Kâfir, örten anlamına gelir. Kâfir, dinsiz değildir. Ayet; Sizin dininiz size, benim dinim bana buyuruyor. (Kâfirun 6) Kâfirlerin dinsiz olmadığını, onlarında bir dini olduğunu beyan eden bir ayettir bu. Kâfirleri dinsizlikle itham etmek, kavram yanılgısıdır. Bundan dolayı kâfirlerle yapılan mücadele, dinsizlerle yapılan mücadele değildir. Aslında dinsiz diye bir topluluk olmamıştır. Son asırlarda ortaya çıkan ateizmde, bir topluluk olamamış, bir birliktelik sağlayamamıştır. Tarih boyunca dinle dinin savaşı olmuştur. Dine karşı din mücadele etmiştir.
İlahi menşeili tevhid dini ve zulüm menşeili şirk dini arasında mücadele devam etmiştir. Şekiller, şahıslar değişse de mücadele devamlı olmuştur. Hak dininin öncüleri, şirk dininin öncüleri ile savaş halinde olmuştur. Krallar, kisralar, imparatorlar, topluma hakîm olmak ve var olan düzenlerini korumak için şirk dinini kendilerine kalkan yapmışlardır. Şirk dini, özgürleri köleleştirir. Kölelerine ölmeyecek kadar yemek verir. Açlıktan o kadar bitkin düşerler ki kendilerini ve yarınlarını düşünecek bir vakitleri olmaz, sadece karın ağrılarını dindirebilecek, bir sonra ki öğünde önlerine konulacak bir parça ekmeği düşünebilirler.
Şirk dininin hâkim olduğu toplumda halk, gönüllü köleler haline gelir. Düşünmez, sorgulamaz, sadece kendilerine verilen görevi yerine getirirler. Atalarından gördükleri ile yetinirler. Yanlış yanlıştır. Doğru doğrudur. Bunların siyah ve beyaz çizgileri vardır. Adeta boyunlarına görünmez zincirler vurulmuştur.
Ne zaman zenginlerin, zulüm üzere kurulu düzenleri tehlikeye girecek olsa şirk dininin Belamları devreye girer, zalimlerin saraylarının sütunlarını güçlendirir, halkı olmaz vaatlerle kandırırlar.
Tevhid menşeili Hak dini, köleleri özgürleştirir. Halktan, kuru bir ekmekle yetinmeyip hakkı olanı almasını ister ve bunu ibadet sayar. En büyük cihadın, zalimin yüzüne hakkı haykırmak olduğunu söyler.
Ayette belirtilmiştir; Ben sizin dininize tapmam, sizde benim dinime tapmazsınız. Çünkü birinin var oluşu, diğerinin yok oluşudur. Benim dinim, bana tevhid dinidir. Sizin dininiz ise size şirk dinidir. Bundan dolayı tarih, dinle dinsizliğin değil, dinle dinin savaşına sahne olmuştur.
Şirk dini, tarihte iki şekilde ortaya çıkmıştır. İlk şekli, açık ve nettir. Ya kimliğini beyan eder, ya bir putu Allah’a aracı kılar ya da bir şahıs ilahlık iddiası ile ortaya çıkar. Veya insanları uyutup, dünyalarına el koyan bir felsefe şeklinde ortaya çıkar(ortaçağ skolastik düşünce, sosyalizm, kapitalizm, emperyalizm, komünizm, Siyonizm vb.)
Hak dininin temsilcileri, her zaman ve mekânda şirk dini ile mücadele içinde olmuştur. Şirk dininin öncüleri, kendi zamanlarında toplumun zenginleridir. Rahiplerin prenslerden, zenginlerden daha çok mala ve mülke sahip olduğu dönemler olmuştur.
Şirk dini, kendi haklarından habersiz olan halkın, hakkını aramasına ve kendi özgürlüğünü düşünmesine engel olmuş, halka; Köle doğmuşsan kölesin, baban ayakkabıcı ise sende ayakkabıcısın, baban hamalsa sende hamalsın, senin kaderin doğmadan önce belirlenmiştir, kadere karşı çıkılmaz gibi şeyler söyletip, zulmü kabullendirir. Şirk dini, zenginlerin rahat yaşam sürmeleri ve kendilerine gönüllü köleler bulmalarını sağlamaktadır. Ne zaman zalimlerin düzeni tehlikeye girse, zalimlerin askerleri artık iş göremeyecek hale gelse, saraylarının sütunları sallansa, hemen şirk dini devreye girer, halkı vaatlerle kandırır, uyutur.
Şirk dininin diğer tezahürü ise tevhid maskesini takarak ortaya çıkmasıdır ki bu en tehlikeli halidir. Hz. Peygamber (s.a.s) zamanın da şirk dini açıktır. Ebu Cehil, tüm cehaleti ile görünüyordu. Ebu Leheb, açık tehlike idi. Hind’in ağzından kan damlıyordu. Müslümanlar açık tehlikeyi görebiliyordu. Ve onlarla mücadelede yılmadan çarpışabiliyorlardı. Bu mücadele ashabın imanını güçlendiriyordu.
İslam devleti sağlam temellere oturunca, Müslümanlar rahata kavuşunca, şirk dini tekrar ortaya çıkar. Ebu Süfyanlar, Muaviyeleşir. Ebu Cehil, alnı secdede nasır tutan hariciye dönüşür. Ebu Leheb, hadis uydurur durur. Şirk dini böylece kendini kamufle eder. İslam adına İslam’ın tümüne savaş açar. Din adına dini yok eder. Hz. Peygamber (s.a.s) şirk dinini yok ederken, Hz. Ali’nin yanlızılığının nedeni; Şirk dininin temsilcilerinin, Müslüman ve mümin olarak ümmete kendilerini kabullendirmeleridir.
Muaviyelerin cemaat namazlarına, birçok insan aldandı. İslam adına kılıç çekerken, birçok kişi imanını yitirdi. Birçok kişi bayrak yapılmış kanlı bir gömleğe sardı imanını.
Halk mahrum bırakıldı. Ümmetin İmamı, kuyu başında yalnız kaldı. İdeallerini unutmuş ümmeti bekledi.
Şirk dini zafer kazanıyordu. Şirk dini, kendini peygamberin sancağına bürümüş, ümmetin imanını çalıyordu. Peygamberin minberine oturmuş maymunlar, Peygamber evladını asi ilan ediyordu. Şirk dini, Peygamberin minberinde zuhur ediyor, halka hükmediyor, Peygamberin evlatlarının başını, mızraklara geçiriyordu.
Neredesiniz Bedrin aslanları, neredesiniz Uhud’un cengâverleri, neredesiniz Mekke’nin fatihleri, sizi evlerinize kapatan neydi? Peygamberin dini tahrif olurken, siz hangi kuytu köşeye saklandınız? Tarafsızlık, zulme taraf olmaktır. Tarafsızlık, zulme ortam sağlamaktır.
Şirk dini, öz Muhammedi İslam’ı kendine karşı en büyük düşman olarak görüyor. Öz Muhammedi İslam’ın temsilcilerini, her zaman ve mekânda baskı altında tutuyor, her türlü zulmü reva görüyordu.
Bu ümmeti uyandırmak, şirk dinini yok etmek için Peygamber ailesi kendini feda etti. Ciğerleri zehirle parçalandı, başları mızraklara geçirildi. Ancak bu fedakârlık uyandırabildi ümmeti. İmam Ali’nin yalnızlığı, İmam Hasan’ın parçalanmış ciğeri, İmam Hüseyin’in kesilmiş başı, İmam Zeynel Abidin’in sırlı duaları, İmam Caferi Sadık’ın derin ilmi diriltti ümmeti.
Emevi İslam’ı, Abbasi İslam’ı, Amerikancı İslam kılıfına saklanan şirk dini, Allah’ın izniyle yok olacaktır. Yıllarca afyon gibi halkı uyutan din, şirk dinidir. Din afyondur sözü, doğru bir sözdür. Ancak şirk dini afyondur. Yıllarca İslam adına halkı zehirlemeye çalışanlar, şunu iyi bilsin ki; Güneş balçıkla sıvanmaz, gözünü kapatan, sadece kendini karanlığa gömer. Kur’ân var oldukça, bu ümmetin dinini değiştiremezsiniz. Kur’ân ve Ehlibeyt’in kılavuzluk yaptığı öz Muhammedi İslam’ı, rayından çıkartamazsınız. Her asırda bu nur için kendini feda edecek, Hz. Hamza’nın ve Hz. Hüseyin’in açtığı şehadet mektebinin, fedakârlık mektebinin aşıkları hak üzere sabit kalacaktır. Hizbullahiler’in lebbeyk nidaları her zaman ve mekânda duyulacak, mekteb, şehadet ve fedakârlık mektebi olacaktır. Mektebimiz aşk mektebidir. Aşk kervanının yolu, Bedir’den Uhud’a, Hendek’ten Kerbela’ya, Süreyya yıldızından Bağdat’a, Şam’dan Kudüs’e, Kudüs’ten Mekke’ye gider. Her menzil bir zaferdir. Her menzil bir fetihdir. Bu kervanın yolcularını, baskı ve ölümle korkutamazsınız. Allah yolunda ölmek kötü mü? Allah yolunda cefa çekmek kötü bir şey mi ki korkutmaya kalkışıyorsunuz ümmeti? Madem ölüm bir defa gelecek, oda neden Allah için olmasın? Bunların iftihar olduğunu bilmiyor musunuz? Çekilen her cefa, Cennet’in kapısını açan bir anahtardır.
Bugün Amerikancı İslam, ılıman İslam ve radikal İslam kılıfıyla türeyen, şirk dininin akıllarını ve ruhlarını zincire vurduğu ümmetin gafilleri, uyanın! İslam, emperyalizmle diyalog kurmaz, İslam, komünizmle diyalog kurmaz. İslam, nerede bir zulüm görse, karşısına Hüseyinleri diken bir dindir. İslam özüyle İslam’dır. İslam yumuşamaz. İslam, net ve açıktır. Ezanı, kiliselerde çanla beraber okuyanlar, Kuran’ın ayetlerini Yahudi ve Hıristiyanlar için yumuşatmaya çalışanlar, bilin ki İslam cihat ve şehadet dinidir. İslam’ı radikalleştirenler, İslam adına kafa kesenler, İslam adına bombalar patlatan kuklalar, piyonlar, İslam adına İslam’ı yok etmeye çalışanlar İslam adına terör estirenler, bilin ki İslam, ahlak ve edep dinidir. İslam adına İslam’a düşman olanlar, kinlerini taktıkları tevhid maskesi ile gizlemeye çalışanlar, bilin ki Fecr-i Sadık doğdu. Artık Fecr-i Kâzibe ihtiyaç yok. Aslı varken kopyalar istemiyoruz biz. Şehadet ve fedakârlık kervanının yolcuları, Ramazan ayının çocukları ve büyük İmam’ın takipçileri olarak, bu uğurda, bu yolda her zaman feryat edeceğiz. Her zaman haykıracağız, Lebbeyk ya Hûseyn nidalarını.