“ Zekât ve Humus” ile Sigorta

Rate this item
(0 votes)
“ Zekât ve Humus” ile Sigorta

  Allah’ın adıyla...  
 

Sigorta hayatımızın hemen hemen her alanında mevcuttur. Başta Sağlık sigortası olmak üzere araba, ev, ev eşyaları, hatta aldığımız televizyon, çamaşır makinesi, buzdolabı vs. gibi eşyaların garantilerini uzatmak için de ekstra sigorta yaptırmak mümkündür.

Tabi sigortanın çeşitleri vardır. Mesela bir arabayı standart sigorta yaptırabileceğiniz gibi orta dereceli veya full kasko da yaptırabilirsiniz. Tabi bunların hepsinin ayrı ayrı ödemeniz gereken pirimleri vardır.

Madde aleminde çoğu zaman hayatımızı kolaylaştıran, zor durumda bizlere destek olan bu sigorta işlemi elbette gereklidir. Hangi durumlarda ve ölçüsü ne olmalıdır, bunlar kişiye ve yaptıracağınız şeye göre değişir.

Beş-on yıllık ömrü olan arabanın, televizyonun, bilgisayarın vs. bozulduğunda veya çalındığında yerine yenisini alma veya tamir etme için her ay öncesinden sigorta pirimini kuzu kuzu ödüyoruz.

Aksi taktirde kaza anında çalıntı vs. durumlarda sigorta şirketleri geri ödeme yapmıyor. Bunu hepimiz biliyoruz ve ona göre de her ay düzenli olarak ödüyoruz.

 Peki sonsuzluk aleminde ahiretimizin sigortasını, hatta yaptığımız ibadetlerin kabul noktasında sigorta yaptırmamız gerekmez mi?

Ahiret sigortasını nasıl ve ne şekilde yapmalıyız?

Tabi hemen aklımıza gelen namaz, oruç, hac ve genel manada ibadetlerdir. Bunlar elbette olması gerekenlerden bazılarıdır.

Hadisi şerifte buyrulur ki; “sadaka ömrü uzatır, belayı defeder,” yani belalardan korur. Bu şekilde bu gibi ameller ile hem hayatımızı, hem de ahiretimizi sigortalı yapmış oluruz. Buna benzer bircok ameller vardır ki, bunlar gönüllü yapılmış sigortalardır. İnfak etmek, fakirin yoksulun elinden tutmak, silayi rahim etmek gibi gönüllü ve daha kapsamlı sigortalara örnek olarak verebiliriz. Bu gönüllü sigortalar insanın imkanları, imani ve takvası ile alakalıdır. 

Bir de mecburi sigortalar vardır. Tıpkı sağlık sigortası veya araba sigortası gibi aynı şekilde İslam dininde de mecburi sigortalar mevcuttur. Zekât ve humus gibi, ‘’Zekat ve Humus’’ hattı zatında namaz gibi, oruç gibi “furu-i din” dendir.

Kur’an-ı kerim’de namazdan sonra çoğu kez hemen zekat zikredilmiştir.

Hac suresi 78’de şöyle buyrulur:  .... Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur. ….

Yine Neml suresi 3.ayeti kerimede : Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler.

Buna benzer onlarca ayeti kerimeyi örnek verebiliriz.

Yani namazı kılmak bize nasıl farz ise malımızın zekatını veya humusunu vermekte o kadar farzdır. Hatta dosdoğru namaz kılmak zekat vermekle ilintili olacağı vurgulanmaktadır.

Yerine getirmeme gibi bir lüksümüz yoktur. Ama çoğu zaman toplumun büyük çoğunluğu namaz ehli, oruç ehli hatta hac ehli olmasına rağmen zekat ve humus konusunda maalesef gevşek davranabiliyor.

 Yani insan namaz kılar, oruç tutar, hacca gider ve birçok farz amelleri yerine getirir ama malının zekâtını veya humusunu vermezse bu ibadetlerini sigortalı yaptırmış sayılmaz.

Örneğin; insan namazı, zekatı veya humusu verilmemiş bir elbise ile kılsa, zekatı verilmemiş para ile aldığı bir halının üstünde kılsa, namaz kabul olmaz. Zira zekat fakirlerin hakkıdır ki verilmediği taktirde fakir fukaranın hakkını gasp etmiş oluruz. Ve humus sigortası yaptırmamış ve pirimlerini ödememiş oluruz. Yani yaptığımız ibadetleri bir de ayrıca sigorta yaptırmak durumundayız.

Yani yukarıdaki ayeti kerimelerde vurgulandığı gibi “dosdoğru namazın sigortası zekat vermektir.” Aynı şekilde Hacca humusu verilmemiş para ile gitse bu Hac sadece sıfat değiştirmek için gidilen hacclardan sayılır.

Bakara suresi, 110. Ayeti kerimede şöyle buyrulur;        

 Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir.

Yani Allah yolunda neyi verirseniz onun karşılığını bulacaksınız, Allah-u Teala ile yaptığınız sigorta anlaşmasının pirimlerini gereği gibi ödediğiniz taktirde karşılığını kat kat alacaksınız.

Yine Bakara suresi, 277.de   İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

Yine tabiri caizse, yapılan sigorta anlaşması üzere hareket edildiğinde zor durumlarda müminlerin korkmalarına gerek yoktur.

 Ayrıca humusu ve zekatı vererek toplumun sosyal düzeninin sağlanmasına da bir katıda bulunmuş oluruz ki zekat ve humus gerçekten verildiğinde toplumda fakirlik ve yoksulluğu ortadan kaldırmış oluruz.

Yoksul olmayan bir toplumda malınızda genel manada güvende olur; hırsızlık, gasp vs gibi toplumun asayiş ve düzenini bozucu durumlar ortadan kalkar, zira çoğu zaman hırsızlık, gasp gibi durumlar fakirlikten ileri gelir.

Gerçi toplumda bu işi meslek haline geitirenler de mevcuttur. Bunu bir meslek haline getirenler organizeli bir örgüt kurup yapanlar da yine fakir ve yoksul insanların bu zaafından faydalanmakta ve kötü amelleri için kullanmaktalar. Varlıklı insan bu gibi kriminel olaylarda kendini elbette kullandırmaz.

 Zira imam Ali(as) şöyle buyuruyor;

Fakirlik bir kapıdan girince, din öbür kapıdan çıkar.” (!) 

Yoksul durumdaki ihtiyaç sahiplerinin iman eksikliği gözönünde bulundurulduğunda kriminal örgütlerin bunları kullanmaları daha kolay olur.

Yine meyve yetiştiriciliğinde kaliteli ve bol ürün alabilmek için toprak işleme, sulama, gübreleme gibi tedbirlerin yanında her yıl budamanın da yapılması zorunludur. Ağacın ömrü boyunca yapılan budama verimi, meyve kalitesini ve ağacın sağlığını doğrudan etkilemektedir. Oysa ağaç budandığında bazı dallarının kesildiğini ağacın zahirde küçüldüğünü görürsünüz. Oysa ki bu budama işleminden sonra işi bilen çiftçi daha bol ve kaliteli ürün elde edeceğini bilir.

İşte zekat ve humus verildiğinde de şeytan, insanı malının azalacağı yönünde kandırır. Oysa ki tıpkı budama işleminden sonraki meyvenin daha bol ve verimli olduğu gibi zekat ve humusda da olay aynıdır.

Zekat ve humusun birçok toplumsal, sosyal, kültürel, faydaları vardır ki bunları burda sıralamak asıl hedefimiz değil, bu yazımızda sadece sigorta ile ilişkisini açıklamaya çalıştık.

Kıldığımız namaza, tuttuğumuz oruca, gittiğimiz hacca güvenipte “Zekat ve Humus” sigortası yapma gafletinden uyanma umudu ile….

 

Mehmet Yüksek

Read 879 times