Hz. Zeyneb'in Vefatı

Rate this item
(0 votes)
Hz. Zeyneb'in Vefatı

 Hz. Zeynep (Arapça: حضرت زینب; Zaynab bint Ali), Hz. Muhammed'in (s.a.a) ilk kız torunudur. İmam Ali ve Hz. Fatıma’nın kızıdır. Hicret'in beşinci veya altıncı yılında Medine’de dünyaya gelmiştir. İsmini, Hz. Muhammed koymuş ve kucağına alıp öptükten sonra şöyle buyurmuştur: “Bütün ümmetime tavsiye ediyorum ki bu kızı koruyup saygı göstersinler, hakikaten bu kız Hatice Kübra (s.a) gibidir.”

Hz. Zeynep (s.a) küçüklüğünden itibaren Hz. İmam Hüseyin’e şiddetli ilgi duymaktaydı. Bu şaşırtıcı aşırı sevgiyi gören Hz. Zehra (s.a) bir gün konuyu babası Hz. Resulullah’a (s.a.a) açar ve Peygamber efendimiz şöyle buyurur: “Ey gözlerimin nuru! Bu kız, Hüseyin ile birlikte Kerbela’ya gidecek ve abisinin dert ve musibetlerine ortak olacaktır.“

Hz. Zeynep (s.a) sabır ve istikamet abidesidir. Kendisi İmam Hüseyin (a.s) ile birlikte Kerbela’da yer almıştır. Kerbela savaşı sonrasında Muharrem’in onunda (Aşura günü) bir grup Ehlibeyt ile birlikte esir düşerek Kufe’ye oradan da Şam’a götürülmüştür. Esareti boyunca öteki esirleri koruyup kollamasının yanı sıra insanları irşat edici aydınlatıcı hutbeler de okumuştur.

Hz. Zeynep (s.a), babası Hz. Ali ve annesi Hz. Fatıma’dan hadisler nakletmiştir. Buna ek olarak, babası Hz. Ali’nin (a.s) hilafeti döneminde Kufe kadınlarına çeşitli konularda özellikle Kur’an tefsiri dersleri vermiş olması, O’nun bilgisini ortaya koymaktadır..

Hz. Zeyneb-i Kübra (s.a) geceleri ibadetle geçirirdi. Yaşamı boyunca hiçbir zaman teheccüd (gece namazını) terk etmemiştir.
Örnek gösterilen bir kişiliğe sahip olan Hz. Zeyneb-i Kübra (s.a) şecaat, fesahat ve belagati ile Kerbela kıyamının kalıcı olmasına neden olmuştur. Tarihi kayıtlara göre hicretin altmış üçünde Şam’da hayatını kaybetmiş ve orada defnedilmiştir.

Hz. Zeyneb (s.a) Seyeddüşuheda hz. İmam Hüseyin’in –as- yanında islamı savunma adına büyük Kerbela faciasına sebep olan sapkın ve gerici akımlar ile her zaman mücadelede etti.
İmam Hüseyin’in –as- şehadeti ardından ehlibetin diğer fertleri ile birlikte esir alınan Hz. Zeyneb (s.a) mantıklı ve coşkulu hutbeleri ile Ümeyye Oğullarının kof ve alçak mahiyetini ifşa etti.

 

Hz. Zeynep (s.a) Kimdir?
 
 İslam dünyasında insaniyet erdemler açısından birbirlerine bu kadar benzeyen başka bir ana kız dünyaya gelmemiştir. Dünya kadınlarının hanımefendisi Hz. Zehra (s.a) ve Kerbela kahramanı Hz. Zeynep tarih boyunca eşine rastlanmayan örnek bir ana-kızdır.Bu iki yüce kadının üstünlükleri iki yönlüdür.1-Soy bakımından

2-Takva bakımından

Soy bakımından

Soy açısından Hz. Zehra Hatem-ül Enbiya Hz. Muhammed'in (s.a.a) kızı idi. Hz. Zeynep ise vasilerin efendisi, Allah'ın yenilmeyen aslanı Hz. Ali'nin (a.s) kızıdır. Hz. Fatıma'nın annesi müminlerin annesi Peygamberin en sevili eşi Hz. Hatice'dir. Hz. Zeynep'in annesi ise çmmü Ebiha Hz. Zehra'dır. Hz. Zehra (s.a) Peygamberin terbiyesi altında büyümüştü. Hz. Zeynep ise Allah'ın velisi, Hz. Muhammed'in varisi ve nefsi olan Hz. Ali'nin terbiyesi altında büyümüştü. Hz. Zehra'nın Hasan ve Hüseyin adında iki oğlu vardı. İkisi de Allah yolunda şehit oldu. Hz. Zeynep'in de Avn ve Muhammed adında iki oğlu vardı ve her ikisi de Aşura günü canlarını Allah yolunda kurban etti.

Takva bakımından

İlim ve amel, iki kanat gibidir. Bu iki güç kimde daha fazla olursa onun fazileti, büyüklüğü de daha fazla olur. Elbette ilminde bazı dereceler vardır. İlimden maksat İlm'ul-Yakin ve Hakk'ul-Yakin derecelerini kapsayan yakin derecesidir. Hz. Zeynep, (s.a) annesi Hz. Zehra (s.a) gibi yakin'in en üstün derecesinde yer almaktadır.

Ameli güç ise, insanın fiillerinin ilimle olan mutabıktır. Yani ilmin amele dökülmesinde nefsanî olgunlukları ortaya çıkar. çrneğin ibadet ve ubudiyet alanında İlm'ul Yakin'in artması halinde kalbin Allah'a karşı olan tevazu ve huşusu da artacaktır. Hz. Zehra'nın (s.a) ibadeti konusunda bize ulaşan rivayetlerin aynısı Hz. Zeynep için de nakledilmektedir. "Reyahin-i şeria" adlı eserde şöyle nakledilmiştir:"Zeynep, ömrü boyunca gece namazını ve gece uyanıklığını hiçbir zaman terk etmedi.

Hatta on bir Muharrem gecesi tüm o üzüntü ve kedere, bedenindeki eleme, karşılaştığı musibetlere rağmen imam Seccad'ın rivayet etiğine göre o gece namazını kılmaktan geri durmamıştır."İmam Seccad şöyle buyuruyor:"Halam Zeynep, gece namazını oturarak kıldı."Diğer bir rivayetinde ise; "Halam Zeynep, Kerbela'dan şam'a gelinceye kadar bile nafileleri terk etmedi." diye buyuruyor.Yine bir başka rivayette İmam Hüseyin (a.s) kız kardeşi Zeynep'le vedalaşmaya geldiğinde şöyle buyurduğu kaydedilmiştir:"Ey kardeşim, beni gece namazında anmayı sakın unutma!"Sabır, ilmin bir parçasıdır. Sabrında dereceleri vardır. Sabrın yakin derecesi ne kadar çoksa sabır da o denli çoktur.

Hz. Zeynep'in hem ilmi hem de ameli çok yüce bir derecede idi. Hz. Zeynep'te var olan sabrın âlem de bir benzeri yoktur. Hz. Hüseyin'in mukaddes mekânını ziyaret esnasında "Senin taşıdığın sabırdan dolayı semadaki melekler bile hayretler içine girmektedirler." sözünü, Hz. Zeynep (s.a) içinde söylesek yeridir.Hz. Hüseyin'in (a.s) ilahi vazifesi Aşura günü sona erdi. Ya Hz. Zeynep'in görevi? O'nun görevi de Aşura günü sona erdi mi acaba? Onun Aşura'nın akşamı omuzlarında taşıdığı yükü bir düşünün. Gördüğü o sahneler, sıkıntılar, acı ve elemleri bir hayal edin.Aşura'dan bir sonraki gece nasıl bir hengâme ile karşı karşıya idi. Açlık, susuzluk, yağmalama, eziyet, işkence, ıssız bir çölde korkudan sağa sola kaçışan çocukları bir arada tutma çabası kısaca o esaret sahnesini bir tasavvur edin.Evet, Hz. Zeynep'i tüm bu olaylarla birlikte değerlendirin.

Allah, O'na nasıl bir ruhi kuvvet ve iman vermiştir ki ilmin yansıması olan amel, aynı çizgide tezahür etmiştir?Hz. Zeynep'in (s.a) sahip olduğu kalbi iman derecesinde bir benzeri olmadığı için o imanın gerekleri konusunda da benzeri yoktur. Hz. Zeynep'in manevi makamını anlayabilecek kim var?

Hz. Zeynep'te gerçek zühdü arayın

Eğer Hz. Zeynep'in sabrını bir kenara bırakacak olursak, onun başka üstünlüklerini göreceğiz. çrneğin Hz. Zeynep'in zühd'ü. Hz. Zeynep'in zühdü de ameli güce yöneliktir.Gerçek zühd, insanı Allah'tan haricinde her şeyden ve herkesten koparır. Kalbinin ilgisini sadece Allah'a yöneltir.  Allah'ın sevmediği nefsani istek ve arzuları bir kenara iter. "Ben" ve "Benliği" ortadan kaldırır. İlahi olan bir şeyde dünyalık olan şeyleri aratmaz. Tabi burada zahidin dünyayı istememesi anlamında değildir. Dünyayı gerektiği kadarıyla talep etmektir. Zahitlik kalbi bir şeydir, bu ise Allah'tan başka her şeye karşı göz kapamak anlamındadır.Allah'tan başkasına gönül bağlamamak, ahreti dünyaya tercih etmek, Allah için nefsi arzu ve isteklerden vazgeçmektir. Zühdün en yüce makamı, Nübüvvet ve imamet makamına hastır. Yani peygamberlik ve imametin şartlarından biri de zahit olmaktır. Ondan sonraki derecesi Allah'ın veli kulları ve dostlarına yöneliktir. Hz. Zeynep'in manevi makamından bizler pek haberdar değiliz ama sahip olduğu zühd makamından nasıl bir şahsiyet olduğunu anlıyoruz.

Read 99 times