Ey kalplerimizin takıntısı!
Ey gözyaşlarımızla akan ırmak!
Şimdi yüreklerimizden damla damla kan akmaya başladı berrak suyuna!
Kerbela…
Ey aşkın ateşle yoğrulduğu sahra!
Kalplerimize senden sıçrayan ateş hiç sönmüyor
Öyle bir ateş ki Cehennem narını serinlik ve selamete çevirir!
Kerbela…
Ey kanlı meydan!
Her imanlı yürek sana şah damarından bağlıdır
Kalplerimize aşk akıtmaktasın
Ve biz davan uğruna kanlarımızı pek kıymetsiz görmekteyiz.
Kerbela…
Ey kalplerdeki tatlı sızı
Diller seni anlatmaya aciz
Söz de şiir de tükenir, sen hala taptaze kalırsın
Sen ki kuru toprağından nice mânâ ırmakları akmaktadır.
Kerbela…
Ey kanın kutsallaştığı
Ey canın canana ulaştığı
Ey dinin aşka dönüştüğü
Ey imanın destanlaştığı aşk sahrası!
Kerbela…
Ey dinmeyen sızı
Ey bitmeyen acı
Ey merhemsiz yara
Ey kurumayan kan
Ey sönmeyen alev
Ey sonsuz öykü
Ey duraksız kervan
Ey tarifsiz güzellik
Kerbela…
Ey aşk
Ey gözyaşı
Ey can
Ey canan
Ey kan
Ey Kenan
Ey yol
Ey kervan
Ey su
Ey ateş
Ey barış
Ey savaş
Ey kardeş
Ey bacı
Ey ana
Ey evlat
Ey yara
Ey merhem
Ey dert
Ey derman!
Kerbela…
Ey Kerbela!
Hangi sayfanı açsam
Kalbim titriyor
Kanım coşuyor
Gözyaşlarım revan oluyor…
Hangi sayfandan, hangi satırından başlamalıyım?
Anadan mı oğuldan mı?
Kardeşten mi bacıdan mı?
Babadan mı kızdan mı?
Yetmişlikten mi altı aylıktan mı?
Vefadan mı cefadan mı?
Susuzluktan mı yalnızlıktan mı?
Vedadan mı umutsuzluktan mı?
Oklardan mı kılıçlardan mı?
Kandan mı gözyaşından mı?
Çığlıktan mı naradan mı?
…
Seni en iyi gözyaşları anlatıyor!
Çünkü gözyaşının rengi yoktur!
Acıyı da anlatır aşkı da
Ateşi de anlatır suyu da
Ayrılığı da anlatır kavuşmayı da
Hüznü de anlatır sevinci de
Gülü de anlatır dikeni de
Evet seni Zeyneb’in gözyaşlarına sormalı ey Kerbela!
Kardeşinin ardından bakakalmıştı ya giderken…
Dur demişti, bir kez daha bakayım sana…
Harabede için için ağlayıp sarayda aslan gibi kükreyen Zeyneb!
Sakine’nin minik ellerine sormalı seni
Çaresizliği ve hüznü kucaklayan o minik ellere
Hüseyn’in ayaklarına gitme diye sarılan ellere
O kanlı toprağı başına savuran ellere…
Fırat yolunda düşmüş bir çift uzun kol vardı ya
Seni işte o kollara sormak lazım ey Kerbela!
Hani “sağ kolum kesilse de sol kolumla savunurum dinimi” diyerek
Sol kolunu da, canını da hak uğruna veren kahramanın kollarına…
Ey Kerbela…
Üç gününü anlatmaya üç asır yetmez senin!
Sen bir aşk madenisin tükenmeyen
Sen bir hikmet çeşmesisin kurumayan
Sen canda bir sızısın dinmeyen
Sen bir deryasın sahilsiz
Sen kalpte imansın sarsılmayan!
Kerbela…
Ey Kerbela!
Selam o mübarek toprağına
Selam toprağına dökülen kanlara
Selam üzerinde akan gözyaşlarına
Selam seni kıble edinen tüm gönüllere!