Ehlibeyt Alimleri Derneği-EHLADER Genel Sekreteri Kadir Akaras, Tv on4'de Cuma günleri ana haber bülteninden sonra yayınlanan 'Haftanın Yorumu' programında gündemi değerlendirdi.
Kadir Akaras, Suriye'de bir haftadır uygulanan ateşkes, Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerinin Hizbullah Hareketi'ni 'terör örgütü' ilan etmeleri ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun İran ziyareti gibi gündemin önde gelen haberlerini 'Haftanın Yorumu' programında analiz ederek, değerlendirdi.
Terör örgütlerinin saldırılarına rağmen Suriye'de kısmen ateşkesin uygulandığını belirten Akaras, "Suriye bölgemizin 5 yıllık kanayan yarası. Birinci derecede Türkiye'yi de ilgilendiriyor, çünkü yanı başımızda. Çok acımasız bir savaş, aslında teröre karşı bir savaştır bu. Bu konu bölge ülkelerini, Irak, Lübnan, İran, Arabistan ve İsrail kısaca bölgeyi ve bütün dünyayı ilgilendiren bir alan. Suriye, uluslararası bir arena haline dönmüş durumda. Suriye'deki vekaletler savaşında terör örgütleri ciddi kayıplar vermeye başladı ve ateşkes daha ciddi olarak gündeme alındı. Ateşkeste bir tarafta devlet bir tarafta da terör örgütleri var. Meşru hükümete karşı silahlı mücadele verenler terör örgütüdür demiştik. Ateşkeste müzakere masasında bazı gruplar terör örgütü olarak açıklanırken bazıları da bunun dışında tutuldu. Haberlere bakılırsa birçok örgütle hükümet arasında anlaşmalar yapıldı ve silah bırakıldı. Cumhurbaşkanı Beşar Esad'da genel af çıkardı." açıklamasında bulundu.
Ateşkes bu şekilde devam ederken "bundan rahatsız olanlarda var" diyen Akaras, "Kaybeden taraflar, özellikle Nusra, IŞİD ve benzeri terör örgütlerini destekleyenler bu ateşkesten rahatsızlıklarını diplomatik bir dille dile getirdiklerini görüyoruz. Rusya ve ABD arasında varılan anlaşma ve Suriye'nin ikna edilmesi ve terör örgütlerinin bu ateşkes dışında tutulması saha açısından önemli gelişmelerdir. Yakın bir gelecekte Suriye'de ciddi bir rahatlama olacağını görüyoruz." dedi.
Suriye'deki bu gidişatın iyi yönde olduğunu belirten Akaras, "IŞİD ve Nusra gibi terör örgütlerinin ateşkes dışında tutulması, uluslararası camiada bir rahatlamayı getirdi. Türkiye ve Suudi Arabistan içinde bu önemli. Çünkü, adı sayılan bu ülkeler uluslararası camia tarafından sayılan örgütlere destek iddiası ile suçlanıyordu. Suriye'deki ateşkes nedeniyle Türkiye'de sınırlarını daha iyi kontrol edecek. Bu teröristler dış ülkelerden gelen kişiler. 80 ülkeden 360 bin tekfirci militanın Suriye'de olduğu belirtiliyor. Türkiye'den giden militan sayısı ise 25 bin olarak belirtiliyor. Bu militanlara katşı uluslararası arenada ülkeler değişik güvenlik tedbirleri almaya başladı. Ateşkesin tarafı hükümettir. Düne kadar hükümeti meşru kabul etmediklerini söyleyen taraflar (Türkiye'de dahil) bugün ateşkesin tarafı olarak hükümeti kabulleniyorlar. Fakat bölgedeki fitne bitmiyor. Savaş bitse de bölgede yeni sorunlar, Irak'ta, Türkiye'de sorunlar yaşanacak. Ama bir şekilde sükûnete doğru hızlı adımlar atılıyor." İfadesini kullandı.
Diğer önemli bir gündem ise Körfez İşbirliği Ülkeleri'nin Lübnan2daki Hizbullah Hareketi'ni "terör örgütü" olarak kabul etmesi konusu var. Akaras, "Hizbullah kurulduğu günden beri, kendi ülkesine karşı herhangi bir eylemi söz konusu değil. Hizbullah, Lübnan ordusu ile birlikte yıllarca Lübnan'ı işgal eden işgalci, terörist, gasıp İsrail'e karşı savaşan bir gruptur. Bizde nasıl halk köy korucusu şeklinde ordu ile beraber teröre karşı savaşıyorsa, Lübnan'da da Hizbullah halk olarak ordunun yanında İsrail'e karşı savaşan, siyasi parti olan ve mecliste milletvekili olan, hükümet içinde de bakanı olan ve işgale karşı direnen bir gruptur Hizbullah. 1967'den beri işgalci İsrail'e karşı Arap ve İslam dünyasında da şimdiye kadar devletlerin yapamadığını başaran bir tarihi yaşatmıştır. Hizbullah özellikle 1982'den sonra sürekli İsrail'e yenilgi tattıran ve Lübnan'ı işgalden kurtaran bir harekettir Hizbullah. Bundan dolayı Lübnan içinde Sünni, Marunİ, Dürzi, Hristiyan hangi grup, topluluk, etnik yapıyı dikkate alırsanız alın, hepsinin içinde Hizbullah sempatizanı vardır. Hizbullah'ın içerisinde bu gruplarda vardır. Hizbullah, Lübnan'da bir şekilde ordunun yardımcısıdır. Halktan alınan destek ve Lübnan hükümeti içinde resmiyeti olan bir yapıdır bu. Hizbullah hakkında, terör eylemi yaptığına dair bir belge bilgi yoktur. Hizbullah da açık bir şekilde bizim savaşımız İsrail ile diyor." dedi.
Hizbullah'ın Suriye'ye giriş meselesine de değinen Akaras, "Oradaki tekfirciler sadece Suriye ile kalmadı, Irak, Ürdün, Lübnan'a da saldırılar düzenledi. Hizbullah ise Suriye ile Lübnan'ın sınır bölgesi olan Kalamun bölgesinde tekfircilere karşı mücadeleye başladı. Bu sınır hattı korunarak kendisine gelecek tehlikelerden korunmaya çalıştı ve Lübnan ordusu ile bu bölgede güvenliği sağlamaya çalıştı. Kalamun'daki varlık sebebi de budur. Burada da Suriye hükümeti ile beraber hareket ediyor. Yani Hizbullah Suriye'ye hükümetin bilgisi ve onayı ve daveti ile girmiştir." açıklamasında bulundu.
Akaras, "Körfez ülkeleri ve özellikle Suudi Arabistan'ın Yemen'de, Suriye'de ve Lübnan'daki yenilgileri, Suudilerin Lübnan ordusuna yapılan yardımların kesilmesine sebep oldu. Suudiler kendi üzerinde bulunan terör örgütlerini destekliyor ithamından da kurtulmak amacıyla, aslında psikolojik savaş sonucunda Hizbullah'ı terör örgütü olarak itham etti. Bu Hizbullah'ı etkilemez." dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun İran'a ziyareti konusuna da değinen Akaras, "İki komşu ülkenin arasında ciddi bir sorun yoktur. Her zaman bir açık kapı vardır. Fakat son zamanlarda özellikle Suriye ve Irak üzerinden siyasi anlamda ciddi görüş ayrılıkları söz konusu. Suriye'de İran farklı bir yerde duruyor, Türkiye farklı bir yerde duruyor. Irak'ta, Bahreyn'de, Yemen'de aynı şekilde. Ortadoğu'nun genelinde farklı cenahlarda duruyorlar. Büyük devletlerde bu gibi durumlar ortak çıkarları kenara atmaya sebep olmaz. Türkiye ve İran'ın bölgede ve dünyada ortak çıkarları söz konusu. Bunu hem İran biliyor hem Türkiye biliyor. İran üzerindeki yaptırımlar kalktı, artık ülke seçici davranıyor. Suriye olayları sonrasında İran ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler hep azalmış. Suriye'deki ateşkes ve Rusya'nın Suriye'de olması ve Türkiye'nin Rus savaş uçağını düşürmesi ile gerilen ilişkiler söz konusu. Böyle bir zamanda Başbakan Davutoğlu'nun İran'a yapacağı sefer çok çok önemli." ifadesini kullandı.
Akaras, "Ziyaret için, bir dönüm noktası denilebilir. Ekonomik ve siyasi anlamda iki hedef söz konusu. Davutoğlu İran'dan Rusya ile Türkiye arasında arabuluculuk isteyebilir. Türkiye ise Arabistan ile İran arasında arabulucu olabilir. Suriye'deki ateşkes sonrası bu ülke ile daha yakın iş birliğine gitmek istenebilir. IŞİD konusunda anlaşıldığı gibi (terör örgütü) diğer bazı konularda da bir yakınlık söz konusu olabilir. Suriye sorununun masa başında çözümlenmeye başlanmış olması Türkiye'yi İran'ın görüşlerine yaklaştırıyor. Ekonomik olarak Rusya'da kayıp yaşayan Türkiye, bunu gidermek durumunda. Önümüz yaz tatili ve Nevruz yaklaşıyor. İran'da Nevruz'da 15 günlük bir tatil söz konusu. İran'ın bu turistlerini kazanabilmek açısından, bu sefer ekonomik açıdan da çok büyük önem taşıyor." yorumunda bulundu.
On4haber