Bismillah
Yazının başlığı "el- ğariku yeteşebbisu bil haşiş" Arap atasözünün tercümesidir. Bu söz herşeyden ümidini kesmiş, çaresiz kalmış zavallı insanların düştükleri anafordan kurtulmak için en zayıf, en anlamsız şeylerden bile yardım beklemesi anlamında kullanılır. Türkiye'de mezhepçilik girdabına düçar olmuş çevrelerin şu sıralar içinde bulundukları durumu anlatacak bundan daha iyi bir söz bulamadım.
Bilindiği üzere İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Venezuella'nın vefat etmiş cumhurbaşkanı Hugo Chavez'in cenaze töreni sırasında Chavez'in yakınlarına taziyelerini bildirirken kendisinden kaynaklanmayan bazı sahnelerle karşılaşmıştır. İslami hükümler gereği İranlı devlet adamları kadınlarla tokalaşmazlar ve bunu İran’a gelen bayan misafirlerine karşı uyguladıkları gibi gittikleri ülkelerde de uyulması gereken protokol kuralları olarak ev sahibi ülkeye bildirirler. Bu yüzden diplomatik çevrelerde herhangi bir aksilikle karşılaşmazlar. Ama muhataplarının ve görüştükleri insanların hepsi diplomat olmadığı için bazen istenmeyen sahneler de ortaya çıkmaktadır. Ve nitekim Ahmedinejad'ın Hugo Chavez 'in annesine taziyelerini bildirirken ortaya çıkan durum da bu türdendir. Ahmedinejad, saygı göstermek için ellerini birleştirerek göğsüne çekerken karşı tarafın bunu yanlış anlaması veya duygusal matem ortamından dolayı olsa gerek ki anne Chavez bir an Ahmedinejad'a yaklaşır ve Ahmedinejad geri çekilir ve beklenmedik durum burada sona erer. Ancak İran'daki hassasiyetleri tahrik etmek için bahane peşinde koşan medya bu sahneleri mal bulmuş mağribi misali önemli bir habermiş gibi yayınlarlar. BBC ve VOA televizyon kanalları başta olmak üzere Farsça yayın yapan rejim muhalifi medyanın bunca propagandasına rağmen İran içinde pek kaale alınmaz ve halk arasında beklenen yankıyı bulmaz.
Türkiye ve bazı İslam ülkelerinde ise Ahmedinejad'ın inancı, İslami değerlere olan bağlılığı hususunda herhangi bir açık bulamayan sözde İslami ve gayri İslami çevreler ise bunu dallandırıp budaklandırarak güya İran aleyhinde kullanmak seviyesizliğine kadar işi vardırdılar. Olay bu kadar basit olmasına rağmen sanal alemde yüzlerce fotoshop dalavereleri yayınlanmıştır. Bu fotoshop hilelerinden biri de Chavez'in annesiyle Ahmedinejad'ın el ele tutuşup yüzlerini bir birine yapıştırması sahnesidir. Aslı astarı olmayan bu sahneden rahatsız olan bazı çevreler ise Ahmedinejad'ın eli üzerindeki elin gerçekte Bayan Chavez'in değil de gerçekte bir erkek eli olduğunun farkına varır ve maalesef ayrı bir fotoshop oyununa tevessül ederek alelacele olarak Bayan Chavez'in başı yerine Baradey'in başını koyarak güya Ahmedinejad'ı savunmaya kalkışırlar.
Bu yeni fotoshopu iyi niyetinden olsa gerek ki, Türkiye'de ilk defa olarak GENÇBAKIŞ adlı haber sitesi yayınlar ve RASTHABER'den bir haber editörü arkadaş da bu siteyi kaynak göstererek haberi yayınlar. Kısa süre sonra her iki fotoshop fotoğrafının da aslının olmadığı farkedilince haber kaldırılır.
Ama gel gör ki, İslamcı olarak geçinen, gerçekte ise ilkesizliği ilke zanneden bazı siteler, bu cümleden olarak haksöz sitesi aynı Ahmedinejad örneğinde olduğu gibi bir açığını bulamadıkları rasthaber'i karalamak için fotoshoplu haber bahanesiyle saldırıya geçerler. Halbuki birincisi; kinlerini kusmaya başladıklarından çok öncesinde söz konusu haber yukarıda işaret edilen sebepten dolayı siteden kaldırılmıştı. İkincisi; bu ikinci dereceden fotoshop ve ilgili haber ilk olarak Kuveyt'te ardından da İran'da yayınlanmış, Türkiye'de ise rasthaber dışında bir sitede yayınlanmıştır. Fotoshop'un yapılmasında herhangi bir müdahalesi olmadığı gibi ilk defa yayınlayan da rasthaber değildir.
Konu aslında üzerinde durulmaya ve saldırganlarla polemiğe girmeğe değmeyecek kadar basittir. Ancak mezhepçilik taasubuyla gözleri dönmüş bazı çevreler ne gariptir ki bu konuyu bahane ederek bizi “mezhepçi- provokatör, İran’daki rejimin finansıyla kurulan, kutsal devleti koruma refleksi gösteren siteler” olarak tanıttıkları için bazı açıklamalar yapmayı zaruri gördük:
1- “Mezhepçi- Provokatör”: Mezhepçilik ve kışkırtıcılık iddialarının fikir ve inanç krizi geçirmekte olan bu çevrelerin literatüründe ne anlama geldiği bir yana, rasthaber gibi düşünce çizgisini yayın hayatına başladığı günden beri şeffaf bir şekilde ortaya koymaktan çekinmeyen bir siteyi mezhepçilik ve kışkırtıcılıkla suçlamanın tam da kendisi mezhepçilik, kışkırtıcılık, başka düşüncelere tahammülsüzlük ve bağnazlık kokmaktadır.
Müslümanların vahdeti konusuna geçici taktiksel ve hatta stratejik konular olarak değil inancının bir parçası olarak bakan, bu konuda imamları ve önderlerinin çizgisine bağlı olmakla iftihar eden ve bu çizgiden asla taviz vermeyen rasthaber sitesi mi mezhepçilik yapmaktadır yoksa nereye gittiği, hangi yolu/çizgiyi takip ettiği, ne yaptığı belli olmayan şaşkın, pusulasız, ilkesiz bir şekilde sağa sola saldıran, hedefe ulaşmak için İslam düşmanlarıyla - bilerek veya farkında olmaksızın- işbirliği içinde olmaktan utanmayan, her türlü cinayeti onaylayan sizler mi mezhepçilik yapmaktasınız?
Rasthaber ve aynı çizgide olan sitelerin mezhepçilik yapmadığını sizler herkesten daha iyi bilirsiniz, bilirsiniz de buna rağmen böyle iftiralarda bulunursunuz. Çünkü şerr güçlerle ittifak içinde bulunmanızın küçük çapta da olsa ifşa edilmesi sizi çıldırtmakta ve buna karşı dümen suyuna girdiğiniz iktidarın yaptığı gibi mezhepçilik silahına sarıldığınız halde kendiniz gibi düşünmeyenleri mezhepçilikle itham etmektesiniz.
Daha iki ay öncesinde Resulullah’ın(sa) mübarek veladeti münasebetiyle İstanbul’da ülkenin çeşitli şehirleri başta olmak üzere on dört ülkeden Şii ve Sünni akademisyenlerin katılımıyla başarılı bir uluslararası vahdet konferansı düzenleyen, müslümanları Batı hayat tarzına karşı Muhammedi hayat tarzına sarılmaya çağıran, Batı emperyalizminin bölgesel ve dünya çapındaki komplo planlarına dikkat çeken, ayrıca İslami vahdete sözle değil pratikte katkıda bulunmak için her yıl halka yönelik etkinlikler, yarışmalar düzenleyen rasthaber camiası mı mezhepçilik yapmaktadır, yoksa Suriyedeki Esad rejimini düşürmek bahanesiyle mezhepçilik fitnesini ateşleyen, masum insanları katleden teröristleri sırf kendi mezhebinizden oldukları için mücahit diye adlandıran ve büyük çoğunluğunu Sünnilerin oluşturduğu Baasçı rejim yerine sırf insanların mezhebi duygularını tahrik etmek için Nusayri/Alevi rejiminin zulmü diye diye İslam düşmanlarıyla işbirliğine meşruiyyet kazandıran sizler mi mezhepçilik yapmaktasınız?
2- “ İran’daki rejimin finansıyla kurulan siteler” : Bu iddiayı ortaya atan haksöz sitesinin elinde bunu ispatlayacak belgeleri varsa yayınlasınlar ve gösterecekleri belgeyi rasthaber’de yayınlamaya da söz veriyoruz. Biz rasthaber sitesi olarak İslami İran’ın bölgesel ve uluslararası meselelere yaklaşımını İslam ve müslümanların maslahatına daha uygun gördüğümüzü ve benimsediğimizi gizlemiyoruz. Ancak iki-üç öğrencinin bile bir araya gelerek cep harçlıklarıyla bir site kurdukları bir dönemde site çalışmaları için başka ülkelerden finans desteği alacak kadar muhtaç olmadığımız gibi bundan dolayı rasthaber’e karşı böyle bir iddiada bulunan bu sitenin hangi ülke ve iktidarlardan beslendiği üzerinde durmak niyetinde de değiliz. Ama Merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler misali bahse konu site rasthaber’i İran’ın çizgisine yakınlığından dolayı İran rejiminin finansıyla kurulmuş site olarak itham ederken kendi mahiyetini ortaya koymaktadır. Bir ülkenin veya iktidarın çizgisine yakın görüşler ortaya koymak onlardan finans desteği alıyor olarak görülecekse haksöz ve benzeri siteleri emperyalist- siyonist güçlerin finansıyla kurulan siteler olarak tanımlamak gerekir. Çünkü Suriye örneğinde olduğu gibi bölgesel ve uluslararası meselelerde izledikleri çizgi tam da emperyalist/siyonist çevrelerin siyasetiyle örtüşmektedir. Sürdürdükleri propagandaların da aynı çizgide olduklarından şüphemiz olmasa da biz, bu sitelerin ABD ve İsrail’den finans desteği aldıklarını- kesin bilgiye sahip olmadığımız için-iddia etmiyoruz.
Haksöz sitesinin, kadrosunda bulundurduğu bazı yazarların yıllarca devrimci İslamcılık adına daha birkaç yıl öncesine kadar İran’ı su yoluna çevirdikleri herkesçe bilinmesine ve emperyalist/siyonist güçlere karşı tek başına direnen İran’ın rasthaber ve benzeri sitelere, yayın organlarına ihtiyaç duymadığını bilmelerine rağmen böyle bir iddiada bulunması bu kadronun düştüğü acı durumu gözler önüne sermesi açısından da oldukça düşündürücüdür.
3- “kutsal devleti koruma refleksi gösteren siteler” : Haksöz sitesi ve yazarlarının doğrudan veya dolaylı olarak sık sık dile getirdikleri hususlardan biri de İslam İnkılabı ve liderinin çizgisinde olan, İmam Hamanei’yi takip edilmesi gereken şer’i bir lider olarak gören müslümanlara karşı gösterdikleri tahammülsüzlüktür.
Bu yeni bir durum olmayıp İslam’ın ilk asrından beri müslümanlar arasında devam edegelen bir küstahlık ve başıboşluktur. Peygamberin Allah’tan vahiy aldığını, vahyi almada, insanlara iletmede ve uygulamada masum, hatadan beri olduğunu bildikleri halde sahabeden bazılarının hala kendi görüşlerinde direndiklerine en belirgin örnek Hudeybiye sözleşmesi esnasında ortaya çıkan tartışmalar olup başka örnekleri de tarih kitaplarında kaydedilmiştir. Ve yine meşru halifenin aldığı karara karşı çıkma, görüşünü reddetme ve hatta biyat ettikleri halifeye isyan edip müslümanlar arasında savaşlara sebebiyet verme aynı hastalığın tezahüründen başka bir şey değildir.
İmam Hamanei masum olmadığı gibi herkesin ona biyat etmesi gerektiğini iddia eden de yoktur. Ama müslümanlardan bir kısmı O’nu meşru önder olarak görmekte, İslam’ın ve müslümanların maslahatını gözetecek yeterli derecede ilim, takva, basiret, cesaret ve siyasi derinliğe sahip olduğuna inanmaktalar. Bunun için şahsen tespit etmekte zorlandıkları toplumsal, siyasal ve özellikle de içinden çıkamadıkları karmaşık uluslararası meselelerde O’nun görüşünü kendi görüşlerine tercih etmekteler. Bu ise kendilerini allame zanneden bazı çevreleri, bu cümleden olarak haksöz sitesi kadrosunu rahatsız etmektedir. İlkesel davranan müslümanların bu tavrına tahammül edemeyenler, bu İslami ilkeye doğrudan saldırmak yerine fırsatını buldukça İmam Hamanei’ye saldırmayı tercih etmekteler. Sadece bir araç olan devlet mekanizmasının kutsal olmadığını her kes bilir, kutsal olan devlete meşruiyyet kazandıran velayet makamı veya veliy-yi emr’dir.
Suriye meselesi karşısında müslümanların bir kısmının İmam Hamanei’nin görüşünü benimsemeleri bu çevrelerin öncüleri tarafından en iyimser tabirle körü körüne itaat olarak tanımlanmaktadır. Daha ileri gidenler ise bu tavrı Fars milliyetçiliği, Şii yayılmacılığı, İran’ın ulusal stratejik önceliklerini savunma vb. ifadelerle dile getirmekteler. Müslümanlardan bir kısmının İmam Hamanei’nin görüş ve tespiti doğrultusunda hareket etmesine tahammül edemeyenler sırf inat ve haset yüzünden ABD ve NATO siyasetlerinin uygulayıcısı laik, diktatör, ve çağ dışı bölgesel iktidarlarla işbirliği yapmaktan, onlara yardımcı olmaktan çekinmez ve akıllarınca İslami vazifelerini yerine getirirler.
Ve işte bu çevrelerin rasthaber ve aynı çizgideki yayınlara saldırmaları velayet-i fakih makamına duydukları kin ve hasetlerinin dışa vurmasıdır. Çünkü rasthaber kadrosu velayet-i fakih sisteminin doğruluğuna, hakkaniyetine ve Batı emperyalizminin son kozu liberal demokrasiye karşı halihazırda en işlevsel sistem olduğuna inanmakta ve bunu var gücüyle tanıtmaya çaba sarfetmektedir.
Ratshaber sitesine yönelik iftira ve ithamlar konusunda yazılacak daha çok şey var, ama...
Y. ZİYA T.YILMAZ - 18/03/2013