2016 Yılı Hac Mesajı

Rate this item
(0 votes)
2016 Yılı Hac Mesajı

Hac merasiminin başlaması ve hacıların Mekke’de bir araya gelmesiyle birlikte İmam Hamenei dünya Müslümanlarına hitaben önemli bir mesaj yayınladı.
 
  
Dünya genelindeki tüm Müslüman din kardeşlerim!

Hac mevsimi Müslümanlar için, tüm beşeriyetin gözünde onur ve ihtişam mevsimi,  yaratanın karşısında gönüllerin nuraniyeti ile huşu ve yakarış mevsimidir. Hac, kudsi, dünyevi, ilahi ve insani bir farizedir. 

Bu emsalsiz farizede zaman ve mekan güvenliği, aşikar ve parlayan bir yıldız misali, insanların gönlüne huzur verir ve hacıları sultacı zalimlerce sürekli tüm beşeriyeti tehdit eden güvensizlik etkenlerin kuşatmasından dışarı çıkarır ve belli bir dönem için ona güvenliğin lezzetini tattırır.

İslam dininin Müslümanlara hibe ettiği İbrahimî Hac, izzet, maneviyat, vahdet ve ihtişam mazharıdır. İslam ümmetinin azametini ve onların sonsuz ilahi güce dayandıklarını düşmanların ve kötü niyetlilerin yüzüne vurur . Uluslararası zorbaların ve kabadayıların beşeri toplumlara fesat ve aşağılama ve istizaf bataklığınden mesafeli durduklarını ortaya koyar. Hac müşriklerden beraat ve müminlerle kardeşlik ve vahdet konumudur.

Hac farizesini bir ziyaret- seyahat seviyesine indirgeyen ve mümin ve inkılapçı İran milleti ile kin ve düşmanlıklarını “Haccı siyasileştirme” başlığı altında gizleyenler, büyük şeytan Amerika’nın çıkarlarının tehlikeye girmesinden tir tir titreyen alçak ve hor şeytanlardır. Bu yıl İranlı cesur ve mümin hacıların sevdikleri evin yolunu kapatan Suud elebaşıları, zalimane iktidar tahtında bekasını, küresel müstekbirleri savunmakta ve siyonizm ve Amerika ile ittifak kurmakta ve onların isteklerini yerine getirmekte gören ve bu yolda hiç bir ihanetten çekinmeyen yüzü kara sapkınlardır.

Bugün korkunç Mina hadisesi üzerinden yaklaşık bir yıl geçmektedir. Bu hadisede bir kaç bin insan bayram günü ve ihram içinde güneşin altında ve susuz kalan dudaklarla mazlumane hayatını kaybetti. Bundan kısa bir süre önce Mescid-i Haram’da bir grup insan ibadet ve tavaf ve namaz sırasında kana bulandı. Suud elebaşıları her iki hadisede suçludur. Bu, tüm görgü tanıkları ve gözlemciler ve teknik uzmanların üzerinde görüş birliğine vardığı bir konudur; hatta hadisenin kasıtlı olduğu da bazı kanaat önderlerince gündeme getirilmiştir. Kurban bayramında büyük bir şevk ve müştak gönüller ve zikir ve ilahi ayetleri fısıldayan dilleri ile yarı canlı yaralıların kurtarılmasında sergilenen müsamahakarlık ve gecikme de, kati ve kesindir. Suud rejiminin taş kalpli ve cani adamları onları da hayatını kaybedenlerle birlikte kapıları kapalı konteynerlere hapsettiler ve yardım veya tedavi yerine ve hatta susamış dudaklarına biraz su ulaştırma yerine onları şehit ettiler. Binlerce aile çeşitli ülkelerden sevdiklerini kaybetti ve milletler yasa boğuldu. İran İslam Cumhuriyeti’nden de yaklaşık 500 hacı şehitlerin arasındaydı. Ailelerin yüreği hâla yaralı ve yaslı ve millet hâla üzgün ve öfkelidir.

Ancak Suud elebaşıları özür dilemek, pişmanlığını ifade etmek ve bu korkunç hadiseye doğrudan sebebiyet veren suçluların hakkında yargı sürecini başlatmak yerine, büyük bir utanmazlık ve küstahlık örneği sergileyerek, hatta İslamî uluslararası gerçekleri araştırma heyetinin kurulmasından bir kaçındılar ve sanık koltuğuna oturmak yerine, davacı konumuna geçtiler. İran İslam Cumhuriyeti ve küfür ve istikbarla mücadele yolunda İslam’ın dikilen her bayrağına karşı eski düşmanlıklarını daha büyük bir habaset ve alçaklıkla aşikar ettiler.

Suud rejiminin propaganda makinesi, siyonistlere ve Amerika’ya karşı davranışları İslam dünyasının büyük ayıbı olan politikacılarından, açıkça kitap ve sünnete aykırı bir şekilde fetva veren ve haram yiyen ve muttaki olmayan mütfülerine kadar ve hatta meslek vicdanı bile yalan üretmelerine ve yalan söylemelerine engel olamayan medyadaki ayak takımına kadar, bu yıl İranlı hacıların Hac farizesinden mahrum bırakılmalarından İran İslam Cumhuriyeti’ni sorumlu tutma yönünde beyhude bir telaş içindedir. Tekfirci ve şer örgütleri kurarak onları donatan fitneci hükümdarlar, İslam dünyasını iç savaşlara ve masum insanların katliamına veya yaralanmalarına sürükleyen ve Yemen ve Irak ve Suriye ve Libya ve diğer bazı ülkeleri kana bulayanlar, siyonist işgalci rejime dostluk eli uzatan ve gözlerini Filistinlilerin çektikleri acı ve musibetlere kapatan ve zulüm ve ihanet çemberlerini Bahreyn’in kentlerine ve köylerine kadar yayan Allah’tan habersiz politikacılar, Mina’da o büyük faciayı yaratan ve Haremeyn hademeleri adı altında ilahi güvenli mekanın hürmetini kıran ve Rahman Allah’ın misafirlerini bayram gününde Mina’da ve daha önce de Mescid-i Haram’da kurban eden dinsiz ve vicdansız hükümdarlar, şimdi Hac farizesinin siyasileştirilmemesi hususunda dem vuruyor ve başkalarını kendilerinin işlediği veya sebebiyet verdikleri büyük günahlardan sorumlu tutuyor. Onlar Kuran’ı Kerim’in aydınlatıcı beyanının tam olarak yaşayan örneğidir. Allah Kuran’ı Kerim’de şöyle buyurur:

“Bir işe koyuldu mu yeryüzünde çalışır çabalar, orayı bozmak, ekini, soyu sopu helâk etmek için uğraşır. Allah’sa fesadı sevmez.Ona, Allah’tan sakın, kork dendi mi suçla, günahla ululanmaya girişir. Cehennem gelir onun hakkından. Orası, gerçekten de ne kötü, ne pis yataktır.” (BAKARA-205/206)

Bu yıl yine bize ulaşan raporlara göre, İran ve diğer bazı milletlerin hacılarının engellenmesinden başka, bazı ülkelerin hacılarını da Amerika ve siyonist rejimin casusluk örgütlerinin yardımı ile anormal kontrollerin çemberine aldıkları ve ilahi güvenli evi, tüm hacılar için güvensiz hale getirdikleri anlaşılıyor.

İslam dünyası, devletlerinden Müslüman milletlerine kadar, Suud elebaşılarını tanımaları ve onların rezil ve imansız ve maddi ve bağımlı mahiyetlerini doğru biçimde anlaması gerekir; İslam dünyasında işledikleri cinayetleri yüzünden onların yakasını bırakmaması gerekir; Allah’ın misafirlerine yönelik zalimane davranışları yüzünden Haremeyn-i Şerifeyn’in ve Hac farizesinin yönetimi için temelli bir çare bulması gerekir. Bu görevde müsamahakar davranmak, İslam ümmetinin geleceğini daha büyük sorunlarla karşı karşıya getireceği kesindir.

Müslüman din kardeşlerim! Bu yıl İranlı ihlaslı ve müştak hacıların Hac merasimindeki yeri gerçekten boştur, fakat onlar kalpleri ile hazırdır, dünya genelinden gelen hacıların yanındadır, onlar için kaygılanmaktadır ve şu putperest melun şecerenin onlara zarar vermemesi için dua etmektedir. Siz de İranlı din kardeşlerinizi dualarınızda ve ibadetlerinizde ve münacatlarınızda yâd edin. İslamî toplumlardan sıkıntıların bertaraf edilmesi, müstekbirlerin, siyonistlerin ve onların uşaklarının elinin İslam ümmetinin başından kesilmesi için dua edin.

Bendeniz geçen sene Mina ve Mescid-i Haram’da şehit düşenleri ve 1986 Mekke şehitlerini saygı ile anıyor ve yüce Allah’tan (cc) onlara mağfiret, rahmet ve yüksek dereceler talep ediyorum ve Hz. Bakiyatullah Azam’dan onu selamlayarak o büyük insanın müstecap olan duasını, İslam ümmetinin yücelmesi ve Müslümanların düşmanların fitne ve şerrinden kurtulmasını talep ediyorum.

Seyyid Ali Hamenei

2 Eylül 2016

Read 2588 times