Mescid-ul Aksa'nın Rabbi'nin adıyla.....
İnsanoğlu varolduğundan bu yana hep sınanmıştır.
Bazen ferdi olarak, bazen topluluklar ve kavimler hâlinde sınanmıştır.
Allah u Teâlâ, Ankebut süresi 2. Ayet-i Kerime'de şöyle buyuruyor:
" insanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?"
Ayet-i Kerime'nin devamında şöyle buyuruyor: "Andolsun ki, biz, onlardan öncekileri de sınamıştık. Allah, elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; kezâ O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır."
Yani sınav sonrasında kimin doğru tarafta kimin yanlış tarafta olduğunu da mutlaka ortaya çıkaracağız, buyuruyor Allah-u Teâlâ.
Dünya tarihinde Hz Adem'den (as) Hz. Muhammed'e (sav) kadar tüm ümmet ve kavimler sınava tabi tutulmuş ve tarih sayfalarında her kavim layık olduğu yerde yerini almıştır.
Kimi kaybeden, ziyana uğrayanların, kimi de Hakk'ın Adaletin, kurtuluşa erenlerin safında yerlerini almışlardır.
İslam tarihine baktığımız zaman, Peygamber efendimizin dünyadan irtihalinden hemen sonra İslam ümmeti büyük sınavlara, imtihanlara tabi tutulmuştur.
Bu imtihanlar. Gadir-i Hum ile başlayıp, Sakife ile devam eden sürecin sonunda Cemel, Nehravan , Sıffeyn gibi çeşitli tefrika ve savaşlar ile birlikte Kerbela hadisesi ile hak ile batılın kalın çizgiler ile belirlendiği bir sonuçla karşı karşıya kalmıştır İslam ümmeti.
Öyle ki, bu imtihan müslümanlar arasında
Kur'an'ı Kerim'de sevgisi farz kılınan, İslam Peygamberi'nin (sav) Ehlibeytini kılıçtan geçirip esir etmek kadar ileri gitmiş ve bunu Peygamber efendimizin irtihalinden sadece 50 yıl sonra yapmışlardır.
Bunu yapanlar her müslüman gibi Namaz kılan, Oruç tutan, Kur'an okuyan hafızlar vs. ibadetleri yerine getirenler idi.
Islam ümmetinin büyük çoğunluğu batılı temsil eden Yezid'in yanında yer almış, Hakkı temsil eden,
Hakk'ın kendisi olan İmam Hüseyin'in (as) safında ise bir avuç müslüman yer almıştır.
Batılı temsil edenler sadece Yezid'in yanında savaşanlar değil, sözde iman Hüseyin'in (as) yanında olup, zulme sessiz kalanlar, kalan ömrünü Kabe'nin dibinde kalıp her gün namaz kılıp Kabe'yi tavaf ile cenneti arzulayanlar, itidalli davranmaya çağıranlar da imtihanı kaybedenlerin safında sayılmıştır.
Kerbela'da vurgulanan bariz sözlerden biri
" Kulli arzın Kerbela, kulli yevmin Aşura" yani "her yer Kerbela her gün Aşura" cümlesidir. Buna binaen
bugünün Kerbelası Gazze'dir demekte hiç bir sakınca yoktur!!
Her ne kadar Kerbela'daki zulüm hiçbir zulümle kıyaslanamaz olsa da,
günümüzdeki gasbçı siyonist rejimin Gazze'de yaptıkları zulüm, bütün dünyanın gözü önünde cereyan ederken, dünyadaki bütün insanlık sus pus durumda, gasbçı rejimin aşikar dostlarının yaptıkları destek vs onların fıtratından dolayı normaldir.
Genel anlamda imtihana tabi tutulan tüm insanlık olmakla birlikte, özelde Gazze halkının müslüman olması ve müslümanların kutsal beldesi olan Mescid-ul Aksa'yı, yani müslümların izzetini, onurunu korumaları nedeniyle müslümanlardır.
Gazzeli müslümanlar insanlık dışı bu vahşi yaratıkların zulmünü kendilerine verilen imkanlar ile mukavemet gösterirken satılmış Arap ülkelerinden ümidini kesmiş durumdalar. Onunla birlikte bekledikleri yardım, özellikle müslüman liderliğine oynayan, asırlarca Kudüs'ü yönetmiş Osmanlı Türkiyesinden de maalesef gelmiyor.
Zira Osmanlı Türkiyesi bürokrasi ve diyalog nutukları ile itidalli olmaya davet ederken, İsrail'e giden hiçbir yardımı kesmiyor, engellemiyor bile,
ama çok şiddetli bir şekilde kınıyor tabi....
Güney Afrika kadar bile bürokrasiyi işletemezken,
insanlığın yanında İslam ümmetinin de çıtı çıkmıyor maalesef..
57 islam ülkesi içinde sadece tüm direniş hareketini oluşturan Filistin'deki İslami cihad, Hamas, Lübnan ve Irak Hizbullahı, Haşdi Şabi, Yemen'de Ensarullah ve bunların abisi ve hamisi olan İran İslam Cumhuriyeti'nin dışında hakkın yanında duran dik duruşlu onurlu bir yönetim kadrosu göremiyoruz maalesef.
Evet bu ümmetin çoğunluğu Kerbela'da nasıl zalimin yanında yer aldıysa, bugünde Gazze'de yine gerek sessiz kalarak, gerek sadece kınayarak, gerekse bizzat gasıp rejime destek vererek zalimin yanında zulmün safında yer almışlardır.
İmtihanı kazananlar Kerbela'da nasıl bir avuç müminler idiyse şimdi Gazze'de de kazananlar yine aynı Kerbela ruhunu anlayan müminler olmuştur...
Kerbela ruhu anlaşılmadan Zafer kazanılmayacağı
bir kez daha anlaşılmıştır.!
Gazze sınavında haktan yana saf tutanlara selâm olsun.
Mehmet Yüksek