Hükümet, Cemaat Ve Kesik Başlarla Top Oynayanlar

Rate this item
(0 votes)

 

 

Allah’ın adıyla…

Hükümet ile “Fethullah Gülen Cemaati” arasındaki savaş bütün hızıyla sürüyor. Tarafların birbirleri hakkında söyledikleri, iddiaları, suçlamaları öyle vahim ki, bunlardan bazılarını dile getirenler hemen “müfteri, din düşmanı, vatan haini” gibi suçlamalarla mahkum ediliyordu anında… Mesela Gülen hareketinin ABD ve İsrail ile yakınlığı dile getirildiğinde kıyametler koparılıyordu… Ama bu gün hükümet kanadı; milletvekiliyle, basınıyla hatta başbakanı ve bakanlarıyla koro halinde “Cemaat”i ABD ve İsrail piyonu olarak suçlayabiliyorlar. Dün Başbakan’a “diktatör” diyenleri “müfteri” ilan eden Cemaatin kalemşorları ve hatta bizzat F. Gülen, “diktatör” suçlamasını pervasızca kullanabiliyorlar…

Birbirlerine acımasızca saldıran taraflar, çok değil az bir zaman öncesine kadar müttefik, ortak, yandaş olduklarını ve bu günkü yerlerine gelirken birbirlerine omuz verdiklerini ne de çabuk unutuvermişler!...

Bu ikilinin, şimdi birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya dökmeleri, onların günahlarını unutturacak mı? Mesela yanı başımızda el birliği ile yok edilen, harabeye çevrilen Suriye’de beraber tuttukları işin vebalinden kurtulabilecekler mi? Suriye’de de olaylar böyle başlamamış mıydı? Orada da “dış güçler” olayları yönlendirip bu hale getirmedi mi? Suriye halkı adına Suriyelileri kurtarmaya gidenlerin hamileri kendileri değil miydi? Suriye şimdi daha mı özgür? Şimdi daha mı mutlu? Suriyeli kadınların ve genç kızların fuhuş baronlarının eline düşmesi, erkeklerin köle tüccarlarının elinde boğaz tokluğuna çalıştırılmaları mıydı istenen özgürlük? Komşu ülkelerde sığıntı olarak kamplarda yaşamak mıydı istenen?

El Kaide vahşilerinin Suriye coğrafyasına getirdiği vahşetin nasıl bir açıklaması olabilir? Bu vahşileri “mücahit”, yaptıkları vahşeti de “cihad” olarak tanımlamakla “İslam” gelmiş mi oluyor oralara? Bu “cihad” tanımı, İslam’ın “cihad” kavramıyla aynı mı? Buradaki “mücahid” diye pazarlananlar, İslam mücahidleri” ile benzeşiyor mu?

Kafa keserek, işkence ile adam öldürerek, ölü bedenlere dahi işkence ederek ve bunları büyük bir gururla videoya çekip insanlara sergileyerek yapılan bu “cihad”, Resulullah’ın tarif ettiği cihad mı?

Bu vahşiler, işi o kadar ileriye götürdüler ki, vahşette sınır tanımadıklarının açık ilanı anlamına gelecek şeyler yapmaya başladılar. Rasthaber’de yayınlana bir video, kanları donduracak, en aşağılık insanlara bile rahmet okutacak, tarihin en azgın zalimlerinin yaptıkları ile dahi kıyas kabul etmez görüntülerle dolu… Bir gurup El Kaide “Mücahidi”, kestikleri kafalarla top oynuyor, büyük bir neşe ile kafalara top niyetine tekme atıyorlar… Bunları yaparken de gülüşmeleri insanın kanını donduruyor… (1)

Bunları yapanlar Suriyeli mi?

Suriyeli iseler çok vahim… Çünkü, Suriye’ye “özgürlük” getirmek ve halkı “kurtarmak” üzere “kıyam” edenler, yine Suriyelilerin kafaları ile top oynuyorlar… Bu Suriye’ye barış ve refah nasıl gelecek?

Yok eğer Suriyeli değilseler-ki değiller, çünkü bunlar IŞİD adlı El Kaide militanlarından oluşan bir grup- çok daha vahim!... Çünkü Suriyeli olmayanlar, Suriyelilerin kafaları ile top oynayarak bu ülkeye “barış” getirecekler öyle mi?

İşin asıl vahim yanı, bu vahşeti İslam adına yapıyor olmaları…

Aziz İslam’a bundan daha büyük hakaret olabilir mi?

Rahmet Peygamberi’ne bundan daha büyük eziyet olabilir mi?

Aziz Kur’an’a bundan daha büyük bir saldırı olabilir mi?

Dünyanın bütün şer güçleri bir araya gelse, Allah’ın dinine bundan daha büyük bir darbe vurabilirler mi?

İnsanları hak dine hidayet etmek üzere gönderilen Allah Resulü’nün önüne bundan daha büyük bir engel çıkarılabilir mi?

Bu vahşilerin, Allah’ın diniyle hiçbir ilgilerinin olmadığı haykırılacağına, bunları “İslam Mücahidi” diye pazarlayanların günahı bunlardan daha mı az?

Bu vahşileri destekleyip, donatan ve “İslam nizamını kurmak, barış ve özgürlük getirmek üzere” bir ülkeye gönderenlerin vebalini ne ölçebilir?

Dün Kerbela’da uygulanan vahşetin uygulayıcılarının, günümüzdeki tezahürlerinden biri olan bu vahşilerle mi “İslam”ı hakim kılacaksınız?

İnsanları mezhebine, meşrebine göre ayırıp, aklın, havsalanın alamayacağı, en vahşi hayvanların dahi yapamayacağı vahşetin mimarları bu cinayetkârların döktükleri kanlara eli bulaşanların oturup muhasebe yapmaları gerekmiyor mu?

Ey Hükümet!

Ey “Cemaat”!...

Ucu kendinize dokunan en basit uygulamalara dahi, ülkeyi ateşe verecek tepkiler gösteriyorsunuz…

Sizin donatıp beslediğiniz, her gün haklarında destanlar yazıp yayınladığınız “İslam Mücahidleri” diye pazarladığınız insanların, İslam adına ortaya koyduğu bu cinayetlere karşı, şu ana kadar bir tepkiniz var mı?

Şu “kestikleri kafalarla top oynayan” insan dahi denilemeyecek aşağılık güruha bakıp hiç mi vicdanınız sızlamıyor?

Neron’un Roma’yı yakıp sonra seyrederek şiir yazması gibi, siz de Suriye’deki yaktığınız ateşe bakıp şiirler mi yazacaksınız? Gerçi, şimdiye kadar düzdüğünüz destanların bu şiirlerden geri kalır yanı yok…

Hala “özgürlükten”, “adaletten”, sevgi ve barıştan” söz ederek saldırıyorsunuz birbirinize…

Görünen o ki, bu kavramlara yüklediğiniz anlamlar da, tıpkı “Cihad” ve “Mücahid” tanımlamalarınıza benziyor…

Düşün yakamızdan…

Adaletiniz de, Sevginiz de, Barışınız da sizin olsun…

Gölge etmeyin, başka ihsan istemiyoruz…

MUHSİN KÜÇÜKER

Read 1842 times