Irak, Suriye ve Lübnan’dan son haftalarda gelen haberlere göre, IŞİD terör örgütünün ağır yenilgiler aldı ve birçok bölgede IŞİD unsurları kendi güçlerini geri çekmek zorunda kaldı. Söz konusu ülkelerden alınan haberler uyarınca, IŞİD’ın ileri gelen elebaşının ise yaralanıp helak olduğu anlaşılıyor. IŞİD’ın elebaşı Ebubekir Elbağdadi veya Avad İbrahim Ali Elbedri Elsamerai’nin görüntüsünün geçenlerde Musul’daki bir camide konuştuğu vakit yayınlanması, farklı bir şekilde yankı uyandırdı.
IŞİD terör örgütünü ortaya çıkaranlar bu şeytani plana dayanarak Ortadoğu bölgesi için şom planları hayata geçirerek bu grubun elde ettiği ilerlemelerden dolayı sevince kapılıp riyakârca IŞİD’ın süper güçlerin hedeflerini yerine getirdiğinin propagandasını yaptılar. Buna karşı bölge halkından birçoğu özellikle Müslümanlar, bu terör örgütünün cinayetkâr girişimleriyle İslam’ın çehresini zedelemek ve bölge güvenliğini tehlikeye düşürmekle meşgul olmasından kaygı duymaktadır.
Artık hemen hemen herkes ortaya çıkarılan bu şom planın bölge güvenliğinin tehlikeye girmesi hedefiyle hayata geçirilip bununla mücadele edilmesi zaruretinin farkına vardılar. Kısa bir zaman içerisinde IŞİD terör örgütünün adı öyle kötüye çıkmıştır ki, hatta bu grubu ortaya çıkaran ülkeler ve bu ülkeleri himaye edenler terör örgütlerini desteklediklerini gizlemeye kalktılar ve bu cinayetkar örgütle irtibat halinde olduklarını inkâr etmeye kalkıştılar. IŞİD ve bu baş belası terör örgütünü destekleyenleri ümitsizliğe sürükleyen tek şey, Sünniler ve Şii mezheplerine mensup olanların hemen hemen tamamının IŞİD ve diğer terör örgütlerinden nefret ettikleri gerçeğidir. Hiç kuşkusuz Siyonistler müstebid ve sultacı güçlerin yoğun yardımlarını arkasına alarak IŞİD terör örgütünü geniş bir şekilde destekleyerek, kendi şom hedeflerini hayata geçirmekle bölge ülkelerini kandırmaya çalışıyorlar.
IŞİD terör örgütünün ortaya çıkmasının temelinde, İslam’ın çehresinin kötüye çıkarılması, Müslümanlar arasında mezhep kavgası ve onlar arasında ihtilaf çıkarmak ve Siyonistlerin varlığını pekiştirmek olduğu yatmaktadır. Gerçek olan şu ki, Siyonistler ve sömürgeci devletler uzun yıllar boyunca özellikle eski Sovyetler birliğinin çöküşünden sonra, İslam’ın kendi şom emellerinin yürütülmesinde en büyük engel olduğunu vurguladılar. Aynı güçler İslam ve Müslümanlara darbe indirmek için hiçbir eylemden geri kalmadılar. İslam ve Müslümanların çehresine darbe indirmenin sultacı ve hegemonyacı devletlerin asıl hedefleri olduğu anlaşılıyor.
IŞİD terör örgütünün işledikleri korkunç ve tüyler ürpertici cinayetlerle ilgili görüntülerin defalarca yüksek kaliteyle yayınlanması, Allahu Ekber ve Lailaha İllallah sloganlarının terör örgütü üyelerince işlenen cinayetler sırasında haykırılması tesadüfî olmayıp, üstelik önceden öngörülen bir olaydır. Aslında bu eylem İslam’ın pak çehresini kirletmek ve Müslümanları terörist göstermek amacıyla yapıldığı gözlerden kaçmamakta. Siyonistler ve bu rejimin hamilerinin İslam’a karşı kin ve nefretlerini gözler önüne sermek ve dünya siyonizminin yürüttüğü girişimlerine aykırı hareket eden Müslümanlardan intikamlarını almak için ellerinden gelen her girişime kalkışmaktadır. IŞİD terör örgütünün savunmasız milletlerle özellikle Müslümanlarla en feci ve korkunç yöntemlerle savaştığı bir ortamda, bu terör çetesinin soykırımcı İsrail rejimini zerre kadar tehdit etmediği, üstelik yaralanan IŞİD unsurlarının bile Siyonist rejim hastanelerinde tedavi altına alındıkları dikkat çekmekte. Siyonistler ve bu gasıp rejimin hamilerinin IŞİD terör örgütünün girişimlerine yönelik tepkileri çok ilginç olup, bu örgütün onlar tarafından geniş bir şekilde desteklendiği gerçeği ortaya çıkıyor. Soykırımcı rejim İsrail elebaşları ise IŞİD ile bağlantılarını gizleyerek bu rejim yetkililerinin farklı zamanlarda IŞİD ile hiçbir sorunları olmadığını itiraf ettiler. Üzüntü verici olan olay şu ki, bazı İslam ülkeleri liderlerinin bu kirli oyuna katılarak kendi ülkeleri milletleri için yüzkarası sayıldıkları ve Müslüman milletlerin haysiyeti ve şerefiyle oynadıkları gerçeği ortaya çıkıyor. Arabistan, Katar ve Türkiye’nin Siyonistler ve sömürgeci ülkelerin IŞİD gibi terör örgütlerinin ortaya çıkarılmasında öncü rol oynadıkları ve ortaklık ettikleri bildiriliyor. Bu ülkeler IŞİD kılıfıyla kendi şom hedeflerine ulaşmak ve Siyonist karşıtı cepheye karşı direnmeyi başardıklarını zannediyorlar, ancak bunda asla başarı elde edemedikleri gerçeği ortaya çıkıyor. Siyonistlerin uykularını bozan şey, son günler ve haftalarda Irak, Suriye Lübnan ve ayrıca IŞİD ile mücadele cephelerinde meydana gelen olaylardır. Halkın, terör örgütleri ve özellikle IŞİD terör örgütüne karşı ayaklanması önemli bir gelişme sayılıp bölge milletlerinin terörizm ve tekfircilerin şerrinden kurtulmaları olan bu sürecin umut verici neticelerine tanık olmaktayız. Tekfirciler ve onların başındaki IŞİD terör örgütünün Suriye, Irak ve Lübnan’da ağır yenilgileri tatmasının ardından şimdi de terörizmin kemiklerinin kırılma sesi halka duyurulmakta ve bu şom fenomen olan terörizmin yok olmaya yüz tüttüğü gerçeği ortaya çıkmaktadır. Hali hazırda IŞİD’in yok olmaya yüz tuttuğu ve bu örgütü yaratan ülkelerin bu akımdan uzaklaşmaya başladığı anlaşılıyor. IŞİD terör örgütünün yenilmesi bu doğrultuda var olan komploların tamamen yenilmesi manasında değildir. IŞİD örgütünün ortaya çıkarılmasında uzun yol kat edilen bir düşüncedir. Pakistan, Afganistan ve Orta Asya, Afrika ve Arap dünyasında taraftar kitlesine sahiptir. Bu şartlarda İslam dünyasındaki âlimler ve İslam toplumları öncülerinin terör örgütleriyle mücadele edilmesi yönündeki faaliyetleri büyük öneme haizdir. İslam ülkelerinin yöneticileri Müslümanları tekfirci grupların yarattıkları tehlike ve komploları ve bu fenomenin İslam ile tezat halinde olduğu konusunda uyarmaları gerekiyor.