Seyyid Nasrallah’ın son konuşması tüm Arap-İslam ümmetine bir hitaptı

Rate this item
(0 votes)
Seyyid Nasrallah’ın son konuşması tüm Arap-İslam ümmetine bir hitaptı

 

Direniş lideri Nasrallah'ın, Mustafa Bedreddin'in şehadetinin üçüncü yıldönümü münasebeti ile gerçekleştirdiği konuşmasının, geçmiş konuşmalarından farklı olduğunu kuşkusuz bir şekilde söyleyebiliriz. Çünkü bu konuşma, öncekiler gibi Direnişin muhaliflerinin yaşadığı savaş korkusuyla ortaya çıkan panik halini teskin etmek için gelmedi, tüm Arap- İslam ümmetine hitabetti.

Hizbullah içerisindeki bazı kardeşler bizimle aynı fikirde, bazıları ise değil. Direniş lideri Seyyid Hasan Nasrallah'ın, Hizbullah'ın askeri kanat lideri Mustafa Bedreddin'in şehadetinin üçüncü yıldönümü münasebeti ile gerçekleştirdiği konuşmasının, geçmiş konuşmalarından farklı olduğunu kuşkusuz bir şekilde söyleyebiliriz. Çünkü bu konuşma, öncekiler gibi Direniş'in muhaliflerinin yaşadığı savaş korkusuyla ortaya çıkan panik halini teskin etmek için gelmedi, tüm Arap- İslam ümmetine hitabetti.

Seyyid Nasrallah'ın konuşmasında yer alan şu sözleri, bahsettiğimiz durumu fark etmiş olduğunu açıklıyor: “Bazıları, İslam ümmeti ve kutsalları için kaygı taşımamızı garipsiyor. Filistin için endişe etmek, bazıları için ihanet derecesine ulaştı". Nasrallah, bu cümle ile ne demek istediğini şu sözlerle açıkladı: “Bu suçlamalar, Suriye, Irak, Filistin ve Yemen gibi bölgelere ilgi ve duygu besleyen kişilere ithaf ediliyor. Bu bölgeler, insanın kendini, duygularını ve kalbini uzaklaştıramayacağı ve yaşanan gelişmelerden uzak kalamayacağı sahalardır".

Seyyid Nasrallah bu konuşmasında geçmiş konuşmalarının aksine, Lübnanlıları deniz ve kara sınırlarından taviz vermeye itmek için savaş kışkırtmalarını abartan İsrail, Amerika ve Araplara cevap verirken, gerçekten çok sinirlendi. Nasrallah konuşmasında herhangi bir taraf belirtmeden, Mike Pompeo'nun son ziyareti sırasında Lübnan yönetimine ilettiği bir mesajı ortaya koydu. Bu mesajın özü, Lübnanlılara Direniş ve füzelerini terk etmeleri ve Şeba Çiftliklerini unutmalarını, aksi takdirde İsrail saldırılarının sonuçlarına katlanmak zorunda olduklarını söylüyordu.

***

Seyyid Hasan Nasrallah Direniş lideri olarak, liderliğinin güney banliyöleri ya da sadece Güney Lübnan ile sınırlı olmadığını bilmelidir. Bizim de dâhil olduğumuz çok sayıda insan, bu liderin Amerika, İsrail ve Arap üçlüsünün, İslam ümmetini yıkmak isteyen komplolarına meydan okuyan bir ekseni yönettiğini çok iyi biliyor.

Dün gerçekleşen konuşma, bölge haritasını ve bölgede savaş ile barışın olasılıklarını içeren taktiksel bir konuşmaydı. Bundan dolayı bölgenin savaşın eşiğinde olduğu bir dönemde gelen bu konuşma, sadece Lübnanlıların değil, Direniş'in onurlu siperinde yer alan ya da buna karşın sömürgeci siperde yer alan milyonlarca Arap ve Müslümanın ilgi odağını içeriyordu:

Evet, İsrail'in savaşı hızla bitirme ve Lübnan'ın bir orkestra tarafından işgal edilmesi devri sona ermiştir. Şeba Çiftlikleri, işgal altındaki Lübnan topraklarıdır. Yedi köyün yanı sıra tüm Filistin toprakları ve Golan Tepesi de aynı durumdadır. Direniş, Lübnan ya da Filistin fark etmeksizin, tüm bu toprakları özgürleştirmekle yükümlüdür. El-Celile'ye ve işgal altındaki Filistin'in kuzeyine girme yeteneğine sahiptir. Lübnan topraklarına girmeyi düşünen İsrailli tugaylar, tüm dünya medyasının önünde hızla yok edilecektir.

Bize kalırsa Seyyid Nasrallah, Direniş Ekseni'nin İsrail'in tüm saldırılarına karşı koyabileceği ve 2000 ile 2006 yıllarında olduğu gibi herhangi bir savaşta mert ve cesurca savaşacağı konularında, düşman ile komplo kuran bazı Lübnanlıları değil, Arap ve İslam ümmetini tatmin etmelidir. İsrail'in siperinde yer alan bu kişiler, Lübnan'ın gaz ve petrol kaynaklarından vazgeçmeye hazırdırlar. Birçoğu ise boyun eğmek ve teslim olmayı haklı kılan birtakım gerekçe ile ABD'nin dikteleri ve İsrail'in korkutmalarına hazır durumdadır.

Sayın Nasrallah, bu kişiler sizin sözlerinize ve teminatlarınıza kulaklarını kapatmış, ne yaparsanız yapın memnun olmayacaklardır. Diplomasinin her çeşidi ile ne yaparsanız yapın, bu açık olmalıdır. Olduğunuz gibi kalın ve konuşmalarınızı tek bir harfini bile değiştirmeden devam edin.

Konuşmasında Donald Trump'ın seçim vaatlerini birbiri ardına yerine getirdiğine işaret eden Nasrallah, son derece haklıydı. Zira Amerika, elçiliğini işgal altındaki Kudüs'e taşındı, Golan'ı Yahudi toprakları olarak kabul etti, 'Nükleer Anlaşma'dan çekildi, Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan'ı süt veren sağmal inek olarak tayin etti ve Filistin davasını tarihe gömmek isteyen Yüzyılın Anlaşması'nı ilan etmenin eşiğine geldi. Tüm bunlar kadar ciddi olan bir sonraki adımı ise, Irak petrol rezervleri ve üretim araçlarını zorla ele geçirmesi olacaktır. Bu büyüklenmeye karşı, tüm yollarla savaşılmalıdır.

150 bin askerini Irak'a gönderdiğini ve bu savaşın 7 trilyon dolar ile 4 bin askerini kaybettirdiğini söyleyen Trump, Irak petrol rezervini doğrudan kontrol altına alacağını vaat ediyor. Bu noktada, Bağdat'ın işgalinden sonra ABD güçleri tarafından ilk olarak Irak Petrol Bakanlığı'nın işgal edildiği, buradaki tüm belgelere el konulduğu ve müttefikleri de dâhil olmak üzere Iraklıların içeri girmesinin yasaklandığını hatırlatmakta fayda var.

“İslam Devleti” ya da IŞİD, yenildi ancak sona ermedi. Hala koruma altında tutuluyor ve yeni rolleri çizim ve hazırlık aşamasında. Trump'ın Araplar ve Müslümanlara hakaret etmesi, artık Trump'ın günlük duası ve tüm seçim konuşmalarının bel kemiği haline geldi. Son hakareti, Suudi liderliğine uzanan Trump, hakaret, şantaj ve edepsizlik dolu bir konuşma yaptı. Batıl karşısında sessiz kalmayarak Arap ve İslami değerlerimizi yansıtan güçlü, cesur ve etkili bir cevap vermediğimiz sürece, ABD Başkanı Trump'ın hakaretlerine son vereceğini düşünmüyoruz.

***

Lübnan ve Filistin Direnişi, İsraillileri küçük düşürdü, hava silahları ile deniz silahlarının etkinliğini geçersiz kıldı. Hizbullah'ın 400 kg patlayıcı başlık taşıyan hassas füzeleri, Tel Aviv, Dimona, Eilat ve Filistin'in işgal altındaki topraklarının en ücra köşesine kadar ulaşacaktır. Eğer savaşın fitili ateşlenirse, Direniş de bu füzeleri ateşleyecektir. Bu gün, birçoklarının düşündüğünden daha yakın olabilir.

 Abdulbari Atvan

Kaynak: Ray el-Yevm

Çeviri: Merve Soydaş

Read 1635 times