Bismillah
Emperyalizmin bir sonucu olarak dünyada peydahlanan senaryoların hayata geçirilmesi için seçilen oyuncular farkındaysanız hep Müslümanlar oluyor veya emperyalist güçlerin dininden olmayan diğer halklar oyuncu olarak seçiliyorlar. Emperyalizmin ana vatanı olan batılı ülkeler kendi refahları için kendilerinden olmayan insanlara her türlü zulmü, zorluğu ve işkenceyi reva görmektedirler. Onlara göre New York’un yaşanabilir bir yer olması için diğer insanların ülkelerini cehenneme çevirmek huzur verici bir olaydır. Osmanlı devletinin gücünü yitirmeye başlayıp diğer toplumların güçlenmeye başladığı günden beri sürekli olarak zulüm altında olan İslam ülkeleri ve Afrika coğrafyasında bulunan ülkeler emperyalistler için tepside sunulan bir nimet gibi görmektedirler ve bu ülkelerle beslenmektedirler.
Ortadoğu da etkin bir sömürü düzeni kuran batılı güçler buradaki hâkimiyeti kaybetmemek için yapay bir ülke tohumu atarak onu besleyip büyütmüşlerdir. Bu büyüttükleri fitne tohumu İsrail batılı güçlerin orta doğudaki can damarı konumundadır. Siyonist İsrail bulunduğu Müslüman coğrafyasına getirildiği günden beri katliamlarına hız kesmeden devam etmektedir. Özellikle gaspettiği Filistin topraklarında Filistin halkına adeta bir soykırım gerçekleştirmektedir fakat; İran,Hizbullah ve Suriye dışında hiçbir İslam ülkesi bu soykırıma müdahale etmemektedir. Bu soykırım neticesinde İsrail’in yaptığı katliamlara karşı çıkan ülkeleri ortadan kaldırmak isteyen güçler planlarını gerçekleştirmek için çeşitli senaryolar uydurarak amaçlarına ulaşmaya çalışmaktadırlar. Bu kurgulanan oyunlar içerisinde yönetmenlerin batılı güçler olduğunu herkes bilmektedir ama yardımcı yönetmenlerin kim olduğuna kısaca değinmek gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti başbakanı sayın Recep Tayip Erdoğan yönetime geldiği ilk günden beri Alevi ve Şiiler üzerine çeşitli açılımlar yapmaktadır. Akp hükümeti her fırsatta yeni ve etkileyici fikirlerle Alevi ve Caferi toplumunu kendi yanına çekmeye çalışarak onlarla aynı safta olduğu izlenimini oluşturmaya çalışmaktadır. Çalıştay adı altında kanaat önderlerini kendi safına almak için çeşitli adımlar atmış ve bu adımlarında azda olsa meyvesini almış durumdadır. Geçtiğimiz yıllarda sayın Erdoğan bazı ataklar yaparak Şii toplumu için önem arz eden kutsal mekanları ziyaret etmiş ve Şii Toplumu için önemli bir İslam önderi olan Ayetullah Sistani’yi makamında ziyaret etmiştir. Daha sonrasında İran’ da görüşmelere devam eden başbakan Rehber Ayetullah Hamaney’le Görüşmeler gerçekleştirerek Şii nüfusun dikkatini üzerine çekmeye çalışmıştır. Türkiye’de düzenlenen Aşura Merasimlerinin yapıldığı Halkalıda programa katılmış onbinlere hitaben yaptı konuşmayla Şiilerin sempatisini üzerine çekmeyi başarmıştır. Geçmişe baktığımızda bunlar bizi sevindirmişti ama daha sonra yaptıkları Sayın Erdoğanın bunları samimi olarak yapmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Şiiler için önemli bir ülke olan İran 1979 da İmam Humeyni (ra) önderliğinde gerçekleştirilen İran İslam İnklabıyla tüm dünyada İslamın yeniden diriliş sembolü haline gelmiştir. İslam devrimiyle beraber emperyalist ve siyonist güçlere büyük bir ders veren İmam Humeyni önderliğindeki İran halkı dünya kamu oyunda büyük bir başarı elde etmiş ve herkes tarafından hem Şii hemde Sünni gruplar tarafından büyük bir sevgiye dönüşmüştür. 1979 yılından beri emperyalizme meydan okuyan İran İslam Cumhuriyeti , Ahmedinejat’ın başkanlığında emperyalizim ve siyonizimle mücadelesiyle tüm dünyada büyük bir sempati toplamıştır. Batılı güçler bu sevgi selinin önüne geçmek için ve bu büyük tehlikeyi zayıflatmak için Ahmedinejat’ın karşısında yeni bir Ahmedinejat oluşturmaya çalışmışlardır. Bu projelerini gerçekleştirmek için seçmiş oldukları Sayın Erdoğan görevini çok iyi yapmış ve Türkiye’de Caferi alim ve aydınların beğenisini alarak kendisi hakkında övgü dolu sözler söylemesine ve övgü yazılarının yazılmasına sebep olmuştur. Birçok yazarımız Erdoğan’ın bu tutumu karşısında samimiyetine inanmış ve her ortamda Erdoğan’a övgülerde bulunarak toplum içerisinde de sempati duyulmasına sebep olmuşlardır. Bu emperyalist planın o an farkına varamayan insanlar şu an büyük bir pişmanlık içerisine girmişlerdir. Bu emperyalist plan karşısında İran’ın Ortadoğu bölgesindeki etkisini azaltmaya çalışan dış güçler Erdoğan’ın da başarılı oyunculuğu sayesinde büyük bir yol katletmişlerdir. Ahmedinejat sevgisini ikiye bölmek için planlanan bu muaviye tarzı planla sayın R.T.Erdoğan tüm Ortadoğu bölgesinde büyük bir sempatiye ulaşmıştır. Maalesef bu plan yapmacık olduğundan dolayı fazla uzun sürmemiştir.
Komşularla sıfır problem düşüncesiyle yola çıktıpları bu yolda kardeşim dediği, elini sıktığı ve yanına aldığı tüm ülkeleri bir anda karşısına alarak bu ülkelere emperyalist güçlerin müdahale etmesine izin vermiş, ayrıca Suriye devletine bizzat müdahale ederek emperyalizmin bir parçası olduğunun sinyallerini vermekten çekinmemiştir. Suriye’yi kendisine tehdit olarak gören İsrail ve Amerika bu ülkeyi zayıflatmak ve yönetimi değişmek için planladıkları senaryoyu devreye koymak için AKP Hükümetini , kendi deyimiyle Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı olan Sayın Erdoğan’ı başrol oyuncusu olarak seçmişlerdir. Amerika’nın Suriye’ye kendisinin müdahale etmemesinin sebebiyse ; daha önce müdahale ettiği diğer Ortadoğu ülkelerinde büyük kayıplar verdiği için ve bu ülkelerde başarısız olduğu için bizzat kendisinin müdahalesini gündeme getirmemiştir. Zaten BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) Başkanı Sayın Erdoğan’ı bugünler için desteklemişlerdi. Türkiye’de yaşayan Şii vatandaşların bu olaya sessiz kalması için ve İran’ın Türkiye’de yaşayan Şii halk arasındaki etkisini azaltmak adına yaptıkları açılımların tüm sebebi Ortadoğuda kurulacak büyük İsrail devletinin oluşumunu hızlandırmak içindir. Büyük Ortadoğu Projesi diye adlandırılan bu proje aslında Tevrat’ta geçen ve İsrail devletinin büyük bir ümitle çalıştığı BÜYÜK İSRAİL DEVLETİ projesidir. Arz-ı Mevud diye adlandırılan, vaat edilen topraklarda kurulacak İsrail Devletini oluşturmak adına İsrail’in önündeki bütün engellerin kaldırılmaya çalışıldığı bir projedir bu. Bu Projeye başkanlık eden de kendisinin de ifade ettiği üzere Recep Tayip Erdoğan’dır. Bu projede önlerinde engel teşkil eden asıl tehlike Suriye veya diğer ülkeler değil İRAN’ dır.
İran 30 yıla aşkındır Emperyalizm’e ve Siyonizm’e savaş açmış bir ülke konumundadır. Bu yüzden yıllardır yıpratmaya çalıştıkları İran davasından ve ilkelerinden ödün vermeden çizgisine devam ederek ilerlediği bu yolda sömürgeci güçleri iyice rahatsız etmeye başlamıştır. İran üzerine her noktadan her konumdan saldıran dış tehditler İran’ı Ortadoğuda yalnızlaştırmak adına İran’ın safında yer alan ülkeleri hedef almaya başlamıştır. Suriye bu ülkelerden biridir. Birçok bahaneyle saldırdıkları Suriye planladıkları gibi çabuk teslim olmamış haklılığını tüm dünyaya duyurmak için mücadelesini sürdürmektedir. Çeşitli senaryolar yazdıkları Suriye’yi iç karışıklığa sürükleyen AKP Hükümeti kendisinin kölesi olduğu ABD ‘nin istediklerini yerine getirmek için eline silah verdiği terörist grupları Suriyeye göndererek ve oradaki muhalifleri de destekleyerek masum insanları katletmeleri için emir vermiştir. İslam ülkelerini yanına almak adına İsrail’e one minute (van minut) diyen Erdoğan bu girişimle Davos Fatihi olmuş İsrail Düşmanı Ülkeleri yanına almayı bir nebzede olsa başarmıştı. Mavi Marmara olayıyla beraber 8 vatandaşımızı katleden İsrail’e sadece sözle karşılık veren ve yine sözle yani Bir ÖZÜR ile karşılık beklemektedir. İsrail’in yaptığı bu zulme seyirci kalan AKP yönetimi yapay bir düşmanlık güttüğü katil İsrail’e hiçbir dayatmada bulunmadığı gibi ekonomistlerin bildirdiği verilere göre ticaret hacmini de arttırmıştır. Sayın Erdoğan bu tutumuyla gerçekte neye hizmet ettiğini göstermektedir. Asıl hedefinin İslam olmadığı açıkça belli olan AKP hükümeti İslam ülkelerine karşı başlattığı bu savaşla asıl amacının orta doğuda kurulacak Büyük İsrail’e hizmet olduğunu ve emperyalist güçlerin bir oyuncusu olduğunu aleni bir şekilde ortaya koymuştur.
Medya gücünü baskı ve tehditlerle ve emperyalist güçlerin desteğiyle elinde bulunduran AKP Yönetimi Suriye’nin ardından Asıl HEDEF İRAN’A yönlerini şimdiden çevirmeye başlamıştır. Sözde İslami Yazar ve Medya Grupları İran’ı karalamaya başlamış durumda. Libya Yönetimi değiştikten sonra ABD’nin talimatıyla İrandan petrol alımını azaltıp Amerikanın kontrolünde olan Libya ile yeni petrol anlaşması yaparak iran ile ticareti zayıflatmaya çalışmıştır. Batılı güçlerin yıllardır irana uyguladığı ambargonun yetmediği gibi sözde İSLAMCI AKP yüzünü yavaş yavaş İSLAMİ İRAN’a dönmeye başlamıştır. İranı Suriye yönetimine destek vermekle suçlayan AKP, İran’ın emperyalizme ve Siyonizm’e savaş açan tüm ülkelerin yanında olduğunun frkında değil midir?
Amerika’nın beyaz sarayından çıkmayan AKP hükümetinden zaten İran’ı ve Suriye’yi haklı görmesi beklenemezdi. İran tutumuyla emperyalist ve Siyonist güçlerin hedefindeyken AKP hükümeti de yaptıklarıyla onların safında olduğunu aleni bir şekilde ortaya koymaktadır. Diyanet işleri başkanının yapmış olduğu açıklama “ Caferi vatandaşlarımızın çocuklarını eğitim için İRAN’a göndermeleri kabul edilemez” AKP zihniyetinin İran’la açık gizli bir savaş içerisinde olduğunun açık bir göstergesidir. Bu anlamda başlattıkları çalışmalarla Din Alimlerini Diyanetin Bünyesine almak için uğraşmaktadırlar. İran’la Ortadoğudaki Şiilerin daha doğrusu Müslümanların irtibatını ve ilişkilerini kopararak bir yalnızlaştırma politikası gütmektedirler.
Daha öncede bahsettiğimiz medya gücü sayesinde bu yalnızlaştırma ve insanların zihnindeki İran’ı karalama çalışmalarına hız kesmeden başlamış durumda. Hakkâri’deki PKK olaylarını İran’a mal etmek için uğraşan medya yalan haberlerle Türkiye’deki halkı İran’a karşı doldurmaya çalışmaktadır. Yakın zamanda Iğdır da İranlı Turistleri ve Depremden dolayı Iğdır’a gelen İran vatandaşlarını ve bunlarla ilgilenen Caferi vatandaşları İran’a ajanlık yaptıkları iddiasıyla soruşturma başlattıkları haberini yayarak gizli savaşlarını uygulamaya koymuşlardır.
ABD nin çizgisinde bulunan TC. Hükümeti Malatya’ya kurduğu füze kalkanıyla beraber yine Emperyalist ve Siyonist güçlerin orta doğudaki üssü olduğunu ortaya koymuştur. Bu kalkanı kurmasının birçok sebebi olsa bile asıl sebebi İran füzelerine karşı İsrail’i korumaktan başka bir şey değildir. Her fırsatta İran’a saldırıda bulunan Abd ve Müttefikleri İran için planladıkları oyunlardan bir tanesi de Güney Azerbaycan diye bilinen Azeri kökenli vatandaşların yoğun olarak yaşadığı coğrafyada milliyetçilik duygularını körükleyerek ülkeyi iç savaşa sürüklemek. Güney Azerbaycan’da peydahladıkları GAMOH (Güney Azerbaycan Milli Oyanış Harekatı) diye bir örgüt oluşturmaya çalışmışlardır. Bu örgüt sayesinde İran’da yaşayan Türkleri yönetime başkaldırmaya yönlendirmeye çalışacaklardır. İsrail ve ABD ajanları burada planladıkları senaryoları gerçekleştirmek için uydurdukları görüşleri halka empoze etmek için yoğun bir çalışma başlatmıştır. Bu ajanlar orada yaşayan halkın arasına sızarak Siz Türksünüz Farslar size zulmediyor, Siz neden zulme sesiz kalıyorsunuz diye söylemlerle milliyetçilik duygularını tahrik ediyorlar. ABD ve müttefikleri İran’da İslam birliği olduğunu ve bu birliği bölmenin zor olduğunu bildiği için ırkçılığı hortlatmayı seçmiştir. Bu yolla İran’ı zayıflatmaya çalışacak olan dış güçler unutmamalıdır ki İran da Devrimi sadece Farslar veya Türkler değil tüm İran halkı gerçekleştirmiştir. Bu birlikteliği bölmek onlar için kolay olmayacaktır.
Bu bağlamda Biz akıl ve vicdan sahibi insanların üzerine düşense emperyalist ve Siyonist güçlerin planladıkları bu senaryolara oyuncu olmamak ve bu senaryoları bertaraf ederek kendi üzerlerine çevirmektir. Yaptıklarıyla emperyalist ve Siyonistlere bilerek veya bilmeyerek hizmet eden AKP hükümetini de buradan uyarıyoruz: Yolunuz doğru yol değildir. En kısa zamanda uşaklığını yaptığınız ABD’nin baskısından kurtularak hakka hizmet eden samimi kullar arasında yer almanızdır. Türkiye de yaşayan Şiiler olarak Sayın Erdoğan’a şunu söylemek isteriz; bizler Kerbela Çocuklarıyız, bizi Yezitler ölümle korkutamazlar. Önder edindiğimiz İmam Hüseyin bize şunu öğretmiştir:” Zilletle yaşamaktansa İzzetle ölüm daha şereflidir” biz ölene kadar emperyalistlerle ve Siyonistlerle savaşacağız, biz sadece Türkiyeli Şiiler değiliz biz Velayeti Fakihin arkasında olan vahdet sevdalısı Şiileriz. Hani Sayın Beşar Esada demiştiniz ya” Men Dakka Dukka” bizde size diyoruz MEN DAKKA DUKKA Sayın ERDOĞAN…
30/08/2012 - 23:23 MURAT MUTLU