Displaying items by tag: Ali Hamaney
Halk bitti diyene kadar bitmez
Tüp bitince sallarız,
Pil bitince ısırırız,
Şampuan bitince su döküp çalkalarız,
Tükenmez kalem bitince hohlarız,
Bittiğinde vazgeçmemek halkımızın geninde var.
Halk düşmanları atalarımızdan gelen mücadeleci genlerimizi bozmak için ellerinden gelen her türlü çalışmayı yapsa da halk düşmanı sistemin kuruluşunun 100.yılına gelinen süreçte çokta başarılı oldukları söylenemez.
Kendilerine ve birilerine göre halkımızı çok da iyi uyuttuklarını düşünenler; onyıllardır ezilen, sömürülen, çaresiz bırakılan, kolu kanadı kırılan, en güvendiği kişiler tarafından ihanete uğrayan şerefli, değerli, kararlı, izzetli, namuslu halkımızın tüm planları darmaduman eden hareketlerini görünce şoka girmekte, kanserli hücreleri çoğalmakta, birilerine ise ani inmeler inmekte ve pis hayatlarını tamamlayarak cehennemdeki ebedi yurtlarına gitmektedirler.
Olanca yoğun, büyük büyük harflerle başlıklar atılan suni gündem halkımıza pompalanadursun, dünya müthiş bir şekilde Öz Muhammedi gündemle çalkalanmakta, Hak Cephesi ve halkçı hareketler başarıdan başarıya koşmaktadır. Herkes beşiğinin içerisindekilere sahip olma derdine düşmüş, kendi kadrolarının moral ve motivasyonunu çok virajlı, şarampollü, mucurlu, bin bir türlü tehlikeli yolun bu kısmından geçirmenin telaşındadır.
İyi şoförüm, şöyle uçarım, böyle kaçarım bu süreci tamamlamak için yeterli iddialardan değildir o yüzden sağlam bir kulpa tutunmak bu yolun sonuna varmada en önemli adımdır. Hak Cephesi’nde bulunan bizler İslam İnkılabı’nın çizdiği yolda en ufak bir şüphe duymadan adım adım ilerlemeliyiz.
2006 yılındaki Hizbullah’ın korsan İsrail’e vurduğu ağır darbenin ardından dünyanın başka bir dünya olduğunu birileri idrak etti, o zamanlar gündeme ilişkin analizlerimizi dinlemekten hoşlanan, belki içinden gülen ama dışından dinleyen iki ağabeyimle yaptığımız saatlerce süren konuşmanın sonunda; korsan İsrail’in artık yok olduğunu, Filistin’in kurtuluşun eşiğine geldiğini, Suriye ve Venezuela’nın İslam İnkılabı’nın sağ ve sol kolları olduğunu, Sudan’ın gizli İnkılabi depo olduğunu, Kuzey Kore’nin küfür cephesinin herhangi bir piskopatlığına karşı her an atom bombası atmaya hazır ve nazır olduğunu, Mısır rejiminin devrilmesinin çok önemli bir adım olacağını, bu adımın sonunda eğer küfür dünyası dayanamazsa topyekün bir savaşın başlayacağını, çok büyük bir cephenin de Aden Körfezi cephesi olacağını, Yemen Hizbullahı’nın büyüklüğünün ardından adı hiç duyulmamış Somali Hizbullahı’nın da destan yazacağını ballandıra ballandıra anlattım… Güldüler, geçtiler…
25 Ocak 2011 Mısır Devrimi’ni sevinç gözyaşlarıyla takip ettiğimiz sürecin devamında görüşmeye ara verdiğimiz yukarıdaki sohbette bulunan ağabeylerimden birisi geldi, anlat dedi, anlat, anlattık Dilimiz döndüğünce… Bu analizler, fikirler, yorumlar bizim şahsi düşüncemiz değildir. Bunlar İslam İnkılabı’nın yaptığı hareketler ve bu hareketleri anladığımız ölçüde getirdiğimiz yorumlardır.
Şu anda geniş kapsamlı bir Yemen devrimi yazısı yazmanın tam zamanı aslında fakat artık güneş o kadar aşikar ki sıcaklığı ile dünyayı kavuran, ışıklarıyla gözleri kamaştıran İslam İnkılabı güneşinin dünyaya yansımalarını yeniden yorumlamaya gerek yok zira yorumlayacak bir durum olması için biraz olayın kapalı olması lazım… Biz Yemen Devrimi’nin yorumunu on yıl önce yaptık, dinleyen dinledi…
Zaman artık ahir zaman, zaman dünyaya İslam’ın hakim olma zamanı. Bir bölgenin, bir ülkenin İslamlaşması değil tüm dünyanın İslamlaşma zamanı.
Bu çerçevede siyonist kralın İslami Uyanış ile şoka girmesinin ardından Yemen İslam devriminin engellenemez aşamaya gelişiyle pis vücudunun dünyayı işgaline son verilmesinin ardından gerçekleşecek müjdelere de değinmek gerekirse bazı hadislerde İmam Mehdi(as)’nin zuhurundan bahsedilmektedir.
Mehdi(as)’nin bir şahıstan çok hareket olduğuna, yapacağı işlerin bir süreç gerektirdiğine, o yüzden tek hareket birden fazla şahsı kapsayan bir olgu olduğuna inandığımdan, bu olayla eş zamanlı gerçekleşen zuhur belirtisinin Dünya Müslümanlarının ve Mustazaflarının Rehberi İmam Seyyid Ali Hamaney’in Avrupa ve Kuzey Amerikalı gençlere yazdığı mektup olduğunu düşünüyorum. [1]
İmam Humeyni (ra), Peygamberimiz(sav)’in hükümdarlara elçiler göndererek onları İslam’a davet sünnetini yerine getirmek amacıyla, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birligi (SSCB) Başkanı Mihail Gorbaçov’a 1989 yılında bir mektup yazar. Yaşamının her alanında Peygamberlerin ve İmamların sünnetini uygulayan İmam Humeyni, bu davranışıyla insanlara bu sünnetlerin günümüzde de uyulanabilirliğini göstermiştir. Onun gerçek varisi İmam Ali Hamaney’in de bugün aradan geçen 26 yılın ardından bu mektubu böyle bir zamanda yazması manidardır diye düşünüyorum.
Tüp bitince sallıyorduk, pil bitince ısırıyorduk, şampuan bitince su döküp çalkalıyorduk, tükenmez kalem bitince hohluyorduk olay nasıl İran’a, İslam İnkılabı’na geldi diyenler olabilir. Her yol Mekke’ye, her analiz İslam İnkılabı’na çıkar. Başka bir durum yok. Son olarak; suni gündemlerle ülke gündemini bunaltıp, halkı perişan edip, oynadıkları tiyatro artık izlenmez hale gelenlere mesajımızı vererek bitirelim…
Halk bitti diyene kadar bitmez.
[1] http://turkish.khamenei.ir//index.php?option=com_content&task=view&id=747
– Hüseyin Yahya CEVHER