Allah’ın adıyla
İlk duyulduğunda sanki uçuk bir tespitmiş gibi algılansa bile meseleye az derinlemesine yöneldiğimizde şunu görürüz ki; Gülenizm ve Vahhabizm bir ağacın iki dalı gibidir. Aralarında tam bir hedef birlikteliği vardır. Bu birbirinden fersah fersah uzakmış gibi duran iki yapının amaç ve ideallerini incelediğimizde Gülenizm ve Vahhabizm farklı yol ve yöntemlerle aynı hedefe doğru yürümekte olan iki ayrı fraksiyon olduğunu tespit ederiz.
Bu iki farklı anlayışın yol ve yöntemler itibariyle birbirine taban tabana zıt iki karakter taşıyor, iki farklı duruş sergiliyor olmaları; hatta birbirlerine karşı tavır ve mücadeleleri bile bizi şaşırtmamalıdır. Meseleyi doğru kavrayabilmek ve sahnenin önünde göz boyamak için sergilenen oyunu değil, sahne ardındaki gerçek düzeni anlayıp çözebilmek için bu iki anlayışın hedeflerini analiz etmeliyiz.
1-İslam İnkılabı karşıtlığı: Fethullah Gülen’in şahsında ve yapısında en büyük düşman “İslam İnkılabı”dır. “Dünyada benim kadar İran karşıtı birisi yoktur.” Ve yine: “Kabe’ye gitmek için yolum İran’dan geçecek olsa ben onu terk ederim” sözleri, Gülen’in içindeki “İslam İnkılabı” düşmanlığının ne derecede olduğunu görmek için yeterlidir. Gülen, “İslam İnkılabı”nın gerçek kimliği ile tanınmaması ve zihinlerin dumura uğraması için “İslam İnkılabı”ndan bahsedeceği zaman: “Pers-ters, Acem oyunu, Fars milliyetçiliği” gibi tabirler kullanmaktadır.
İlginçtir, Vahhabizm de kendine en büyük düşman olarak “İslam İnkılabı”nı bellemiştir. Vahhabizm’in öncülleri de aynen Gülen gibi “İslam İnkılabı” için: “Pers Devleti ya da Fars yayılmacılığı” tabirlerini kullanmaktalar. Bu öncüller, ağızlarından salyalar saçarak sadece “İslam İnkılabı”nı değil onunla ilgi ve iletişimi olan tüm yapı ve kişileri yok edeceklerine dair yeminler edip, açıklamalar yapmaktalar.
2-Şiilik (Ehl-i Beyt Mektebi) karşıtlığı: Gülen hareketinin en karşıt olduğu inanç sistemi “Şiilik”tir. Gülen açısından “hoşgörü” adına herkesle diyalog kurulabilir. Hatta bu konuda o kadar ileri gidiyor ki, diyalog adına Hristiyanlıktan Yahudiliğe, Budizm’den Animist inançlara kadar kapıları ardına kadar açık bırakıyor. Ancak konu Şiiliğe gelince: “Şiilik, zihni bir mübalağadır. Şiilik, İranlıların yayılmacılıklarını saklamak için icat ettikleri bir yoldur” diyerek içindeki kin ve nefreti ortaya koyuyor.
Vahhabizm’inde en büyük varlık nedeni “Şiilik” ile mücadeledir. Afganistan’dan Suriye’ye kadar “müşrik” ilan ettikleri Şiileri öldürerek cennete gidecekleri halüsinasyonu ile bölgeyi kan deryasına dönderdiler. Ehl-i Beyt İmamları (a.s)’nın mukaddes türbeleri ile diğer kutsal mekanları tahrip edebilmek için akla hayale gelmeyen vahşilikler sergiliyorlar!..
3-İsrail dostluğu: Gülen’in şahsının ya da yapısının şu ana kadar bir kez bile olsun İsrail zulmünü kınayamamış olmaları bir yana, Gülen İsrail için: “İsrail, bölgenin meşru otoritesidir. Ondan izinsiz bölgede iş yapılmamalıdır” diyerek, İsrail için ne tür hassasiyetler taşıdıklarını ve eylem olarak ta ne türden bir paralellik izlediklerini ortaya koymuştur.
Vahhabizm’in gerek resmi olarak en büyük kalesi olan Suud ve gerekse Vahhabizm’den beslenen terörist örgütlerde (IŞİD, Nusra, İslami Cephe, Kaide, Boko Haram vs.) İsrail’in en büyük dostlarıdır. IŞİD, yaptığı açıklama ile “İsrail ile hiç bir problemlerinin olmadığını ve İsrail’e karşı ellerini tetiğe atmayacaklarını” açıkladılar. Gasıp Siyonist rejimde; “IŞİD’in kendileri için bir tehdit olmadığını” beyan etti. Böylece Vahhabizm ve İsrail aralarındaki aşk ve işbirliğini uygun diplomatik bir dille deklare etmiş oldular!
4-Amerikan hizmetkârlığı: Bilindiği üzere Gülen Amerika’da yaşamakta ve yüz altmıştan fazla ülkeye yayılmış olan Cemaati buradan yönlendirmekte! Amerika’ya bakışını ise; “Amerika dünyanın jandarmasıdır. Ona bir şey olursa dünyanın düzeni bozulur. Amerika’nın bize burada bulunma hakkı vermiş olması bile büyük bir nimettir” diyerek ortaya koymuştur. Yine Gülen; “Amerika’dan izinsiz hiçbir şey yapılmamalıdır!” diyerek, Küresel Emperyalizme biat ettiğini uygun bir dille beyan etmiştir.
Vahhabizm’inde hizmetinde bulunduğu patron da Amerika’dır. Vahhabizm’in babası ve kalesi Suud’un Amerika ile olan ilişki biçimi ve hizmetkârlığını izaha gerek bile yok! Vahhabizm’den beslenen sözde cihatçı(!) vahşi örgütlere gelince; “her ne kadar cümlelerle ifade etmeseler bile, Suriye’de Esad, Lübnan’da Hizbullah, Irak’ta merkezi yönetime savaş açmış olmak dolayısıyla Amerika’nın uşakları ve onun gönüllü askerleri olduklarını ilan etmiş durumdalar!..
Görüldüğü gibi Gülenizm ve Vahhabizm’in hedefleri bir idealleri aynıdır! Farklı olan sadece yol ve yöntemlerdir. Her ikisi de “Küresel Emperyalist Amerika” ve “Gasıp Siyonist Rejim İsrail”in razı olacağı ve onların çıkarlarına hizmet eden yollarda yürümektedirler!
Evet, Gülenizm ve Vahhabizm bir ağacın iki dalı gibidir. Kökü “Siyonizm” olan bir ağacın iki dalı..!
Muntazar Musavi