Şam ve Irak diyarlarında zer-zor-nifak ittifakı

Rate this item
(0 votes)

Allah’ın Adıyla

Şam ve Irak diyarlarındaki cinayetlerin baş musebbibi zer, zor ve nifak ittifakıdır. Bu bölge tarihini İslam sonrası dönemde az çok inceleyenler bu durumun yeni olmadığını, ta İslam’ın ilk asrında zer-zor- nifak üçlüsünün müslümanların başına ne belalar getirdiğini görürler. Aradan yüzyıllar geçmesine rağmen sahnelenen oyun birbirine o kadar benzemektedir ki mahiyet ve içerik olarak pek değiştiği söylenemez, sadece oyuncuların ismen değiştiği görülmektedir.

Nedir bu oyun? İktidarı ele geçirme, iktidarını sürdürme ve iktidar nüfuz alanını genişletme planları.

Bahane nedir? Dini koruma(!), demokrasiyi koruma, sözde işlenen cinayetleri durdurma söylemleri.

Planın uygulayıcıları kimlerdir?

Zer, yani ekonomik güç sahipleri, dün ümmetten topladıkları altın ve gümüşleri iktidarlarını ayakta tutmak için haracayanlar, bugün ise ümmetin petro-dolarlarını uluslararası siyonizmin hizmetine sunanlar, üç günlük iktidar uğruna ülkelerin zenginliklerini Batı emperyalizmine peşkeş çekenler ve...

Zor, yani askeri güce sahip olanlar. Bu gücün günümüzdeki temsilcisi Batı müstekbirliği, onun savaş makinesi NATO, bölgedeki doğal üssü siyonist rejim ve aynı güçlerin güdümündeki terör örgütleri ve...

Nifak, münafıklar, iktidar makamını işgal etmek için dindarların inançlarını istismar eden partiler/liderler, sapık inanç sahipleri, siyasal hedefleri uğruna insanların katledilmesini caiz görenler, hakk ve Batı müstekbirliği karşısındaki direniş cephesi üzerine şüphe düşürmek için mezhebi taassupları tahrik edenler, kendileri gibi düşünmeyenleri(uşaklık etmeyenleri) tekfir edenler ve hepsinden daha kötüsü nifak cephesinin siyasetlerini tevil etmek için çırpınıp duran kitle iletişim araçları/medya ve gönüllü veya satılık kalemler.

Bugün Irak ve Şam diyarlarında sürdürülen savaşın, cinayetlerin planlayıcısı ve uygulayıcısı tanımlamaya çalıştığımız zer-zor ve nifak cephesi ittifakıdır. Her ne kadar dağınık ve düzensiz görülse de bölgemizde İslam’a ve müslümanlara karşı sürdürülen cinayetlerin baş sorumlusu bu üçlü ittifak, perde arkasında müstekbir güç ABD’nin koordinatörlüğünde oldukça sistematik bir şekilde çalışmaktadır. Irak ve Suriye’deki karşıklıklar ve iç savaştan tutun ülkemizde açılımlar adı altında sürdürülen siyasetlere ve özür diye millete yutturulan kayıkçı kavgasına kadar bütün gelişmelerin arkasında bu üçlü ittifakın planları yatmaktadır.

Başbakan’ın çarketmeleri

Başbakan Erdoğan’ın çarketmeleri artık bıkkınlık derecesine varmış bulunuyor. Ama her nedense nifak cephesinin önemli kolu medya bu dönüşleri ustalıkla tevil etmekte, kırılan potları başarı gibi göstermektedir.

Başbakan Erdoğan’ın “one minute”u, “özür komedisi”, “ siyonizmi faşizm ve anti semitizmle aynı tutuş”una dair sözleri, Libya ve patriot füzeleri konularında takındığı tavırları ve kısa bir süre sonra bütün bu görüşlerinden çarketmesi acaba neyin alametidir? Acaba söyledikleri mi yersiz ve hatalıydı, yoksa çarketmeleri mi?

Başbakan Erdoğan’ı tanıyanlar, özellikle de gençlik yıllarını, gömlek değiştirme dönemi öncesini bilenlerin onaylayacağı üzere Tayyib Erdoğan’ın bütün bu söylemleri o dönemlerini çağrıştıran şuuraltındaki görüşleridir. Yani bazen iktidarda olduğunu, iktidarda kalmasında zer ve zor çevrelerinin destek ve rolünü unutmaktadır ve unuttuğu için de pot üstüne pot kırmakta ve bugün söylediğini bir hafta sonra inkar etme zorunda kalmaktadır.

Yaptıklarını telafi etmek ve dünyaya egemen zer ve zor güçlerini memnun etmek için geri adım attığı yetmiyormuşcasına öncekinden daha fazla tavizler vermek zorunda kalmaktadır. Özür komedisi bu cümleden olup sırf siyonizmle ilgili sözlerinden dolayı kendisini affedirtmek için siyonist rejim başbakanın yarım yamalak özrünü – eğer özür olarak kabul edilirse- kabul ettiğini iftiharla dile getirmiş ve nifak cephesinin medya kolu ise bunuı ballandıra ballandıra anlatmaya devam etmektedir.

Başbakan daha da ileri giderek ABD başkanı Barack Obama’nın sesini özlediğini söyleyecek duruma gelmiştir. Yani istikbarın temsilcisinin, günümüz firavununun sesini duymaya ne kadar hevesli olduğunu ifade edecek bir konuma gelmiştir. İnanmak zor olsa da belki de gerçekten özlemiş olabilir. Allah başbakanımızı sevdiklerine kavuştursun ve dünya ve ahirette birlikteliklerini sağlasın demekten başka söz bulamıyorum.

Rabbim lutfu keremiyle bizi de sevdiklerimize, özlediklerimize kavuştursun. Ailece Irak diyarındaki masumları, şehidleri ve evliyaullahı ziyaret etmek niyetiyle biraz sonra yola koyulacağız inşallah.

Allahummec’al mehyaye mehya Muhammed ve ali Muhammed ve Memati Memate Muhammmedin ve ali Muhammed,

İlahi yaşantımızı Muhammed ve soyunun hayatı gibi kıl ve ölümümüzü Muhammed ve soyunun ölümü gibi kıl.

Vesselamu aleykum ve rahmetullah

Y. ZİYA T.YILMAZ 

Read 1771 times