ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in Ankara ziyaretini değerlendiren uzmanlar, son dönemde Türkiye ve İran arasında gelişen diplomatik adımlara dikkat çekti. Uzmanlar, ABD ve İsrail cephesinin Türk-İran birlikteliğinden endişe duyduğunun altını çizdi.
Önceki gün Ankara’ya gelen Blinken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştü. Yaklaşık 2 buçuk saat süren görüşme sonrasında ortak bir açıklama yapılmazken Blinken Türkiye'den ayrılırken havalimanında değerlendirmede bulundu. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre Fidan, görüşmede ABD’li mevkidaşı Blinken’a, İsrail’in Gazze’de sivilleri hedef almasının ve insanları yerlerinden etmesinin önlenmesi, acilen tam ateşkes ilan edilmesi gerektiğini vurguladı. Diğer yandan Fidan-Blinken görüşmesini Aydınlık’a değerlendiren uzmanlar, ABD Dışişleri Bakanının Türkiye'den istediğini alamadığı değerlendirmesini yaptı.
'BİRLİKTELİĞİ BOZMA NİYETİ'
Emekli Jandarma Binbaşı, Siyaset Bilimci Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe de şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çatışmalar başladıktan bir ay sonra yapılan bu ziyaret çok ilginç. Bugüne kadar Türkiye'yi bu süreçten dışlamak isteyen ABD ve İsrail olduğunu görüyoruz. Türkiye'yi yok saymaya çalıştılar. Ama bunun bu şekilde gelişmeyeceğini de gördüler. Önce dışlayıcı bir politika ardından da Türkiye'yi kullanma politikasına geçmek istediler. Blinken isteklerinin dışında bir de Türk-İran birlikteliğini bozmak niyetiyle de gelmiş olabilir. Çünkü İran Dışişleri Bakanının ziyareti ardından İran Cumhurbaşkanının Türkiye’yi ziyaret edecek olması ABD'yi oldukça telaşlandırdı."
'İSTEKLER FARKLI'
ABD'nin Türkiye'den bazı talepleri olduğunu aktaran Gökçe şöyle devam etti:
"Bana göre bu isteklerden biri Hamas'ın liderlerine, yöneticilerine destek verilmemesi olabilir. Bununla ilgili Türkiye’nin tavrı nettir. Türkiye'ye Filistinli mültecilerin alınması konusunda teklifi de olabilir. ABD'nin Türkiye'den istediğini alamadığı net şekilde ortaya çıkmıştır bu ziyarette. Belirli konularda uzlaşılmış olsa basın açıklaması yapılabilirdi. Blinken buradan istediği sonucu alamadı. Amerika'nın istediği farklıydı. Türkiye'nin istediği farklıydı."
'AMERİKA İLE ÇIKARLARIMIZ ÖRTÜŞMÜYOR'
İstanbul Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Uzmanı Dr. Eray Güçlüer, Aydınlık’ın Fidan-Blinken görüşmesi üzerine sorduğu soruya karşılık şu yanıtı verdi:
"Sadece Gazze meselesinde değil, Türkiye’nin Amerika'ya tavrıdır bu. Çünkü artık Türkiye ile Amerika'nın çıkarlarının uyuşmadığı, politikalarının örtüşmediği dönemdeyiz. Blinken'ın ziyaretinde bu görüntüyü izledik biz. ABD bu ziyaretten hiçbir şey alamadı. ABD'nin istedikleri ile bizim düşündüklerimiz örtüşmüyor. Türkiye artık boyun eğecek bir pozisyonda değil. Ortadoğu'nun en güçlü ülkesi. Türkiye Amerika'ya hayır dedi. ABD'nin istediği bölgesel bir savaş. Bu bölgesel savaşa Türkiye’nin de dahil olmasını istiyor. Türkiye istemediği bir savaşın içinde olmayacağını, böyle bir bölgesel savaşın tarafı olmayacağını söyledi. Bu bizim için önemli."
'BATAKLIĞINA SAPLANABİLİRLER'
Blinken'ın Türkiye ziyaretinde neyle karşılaşacağını bile bile geldiğini kaydeden Güçlüer şunları söyledi:
"Çünkü Türkiye'siz bir denklem kurulamıyor. Gelmek zorundaydı. Geldi, cevabını alıp gitti. Türkiye olası bir bölgesel savaşı engellemek noktasında gayretlerine devam edecek görünüyor. Türkiye'nin şu anki tavrı, izlediği politika doğrudur. İran Cumhurbaşkanı da Suudi Arabistan'a gidiyor. Aslında yıllardır iki rakip ülke. Suudi Arabistan'ın bunu kabul etmesi de çok önemli. Türkiye de zaten bölgedeki temaslarını aktif şekilde yürütüyor. Amerika bir paradoksun içine girmiş gibi bir durum söz konusu. Bir bölgesel savaş çıkarayım derken Amerika bir bataklığın içine de saplanabilir. Vietnam'da olduğu gibi."
‘TÜRK MİLLETİNİ BUNLARLA KANDIRAMAZSINIZ’
Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, Blinken'ın Türkiye ziyaretine ilişkin sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Bursalı, "Blinken gelirken apron aydınlatılmadı", "Cumhurbaşkanı Ayder'den mesaj verdi", "Hakan Fidan ABD Dışişleri Bakanının öpme hamlesini geri çevirdi" şeklinde yapılan yorumları hatırlatarak, "Türk milletini bunlarla kandıramazsınız" dedi. Bursalı şu açıklamayı yaptı:
"Yapılacak işler bellidir. Türkiye-Suriye derhal işbirliği yapacak. ABD güdümlü terörün kökü kazınacak. İncirlik-Kürecik üsleri TSK'nın tam denetimine verilecek. Yanlış Ukrayna siyasetinden vazgeçilecek. Kıyı bankalarına kaçırılan 500 milyar dolar geri getirtilecek. NATO'dan çıkılacak.
‘İRAN DÜŞMAN DEĞİL’
Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, İran’ın Türkiye’nin düşmanı olmadığını vurgulayarak şu mesajı paylaştı: “Beyler, İran düşman değil karıştırmayın. Bölge devletlerinin baş düşmanı ABD’dir. Türkiye’nin de dahil. Gazze’deki katliamı ABD nezaretinde İsrail yapıyor. Nükleer denizaltılarıyla, savaş/uçak gemileriyle sadece İran’ı değil, diğer bölge devletlerini de tehdit ediyor. Kulağa hoş gelen ABD ninnileri uyutmaya, ayrıştırmaya, yalnızlaştırmaya, hedef şaşırtmaya yarar.”
İKİ ÜLKE ORTAK CEPHE
ABD, Batı Asya’dan Asya Pasifik’e kadar bölgede planlarına taş koyan kuvvetleri hedefe koyuyor. Bunun başında da Türkiye, Rusya, Çin ve İran geliyor. İran’ın ekonomik ilerleyişini baltalamak için 44 yıldır ambargo ve yaptırımlarla hedef alan Washington, toplumsal kışkırtma olaylarıyla da İran’da sistem değişikliği arayışını sürdürüyor. Tıpkı Türkiye’ye yönelik Fethullah Gülen Terör Örgütü’nü himaye ettiği gibi sözde İranlı muhalifleri de fonluyor. Ayrıca özellikle PKK’nın İran kolu PJAK başta olmak üzere Kürdistan Özgürlük Partisi PAK, İran Kürdistan Demokrat Partisi İKDP ve İran Kürdistanı Devrimci Emekçiler Topluluğu Komele gibi Irak’ın kuzeyinde faaliyet yürüten terör örgütlerini İran’a karşı kullanıyor. Bölge ülkelerinin İran ile ilişkilerini bozmak için İran içindeki Türkleri ayaklandırma projesi olan “Güney Azerbaycan kurma” hayalini MOSSAD eliyle hayata geçirmeye çalışıyor. ABD aynı zamanda İran’ın askeri yöneticileri ve önde gelen bilim insanlarına suikastler düzenliyor. İran’ın askeri atılımını engellemek için nükleer silah konusunu bahane olarak kullanıyor. Avrupa’da kimi ülkeleri de peşine takarak ‘İnsan hakları ve özgürlük’ kılıfı altında İran’ı dünyada tecrit etme ve yalnızlaştırma politikası uyguluyor.
ABD GÜDÜMLÜ TEHDİTLERİ BERTARAF ETME YOLU
Askeri, siyasi ve ekonomik açıdan sürekli İran içişlerine müdahaleci anlayışı benimseyen ABD’nin Tahran ve Ankara’ya yönelttiği birçok tehdit ortak. Irak ve Suriye’ye yönelik ABD müdahalelerinin bir sonraki adımında Türkiye ve İran bulunuyor. Atlantik cephesinden yükselen tehditleri göğüsleme konusunda Türkiye ile İran’ın daha sağlam sırt sırta vereceği döneme çoktan girildi. Ekonomiden askeri işbirliğine birçok alanda el ele verme zorunluluğu kaçınılmaz olarak iki ülke önünde duruyor. Türkiye İran’dan daha fazla gaz ve petrol alabilir, Türkiye de İran’ın donanmasını güçlendirecek birikimini paylaşabilir. İran, ilaç sanayisinden birçok alanda teknolojik atılıma sahip. Bu alanlardaki üretimler için Türkiye, geniş bir pazar olma potansiyelini barındırıyor. İki ülke, milli sermayedarları için büyük imkanları bünyesinde taşıyor. İpek Yolu İnisiyatifi kapsamında da iki ülke kazan kazan zincirini sağlamlaştırabilir. İran ile Türkiye, Suriye krizinin çözümü, PKK/PYD’nin başının ezilmesi, ABD’nin Suriye ve Irak işgaline son vermede anahtar konumda yer alıyor. Doğu Akdeniz’de ABD’nin yaptığı askeri yığınak ilk etapta Türkiye’yi hedef alsa da İran’ın da ön cephelerinden birisidir. Türkiye’ye oradan gelecek bir saldırı İran’da da hissedilecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanıtılması meselesi de Tahran’ın önüne koyulabilecek önemli gelişmelerden birisidir. Yani toplamda Türkiye ve İran, Kafkaslar’dan Umman Denizi’ne, Filistin’den Doğu Akdeniz’e geniş bir alanda işbirliği imkânı bulunuyor./aydınlık