Alptekin Dursunoğlu’yla söyleşi Türkiye İran’la birlikte olsaydı Suriye olaylarını engelleyebilirdi

Rate this item
(0 votes)

FHA özel- Suriye’de Suriye ulusal Konseyi Katar-ABD ve Ankara ekseninde bir yönetim oluşturulmak isteniyor.

Beyan Eğitim ve Yardımlaşma Derneğinin hazırlamış olduğu “Ortadoğu” konulu seminerde konuşmacı olarak yazar Alptekin Dursunoğlu katıldı. “Arap Baharı, Suriye Olayları ve Türkiye” konulu seminerinde çok sayıda dinleyici katıldı. Ortadoğu ve İsrail ilişkileri üzerine yayınlanmış “Stratejik İttifak” ve “Dördüncü Dünya Savaşı” “Suriye’de elde var sıfır” ve Ortadoğu” kitapları olan Alptekin Dursunoğlu, son dönemde ulusal medyada Suriye Olayları konusunda yaptığı yorumlar ve yazdığı yazılarla dikkat çekmektedir. İşte Seminerde Arap Baharı ve Suriye Olayları ekseninde siyasal analiz yönteminin temelleri üzerinde yoğunlaşan Alptekin Dursunoğlu’nun dikkat çeken konuşması:

İsrail Filistin’i vurduğu zaman Arap baharı toplanmayı başaramadı

Alptekin Dursunoğlu, “Arap birliği dediğimiz örgüt sözde Filistin meselesi için kurulan bir örgüttür. Ama şimdiye kadar Arap birliğinin girişimine tanık olmuş değiliz diyerek, 2008 yılında İsrail Gazze’yi 22 gün mezbahaya çevirdiği dönemde Arap birliği toplanmayı başaramadı. İsrail’in en son sekiz günlük Filistin saldırısında Arap birliği dört gün sonra dışişleri düzeyinde toplandı. Ama bu Arap birliği Suriye konusunda aslan kesildi” dedi.

Arap baharı Suriye üzerinden insanların duygularına hitap ediyor

Alptekin Dursunoğlu, seminerine genelde Arap Baharı özelde Suriye olayları üzerinde yapılan eksik siyasal analizlerin akla değil duygulara hitap ettiğini, kitlesel olarak kamplaşmaya yol açtığını ifade etti. Bu noktada siyasal analizin temel basamaklarını ifade eden Dursunoğlu, siyasal analizin birinci aşamada nesnel veri toplama aşamasıyla başladığını, bu aşamanın anlama aşaması olarak isimlendirildiğini ifade etti. İkinci aşamada anlaşılan olgunun çeşitli parametrelerle yorumlanmasına dayalı açıklama aşamasının olduğu ifade edildi. Son aşamada ise anlaşılan ve açıklanan olgu üzerinden propagandanın yapıldığı yönlendirme aşamasının geldiği vurgulandı.

Türkiye’deki Arap baharı bir kısır döngüdür

Dursunoğlu, Türkiye’de son dönemde Arap Baharı ve Suriye Olayları üzerinde yapılan siyasi analizlerin ilk iki aşamadan yoksun bir şekilde yapıldığını ya da bu iki aşamanın çok zayıf bırakıldığını ifade etti. Dolayısıyla nesnel verilerin azlığı, yanlılığı ile değerlendirme kullanılacak parametrelerin sınırlılığının siyasal analizleri bir kısır döngüye sürüklediğini belirtti.

Dursunoğlu, Arap Baharı tanımlamasını mercek altına alıp, bu tanımlamanın kendi içinde bir yönlendirme barındırdığından bahsetti. “Bu tanımlamanın ilk bölümünde nesnel bir veri sunulurken, ikinci bölümünde ise, sübjektif bir yorumlamada bulunulmaktadır” dedi. İkinci bölümde verilen bahar kavramının henüz sonuçlanmamış üç ülkedeki isyanları da içine alan olumlu bir sonuç duygusunu oluşturduğunu ve yönlendirme barındırdığını belirtti. Dursunoğlu, seminerinin bundan sonraki kısmında batı kavramsallaştırması olarak belirttiği bu tanımlama yerine “Arap İsyanları” kavramını kullandı.

Türkiye isyancıları destekledi

Dursunoğlu, Türkiye’nin Suriye olayları bu hale gelmemişken, İran ile birlikte hareket ettiğinde Beşşar Esad’ı rahatlıkla reform hareketleri için ikna edebilecek durumda olduğunu ifade eden Dursunoğlu, Türkiye’nin mevcut konumunun avantajını kullanamadığını ve isyancıları desteklemeyi tercih ettiğini, belirtti. Bu durumunda Suriye yönetimi ile Ankara’nın arasını tamiri zor bir biçimde bozduğunu belirtti.

Ankara’nın İsrail karşıtı söylemleriyle Arap sokaklarını hedef alırken, İsrail’le fiili ilişkilerini hiç aksatmadığını ifade etti. Askeri ticaretle ilgili anlaşmaların durdurulmasının bir anlam ifade etmediğini çünkü F-16’lar dahil olmak üzere ordudaki pek çok modernizasyon anlaşmalarının bu tarihten öncesinde bitirilmiş olduğunu ifade ederek hükümetin bu noktada bir göz boyama hamlesi yaptığını savundu.

Suriye’de ABD- Katar ve Ankara eksenli bir yönetim oluşturulmak isteniyor

Libya isyancıları bir halk tabanına hitap etmedikleri için tamamen dış müdahale desteği ile Libya Kaddafi yönetimi, devrilmek istenmişti. ABD ve Batı Tunus ve Mısır’da kontrol edemedikleri, kendilerinden bağımsız başlayan isyan hareketlerini Libya ile kontrol altına almış olacaklardı. Bununla birlikte, Bahreyn’de sadece meşruti monarşi isteyen el-vifak hareketinin taleplerine karşı, Suudi Arabistan destekli olarak bastırılmaya çalışıldığı görüldü. Suriye’de ise Libya’dakine benzer bir model uygulanmaya çalışıldı. Suriye ulusal Konseyi Katar-ABD ve Ankara ekseninde oluşturuldu.

Read 1644 times