Arap Dünyasının önde gelen analistlerinden Abdel Bari Atvan, Filistin direnişinin liderliğinin Siyonist düşmanı iyi tanıdığına ve onu kandırmayı başardığına değinerek şunları vurguladı: ‘İsrail ordusu nihayetinde Amerika'nın Afganistan'daki yenilgisinden daha ciddi bir yenilgiyle Gazze'den ayrılmak zorunda kalacaktır.’
Rey el-Yevm Gazetesi Baş editörü Abdel Bari Atvan, kaleme aldığı son yazısında Gazze Savaşının sürecine değindi ve şunları yazdı: Hamas hareketinin liderliğinin, özellikle de bu hareketin Gazze Şeridi'ndeki lideri Yahya el-Sinvar’ın tutumu, ateşkesin uzatılması ve tutukluların serbest bırakılması konusunda oldukça belirleyici oldu. Bu da direnişin özgüvenini ve savaşın uzaması dâhil her türlü olasılığa hazır olduğunu gösteriyor.
Filistin Direnişi ABD ve Siyonist Düşmanı Nasıl Kandırdı?
Gazze Şeridi'ndeki Hamas liderliği, işgalci rejimin Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu, kabinesini ve generallerini Doha'da müzakere masasına getirerek kandırmayı ve bu tutukluların ailelerinin İsrail yetkililerine yönelik baskı ve gösterileri konusundaki zayıf noktalarını kullanmayı başardı. İşte Hamas'ın ateşkes anlaşması ve esir değişimindeki başarısını ve bu hareketin düşmanı kandırmayı başardığını gösteren 3 nokta:
- İlk nokta şu; Direniş ile Siyonist rejim arasında esir değişimine ilişkin dolaylı müzakereler ABD gözetiminde yürütüldü. Bu da Amerika ve İsrail'in Hamas hareketini Gazze Şeridi'nin egemenliğinde ana siyasi ve askeri taraf olarak tanımaya zorlandığı anlamına geliyor. Bu durum ABD'nin Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetiminin yıkılması ve yerine yeni bir yönetim konulması yönündeki tüm iddialarını geçersiz kılıyor. Ayrıca Amerikalıların, Hamas'ı terörist gruplara benzetme yönündeki iddialarını da soru işareti altına bıraktı.
- İkinci nokta şu; Hamas hareketi ve onun Gazze Şeridi'ndeki siyasi liderleri ve askeri komutanları, özellikle İsrail ordusunun, Hamas'a taviz vermemek ve esirlerden kurtulmak için bu esirleri öldürmeye çalıştığı bir durumda İsrailli sivil esirleri tutmanın ağır yükünden ve yüksek güvenlik maliyetlerinden kurtulmayı başardı.
Filistin Milletine Direniş Veren Güç
Abdel Bari Atvan, yazısının devamında şu ifadelerde bulundu: Müzakerelerin ve ateşkesin devamını sağlayan kişi Yahya el-Sinvar’dı ve ateşkes tam olarak sağlanmadan askeri mahkûmlarla ilgili müzakerelerin başlatılmasını asla istemiyordu. Bu nedenle geçici ve kısa süreli ateşkes, her iki taraftan da sivil tutukluların ve kadın ve çocukların serbest bırakılmasıyla sınırlıydı. Ancak askeri tutukluların değişimiyle ilgili olan ikinci aşama çok farklı ve burada direnişin şartları gündeme gelmektedir. Bu, işgal rejiminin hapishanelerindeki tüm Filistinli tutuklulara karşılık tüm İsrailli askeri tutukluların serbest bırakılmasını içeriyordu.
Geçtiğimiz yıllar boyunca Filistin milleti, güçlü, bilgili ve düşmanını iyi tanıyan ve düşmanın güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olan bir Filistin liderliğinin eksikliğinden kaynaklanan büyük bir boşluktan acı çekti. Ancak gelinen aşamada Sayın Yahya Sinvar ve İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın (Hamas'ın askeri kanadı) komutanı Muhammed Zayf, Filistinliler için bu liderliği oluşturmayı ve bu liderliği doldurmayı başardı. Bu iki kişinin öne çıkan özelliklerinden biri de Siyonist düşmanı çok iyi tanımalarıdır.
Yahya Sinvar ve Muhammed Zayf, Gazze Şeridi'ni çok az terk etmişler ve hiçbir Arap ülkesinin etkisi altında değiller ve hiçbir Arap başkentine bağlı değiller. Bunlar, bu Filistinli liderlerin sahip olduğu özel özelliklerdir. Bu liderler, işgalci rejime karşı mevcut savaşı yöneten liderlerdir. Ancak geçici ateşkesin sona ermesinin ardından işgalci rejim, Gazze'de özellikle Nasirat ve Baric, Deyr el-Balah ve Han Yunus ve Refah mahallelerinde sivillere yönelik suç ve cinayetlerine yeniden başladı. Siyonist rejimin verdiği sözlere göre bu bölgelerin güvenli olması gerekiyordu ama İsrail'in hiçbir anlaşmaya ya da söze uymadığı açıktır.
Siyonist rejim, Aksa Tufanı operasyonundan sonra işgal topraklarına gerçekleştirdiği ilk ziyarette Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılara yeşil ışık yakan ABD ve bu ülkenin Yahudi dışişleri bakanı Anthony Blinken’in desteğiyle geçici ateşkesin sona ermesinin ardından bu bölgede Filistin halkına yönelik saldırılarını yeniden başlattı. Ateşkesin sona ermesinin ardından Blinken, Gazze Şeridi'ne yönelik askeri saldırıların yeniden başlamasına karşı olmadığını ancak Gazzelilerin yerinden edilmesine karşı olduğunu açıkladı. Elbette ABD dışişleri bakanının bu iddiası, ülkesinin Mısır, Ürdün ve diğer bölge ülkelerindeki müttefiklerini kaybetmemesi ve Gazze'deki sivillerle ilgileniyormuş gibi görünmemesi içindi.
İsrail Gazze Bataklığında Boğuluyor
Abdel Bari Atvan yazısının devamında şu ifadelerde bulundu: İsrail Gazze bataklığında boğuldu ve bu savaşın sonunda bu rejim ve ordusu yenilgiden başka bir şey elde edemeyecek. Bu sadece bizim söylediğimiz bir şey değil, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin de bunu kabul ediyor ve Amerikalı teorisyen ve New York Times yazarı Thomas Friedman da bu konuyu doğruluyor.
İşgal rejiminin Gazze Şeridi sınırında oluşturmaya çalıştığı tampon bölgeler, Netanyahu kabinesinin savaşın devamına karşı olan korkmuş Siyonist kamuoyunu yatıştırmaya ve bu savaşta en azından bir başarı elde etmeye yönelik umutsuzca çabalarını ne kadar çaresizce sürdürdüğünü gösteriyor.
İnşası iki milyar dolara mal olan Gazze Şeridi ile elektronik sınır duvarı, direniş savaşçılarının Siyonist yerleşimlere sızmasını engelleyemedi ve işgalci rejim bu saldırıyı öngöremedi. Peki, Gazze sınırında tampon bölgelerin oluşturulması Siyonistlerin güvenliğini sağlayabilir ve bu saldırıların gelecekte tekrarlanmasını engelleyebilir mi?
İsrail Ordusu Gazze'den Amerika'nın Afganistan'daki Yenilgisinden Daha Ciddi Bir Yenilgiyle Ayrılacak
Abdel Bari Atvan şu ifadelerde bulundu: Temmuz 2006'da Lübnan direnişiyle Siyonist rejim ordusu arasında yaşanan savaş, İsrail ordusunu küçük düşürmüş, zayıflıklarını ortaya çıkarmış ve Siyonist rejimin ordusunun yenilmezlik iddiasını çürütmüştür. Ancak Filistin direnişiyle işgalci düşman arasındaki Ekim 2023 savaşı, Siyonist ordunun itibarından ve güvenilirliğinden geriye kalan her şeyi sonsuza kadar yok etmiştir. Direniş savaşçıları Pazar günü Gazze Şeridi'nde mucizevi operasyonlar gerçekleştirdi ve düşman ordusuna önemli maddi ve insani kayıplar yaşattı ve Siyonist rejim ordusunun yetkilileri kayıplarını itiraf etmek zorunda kaldılar.
İsrail, ABD’li destekçilerinin Afganistan'da yaptığı hatanın aynısını Gazze'de yaptı. 11 Eylül 2001 saldırılarının intikamı bahanesiyle Afganistan'a saldıran Amerika, yirmi yıl sonra bu ülkeyi aşağılanarak terk etmek zorunda kaldı ve elbette İsrail ordusu da Gazze'den Amerika'nın Afganistan’daki yenilgisinden daha ağır bir yenilgiyle ayrılacak ve bu da Siyonist projenin tamamen çöküşünün başlangıcı olacaktır.