Başbakan Erdoğan’ın Amerika ziyaretini değerlendiren gazeteci-yazar Ali Bulaç, "Türkiye isteklerinin neredeyse hiçbirini Obama’ya kabul ettiremedi" diyerek görüşmenin kalıcı iyi bir sonuç vermediğini dile getirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde birçok Bakanın da aralarında bulunduğu kalabalık bir heyetle Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptığı ziyaretin yankısı sürüyor.
Başbakan Erdoğan’ın ziyareti “resmi çalışma ziyareti” olmasına rağmen “devlet ziyareti” gibi ele alındı. Beyaz Saray’a askeri törenle gelen Erdoğan’ın geçeceği yol üzerinde ABD’nin 50 eyaletini ve 6 bölgesini temsil eden 56 bayrak, askerler tarafından taşındı. Ziyarette Başbakan Erdoğan, Obama’yla baş başa uzun bir görüşme gerçekleştirdi. Konuşulan konular arasında Suriye meselesi, Gazze ziyareti ve çözüm süreci gibi önemli meseleler masaya yatırıldı. Ancak bu ziyaretle Türkiye’nin Suriye politikasında Amerika’dan istediğini alamaması, aksine Batı’nın ve Rusya’nın da istediği siyasi diyalog çizgisini kabul ederek geri adım atması ve ayrıca Gazze ziyaretine Batı Şeria’nın da eklenmesi, Türkiye için başarısız bir ziyaret olarak değerlendiriliyor.
Çok büyük ümitler bağlamıştı fakat…
Başbakan Erdoğan’ın Amerika ziyaretini gazetemize değerlendiren gazeteci yazar Ali Bulaç önemli açıklamalarda bulundu: “Genel anlamda söylemek icap ederse başarılı bir ziyaret olmadı” diyen Bulaç, “Çünkü Başbakan’ın bir gündemi vardı. Bu gündemle Amerika’ya gitti, Obama ile görüştü. Ve bu görüşmeye çok büyük ümitler bağlamıştı. Fakat Türkiye isteklerinin neredeyse hiçbirini Obama’ya kabul ettirmedi. Çünkü Türkiye, Suriye için Amerika ve NATO kuvvetlerinin fiili müdahalesini arzu ediyordu üstü kapalı bir şekilde ancak Amerika hiçbir şekilde müdahale etmeyi düşünmediğini belli etti.” dedi. Diğer yandan Türkiye’nin istekleri arasında Suriye'nin için uçuşa yasak bölge ilan edilmesi planının olduğunu da söyleyen Bulaç, Amerika’nın ona da yanaşmadığını dile getirdi.
Cenevre anlaşmasını kabul etmişseniz Esed’i de kabul etmiş oluyorsunuz
Ziyaretle Türkiye’nin kendi arzuladıklarını kabul ettiremediği gibi Amerika’nın isteklerini de kabul ettiğine dikkat çeken gazeteci Bulaç şöyle konuştu: “Bölge ülkeleri müdahildir. Dolayısıyla Rusya ve Çin faktörünü göz önüne almak gerekir. En önemlisi Türkiye, Cenevre anlaşmasını kabul etti. Ki Başbakan Cenevre için ipe un serme diyordu, yani yanaşmıyordu Cenevre anlaşmasına. Ama bunu kabul etti. Esed’siz bir geçişten bahsediyor fakat Cenevre anlaşmasını kabul etmişseniz dolaylı yoldan Esed’i kabul etmiş oluyorsunuz. Çünkü Cenevre anlaşmasına göre muhaliflerle Baas rejimi ortak bir geçiş hükümeti kuracak, 2014 yılına kadar da Esed başta kalacak. 2014’te seçimler yapıldığında aday olup olmayacağına kendisi karar verecek. Dolayısıyla Türkiye bu isteğini de kabul ettiremedi. Sadece siyasi ve diplomatik desteğe devam edileceğini söyledi Amerika Birleşik Devletleri.”
Başbakan’ın Gazze’ye gitmesinin bir manası kalmadı
Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda Mayıs ayı sonunda Gazze’yi ziyaret edeceğini açıklamış, ardından ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ziyareti ileri bir tarihe ertelenmesi iyi olur diyerek krize neden olmuştu. Bunun üzerine ikinci bir açıklama yapan Başbakan da Gazze ziyaretinin zamanında yapılacağını söylemişti. Ancak Başbakan’ın Amerika turunda Gazze ziyaretine Batı Şeria’yı da eklemesi verilen bir taviz olarak değerlendiriliyor.
Başbakan Erdoğan’ın Gazze ziyaretine de değinen gazeteci Ali Bulaç, “Gazze’ye gidecekti Sayın Başbakan, bunu ısrarla söylüyordu. Fakat Amerika’da, eğer Gazze’ye gidecekse Batı Şeria’ya da gitmesi gerektiğini söylediler. Başbakan da bunu kabul etti. Tabi bu durumda Gazze’ye gitmesinin manası kalmadı. Çünkü eğer Batı Şeria’ya gidecek olursa hem HAMAS devre dışı kalmış olacak, hem de İsrail işgali tescil edilmiş olacak Türkiye tarafından” diyerek Başbakanın da karşı çıktığı bu kabul edilemez durumun, Amerikan ziyareti sonrası değişerek maalesef kabul edildiğine dikkat çekti.
Reyhanlı zikredildi, üstünde durulmadı
Sonuç olarak hangi açıdan bakılırsa bakılsın Amerikan gezisinin herhangi kalıcı iyi bir sonuç vermediğini söyleyen Bulaç, “Türkiye’nin çok ısrarla öne sürdüğü kimyasal silah meselesi vardı ki bu Amerika’nın da kırmızıçizgisiydi. Eğer Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı kanıtlanırsa bu müdahaleye sebep teşkil edecekti. ABD, Türkiye’nin elindeki kanıtları kabul etmekle birlikte yeterli bulmadığını ifade etti. Yani dolayısıyla henüz kırmızıçizgi oluşmuş değil” diye konuştu.
Reyhanlı’daki bombalı saldırıya da değinen Bulaç, Reyhanlı’daki patlamanın sadece zikredildiğini, üstünde durulmadığını belirterek “bunun da altını çizmekte fayda var” dedi.
Savaş tüm bölgeye yayılarak mezhep savaşına dönüşebilir
Bütün bu faktörlerin göz önünde bulundurulduğunda çok önemli bir sonucun çıktığını söylemenin zor olduğunu vurgulayan gazeteci-yazar Ali Bulaç, “Bu da bize şunu gösteriyor, Suriye’deki savaş daha uzun süre devam edebilir. Ve bu giderek bölgeye yayılarak durumu mezhep savaşına götürebilir. Burada yapılması icap eden şey şudur: Büyük güçleri karıştırmadan bölge ülkeleri kendi aralarında oturup müzakere edecekler, halledecekler. Bir an önce bu savaşın durması için ellerinden geleni yapacaklar” diyerek bundan başka bir çözümün görünmediğini dile getirdi.
Suriye’de çözüm için İran çok önemli bir aktör
Başbakan Erdoğan’ın Amerika ziyaretini gazetemize değerlendiren bir diğer isim de Zirve Üniversitesi Ortadoğu Araştırmalar Merkezi Başkanı Doç. Dr. Gökhan Bacık oldu.
Suriye krizinde bütün ülkelerin gücünü test etmiş ve bir bakıma güçlerinin sınırına gelmiş bulunduklarını belirten Doç. Dr. Gökhan Bacık, Rusya’nın istemediği takdirde Suriye konusunda ilerleme olmadığının net bir şekilde ortaya çıktığını belirtti. Başbakan Erdoğan’ın Amerikan ziyaretinde Obama ile yaptığı görüşme sonrası yapılan açıklamaları değerlendiren Gökhan Bacık, tablonun Suriye konusunda ABD olmadan tek taraflı bir şey yapılamayacağını gösterdiğini, bu durumun Türkiye’nin geri adım atarak başa dönmesi olarak yorumlanabileceğini ifade etti. İran’ın Cenevre’de yapılacak konferansa davet edilmesini önemli bir gelişme olarak gören Bacık, Suriye’nin çözüme kavuşması konusunda İran’ın çok önemli bir aktör olduğuna dikkat çekti.
(İLKHA)