6 Ekim 1978 günü İmam Paris'e giriş yaptı.

14 Yıllık sürgünden sonra İmam'ın İran'a Dönüşü 
Nihayet İmam Humeyni 14 yıllık bir sürgünden sonra kendi iradesi ve uğruna can vermeye hazır milyonluk kitlelerin davetleriyle 1 Şubat 1979' da vatanına döndü. Ülkenin dört bir yanından İmam'ı karşılamaya gelen coşku ve heyecan o kadarda umut dolu milyonluk kitleler bütün dünyayı şaşkına uğratmış ve İslam inkılâbının gerçeklerini örtbas edebilmek için elinden gelen gayreti sarf eden Siyonist güdümlü medya bile İmam'ı karşılamaya gelenlerin 4 ila 6 milyon kişi civarında olduğunu belirtmek mecburiyetinde kalarak kısmen de olsa gerçeği itiraf etmişti.

"Şah gitmeli" dedi ve öyle oldu

İmam'ın Fransa'dan İran'a gönderdiği mesaj çok açık ve netti: “Şah gitmeli!..” Nitekim öyle oldu; 1 Ocak 1979'da Şah ülkeyi terk etti. 1 Şubat 1979'da da İmam Paris'ten uçakla İran'a döndü.  İmam'ı on dört yıl önce sürgüne gönderen Şah, geri dönmemek üzere İran'ı terk etmişti.  İmam, İran'a geldiğinde yaptığı ilk iş; Beheşt-e Zehra Mezarlığı'ndaki,  İslam kıyamında şehit olanların mezarlarını ziyaret etti.

İran İslam Cumhuriyeti resmen kuruldu

İmam'ın dönüşüyle İslam İnkılâbı doruk noktasına ulaşmış ve İslam İnkılâbı, Dehei Fecr (Şafakta On Gün) olarak adlandırılan 10 günlük gibi bir zaman diliminde zafere ulaşmıştır. İmam,  İran halkının gerçekleştirdiği İslam İnkılâbının ardından bundan 36 yıl önce, yani 11 Şubat 1979 tarihinde halkoyu ile İran İslam Cumhuriyeti Devleti'ni kurmuştur.

1 Nisan 1979'da halkın şahlıktan mı, yoksa İslam Cumhuriyeti'nden mi yana olduğu konusunda referandum yapıldı ve İran İslam Cumhuriyeti ilan edildi. 2 Aralık'ta da hazırlanan anayasa taslağı referandumla kabul edildi. 4 Kasım tarihinde bir grup öğrenci ABD'nin Tahran Büyükelçiliği'ni işgal ederek, çalışanları rehin aldı, olay 444 gün devam etti.

İmam'ın cenazesine 15 milyon kişi katıldı

İran İslam İnkılâbı Rehberi İmam Humeyni 1989'da vefat ettiğinde, cenazesine katılan ve gözyaşı döken insan sayısının 10-15 milyon civarında olduğu belirtiliyordu. İmam; tebliğ, hicret, fetih ve devrimle görevini ifa etti. İmam'ı mezheplerin dar kalıpları içinde değerlendirmek büyük bir haksızlık olacağı gibi emperyalizmin ekmeğine de yağ sürülmüş olacak. İmam, antiemperyalist duruşu, tavizsiz kişiliği ve feraseti ile ümmete ve mustazaf halklara örnek bir önder olmuştur. O dünyanın hemen hemen her tarafında İslam'ı yaşamanın çok zor olduğu bir dönemde İslam'ın sesini yükseltmiş, gerçekleştirdiği inkılâp, İslam âleminin uyanmasına, silkinmesine büyük katkı sağladı.

Gelinen süreç düşmanın bütün hayallerini boşa çıkarttı

İslam İnkılâbı kurucusu İmam Humeyni vefat ettiğinde, İnkılâbın kendisiyle beraber son bulacağını iç ve dışta birçok insanın taşıdığı temenni düşüncesiydi. Gelinen süreç düşmanın bütün hayallerini boşa çıkarttı.

İran İslam İnkılâbı sonrası Devrimin üzerinden 36 sene geçti. İslam Devrimi'nin hemen çökeceğini düşünenler hayal kırıklığına uğradılar ve sürecin uzaması ile ilgili sebepler aramaya başladılar.

“İmam Humeyni tarihin akışını mazlumların lehine olacak şekilde değiştirmiştir”

İmam Humeyni hak-batıl mücadelesini soyut bir teori olmaktan çıkarıp onu somut bir pratiğe dönüştürmüştür. Hak-batıl mücadelesinin sadece bir etnisite, mektep veya mezhep ile sınırlanmaktan çok daha büyük ve kutsal, tüm insanlığı kuşatan bir dava olduğunu ortaya koydu. Bu mücadelenin bütün bir yerküreyi kapsayan “mustazaf ve müstekbir”ler savaşı olduğunu halklara öğretti. İmam halklara gösterdi ki tarih boyunca yaşanan, şimdi yaşanmakta olan ve gelecekte yaşanacak olan küresel müstekbirlere karşı ırkı, dini ve mezhebi fark etmeksizin küresel mustazafların savaşıdır. Ve yine öğretti ki, mustazaflar için izzet ve onurun kaynağı ve adalet, hürriyet, eşitlik temelli bir dünya kurabilmenin yolu müstekbirleri devirmekten geçmektedir.

İmam Humeyni hak-batıl mücadelesini yeniden tanımlayarak onun esasında küresel bir mustazaf-müstekbir savaşı olduğunu ortaya koymakla kalmamış aynı zamanda bunların müşahhas karşılıklarını da insanlığa tanıtmıştır. İnsan ve insanlığın en büyük düşmanının emperyalizm ve siyonizm elbiseleri ile hükümet eden ‘Büyük Şeytan Amerika' ve Siyonist israil' olduğunu; dünyanın hangi coğrafyasında hangi dinden ve hangi mezhepten olursa olsun emperyalizm ve siyonizm ile iş tutan hükümet ve liderlerin müstekbir olduklarını beyan etmiştir. Ve İmam öğretti ki, emperyalizm ve siyonizmin karşısına kurumsal olarak dikilen ve onların sömürgeci ellerini mustazafların yakasından kesmek isteyen İslam İnklılabı, hakkın kalesidir.

“Ana cephe Filistin ve kutsal Kudüs davası”

İmam Humeyni, mustazafların müstekbirlere karşı varoluş savaşında ana cephenin neresi olması gerektiğini de tayin etmiştir. Bu cephe; Filistin ve kutsal Kudüs davasıdır. İmam Humeyni ortaya koydu ki; emperyalizm ve siyonizm, İslam İnkılabı ve dostları ile bu cephe üzerinden hesaplaşmaktadır. Ve bu cephe öyle bir cephedir ki, turnusol kâğıdı gibidir. İster bireysel olsun ister kitlesel, fert ve toplumların, hükümet ve liderlerin, aydın ve entelektüellerin, şeyh ve kanaat önderlerinin, akademisyen ve gazetecilerin gerçek durumunu anlamamız için Kudüs davası şaşmaz bir mihenk taşıdır.

İmam Humeyni vahdetin temellerini atmıştır

İmam Humeyni, ırkı dini ve mezhebi ne olursa olsun tüm müstekbirlerin bir vücut ve yekpare bir cephe olduklarını insanlığa gösterdi. Bu yekpare küresel müstekbir cepheye karşı mücadele etmek için tüm Müslüman halkların hatta dünyadaki tüm mazlum ve mustazaf milletlerin her türden ulusal, dini, mezhebi ihtilafları bir kenara koyarak küresel mustazaflar cephesini oluşturmaları gerektiğini ortaya koydu. İmam hayatı boyunca evrensel istikbara karşı evrensel mustazaflar cephesini oluşturabilmek için gayret gösterdi. Gerek öğretisi ve gerekse pratiği ile örnek ve önderlik yaptı. Emperyalizm ve siyonizme karşı Müslüman ve mustazaf halkları bir ve beraber olmaya davet ederken pratik bir örneklik olarak küresel vahdetin ilk tuğla, ilk harcı olacak “Kudüs Günü”nü ilan etti.

İmam Humeyni'nin etkisini bugün yeryüzünün her yanında hissetmek mümkündür. Latin Amerika'da emperyalizme meydan okuyan halkların sıkılı yumrukları da İmam'ın etkisinin meyvesidir, kara Afrika'nın derinliklerinde insan onurunu kurtarmak isteyenlerin zulme meydan okuyan duruşları ha keza.

israil'in yenilmezlik efsanesini tarihin çöplüğüne fırlatıp atan Hizbullah'ta İmam Humeyni'nin mektebinin ürünüdür, Yemen de siyonizm, emperyalizm ve onların yerli uşaklarına sahrayı dar eden Yemen halkı da İmam'ın etkisiyledir.

İmam ve İnkılâbı için ne dediler

Profesör Hamid Mevlana, Washington D. C. Üniversitesi, Uluslar Arası İletişim Bölümü Kurucusu ve Başkanı:
Bence 20. yüz yılda hiç bir ses, İmam Humeyni'nin sesi kadar dünyayı sarsmadı.

Ahmed Huber, İsviçreli Müslüman gazeteci 
Bu gün Avrupa'da Berlin Duvarının yıkılmasının sizin başlattığınız inkılâpla bağlantılı olduğu düşünülüyor. Bu İslami kıyamın tesirleri Avrupa'da hissediliyor.

BMT genel sekreteri 
İran milleti büyük bir lideri kaybetti ve ben bu ülke Müslümanlarının büyük acısını çok iyi anlıyorum.

Ayetullah Seyyid Muhsin Hüccet, Afganistanlı âlim 

İmam Humeyni sürekli Şii-Sünni kardeştir, derdi. İmam Humeyni (ra) vahdet ve dayanışmadan söz ederdi. İmam şöyle derdi: Müslümanların başına gelen her felaketin sebebi, tefrikadır.

Afganistan İslami Hareket Lideri 
İslam dünyası büyük liderini kaybetti. Tüm mağdurların ve tüm mustaz'afların lideri İmam Humeyni idi.

Pakistan Cumhurbaşkanı
İmam Humeyni'in İslam dinine kazandırdığı izzet ebediyen kalacaktır. 

Hamid Algar, Amerika üniversiteleri Öğretim Üyesi
İmam Humeyni (ra) insanların kalplerine hayat verdi. Gerçi bu gün imam Humeyni (ra) fiziksel olarak aramızda değil, ama onun düşüncelerini yaşatmamız gerekir. 

İmam Buhari, Hindistanlı Müslümanların Lideri 
İmam Humeyni (ra) mümin, müctehid, tarih yazan ve son asırın mimarı olan bir şahsiyetti. Onun gibi mücahid bir insanin son asırda eşi yoktur.

Muhammed Cemali, Pakistan Senato Meclisi Başkan Yardımcısı
İmam Humeyni'nin özgürlük ve bağımsızlık mesajı dünya halkı için her zaman tazedir ve şimdiki durumda bu mesajı yaygınlaştırmak için çalışmak gerekir. 

Bosna Hersek Milli Eğitim Bakanı 
İslam inkılâbından sonra biz Bosna Hersek'te İmam Humeyni'den büyük babamız olarak söz ediyoruz ve onun kim olduğunu ve ne denli insanların uyanışında etkili olduğunu çok iyi biliyoruz. (İLKHA)

Read 2615 times