Bismillahirrahmanirrahim
Ramazan ayında eğitim için bütün şartlar hazırdır; en önemlisi ise tuttuğunuz oruçtur.
İnsanın kendisini yetiştirme mevsimi: Bizler ham madde gibiyiz; bu ham maddeyi işleyip güzelleştirerek verimli hale getirirsek hayatımızda yapmamız gereken işi yapmış olacağız. Yaşamın hedefi de budur. Vay olsun, ilim ve amel yönünden kendisinde bir değişiklik yapmayanın haline. Hiç bir değişiklik yapmadan bu dünyaya geldiği haliyle bu dünyadan göçüp giden insanın vay haline, üstüne üstlük hayatı buyunca yaptığı fesadlar, günahlar da onu yıpratmış olacak.
Mümin, bu ham maddeyi işlemek için çaba harcamalıdır, hem de devamlı. Zannedilmesin ki, devamlı uğraşmak mümkün değildir veya fazladır. Bilakis hem mümkündür, hem de aşırı ve fazla değildir. İnsan yasak ve haram olan işlerden kaçınır, ilahi yolda ciddiyetle hareket ederse hedefe ulaşmanın imkan dahilinde olduğunu görecektir. İnsanın kendisini eğitmesi, yetiştirmesi, ham maddeyi işlemesi budur işte. Namazlarda hep “iyyake ne’budu ve iyyake neste'in” söylenmesi, devamlı ruku yapılması, devamlı secdeye kapanıp tesbih edilmesi ve devamlı hamd edilmesinin hikmeti, insanın daimi olarak kendisini yetiştirmesi için çaba harcamasının gerekliliğini gösteriyor.
İnsanın meşguliyetleri; şahsi işler, rızkı kazanmak için çalışmak, sorunlarla boğuşmak gibi işler insanın gerektiği gibi kendisi ile ilgilenmesine engel oluyor. Bundan dolayı Allahu Teala Ramazan ayını kendimizi yetiştirmemiz için karar vermiştir. Bu ayın kadrini bilin, kendinizi eğitmek için devamlı uğraşamıyorsanız en azından Ramazan ayını ganimet bilin.
Ramazan ayında eğitim için bütün şartlar hazırdır; en önemlisi ise tuttuğunuz oruçtur. Bu en büyük ilahi tevfiktir. Tevfik ne demektir? Tevfik, yani Allah’ın insan için en münasib olanı sunmasıdır; Allah orucu farz kılarak bu ayda kendimize eğilmemiz için müsait ortamı oluşturmuştur. Oruc büyük bir nimettir. Mide boştur, oruçlu olduğumuz sürece nefisle mücadele ediyoruz; istediğiniz şeyi yiyip içemiyorsunuz, birçok nefsani istekleri yasaklıyorsunuz. Bu nefisle mücadeledir. Nefis ve heva hevesle mücadele insanın kendisini eğitmesidir.
Ramazan ayı insanın kendisini eğitmesi için çok müsait bir zamandır; Allah-u teala bu fırsatı bizlere sunmuş ki kendimizi eğitelim. Bu ayın saatleri en bereketli vakitlerdir. Bu ayda bir rekat namaz, bir zikir, sadaka vermek, silayı rahimde bulunmak bu ay dışında yapılan bu amellerin kat kat fazlası mükafat olarak insana veriliyor; insana daha fazla maneviyat kazandırıyor.
Kendi doktorumuz olalım: Ramazan ayı insanın kendisini eğitmesi için çok müsait bir ortamdır; bir doktorun, şeker, tansiyon, kolestrol, kemik hastalıkları gibi çeşitli hastalıklara müptela olmuş hastasını tedavi etmesi gibi. Doktor hastalıkları tanıyor ve tedavisini de biliyor. Hastasını tedavi etmek için önce hastalıkları bir kağıda yazıyor, bu hastalıklardan hangisine mübtela olduğunu tesbit ediyor, eğer doktor bazı hastalıkları teşhis edemezse tedavi için vereceği ilaç diğer hastalıklarını azdırabilir ve başka hastalıklara da düçar edebilir. Hastalıkları büyük bir titizlikle yazar, daha sonra hangisinin önemli olduğunu ve öncelik verilmesi gerektiğini tesbit eder ve daha sonra detavisi için ilaç yazar. Hastalıklar için yazacağı ilaca başka hastalıklara zarar vermemesi için dikkat eder.
Siz de kendi doktorunuz olun. Hiç kimse insanının kendisi gibi hastalıklarını teşhis edemez. Bazı hastalıklar vardır ki başkası söylese insanın zoruna gider. Biri bana “sen hesudsun/ kıskançsın” kızarım, başkasının “hesud” demesine insan tahammül edemez. Neden hakaret ediyorsun, diye cevap veririz. Başkasından birşey kabul etmeye hazır değiliz, ama kendi kendimize baktığımız zaman bu hastalığın kendimizde olduğunu görürüz. İnsan hastalığını başkasından saklayabilir ama kendisinden gizleyemez ve kendisini aldatamaz. Öyleyse hastalıklamızı en iyi tesbit edecek kendimiziz. Elinize kağıt kalem alın hastalıkları teker teker yazın; hasud, cimri, başkalarının kötülüğünü isteme, vazifesine itinasızlık, görevini ihmal, kendisinini beğenmek, gurur, tekebbür, mümin ve salihlere suizan vb tesbit ettiğimiz bu hastalıklarımızı Ramazan ayında elimizden geldiği miktarda teker teker tedavi etmeye çalışalım. Eğer bu hastalıkları tedavi edemezsek bu hastalıklar bizi helak edecektir. Cismi hastalıklar menevi ve ruhi hastalıkların yanında naçizdir. Bizi helak edecek bir hastalığın varlığını bize haber verseler ne kadar teleşlanırız, geceleri uykumuz kaçar, en iyi doktorların bulmaya çalışırız, örneğin bedenimizde bir “ur” olsa, onun kanser olma ihtimali ile korkuya kapılırız. Bu dünya hayatı nedir ki, kaç yıl daha kalacağız; beş yıl, on yıl sonunda yine gidiciyiz, bu dünyada ebedi kalıcı değiliz ki. Bedenimizin helak olması, yok olması hakkında bu kadar korkuyoruz.
Manevi hastalıklara düçar olup helak olmayı düşündük mü hiç? Ebedi ilahi azaba düçar olmak, ebedi saadet hayatından mahrum olmak, Allah’ın bizler için hazırlamış olduğu maddi ve manevi lezzetlerden mahrum kalmak... Kıyamet gününü düşünün, bu dünyada işyerinde, bölgemizde beraber olup muaşeret ettiğimiz insanlara yüce makamlar verildiğini göreceğiz, onları cennete götürecekler, cehennem azabından uzaklaştıracaklar ama bizler kendimizi eğitmediğimizden, bir anlık gafletimizden dolayı bütün o nimetlerden mahrum kalacağız. “Sen onları, gaflette oldukları ve iman etmedikleri bir halde işin bitmiş olacağı hasret/ pişmanlık günü hakkında uyar” ayetinin belirttiği gibi o gün iş işten geçmiş olacak. İnsan pişman olacak ama fayda sağlamayacak bu pişmanlığı.
Kardeş ve bacılarım! Eğer kendimizi eğitmezsek bedbaht olacağız; yüzkaralığı, mahrumiyet, Allah’ın gözünden düşmek, manevi makamlardan uzak kalmak, ilahi ebedi nimetlerden mahrum ve eli boş kalmak. Öyleyse kendimize gelelim, Ramazan ayı iyi bir fırsattır, ahlak kitapları elimizde var, okuyalım, ama önemli olan insanın heva hevesini kontrol etmesi ve ona hakim olmasıdır.