1 Ekim’de İran Devrim Muhafızları Ordusu füzelerinin İsrail rejiminin “Nativim” ve “Hatzorim” (Şehit Seyyid Hasan Nasrallah’ın suikastının başlangıç noktası olan üs) ve ayrıca Gazze çevresindeki bölgedeki İsrail rejiminin stratejik radarları, tankları, zırhlı araçları ve birliklerinin toplanma merkezlerini hedef almasından bu yana, geçtiğimiz gece İsrail rejimi garip bir şekilde övünerek İran İslam Cumhuriyeti’ni sert bir karşılıkla tehdit etmesine kadar 25 gün geçti.
Netanyahu, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun kahramanca saldırılarının ilk günlerinde, İran yetkililerini taklit ederek, İsrail’in İran’a cevabının sert olacağını ve uygun zaman ve yerde verileceğini açıkladı. Sadık Vaat 1 ile 2 arasında İsrail rejimi, söylenen hedeflere tek bir füze bile ulaşmaması için Demir Kubbe’den David’s Sling ve Arrow (Hetz 1 ve 2), Hawk, THAAD ve düzinelerce Amerikan, İngiliz ve bölge ülkelerine ait hava savunma sistemlerine kadar tüm radar sistemlerinin zayıflıklarını gidermek için elinden gelen her şeyi yaptı. Ancak Sadık Vaat 2’nin muzaffer operasyonunun başlarına öylesine bir bela açtığını gördük ki, üzerinden yaklaşık bir ay geçmesine rağmen Siyonist yetkililer toplantılarını onlarca metre yer altında beton sığınaklarda yapmayı tercih ediyorlar. İsrail rejiminin Sadık Vaat 2’deki onur kırıcı yenilgisini telafi etme çabası, iç eleştirileri, özellikle de aşırı ve savaş yanlısı kesimden gelen eleştirileri yanıtlamak için İran’a karşı bir eylemde bulunmalarına yol açtı. Böylece 26 Ekim gecesi bazı İran askeri merkezlerine ve sistemlerine saldırarak, İran İslam Cumhuriyeti’ne her ne kadar az da olsa zarar verdiler.
Ancak 26 Ekim Cumartesi sabahı gün ağardığında Tel Aviv’in İran ve Direniş ile girişilen savaşta meydan adamından çok, psikolojik operasyon sahnesinin borazan çalanı olduğu ortaya çıktı! Ve Başbakan Netanyahu ile Savunma Bakanı Gantz’ın yeraltı sığınağında bulunmaları, güç göstergesinden çok, işgalci Kudüs rejiminin üst düzey yetkililerinin İran’ın olası misilleme saldırılarından duydukları korku ve zayıflığı gösteriyordu. Öyle ki, korkak Siyonist yetkililerin görüntülerinin yayınlanması, rejimin muhalefet güçlerinin tepkisini çekti ve şu sorunun sorulmasına neden oldu: İsrail yetkilileri neden canlarını kurtarmak için yer altında kalmak zorunda kalıyor da, tehdit ve saldırı altında olan İranlı yetkililer ve vatandaşlar, en ufak bir korku duymadan evlerinde veya iş yerlerinde, yani yer altında ve sığınaklarda değil, dinleniyor veya kişisel veya idari işlerini hallediyorlar?
5 Kasım Cumartesi sabahı İsrail rejiminin bazı İran askeri merkezlerine ve sistemlerine saldırmasıyla ilgili dikkat çekici noktalar şunlardır:
1. İran’ın “stratejik sabrı” sona eriyor: Ayetullah Hamanei, Zafer Cuması günü Cuma namazı hutbesinde, İran’ın “stratejik sabrı” politikasının sona erdiğini ve ülkenin her türlü düşman saldırısına kararlı, ancak hesaplı ve aceleci olmayan bir şekilde cevap vereceğini açıkça belirtti. Bu açıklamadan önce de İranlı askeri yetkililer, Siyonistlerin olası herhangi bir saldırısına sert bir şekilde karşılık vereceklerini vurgulamıştı. Bu uyarılar ışığında, “Sadık Vaat 3” operasyonu için geri sayım başlamış olup, kamuoyu bir kez daha yetkililerin ve askeri komutanların, sahadaki koşulları ve ülkenin çıkarlarını göz önünde bulundurarak, Siyonistlerin son saldırısına hesaplı ve aceleci olmadan kararlı bir şekilde cevap vermelerini bekliyor. İç kamuoyu ve direniş cephesi, Siyonist düşmana bir cevap vermemenin, Devrim Muhafızları ve Ordu’nun evlatlarının daha ağır bir karşılık verme kararlılığından vazgeçmek anlamına gelmediğini biliyor.
2. Yabancı medyanın tepkisi: Özellikle Amerikan medyası olmak üzere yabancı medyanın haberlerine bakıldığında, ülkenin genel havasının bu medya kuruluşları için önemli olduğu ve dikkat çektiği görülüyor. Örneğin, New York Times, “İran Sakin” başlığıyla, Siyonistlerin Cuma gecesi İran’a düzenlediği saldırıdan sonra İran halkının ruh halini aktardı.
Öte yandan İsrail medyası, İran’a yönelik operasyonu sert bir şekilde eleştirerek, İran halkının bu saldırıyı hissetmediğini ve şu anda uyuduklarını, kendilerinin ise uyanık olduklarını yazdı. Bu medya kuruluşları, kimin kime saldırdığı belli değilken, başbakanlarının neden bir sığınakta olduğunu sorguladı.
Amerikan yetkililerinin açıklamaları ve haberlerden de anlaşılacağı üzere, rejimin İran’a verdiği tepki önceden belirlenmişti. Saldırı sınırlı ve zayıf olacak, ancak medyada abartılıp başarı olarak gösterilecekti. İran’ın İsrail’e saldırısına ait görüntülerin ve delilsiz iddiaların kullanılması da ellerinin boş olduğunun göstergesidir.
Düşmanın bu haber stratejisi, saldırılarının yıkıcı etkisinden çok İran halkına karşı psikolojik savaş yürütmeyi amaçladığını göstermektedir. Bu saldırılarla İran toplumunda kargaşa ve düzensizlik yaratabileceklerini ve böylece ülkede bir tür ayaklanma ve kaosu körükleyebileceklerini umuyorlardı. Ancak cumartesi sabahı halkın normal hayatına devam etmesi, düşmanın uzun süredir senaryo ve planlar yaptığı tüm bu hesaplamalarının suya düştüğünün kanıtıdır.
3. Bazı bölge ülkelerinin, geçmişte düşmana topraklarını kullandırdıkları iddia edilen Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin, İsrail rejimini kınamada samimi olup olmadıkları bir yana, İran’ın askeri hedeflerine yönelik saldırıya hemen tepki vermeleri, bölge ülkelerinin İran’ın saldırganlara vereceği cevabın ciddiyetine inandığını ve çatışmaların devam etmesi ve İran’ın kararlı bir şekilde karşılık vermesi durumunda bölgenin kontrol edilemeyen gelişmelerle karşı karşıya kalabileceğinden endişe duyduklarını göstermektedir. Bu nedenle, bu ülkelerin İsrail rejimini kınaması, ya hiç görmediğimiz ya da geçmişte benzer bir eylem gerçekleştiyse de bu düzeyde ve bu kadar açık bir dille yapılmayan ender durumlardan biridir. Bu durum, bir yıl öncesine kadar bu Arap devletleriyle anlaşma ve normalleşme arayışında olan İsrail rejiminin ciddi bir güvenlik açmazıyla karşı karşıya kaldığını ve bölgedeki konumunu kaybettiğini göstermektedir.
Bu nedenle, İsrail rejiminin zor günler geçirdiğini ve aşağılanma günlerinin kronometre gibi saniye saydığını söyleyebiliriz. Masum Gazze çocuklarının ve direniş komutanlarının kanı yakında kirli eteklerini tutuşturacak.