Başbakan Erdoğan Yavuz Sultan Selim'in sırrını açıkladı!

Rate this item
(0 votes)

 Başbakan Erdoğan İstanbul Boğazı'na yapılması planlanan üçün köprünün isminin neden Yavuz Sultan Selim olarak seçildiğini ilk kez açıkladı...

RASTHABER-Tunus'ta gazetecilere gündemle ilgili açıklamalar yapan Başbakan Erdoğan, üçüncü köprüye Yavuz adının verilmesiyle ilgili sorulara da cevap verdi. Erdoğan, "Ben Osmanlı padişahları içerisinde Yavuz Sultan Selim’i çok farklı yere yerleştiren bir insanım. 8 yıla neleri sığdırdığı ortadadır. Mekke’nin fethi, kutsal emanetler... Dirayetli olmanın yanında haksızlığa tahammül edemeyen bir insandı... Şah İsmail’le aralarında geçen meselelerin nedenleri var. Yavuz olayına böyle baktık. Bu, asla Alevi vatandaşlarımıza yönelik bir tavır olmadığını'' iddia etti

 İstanbul Boğazına yapılacak olan üçüncü köprüye tabii ki Yavuz Sultan Selim ismi verilecekti, ne bekliyordunuz ki?

11 yıldır bu ülkede yaşananlara bir bakın şunu göreceksiniz; Yavuz unvanlı I. Selim, AKP iktidarının yerinde olsaydı aynı şeyleri yapardı.

Hemen itiraz etmeyin, bir sakinleşin önce… Biraz tarihe ilgi duymak yeterlidir yukarıdaki tespitimin doğruluğunu görmek için.

Şimdi size Yavuz unvanlı I. Selimin icraatlarından birkaçını sıralayayım, varın siz onu Türkiye’nin son 11 yılında yapılanlarla kıyaslayın.

Yavuz dönemini anlatan tarih kitaplarına baktığınızda şu önemli vakalarla karşılaşırsınız:

- Babası II. Bayezid, şehzadeyken onu Trabzona gönderir ki payitahttan uzak olsun. Çünkü hırslı ve zulme meyilli fıtratını çok iyi bildiğinden, kendisinden sonra Selimin tahta geçmesini bu yolla engelleyeceğini düşünüyordu II. Bayezid.

- Selim, babası II. Bayezide karşı ciddi bir yıpratma politikası izlemiştir. Trabzonda önemli devlet adamlarını yanına alarak güçlenen Şehzade Selim, babasını korkaklıkla suçlamış, özellikle Payitahtta yaydığı yalan haberlerle padişahı milletin gözünden düşürmüştür.

- Daha da ileri giden Selim babasının üzerine ordu çıkararak onunla Çorum yakınlarında savaşmıştır.

- Bu manevralarla iktidarı iyice zayıflayan II. Bayezid, oğlu Selimin darbesiyle tahttan uzaklaşmıştır. Hatta babasının ölümünden Selimi sorumlu tutan tarihçiler vardır.

- Padişah olduktan sonra Yavuzun ilk hedefi II. Bayezid’in veliahtı, ağabeyi Ahmedi ortadan kaldırmak olmuştur. Ayrıca zerre iktidar hırsı taşımayan, tam bir kitap kurdu olan kardeşi Korkutu taa Antalyada sığındığı mağaralara kadar takip ettirip öldürten yine Selimdir.

- Enteresandır, Yavuz, kardeşlerini acımadan ortadan kaldırdıktan sonra Batıdaki bütün Hıristiyan devletlerle barış anlaşmaları imzalamış ve devletin yönünü tamamen Doğuya yani Müslüman devletlere çevirmiştir. Meşhur Çaldıran savaşıyla binlerce Müslüman öldürülmüş, özellikle Ehl-i Beyt yolunun takipçilerine hiç merhamet edilmemiştir.

Kısaca bir özet yaptım size. Tabii ki bu konular, üzerinde uzun uzadıya konuşulup değerlendirilecek konulardır. Yerimiz buna müsaade etmez.

Tarihten günümüze dönelim ve bakalım:

İktidarın AB politikası neredeyse sevda boyutunda, dolayısıyla, AB ülkeleri hep baş tacımız,

ABD sanki bizim öz kardeşimiz,

İsrail zaten doğal müttefikimiz…

Yani Batı cephesinde her şey süt liman.

Peki, Doğu cephesindeki durum…

Bize dost bir tane Müslüman ülke kalmadı,

Irakın mevcut halinin en büyük müsebbibiyiz,

Libyayı parçalayan sürecin payandası olduk,

Suriyede akan kan elimize bulaştı.

Kısaca, İslam coğrafyasında Haçlı marifetiyle akıtılan Müslüman kanında Hükümetimizin Yavuzca politikasının direkt katkısı var.

Küresel güçlerin gönüllü askeri olarak yürütülen yanlış politikalarla tamamen yalnızlaşan Türkiye ayrıca bölünmenin de eşiğinde.

Tabii ki, böyle bir iktidar profilinden, Taksimde başlayıp tüm ülkeye dalga dalga yayılan yeter artık feryatlarına karşı vatandaşa gül dağıtmasını beklemek abesle iştigal olurdu.

Rol model Yavuz olunca, manzara-i umumiye böyle şekillendi.

İlginç bir notla bitirelim:

Hükümeti Yavuz gibi ol diyerek gazlayıp, istediklerini elde edenler şimdi neden vatandaşına gaz sıkıyorsun deyip yalnız bıraktılar.

Bu da size ders olsun diyeceğim ama dönecek yolunuz da kalmadı ki…

Okan Egesel 7 Haziran 2013

Read 1918 times