Rey el Yevm Gazetesi, İran'daki mevcut karışıklıkların perde arkasını ortaya koyan bir yazı yayınladı ve ABD ve İngiliz istihbarat servislerinin, İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı ortaklaşa "Ajax" operasyonunun 2022 versiyonunu başlattığını yazdı.
Lübnanlı yazar Kemal Halef, Rey el-Yevm gazetesi tarafından yayınlanan yazısında; İran'daki son kargaşaların perde arkasını değerlendirdi ve bunu 1952'de Musaddık hükümetine karşı ortaklaşa gerçekleştirilen Ajax operasyonunun 2022 versiyonu olarak nitelendirdi.
Kemal Halef şunları yazdı: ‘İran'da neler oluyor? Bu, beraberinde ayaklanmalar, silahlı eylemler, cinayetler ve terör operasyonları getiren protestoları takip edenlerin sorusudur. Batı ve bazen Arap medyasındaki bariz ve yaygın teşhis, Mehsa Emini’nin bir ahlak polis gözaltı merkezinde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmesinin ardından bir protesto hareketinin başlatıldığı, zorunlu başörtüsünün bu toplumda tartışma konusu olduğu ve insanların bunu değiştirmeye karar verdiğidir.
Bu, İran'da yaşanan bir gerçeklik olarak dünya kamuoyuna tanıtılan bir görüntüdür. Ancak gerçek bu anlatılandan tamamen farklıdır. İran'da bugün yaşanan sahne “ABD-İngiltere ortak istihbarat operasyonu" olarak tek bir cümleyle özetlenebilir. Elbette İsrail istihbarat teşkilatı da Arap ülkelerinden gelen mali yardımlarla bu operasyona katılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden'ın Florida'da sarf ettiği "İran'ı özgürleştireceğiz" sözleri her ne kadar John Kirby, bu sözlerin halkın dertlerini paylaşmak için söylendiği bahanesini getirse de yine de dikkatlerden kaçmamıştır. İran'ın liderleri, ülkeleri için hangi planın tasarlandığını çok iyi biliyorlar ve kendilerine karşı yürütülen karmaşık operasyonların doğasının ve sırlarının farkındalar.
Amerika Birleşik Devletleri'nin "kan ve ateş" adı verilen bu tür savaşlar için yetenek ve istihbarat programlarına sahip olduğu ve araçlarının "yalan, silah ve para" olduğu bir sır değildir. Latin Amerika, Afrika, Doğu Avrupa ülkeleri ve Ortadoğu'da tarih boyunca birçok ülkede bunu defalarca yaşadım. On yıl önce bu savaş türü Libya ve Suriye'de o zamana göre daha modern, çağdaş ve daha az müdahil yöntemlerle ortaya çıktı. İstihbarat teşkilatları bu operasyonları arkadan yönetirken, bölge ülkelerinin buna öncülük etmesine izin vermek için bir boşluk yarattılar.
Şu anda İran'da yaşananlar, Amerika’nın istihbarat teşkilatının İngiliz mevkidaşı ile işbirliği içinde İran halkı tarafından seçilen bu ülkenin ilk başbakan olan Muhammed Musaddık hükümetini devirmek için 1952'de İran'da gerçekleştirildiği "Ajax" operasyonunun yeni versiyonudur.
Musaddık'ın o zamanki suçu, İngiltere tarafından çalınan ve kârının bir kısmı İran halkına verilen İran petrolünü millileştirmeye karar vermesiydi. İran halkı bunu çok istemiş ve milli kahraman haline gelen Musaddık'ı desteklemiş ve Batı'nın açgözlülüğüne ve hırsızlığına karşı onun arkasında durmuştu.
Tarihçesine ve detaylarına girmek istemiyorum. Ama Amerikan istihbarat servisinin 1952 yılında Musaddık'ı devirmek için gerçekleştirdiği Ajax Harekatı ile bu harekatın şu anda İran’da hala devam eden 2022 yılındaki yeni versiyonu arasında hızlı bir karşılaştırma yapılabilir:
"Amerikalı yazar " Stephen Kinzer, " tarafından yazılan "Şahın Bütün Adamları" kitabında, Ajax'ın Musaddık'ı devirme operasyonunun süreci hakkında bilgi edinilebilir. Bu kitapta şu ifadeler yer almaktadır: ‘CIA, haber analistleri, gazeteciler, din adamları, politikacılar ve askeri adamlardan sadakat kazanmak ve onları satın almak için rüşvet kullandı. CIA onlara ayda on binlerce dolar ödedi. Öyle ki, bazı tahminler, Musaddık'ın düşüşünün tüm maliyetinin 19 milyon dolar olduğunu göstermektedir.
Bu operasyonu yöneten ABD istihbarat subayı Kermit Roosevelt'e göre, Ajax Operasyonu öncelikle Musaddık’a yönelik sevgiyi azaltmak için organize bir medya kampanyasına ve camilerde, basında ve sokaklarda Musaddık'a karşı sürekli propaganda yapılmasına dayanıyordu. İkinci olarak da sokaklardaki çeteleri ayaklanmaları ve kargaşayı kışkırtmaları için güçlendirmeye dayanıyordu."
Bugün İran'da yaşananlar, 1952 yılında Amerika’nın planının uygulanmasıyla aynı, ancak bu defa bunu çağdaş araçlarla yapıyor. İran İslam Cumhuriyeti sistemine karşı sürekli ve yoğun medya propagandası yapılması, bu sistemin imajını yok etmek için tüm geleneksel ve modern medyayı harekete geçirmek, bu ülkenin yüzünü büyük bir hapishane ve özgürlük özlemi çeken insanların olduğu bir ülke olarak resmetmek ve grupların İran sokaklarında isyan çıkarmak için gerçekleştirdiği hareketlerin gölgesinde, terör örgütlerinin gurur kaynağı olan silahların ve şiddetin ortaya çıkması… tüm bunlar istihbarat eylemlerinin açık işaretleridir.
Amerikan hükümeti artık Musaddık hükümetine karşı Ajax operasyonundaki gibi İran'da bir darbe ya da rejimin devrilmesinin peşinde değil. Çünkü İran'daki bugünkü İslami sistemin dünün Musaddık hükümetine benzemediğini anladı. Koşullar değişti ve İran onlarca yıldır Batı'nın hegemonyasının dışında kaldı ve şimdi tamamen bağımsız kararlar alıyor. Dolayısıyla Amerikan ve İngiliz istihbarat teşkilatlarının bu operasyonunun nihai amacı, İran'ın çevre bölgelere nüfuzunu engellemek ve bölgesel denklemlerde onun üzerini çizmek ve sonuç olarak dünya güçleri arasındaki uluslararası rekabette etkili olmak için İran’ı istikrarsızlaştırıp zayıflatmak ve İran'ı kendi sınırları içinde yaşadığı krizlerle başa çıkmakla sınırlandırmaktır.
Musaddık'ın suçu İran petrolünü İran ulusunun yararına millileştirme kararı almaksa, bugünkü İran İslam rejiminin suçu nükleer ve askeri kapasiteye sahip olmak ve endüstriyel ve tarımsal açıdan kendi kendine yeterli olmak değildir. ABD istihbarat servisi tarafından Ajax’ın 2022 versiyonunun uygulanmasını hızlandıran tehlike, İran ile Çin arasındaki stratejik anlaşmanın yanı sıra İran'ın Rusya ile kapsamlı bir stratejik işbirliği anlaşması imzalama konusundaki kararlılığıdır. Bizim açımızdan, bu hikâyenin arkasında Amerika'nın hissettiği temel bir tehlike yatmaktadır ve ve sonuç olarak İran içinde kan ve ateş oyununda sonuçlarından emin olmadan bir maceraya atılmıştır.
İran'da yaşananların gerçeği budur. Bu propagandanın arkasında tuhaf bir şekilde sürekli safça duran bir grup Arap elitimiz adına üzülüyoruz. Hepimiz bu alanda Batılı ülkelerin yıllar sonra ortaya koyduğu belgelerde gelecek nesillerin okuyacağı acı tecrübeleri olan bir Arap bölgesinin insanlarıyız.
Belki Amerika hükümeti İran'ı istikrarsızlaştırma ve İran İslam Cumhuriyeti'nin sınırlarını manipüle etme konusunda başarılı olacağına güvenmiş olabilir. Ancak İran'daki gelişmelerin süreci göz önüne alındığında acaba daha olası görünen başarısızlığın sonuçlarını da düşündü mü? Kuşkusuz, bu başarısızlığın ABD'nin Ortadoğu'daki politikası üzerinde önemli etkileri olacaktır ve bu deneyimden sonra İran, bölgesel denklemlerdeki stratejik ağırlığını ve konumunu istikrara kavuşturma konusunda daha güçlü ve daha sarsıcı davranacaktır.’