Şaban ayı müjde ayıdır, mutluluk ayıdır, istiğfarla, dualarla, yakarışlarla kalpleri arındırma ve kalpleri aydınlatma ayıdır. Mübarek Ramazan ayının sonsuz bereketlerine girmeye hazırlanma ayıdır.
-“Allah’ım eğer Şaban ayının geçen günlerinde bizi bağışlamadıysan kalan günlerinde bağışla.” Kalan bu birkaç günü değerlendirelim, belki Allah-u Teâlâ bize lütuf ve inayette bulunur.
-Her yeni parlamentonun oluşumu yeni umutlar taşır ve ülke için değerli ve istifade edilebilir bir sermayedir ve ülkenin siyasi ve sosyal mecmuasının damarlarında akan kan gibidir.
-Yeni milletvekilleri milletin ağzının tadının ve ülkenin siyasi atmosferinin bozulmamasına dikkat etmelidir.
-Yeni parlamentonun tadını bozabilecek şey, düşmanın bölücü, kavgaya ve düşmanlığa sebep olacak sözleridir. Çok dikkatli olmalısınız.
- Uzmanlar Meclisi seçiminde İslam Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden gafil olmamalıdır.
-Uzmanlar Meclisi en önemli işlerden sorumludur. Rehberliği belirlemek ve rehberliğin vasfını korumaya özen göstermek, İslam Cumhuriyeti'nde İran toplumunun yönetilmesinde belki de en büyük görevdir. Uzmanlar Meclisi, yapacağı seçimlerde İslam Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden gafil olunmamasına dikkat etmelidir ve İslam Cumhuriyeti'nde bu ilkeler mutlak ve değişmezler arasındadır.
- İslam Cumhuriyeti'nin bazı kişilerle mücadele etmesi zulümle mücadeledir, istikbarla mücadeledir işgalle mücadeledir. Neden falan ülkeye karşısınız diye sorulmasın. Hükümetlerle, ülkelerle, milletlerle bireysel olarak herhangi bir kavgamız yok. Biz zulme karşıyız, biz istikbara karşıyız, biz işgale karşıyız, biz bugün Gazze'de şahit olduğunuz olaylara karşıyız.
-Toprağın asıl sahibi olan bir millet, evinde, toprağında o kadar büyük bir zulme maruz kalıyor ki, eşi, çocuğu, ailesi, evi, altyapısı, malı canice ve barbarca yok ediliyor ve ülkeler bunu izliyor ve buna karşı çıkıp engellemedikleri gibi hatta bu zulme yardım ediyorlar. Amerika yardım ediyor, İngiltere yardım ediyor, diğer bazı Avrupa ülkeleri yardım ediyor. Bizim kastettiğimiz şey bu. Biz buna karşıyız.
-İslam Cumhuriyeti'nin doğuşu küresel bir etki yarattı, deprem yarattı, küresel bir olaydı. İmam'ın (r.a) liderliği ve ülke genelinde İran halkının cesareti ve fedakârlığı, dünyada iki cephe yaratan bir olay meydana getirdi. Cephelerden biri, liberal demokratik yaklaşıma bağlı demokrasilerin cephesiydi.
-Diğer bir cephe de din ve İslam ile bağlantılı cumhuriyetçilerin cephesiydi. İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşundan önce bu iki cephe mevcut değildi.
-Bu uyumsuzluğun sadece dine bağlılık meselesinden kaynaklandığını düşünmemek gerekir. Batı ana akım demokrasisinin bu kesimi, önerilen bu yeni modelin kendi temel çıkarlarına ve belki de nihai olarak kendi varlığına aykırı olduğunu düşünüyordu.
-Bu muhalefet ve ciddi çatışmanın nedeni, liberal demokrasi ve bu mantık ve vizyona dayalı yönetimlerin özünde istikbar, saldırı ve işgal olmasıdır.
-Dini demokrasinin oluşmasıyla ortaya çıkan karşıt cephenin en önemli meselesi bu olaylarla karşı karşıya kalmaktır. Yani zulümle, istikbarla ve tehditle mücadele etmektir. Yani din ve İslam esası üzerine kurulan bir hükümetin temel görevi, zulüm etmemek ve zulme maruz kalmamaktır.
-İstikbarla mücadele bayrağını her zaman dalgalandırmalıyız. Hiçbir dönemde istikbarla mücadele bayrağının İslam Cumhuriyetinin elinden alınmasına izin vermemeliyiz. Öncü olmalı, öncülük etmeli ve bu bayrağı her geçen gün daha geniş bir kesime ve daha yükseğe taşımalıyız.