Bir çokları günümüz dünyasında kadınların toplum içinde kendi insani konumlarını elde ederek, üzerlerine düşen vazifeyi yerine getirdiklerini düşünüyorlar.
Oysa meşhur tarihçi Will Dourant batı dünyasında kadınların 19. asrın başına kadar kendi bir çok haklarından mahrum olduğunu belirtmektedir. Fakat mukaddes İslam dini kendi doğuşunun ilk başından itibaren kadınları kendi insani hukuk ve kerametiyle müjdelemiş bunun için de İslam tarihinde tüm insanlığa örnek kadınların ortaya çıktığını ve insanların hak ve hakikat yoluna davet edilmesinde büyük çabalarda bulunduklarını görmekteyiz. Nitekim bugün vefat yıl dönümü olan Hz. Zeynep (s.a) İslam tarihinde ortaya çıkmış ve tüm dünyaya şöhreti yayılan bu üstün kadınlardan biridir.
Ehl-i Beyt'in 4. İmamı Hz. Seccad (a.s) Hz. Zeynep ile ilgili olarak şöyle buyuruyor:
"O büyük ve yüceydi. Zira dünyayı kendisi için büyük görmedi."
Fakat Hz. Zeynep'in hayatında ölümsüz olarak baki kalan asıl husus o yüce İslam kadınının İslam'ın kaderi ve insanlık toplumları üzerindeki büyük etkisiydi. Onun hayatındaki bu aşama Hz. İmam Hüseyin as.ın Kerbela'da Yezid orduları tarafından kuşatılarak, eşit olmayan adaletsiz bir ortamda şehid edilmesi ardından başladı. Kendi evlatları ve yakınlarının bir bir düşman tarafından kalleşçe şehid edilmesine tanık olduğu ve kendi yüreğinde insanların sadakatsizlik ve yalan vaatlerinden kaynaklanan derin yaraların bulunduğu bir ortamda Hz. Zeynep tüm zorluklara göğüs gererek Allah Teala'ya tevekkül edip ondan medet umarak bir sabır abidesi konumuna gelmiş ve üstün dirayet ve engin görüşlülüğü sayesinde esirler kafilesine öncülük ederek, Kerbela kıyamının mesajını dünyaya iletmek uğrunda çaba sarf ediyordu.
Hz. Zeynep'in iffet ve takvası o derecedeydi ki bazen evden dışarı çıktığı zaman kardeşleri İmam Hasan veya İmam Hüseyin as. ona eşlik etmekteydiler. Ama aynı hanım zamanı geldiğinde ve gerektiğinde Kerbela mesajcısı olarak toplumun tüm erkeklerini susturacak şecaatte hutbeler okuyor hakikatin olduğunu gafletteki insanlara açıklıyordu. Zeynep konuştuğu zaman halk Hz. Ali'nin konuştuğunu zannediyorlardı. Bu ise kadınla ilgili olarak İslam da var olan bir takım kanun ve kuralın kadının toplum içinde inzivaya itilmesi ve onu insani haklardan mahrum bırakmak olmadığını göstermektedir. Bilakis Allah Taala kadının fiziksel yapısına uygun olarak bir takım vazifeleri kadın için belirlemiştir.
Kerbela vak'asından sonra Hz. Zeynep, Kûfe, Şam ve Medine şehirlerinde kalabalık kitlelere hitaben okuduğu hutbelerde Allah Taala'ya hamt ve senada bulunduktan sonra, İslami değerler karşısında ilgisiz kaldıkları için halkı sert bir ifadeyle azarlayarak şöyle buyurmaktaydı:
"Ey Kûfeliler! Boş lafgüzarlık, hile ve düşmanlıktan başka bir şey elinizden gelmiyor sizin. Yeşil arazi üzerindeki bataklıkta yeşeren yemyeşil otlak gibisiniz. Çok ağlamalı ve az gülmelisiniz. Bu cinayetin utancı sizin üzerinize çökmüş ve bu utanç lekesini asla kendi üzerinizden silip atamayacaksınız.Peygamberlerin en sonuncusunun oğlu ve Cennet gençlerinin efendisinin öldürme utancını doğrusu nasıl kendi üzerinizden silip atabilirsiniz?
Üstün insani özellikleri kendinde taşıyan ve yorulmak bilmez bir irade ve azme sahip olan Zeynep sa. Kerbela vakıası mesajcısı olarak İmam Hüseyin sa.in hareketinin mesajını daha sonraki nesillere iletti ve İmam Hüseyin (as)'ın kıyamının bir ilham kaynağı olarak günümüze kadar devam etmesine büyük katkıda bulundu.
Hz. Zeynep bugün şuurlu, imanlı, etki uyandırıcı bir kadın sembolü olarak günümüz kadınlar için örnek teşkil etmekte. Zira o İmam Ali (as)'ın kızı ve Resulullah efendimizin torunu olma özelliğini kendinde taşıyor. İçinde bulunduğu konum onu saptırmadığı gibi hayatın dış şatafatlı görüntüsü onu kendine esir etmedi.
Hz. Zeynep'in adını işitmeyen, onun fedakarlıklarını bilmeyen çok az insan bulunur bu dünyada. O, Ali ve Fatıma (s.a)'nın evinde eğitim aldı ve ilim kapıları kendi yüzüne açıldı. Kendi zamanının kadınlarına hocalık yapmakta ilim ve ahlak öğretmekteydi. Kocası Abdullah'ın evinde yiğit evlatlar yetiştirdi, "Avn" ve "Muhammed" Kerbela faciasında İmam Hüseyin (a.s)'ın yanında savaşarak şehid olan iki oğlunun adıdır.
Hz. Zeynep (s.a)'nın bu girişimleri ardından Medine valisi Yezide bir mektup yazarak şöyle dedi: Onun halk içerisindeki varlığı halkın yönetime karşı isyana yeltenmesine sebep olmaktadır. O, dirayetli, akıllı ve hitabesi güçlü bir kadındır. Kendi yandaşları ile Hüseyin'in intikamını almaya azmetmiştir."
Bu mektup üzerine Yezid, Hz. Zeynep'in halktan uzaklaştırılması emrini verdi. Ve gözetim altında tutulması için Şam'a getirtilen Yezid burada da büyük bir yiğitlik örneği sergileyerek okuduğu ateşli hutbeleriyle Yezid iktidarının İslam zıddı girişimlerini ve İmam Hüseyin (as) ve yaranını şehid etmelerini lanetledi.
Meşhur batılı yazar Frişler İmam Hüseyin ve İran isimli kitabında şöyle yazıyor:
"Kûfe de Zeynep'in okuduğu hutbe, onca musibet ve zorlukların, kendi azizlerini kaybetmenin o yüce kadını dize getiremediğini ve iradesiz kılamadığını göstermektedir. Halbuki okuduğu o sert ifadeli hutbe anında kendisinin de öldürülmesi imkanı fazlaydı."
Hz. Zeynep (sa)n'ın kendi zamanının diktatörü karşısındaki kıyam ve direnişi dikkate değer önemli bir husustur. O Allah Teala'ya karşı olan derin iman ve bağlılığı sayesinde Yezid hükümetinin ihtişam ve kudretini hiçe saydı ve en ufak bir korku hissetmeksizin böyle zalim bir yönetime karşı alenen mücadele sürdürdü. Bu ise tüm alemin kadınlarının örnek alması için çok önemli bir konudur. Toplumun kaderi karşısında yükümlülük hissetmek ve müdahalede bulunmak, zor anlarda tedbirde bulunmak ve planlı hareket etmek bizlerin Hz. Zeynep'ten öğrendiğimiz değerler arasındadır.
Allah'ın sonsuz rahmet ve selamı o yüce kadına olsun