Allah’ın adıyla
Mısır müftüsü Ali Cuma’nın dün gerçekleştirdiği Kudüs ziyareti Mısır alimleri tarafından kınandı. Filistinlilere destek olması için Kudüs’e gittiğini ve bu ziyaretinin aynı zamanda kişisel bir ziyaret olduğunu ve Ürdün Kralının misafiri olarak Kudüs’e gittiğini savunan Ali Cuma’nın bu ziyaretinin Gazze’ye yapılması gerekirken neden Kudüs’e yapıldığı Mısır’da tartışma konusu oldu.
Müslüman Kardeşlerin sözcüsü Usame Yasin, bu ziyaretin tam bir felaket olduğunu ve İsrail’e karşı Özgürlük ve Adalet partisinin verdiği savaşa ve cihada karşı yapılmış bir ihanet olduğunu ifade etti. Gazze ablukası sürdüğü sürece de Mısır’ın İsrail ile olan ilişkilerinin asla normal seviyelere inmeyeceğinin de altını çizdi.
Müslüman Kardeşlerin bu açıklamasına mı hayret edelim, yoksa Mısır müftüsünün İsrail devletine Kudüs’ten mavi boncuk dağıtan ziyaretine mi hayret edelim? Müslüman Kardeşler ve Selefiler aylardır yönetimi devraldıklarında İsrail ile anlaşmaların ve ilişkilerin devam edeceğini bütün dünyaya her fırsatta aylardır açıklarken acaba bu İsrail ile ilişkilerin “normalizasyonu” demek değildi de neydi? Amerika’nın bölgedeki hakimiyetine ve oyunlarına destek çıkan ve İsrail’e her fırsatta beyaz güvercinler uçuran Müslüman Kardeşler, kendilerinin siyasi duruşlarına paralel bir duruş sergileyen Mısır müftüsünü günah keçisi yaparak üstünden prim toplamak mide bulandırıcı bir riyakarlık değil de neyin nesidir?
Diğer yandan, Hayrat Şatır’ın, Ebu Süleyman’ın ve Hazim Ebu İsmail’in cumhurbaşkanlığı adaylıklarının iptal edilmesini Müslüman Kardeşler, Mübarek rejiminin kalıntılarının hala daha faal bir şekilde ülke içinde çalıştığının kanıtı olduğunu açıklamışlar.
Şimdi burada da anlamadığım ve komik olan bir başka durum ise, bu 3 adayın adaylıkları kanunlar gereği iptal edildi, Yüksek Seçim Kurulunun keyfine göre iptal edilmedi ki. Hayrat Şatır’ın eskiden hükümlü olması, Ebu İsmail’in annesinin Amerikan vatandaşlığını almış olması, Ömer Ebu Süleymanın da eksik evrak teslim etmesinden dolayı adaylıkları reddedildi. Demokrasinin en geniş kapılarından Mısır siyasetine girmeye çalışan Müslüman Kardeşler şimdi demokrasinin elzemiyetlerine ve mümkün olmayan en ucube durumları sırf Batılılaşmak için mümkünleştirmesine niye tepki veriyorlar? Demokrasi istemiyor muydunuz? Batı’nın kokuşmuş tabldot sistemini hiçbir tadil ve düzenleme yapmadan baş tacı etmediniz mi? Kanun kanundur, resmi anlaşmalar anlaşmadır, biz hepsine her zaman saygılı olacağız, bu anlaşma ve kanunlar İsrail ile bile olsa diyen sizler şimdi neden kanunlar size demoklesin kılıcı gibi işleyince hoşnut olmuyorsunuz?
Bu haberlere mi şaşıralım, yoksa hepsini mide bulandırıcı sahteliğiyle adeta gölgede bırakan ve bizim değerimizi bizlere satmaya çalışan leş yiyicilerin yüzsüzlüğüne mi şaşıralım? Dün Birleşmiş Milletler elçilerinin eşleri Esma Esad’a katliamları durdurması için çağrıda bulunan bir video göndermişler. Bu kokuşmuş zihniyetin tüccarları bu videoyu 60 yıldır hergün onlarca Filistinli kadını ve bebeği hunharca katleden ve işkence eden İsrailli yetkililerin eşlerine neden hiçbir zaman göndermeyi düşünmediler de şimdi insan hakları akıllarına düştü de bizim çöplüğümüzde bize insanlık dersi vermeye çalışıyorlar? Irak’ta yüzlerce insana tecavüz eden ve hunharca öldüren Amerikalı askerlerinin bu vahşetini durdurması için Amerikan başkanına da neden böyle bir video gönderilmedi. Şeytan yüzler şimdi melek mi oldu? İnsan haklarını asırlardır çiğneyenler şimdi insan haklarını savunup Müslümanlara ahlak dersi mi verir oldu? Suriye’de farklı bir şey olmadı. Halkın çoğu yönetimin devrilmesini istemiyor, ordu değil silahlandırdıkları muhalefet ülkeyi kan gölüne çeviriyor. Rusya ve Çin’in destekleri olmasa, İran ve Hizbullah bölgede hazır bir şekilde Amerika’yı bekleyerek bölgenin satılmasına karşı koymasa Suriye kalesi çoktan düşmüştü İsrail ve Amerika’nın eline. Yürüyen kervana saldırmak isteyen kurtlar gibi, saldıramadıkları için her türlü yolları deneyen ve kana bulanmış ellerini temizleyip artık bu katliamları yapmak için, gerekli değişimleri kiralık lejyonlar aracılığıyla oturdukları yerden manipule eden ve kendilerini çok akıllı zanneden bu zavallıları aslında bu kadar şımartan ve bizi aptal yerine koymalarına izin veren yine içimizden birileri! İşte en dayanılmaz olan tarafı da bu, en trajik ve ironik yanı da bu!
Şüphesiz her şey bir yana, Ezher alimi Kardavi’nin desteklediği ve kendi özel adayı olarak gösterdiği ve asla unutmayalım ki şiddetle İsrail’i destekleyeceğini röportajlarda her seferinde beyan eden Abdulmun’im Ebu’l Futuh’a İslami kesimin oylarının kayabilme ihtimali oldukça yüksek.
Bütün bu haberlerin bizim için bir süprizi olmadı..Şatır gider Ebu’l Futuh gelir..değişen sadece isimler..değişmeyen ise rejimler... uzlaşmacı ve iktidar düşkünü siyasetçiler..peşkeş çekilen halklar..
Kaynak:
http://www.aljazeera.net/news/pages/501cb49e-6ff5-4605-aaf5-e13055b84f46?GoogleStatID=1