Büyük Bir Yalan, Mezhep Savaşı

Rate this item
(1 Vote)
Büyük Bir Yalan, Mezhep Savaşı

Allah’ın adıyla

Bütün İslam alemi, Endenozyadan tutun Atlas okyanusu sahilinde bulunan Fasa (mağribe) kadar, tekfiri terör ve tahrib tehdidinin altında bulunmakta ve maddi-manevi kayıp ve kıyımdan inlemektedir. Bu  yazıda bazı sorular sorarak ve bilgiler vererek mezhep savaşı çığırtkanlığı yapanların yalanları ve iftiralarının ne kadar asılsız ve mesnetsiz olduğunu izah etmeye çalışacağım.

Şu soruyla başlamak istiyorum. Daeş’in (Işıd’ın), Nusra’nın, Boko Haram’ın, Ensaruş Şeria’nın mezhebi nedir? Taliban’ın, Elqaide’nin mezhebi nedir? Ahraruş Şam, Fethu’l İslam. Fethu’ş Şam Nureddin Zengi v.s bir sürü ruh hastası unsurlardan müteşekkil bunca uluslar arası cinayet şebekelerinin mezhebi nedir? Eğer bunlar belli bir mezhebe mensup iseler, neden bu grupların bir çoğu hem Ezher hem Türk diyaneti ve hatta Amerikanın baskısıyla Arabıstan tarafından İslamla uzaktan yakından irtibati olmayan sapık terör teşkilatları olarak nitelenmekteler. Eğer bunların mezhebi var ise niye kendi mezhbine mensup olanları öldürüyorlar.?

Bunlar Suriyde, Irakta, Libyada, Niceryada, Afganistanda, Yemende,Irakta, Suriyede, Pakistanda Somalide ve Türkiyede her gün cinayet işliyorlar, Kiliselerde, çarşı pazarda, okullarda, turistik yerlerde ve tren istasyonlarında patlamalar gerçekleştirerek yüzlerce suçsuz insanın ölümüne veya yaralanmasına sebebiyet veriyorlar. Bu ülkelerin halkları hangi mezhebe mensupturlar. Irakın çoğunluğu ve Suriyenin azınlıkları hariç çoğunluk Ehl-i Sünnnet.

Libyanın mezhebi nedir? Tabiki çoğunluk Maliki. Daeş ve diğer terör grupları kiminle savaşıyorlar. Şiilerle mi? Onbinlerce insan orada farklı grupların çatışamalarında canlarını kaybetti, bunlar Şiimi di?. Nato ile birlikte hareket edip hava saldırılarıyla bu memleketi elli sene geriye götüren ve teröre amelen en büyük desteği sağlayan kimlerdir? Şiiler mi? Libyanın aslt yapısı, kültürel ve dini mirasının büyük bir kısmı ve zenginliğinin yok olmasına ve halkından binlercesinin Akdenizde boğulmasına kim yardım etti. Bu uluslar arası komploya hangi mezhebin mensupları yardım etti. Orada bir Şii varmı? Somalide öldürülen yüz binlerce fakir ve sefilin mezhebi nedir? Şii mi . Hayır Şafii. Katiller ve terörüstlerin mezhebi nedir? Şiilik mi ? Varmı orada bir şii? Hayır. Peki hangi mezhep hangi mezheple Somalide, Libyada, Yemende ve Pakistanda savaşıyor?

Boko Haramın cinayetlerine kurban gidenler kimlerdir? Çoğunluğu Maliki müslümanlar veya ülkenin hiristiyanlarıdır. Mısırın başkenti Kahirde, Sina yarım adasında ve Saidi Mısır veya İskenderiye de öldürülenler kilıselerde katledilenler kimlerdir? Sisi hangi mezhebin dolarlarıyla bir günde binlerce insanı katletti. Şiiler mi ona destek oldu.? Oradaki müslimanların öldürülmesine en büyük desteği veren ve katkıa sağlayan Kral Abdullahın mezhebi neydi? Ölümünde kim matem tuttu?

Pakistan okullarında ve polis akademilerinde veya Aşura merasimlerinde, Queta, Karaçi, Revalpindi ve diğer şehirlerin çarşi ve pazarında vahşice saldırlara kurban gidenler kimlerdir? Çoğunluğu Pakistanın hanefileri, bir kısmı da bu ülkenin şiileri. Katiller kimlerdir? Hangi mezhebin mensubu. Mezhebi olan böylesi vahşice cinayetlerde bulunabilir mi.? Ankara, Ceylanpınar, Suruç ve İstanbuldaki cinayetleri hangi mezhebin mensupları, hangi mezhebe karşı yaptılar.? Her gün gerçekleşen bu terör olaylarında Ehl-i Beyt mektebine mensup bir kimseyi gördünüz mü? Bir patlamayı şiiler veya Aleviler yapmış olsaydı, yalaka sözde islamcı kalemler mangalda kül bırakmıyacaklar ve bu mezhep mansuplarının evlerini işaretlemekten tuıtun bir çok fitne ve fesada sebebiyet vereceklerdi. Yapan sözde sunni oldu mu, mezhepten söz edilmez. Sözde sunni diyorum, çünkü Sünnet ehli olan böylece vahşi ve gaddar olamaz. İmam Şafii, İmam Maliki ve İmam Ebu Hanife (r.a) hazretlerinin mezhebine mensup olan veya İmam Caferi Sadik (a.s) ve İmam Zeyd’in mezhebine kendisni müntesip bilenler bu tür cinayetleri yapmazlar. Ancak ibn-i Teymiyye ile Abdul Vehhab’ın mensupları bu tür cinayetleri işleyebilirler. İslamcılarımız çıkıp açıkca bunlardan, bunların hattında olan petro dolar müftülerinden ve bunların mensuplarının iğrenç amellerinden beraet etsinler. Bunların cinayetlerine dünya çapında Kurban gidenlerin yüzde yetmişi Ehl-i Sünnettir. Bu gerçeği görmemek için kör olmak lazım. Şairin ifadesiyle:

Göz açık, kulak açık ama bu ne körlük.
Böylesi körlüğe şaşmamak ta bir körlük.

Sözde İslamcı yazarlar bu canilerin mezhebi kimliğini ve beslendikleri kaynakları, fetva mercilerini neden kurcalamıyorlar? Çünkü bunların başta İslama ve ikinci etapta ise Ehl-i Sünnete vurdukları darbe ve açtıkları yaranın acısı onlarca yıl devam edecektir. Açık bir dille ifade ediyorum. Ehl-i Sünnet tamamen bunlardan uzaklaşmadıkça kan kaybetmeye devam edecektir. Bunlar İran ve Avrupanın ortak projesinin neticesdir şeklindeki yalanlar da işe yaramıyacaktır. Bilgi çağında yaşıyoruz. Bu tür yalanlarla işlenen cinayetler yorumlanamaz. Kimse kendisini aldatmasın.

İşid Musula girdiği zaman bunu bir sunni devrimi olarak yansıtmaya ve kutlamaya çalışanlar şimdi ise terörün dini olmaz, Bunların İslam ile uzaktan ve yakından irtibatı yoktur demeye başladılar. Ne oldu? Değişen nedir? Türkiyede bunlar bombaları patlattıklarında dinle, sunnilikle irtibatları kopmaya başladı. Başbakanaın bir zamanlar basın danışmanlığını yapan Akif Beki, Işıd Musula girdiğinde Hurriyet gazetesinde Musulda olup bitenleri bir “ Sunni Devrimi” olarak yorumlamıştı. Ancak Emri-vaki şudur ki bunların Iraktaki cinayetlerinin de kahir ekseriyet Ehl-i Sünnet kardeşlerimizdir. Haşdi Şa’bi denilen gönüllü halk birlikleri sunni kardeşlerimizi Tıkrit, Salaheddin, Amirli, Remadi, Felluce ve diğer bir çok şehirde bunların şerrinden kurtardılar. Nerede bu halk güçleri tarafından bir cinayet işlendi? Yine bu çevreler, kendi memlektini bu terör ve cinnet şebekelerinden kurtarmaya çalışan gönüllü halk ordularını yani haşdu Şabiyi yalan ve iftiralarla bir canavar gibi göstermeye çalıştılar. Elhemdulillah destan tutmadı, fazla kimse inanmadığı için çabuk destanı yarıda kestiler.

Suriyede altı senedir bunlar 100 binin üzerinde Suriye askerini öldürdüler, eminimki bunun doksan bini Suriyenin Ehli sünnet evlatları olmuştur. Bir o kadar da sivil öldürüp kesmişler. Bunların da çoğunluğu Ehl-i Sünnet, Buna ilaveten envai türlü cinayetle işlediler. Alt yapıyı tahrib ettiler.Hırsızlıktan tutun, adam kaçırmaya, fidye almaya cinsel istismara ve cihadun nikaha kadar akla ve hayale gelmez cinayetleri ve rezillikleri islam adına yaptılar.. Bunları başlı başına bir makalede ele alacağım. Ordunun cinayet yapmadığını söylemek istemiyorum. Ama Ordunun bu paralı canilere karşı memleketi savunma görevini üstlendiğini de unutmamak gerekir. Bunlar ise İslam adına ve bazılarına görede mezheb adına bu cinayetleri yapıyorlardı. Yaptıklarının hepsi yarın İslam adına filim olarak, tiyatro olarak ve hatta selefilik dizileri olarak karşımıza çıkacaktır.

Türkiyedeki bazı çevreler ve kalemlerde bin bir çeşit yalan, iftira asparagaz haberler, sahte raporlar ile Türkiyedeki kamuoyunu siyasetin istediği şekilde yanlış yönlendirip bulanık sudan balık avlamaya çalıştılar. Hatta mezhep savaşından da öteye Küfür İslam savaşı görünümü vererek yüzlerce gencimizin bu bataklığa saplanmasına sebebiyet verdiler. Selefi hocaların Doğu anadoludaki camilerde bilhassa dini duyarlılığı yüksek amma kullanılmaya da bir o kadar musaıt olan zazaların yaşadığı Bingöl, Adıyaman ve Diyarbakır gibi şehirlerin camilerinde yaptıkları tekfiri ateşli, konuşamaları unutmadık. Bu malum çevrelerin, halkı kin ve nefrete teşvik edip teröristlere yardım ve destek sağlamaktan dolayı yargılanmaları gerek. Gelsin “Hak Söz” çevreleri İsrailin güvenliği için en büyük hizmeti yapan, ve bölgenin sağlam kalan son arap ordusunu yıpratan, yeni Syces-Picot planının icrasına büyük katkı sağlayan, memleketlerin birlik ve bütünlüklerini ciddi tehdit altında bırakan bu emperyalıstlerin kuklası cinayet şebekelerini mucahid ve mazlumlar için savaş veren kimseler olarak halka yutturmaya çalışsınlar.
Suriye müftüsü Şeyh Hasunun bir beyanıyla yazıma son vereceğim. “ Pişman olmuş bir kaç çeçen genciyle görüştüm. Niye buraya geldiniz dedim?. Bize Suriyede kafirler müslümanları kesiyor denildi. Bunun için komşu bir devlete geldik, orada eğitim gördükten sonra Suriyeye geldik. Gördük ki bu söylenenler yalan, Suriyenin her tarafından islam var müslümanlar var camiler var medreseler var. Arkadaşlarımızdan bazıları pişman oldular ve geri dönmek istediler. Geri dönecek olanların gerçeği dış dünyaya yansıtacağından korkan terör ve cinayet şebekleri bunları Türkiye sınırı yakınlarında idam ettiler. Biz de idam olunmamak için Suriye ordusuna ve sizlere teslim olduk.”

Yalan ve iftirayla gerçekleri örtbas etme geleneğine memleketimizde aşinayız. Yalan üzerine bir ergenekon destanı yazıldı. Öylesine ki nerdeyse inanmayan kalmadı. Hepimiz gördük ve halk ta buna inandı. Destana kurban gidenler bir avuç memleketini seven ulusalcı subaydı. Irak Tezkeresine oy vermediler. Böylesi bir destan oluştu. Suriye de Hizbullaha İsrail ile savaşında yardım ve tezkere vermeseydi, Hamasa kapılarını kapatsaydı filistini farklı gruplara ev sahipliği yapmış olmasaydı bu destan şekillenmezdi. Bir süre sonra malumunuz memleketimizde sahnelenen bu destanın baştan aşağıya yalan ve uydurma olduğu gün yüzüne çıktı. Suriye ve Irak hakkında söylenenler veya mezhepçilik edebiyatını da eregenekon destanının bir başka versiyonu olarak görmek lazım. Yarın bir bir bu yalanlar ortaya çıkacaktır. O zaman bizim islamcılar ne söyliyeceklerdir. Zaten söyliyecek sözleri de kalmamış ve fikren iflas etmiş, dini ve Allah’ın ismini kötüye kullanan şövenist milliyetçiler kesilmişler. Bu yaklaşımlarıyla ülkenin de barış ve güveni için de ciddi bir tehdit olmuş durumdalar.

Şunu da bilmek te fayda vardır: Bu canilerin en büyük zararı, kendilerine yardım ve yataklık yapanlara olacaktır. Bunlar kendi memleketlerine döndüklerinde viruslarıyla her tarafa hastalık her tarafa sirayet edecektir. Devletler bu konuda şimdiden ciddi tedbirler almaya başlamış durumdalar.
Mezhep kavgası diye bir şey yoktur. Bu tür yalanlara kimse kanmasın ve bu çığırtkanlığı yapanların da ağzının payını hep birlikte yaşasın İslam ve İslam kardeşliği ve kahrolsun mezhepçilik çığırtkanlığı yapıp kin ve nefret ateşi tutuşturanlar diyerek verelim.

Burhaneddin Dağ

Read 2855 times