Gerçekte başka görüntüde başka, kapının arkasında başka, önünde başka, masanın üstünde başka, altında daha başka bir biçimde yürütülen Türk/ABD ilişkileri nihayet gerçeğiyle yüz yüze gelmiştir.
Uzun yıllardan beri her iki ülke de birbirlerine dost rolü yapıyorlardı. ABD ve Türkiye'nin dost ya da düşman, müttefik ya da karşıt, ittifak halinde ya da itilaf halinde oldukları hususunda tereddütleri vardı.
Suriye sorunu bütün tereddütleri ortadan kaldırmıştır. İki yüzlü ve riyakâr politik duruş taktiğinin sonuna gelinmiştir.
Suriye olayları eller üzerinde yürüyen Türk/ABD ilişkilerinin ayaklar üzerine oturtulmasını sağlamıştır.
Böyle dost düşman başına!
Türkiye'nin dostu olduğunu söyleyen ABD'nin, Türkiye'deki bütün darbelerde parmağı vardır.
Kıbrıs'ta Türkler katledilir, elini kıpırdatmaz ama Türkiye harekete geçme kararı alınca Türkiye'yi durdurmak için terbiye yoksunu tehditkâr bir üslupla Johnson, mektubunu yazar.
Yüzde yüz haklı olduğu Kıbrıs harekâtı sonrasında Türkiye'ye ambargo koyar.
Türkiye'ye afyon ekemezsin tehdidini yapar.
NATO'da Türkiye'nin müttefiki görünen ülke, Rus savaş uçağının düşürülmesi sürecinde Türkiye'yi Rusya karşısında yapayalnız bırakır.
Dost görünen bir ülke Türkiye'ye parasıyla vermediği silahları Türkiye'nin düşmanlarına bedava verir.
Türkiye'nin sınırlarında Türkiye düşmanı olan terör örgütünü silaha boğar.
Allah böyle bir dostu düşman başına versin!
Orgeneral Raymond Thomas, ABD'nin Özel Kuvvetler Komutanı'dır. Temmuz 2017'de yaptığı açıklamada, SDG oyununu Türkiye'nin tepkisini önlemek için icat ettiklerini resmen itiraf eder.
Bu terörist grubun Suriye'nin kuzeyini bölme, DEAŞ teröristleriyle iş birliği yapma, Araplar ile Sünni ve Şii Türkmenleri zorla yerlerinden etme çabalarına, ABD, her alanda destek verir.
Türkiye Afrin Harekâtı'na başlayınca ABD sözüm ona "DAEŞ'e karşı olan dikkatlerinin dağıldığından" şikâyet eder. TSK'nın Afrin'e girmesi üzerine de "sivillere yönelik harekâttan ve yağmadan" söz eder.
ABD, müttefik PYD'nin ilan ettiği kantonlarda etnik temizlik, imha ve tutuklamalarından yüzbinler değil milyonlar Türkiye'ye kaçarken ne dikkati dağılıyordu ne de sivillere yönelik yapılan yağmadan söz ediyordu!
Öyle ya Türkiye'ye dört milyon mülteci gökten düşmüştü!
ABD resmen Türkiye ve İran'a "sizi bölmek için gereken bütün şartları oluşturuyoruz, siz bunu sessizce sineye çekin" diyor.
İran'ın eski Moskova Büyükelçisi Nasır Nubri verdiği mülakatta, ABD'nin Kürtler üzerinden bölge ülkelerinin bölünmesini amaçladığını belirterek, "ABD, Irak Kürdistanı'nda ülkeyi parçalama peşinde. Irak parçalanıp Kürdistan kurulduktan sonra aynı senaryoyu İran, Türkiye ve Suriye'ye yayma amacındadır." demişti. Bu politika aynen yürürlüktedir.
SDG oluşumu Afrin Harekâtı ve beş bin TIR silah, Türkiye'nin ABD'ye olan bakışını kökten değiştirmiştir. ABD'nin Türkiye'ye, Türkiye'nin ABD'ye bakışını Trump ve Erdoğan'a indirgeyenler yanılıyor.
Ilımlı İslam stratejisinin ekseni kaymıştır!
ABD'nin Türkiye'ye karşı oluşturduğu tavır nedensiz değildir. Büyük bir stratejinin küçük bir parçasıdır.
SSCB sonrası ABD düşman olarak komünizmin yerine İslamizmi koymuştur. ABD, küresel sistemin "ozon deliği" olarak nitelendirdiği İslam coğrafyasını küresel sisteme eklemlemek üzere Ilımlı İslam stratejisini ortaya atmıştır.
Bu Siyonist ABD zihniyetine göre, bölgedeki ve dünyadaki terörün nedeni İslam dinidir. İslam dini yapısal olarak teröre uygun (!) bir dindir. Bu dini teröre uygun bir din olmaktan çıkarıp modernizme, demokrasiye, liberalizme uygun bir din haline getirmek için Ilımlı İslam desteklenecektir.
Bir zamanlar Türkiye kendi aleyhine oluşturulan bu Ilımlı İslam'ın eş başkanıydı. Şimdi bu görev ABD tarafından Suudi Arabistan'a verilmiştir.
Suriye'de yaşananlar Türk/ABD ilişkileri konusunda belirsizlikleri ortadan kaldırmıştır. Artık düşmanı belli olan bir Türkiye vardır. Bu az bir kazanç değildir!
Özcan Yeniçeri
TR.JAMNEWS.COM