Direniş Ekseni, Gazze savaşından bu yana geçen 80 gün boyunca “Sahaların Birliği” stratejinin lafta olmadığını ve aynı zamanda Amerikan-Siyonist tehditlerine karşı ortak savunma girişimi olduğunu gösterdi.
Mayıs 2021'deki Kudüs Kılıcı operasyonun ardından Filistin direnişinin üst düzey siyasi yetkililer ve komutanları arasında yapılan bir dizi toplantıda "Sahaların Birliği" stratejik politikasının operasyonel hale getirilmesi gündeme getirildi.
Siyonist rejimin Gazze Şeridi saldırılarının artmasıyla birlikte Direniş Ekseni’nin "Sahaların Birliği’’ stratejisinin büyük bir savaşa sürükleyeceğine inananlar oldu. Bazılarının görüşünün aksine, Direniş Ekseni’nin yetenekleri, ABD birlikleri, İsrail ordusu ve diğer müttefiklerini asimetrik savaş ilkelerine tam olarak uymasına zorladı.
‘’Al Khanadeq’’ internet sitesi ‘’Sahaların Birliği’’ stratejisi ile ilgili yayınlanan yazıda, Gazze savaşının özel koşullarının Direniş Ekseni’nin İsrail saldırılarını durdurmak için kademeli katılım yolunu seçtiği belirtildi.
Ancak direniş liderleri, bu mücadelenin her aşamasında başka seçenekler kullanarak kapsayıcı bir savaş başlatma olasılığını da açık bıraktı. Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Gazze savaşı sırasında son iki konuşmasında direnişin hedeflerini ve kırmızı çizgilerini anlatarak tüm seçeneklerin masada olduğunu vurguladı.
Sahaların Birliği Stratejisinde Yemen'in Rolü
Sahaların Birliği stratejisinin hayata geçirilmesinde en büyük pay hiç şüphesiz Yemen'dedir. Çünkü İsrail ve ABD'nin Gazze'ye yönelik saldırının ardından ablukaya karşı abluka denklemini dayattı ve Kızıldeniz’de işgal altındaki Filistin'e giden kargo gemilerinin geçişini engellemeyi başardı. Yemen’in eylemleri ABD’yi bu stratejik tehditle başa çıkmak için "Refah Muhafızı Operasyonu" adlı uluslararası deniz koalisyonu kurmaya zorladı. ABD’nin amacı "imkansız ve tehlikeli görev"de Yemen'le uğraşmanın maliyetini tek başına ödememektir. Sana hükümeti çıkış veya varış noktası işgal altındaki topraklar olan gemilerin hedef alınacağını ve eylemlerinin dünya ticaretini tehdit etmeyeceğini defalarca vurguladı. Deniz eylemleri ve Eilat limanına karşı yapılan füze ve drone saldırıları Filistin direnişini savunmak için atılan adımlardır. İsrail kaynaklarına göre Yemen’in deniz eylemleri Eilat liman faaliyetlerinin yüzde 85'inin durmasına neden oldu.
Yemen Ensarullah Hareketi Lideri Abdulmelik el-Husi, Amerika’nın kurduğu ‘’Refah Muhafızı Operasyonu" koalisyonuna tepki göstererek, Yemen’in yaklaşımının tüm sonuç ve zorluklara rağmen devam edeceğini ve tehditlere kararlı bir şekilde yanıt vermeye hazır olduklarını vurguladı.
‘’Al Khanadeq’’ sitesinde yayınlanan yazıda, Yemen'in Siyonist rejime verdiği zararlar şöyle sıralandı:
-Eilat limanı, İsrail rejimini Doğu Asya bölgesine bağlayan tek limandır. Uzak Doğu'dan İsrail'e yapılan ithalatın yıllık 95 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
-Babu'l Mendeb Boğazı’nın kapatılmasıyla İsrail'e giden kargo gemilerinin rotasını Afrika'nın güney ucundaki Ümit Burnu'na çevirdi. Bu durum, söz konusu gemilerin seyir süresini yaklaşık 4 ila 5 hafta daha uzattı. Bu da İsrail'e ithal edilen ürünlerin fiyatını yaklaşık yüzde 3 oranında yani yaklaşık 3 milyar dolar artıracak.
-İşgalcilerin ithalatının yüzde 99'u deniz yoluyla yapılıyor ve bunun yüzde 30'u Kızıldeniz üzerinden yapılıyor.
Bu bağlamda İsrail'in "Globes" internet sitesine konuşan rejimin bir istihbarat görevlisi, Yemen ordusunun insansız hava araçlarının İsrail için bir kitle imha silahı ve askeri düzeyde stratejik bir tehdit olduğunu belirtti.
Yemen’in Kızıldeniz kıyısındaki stratejik coğrafi konumuna dikkati çeken Siyonist istihbarat görevlisi, bu ülkenin füze ve insansız hava aracı cephaneliğinin yanı sıra en az 100 bin savaşçıya sahip olduğunu söyledi. Siyonist uzman Yemen’in askeri gücünün ülkeyi "somut bir tehlikeye" dönüştürdüğünü de sözlerine ekledi. Uzmana göre Yemen silahlı kuvvetleri en iyi balistik füzeler, seyir füzeleri, insansız hava araçları ve hatta insansız deniz araçlarıyla donatılmıştır; bunlardan bazıları yaklaşık iki ay öncesinden bu yana İsrail'e karşı kullanılıyor. Yemenliler Kızıldeniz'i adeta abluka altına aldılar ve ciddi zararlar verebilirler, bu çok önemli bir konu.
Irak Direnişinin Rolü
Aksa Tufanı operasyonunun ilk haftalarından itibaren Irak direnişi, Filistin'e destek için harekete geçerek, Irak ve Suriye'deki Amerikan askeri üslerini füze ve insansız hava araçlarıyla hedef aldı. Bu eylemlerin sayısı 100'ü aşmıştır. Operasyonlarını giderek artıran Irak İslami Direniş Hareketi, İsrail'in Kızıldeniz kıyısındaki Eilat limanını ve Akdeniz bölgesindeki Kariş gaz tesislerini 400 km menzilli füzeler ve uzun menzilli insansız hava araçlarıyla hedef alarak işgal altındaki Filistin topraklarında herhangi bir Siyonist hedefi vurabilecek yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.
Lübnan Direnişinin Rolü
8 Ekim 2023'ten itibaren Lübnan Hizbullah Hareketi, Aksa Tufanı operasyonunda Filistin direnişinin yanında yer aldı ve Siyonist rejimi yıpratmak için yeni bir cephe açtı.
Bu cephenin açılmasıyla birlikte direnişle doğrudan savaştan korkan işgalci orduyu, çok sayıda zırhlı araç, savaş uçağı, helikopter ve hava savunma sistemi de dahil olmak üzere kuvvetlerinin neredeyse üçte birini kuzey cephesine konuşlandırmaya zorladı; Öte yandan kuzey bölgede 100 bin civarında işgalci yerleşimcinin yerinden edilmesine yol açarak Tel Aviv'e büyük ekonomik kayıplar yaşattı.
Hizbullah ayrıca her gün Siyonist hedeflere yönelik birçok operasyon gerçekleştirdi, bazı günlerde direniş operasyonlarının sayısı 22'ye ulaştı. İstihbari bilgilerden de yararlanan Lübnan direnişi, yürüttüğü operasyonlarında amacına göre uygun silahlar, tanksavar silahları, toplar, füzeler ve çeşitli silahlar kullandı. Direnişçiler aynı zamanda Lübnanlı sivillerin hedef alınması durumunda yerleşimcilerin de hedef alınacağını gösterdiler.
Yazının son bölümünde, ‘’Gazze Şeridi saldırıları devam ederken ‘’Sahaların Birliği’’ne bağlı Direniş Cephesi ABD ve İsrail’in tehditlerine umursamadan net bir çizgide ilerlemeyi sürdürecektir ve Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarına göre tam zafer serabı peşinde olan İsrail askerlerini Gazze kumları yutar.’’ denildi.