Velayet’e davet Resul’e davettir, Resul’e davet Allah’a davettir

Rate this item
(0 votes)
Velayet’e davet Resul’e davettir, Resul’e davet Allah’a davettir

Bismillahirrahmanirrahim. Hamd alemlerin Rabbi’ne mahsustur. Salat ve Selam Efendimiz Hz.Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) üzerine olsun.Salat ve Selam pak Ehl-i Beyt’in üzerine olsun.

De ki: “Bu, benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah’a davet ederim; ben ve bana uyanlar da. Ve Allah’ı tenzih ederim, ben müşriklerden değilim.” YÛSUF-108

Allah’a davet etmenin doğru yolu

Mürebbi ve mübelliğler yüce Rabbimiz’in toplumsal yaşamda ve insanlarla ilişkide hangi ilkeleri dikkate almamızı gösterdiğini bilmelidirler. İnsaniyet mektebinin sosyal düzeninde görev almış mürebbiler ve mübelliğler üstün bir kimliğe sahip ahlaki değerlerle mücehhez, ilim, hikmet ve marifete sahip olmaları, almış oldukları görevin temel ilkeleridir. Bu yola girmek için manevi irtibat ve pak bir iman gereklidir. Çünkü nerde bir huzursuzluk ve çatışma varsa orda İlahi Nur’dan uzaklaşma vardır; bu olumsuz tabloyu düzeltmek için görevli olan mürebbi ve mübelliğ ilim hikmet ve marifetle donatılmış olması görevin ağırlığına işaret etmektedir.

Ferdi ve içtimai sorunlar ve çözülmeyen problemlerin asıl nedeni, ana kaynaktan ayrı düşmektir. Bir Mürebbi herşeyden önce ilim ve irfanla donanmış olmalı. Basiretli ve hikmet sahibi olmalı, ancak bu durumda İlahi Kelam ve Allah’ın Dini’ni uygun ve doğru olarak tanıtabilir, öğretebilir.

İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak İlahi farizalardan bir farizadır. Bu İlahi farizanın yerine getirilmesinde bazı ön hazırlıklar vardır; Nasıl ki İlahi bir emir olan namaz yerine getirilmesi için onun sihhatının şartları varsa, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmanın da sihhatının şartları ve ilkeleri vardır; namazın sihhatının bir şartı yerine getirilmediğinde namaza girilmediği gibi iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmanın da bir ilkesi yerine getirilmediğinde bu amel yerine getirilmemiştir.

İlkeler:

1.İlim, Hikmet ve Marifet

2.Üstün Ahlak ve Nefsi Tezkiye

3.Takva

4.Velayet Emri

İyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymak:

Furu-u dinin ilkelerinden biri olan bu İlahi emir diğer ilkeler gibi yerine getirilmesi mümin erkekler ve mümine kadınların üzerine farzdır. İlahi farizaların herbirinin yerine getirilmesi için bazı şartlar gerekliyse Emribilmaruf nehyi anilmünkerinde yerine getirilmesinde bazı önemli şartlar vardır. Nasılki namaz için önşartlar varsa ve onlarsız namaz geçersiz ise emribilmaruf görevide şartları yerine getirilmediğinde o da geçersiz olur.

İlkeleri şöyle sıralıyabiliriz:

  1. İlim, hikmet ve marifet sahibi olmak:

Bu mukaddes görevle görevli olan mümin erkekler ve mümine kadınlar ilim, hikmet ve marifetle mücehhez ve donatılmış olması tebliğin sihhatının şartlarındandır. İnsaniyet mektebinin sorun ve sorularını ilmi cevaplarla cevaplandıracak ilmi bir yeteneğe sahip olması tebliğin sihhatının şartlarındandır. Adilane hükmedebilecek kadar hikmete sahip olması gerekir; İnsaniyet mektebinin çökmüş olan manevi değerlerini düzeltmek için marifet sahibi olması tebliğin ilkelerindendir.

  2. Üstün Ahlak ve nefsi tezkiye:

Peygamberimiz güzel ahlakı tamamlamak için seçildiğini bildirir ve o Yüce Elçi üstün ahlakıyla insanları dine davet ederdi. Biz Muhammed’i (s.a.a) Mekteb’in mensupları olarak bu yolda hareket etmeliyiz ve ahlakımızı düzeltmeliyiz. Maneviyatımızı ve imanımızı zedeleyen uğraşlar, alışkanlıklar ve sıfatlatdan arınmalıyız. İyiliğe emretmek için nefsi terbiye ön koşuldur. Aksi takdirde iyiliği emir ve davet abdestsiz namaz hükmündedir.

3. Takva

Huzur-i Hakk’ın bilinciyle kötülüklerden ve haramlardan uzak durmanın adı takvadır. İslam dini iyi bir toplum ve adil bir devlet oluşturmak ister. Bu mukaddes hedef uğruna bizler fedakarlıklar ve nefsimizi gözetlemeyle kendimizden başlayarak marifet, basiret ve takva ilkelerini var etmemiz gerekir.

4. Velayet Emri
Bir İlahi nokta olan Velayet makamının çevresinde toparlanmalı. Aksi takdirde dağınık ve zıt dini anlayışlar ve farklı tebliğ metodları var olur ve yayılır ve insanlığın sinesinde onarılması mümkün olmayan yaralar açılır ve IŞİD’i meydana getirir, böylece insaniyet mektebi kan gölüne çevrilir ve çevirildiği gibi.

Velayet müessesine  oluşturmak için diğer önceki ilkeler ön merhalelerdir. İlim, irfan, tezkiye ve takva merhalelerini tamamlamalı ve Velayet müessesesi kurulmalı bundan sonra davet başlatılmalı. Davetin merciisi böylece belli olur. Bu İlahi makamın tesisi ilim, hikmet, marifet ve ahlakı kurallarla mücehhez kılınmış bir kitle tarafından yapılmış ve tüm şartlara haiz bir liderin varlığı namazın, orucun, haccın, zekat ve humusun, cihad ve savaşın sihhatlı yapılmasının şartı yerine gelmiştir. Zira Velayet’siz ibadetin sihhat şartları yerine getirilmemiş yapılan bir ibadete benzer. Velayet makamı tesis edilmeden Allah’a davet ediyorum diyerek bir sonuç alınmaz, aksine bir kargaşa yaşanır ki yaşanıyor. Ama Veliy-iEmr belli olunca Vahdet ve uyum Müslüman toplumda sağlanır ve böylece ibadetlerin sihhatının şartları yerine gelmiş olur.

Masum İmam’ın ğaybetinde Müslümanlar’ın elini elinin üzerine koyup beklemeleri doğru bir inanç değildir; bu bekleme abdestsiz kılınan namaz gibidir.

Her Mümin kendi çapında çalışarak Velayet makamını var etmeye ve korumaya gayret göstermeli. Kurulu Velayet makamındaki Veliy-i Emr‘e itaat farz-ı ayındır ve davet bu makama olmalıdır. Velayet‘e davet Resul‘e davettir, Resul‘e davet Allah’a davettir.

Resul’e davet Allah’a davet idi; Kim Resul’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Muhammed (s.a.a)’ın risaletine davet edilmesi gerekiyor ki, Allah’a davet edilmiş olsun. Bir grup Peygamber’e gelip, biz Allah’ı seviyoruz iddiasında bulundular (yani ey Muhammed! Biz her ne kadar sana tabi değilsek de, Allah’ı çok seviyoruz). Burada çok ince ve hassas bir nokta vardır. Bugün de birçok insan Allah’ı çok seviyoruz iddiasında bulunuyorlar. (Allah’a kurban olalım, biz Allah’ı çok çok seviyoruz derler) Ancak Allah  onların yüzündeki maskeyi hemen şu ayetle düşürüyor:

De ki: ‘Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun; Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.’. Âl-i İmrân / 31

Bu ayete göre Allah, Muhammed’e (s.a.a) tabi olursanız Ben sizi severim, Siz O’na tabi olursanız ben sizi affedip bağışlarım, der.

Bu nokta insan hayatında çok önem arzeden hassas bir meseledir. Bugün Velayet makamına olan şahıs Resul-i Ekrem’in (s.a.a) makamında oturmuş ve O’nun hükümetini inşaa ettiğinden ötürü, bizim O’na itaat etmemiz farzdır ve davetimiz de bu makam ve mihveriyete yapılmalıdır.

Bu ayet ile Allah’a giden yolun Nebi-i Ekrem olduğuna işaret edilmiştir. Bugün Peygamber’in makamını ihya eden Velayet müessesesi Nebi’ye ve Allah’a giden yoldur.

 Özet:

Bizler İyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymaya mükellef olan Mümin kadın ve erkekler, bu ilkeler üzerine kendimizi bina etmeliyiz. Namaz kılarken nasıl huzur-i Hakk’ı hissederek önşartlarını nasıl titizlikle yerine getiriyorsak, İyiliği emretmek ve kötülükten alıkoyma vazifesi içinde söylenilen önşartlarını dikkatle ve tam olarak yerine getirmeliyiz. Yaptığımız bütün davetler velayete olmalıdır.
 
Muhammed Avcı

 

 

Read 2585 times